Uyuşturucu bir öğretmenin hayatını kararttı

Gaziantep’te uyuşturucu batağına giren beden eğitimi öğretmeni olan ve 6 yaşında bir kızı bulunan genç kadın, kaçak hayatı yaşıyor. Hakkında 7.5 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan Y.B., kendisine tuzak kurulduğunu öne sürerek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’den yardım istedi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 07 Nisan 2013 15:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Uyuşturucu bir öğretmenin hayatını kararttı

Henüz genç bir kızken bir arkadaşının tuzağa düşürmesiyle uyuşturucu batağına saplanan, yıllarca uyuşturucu kullanan ve subay eşinden boşanmak zorunda kalan Y.B., yaşadığı olayları anlattı. Anne ve babalara seslenen genç kadın, ailelerin uyuşturucu bağımlılığı konusunda çocuklarına sahip çıkmasını istedi. Kendisinin başına gelenlerin tüm gençlere ve ailelere ibret olması gerektiğini vurgulayan uyuşturucu kurbanı genç öğretmen, bağımlılığı yüzünden bir eroin nakli tuzağına düştüğünü ileri sürerek, aleyhine verilen yalan ifadeler nedeniyle haksız yere 7.5 yıl hapse mahkum olduğunu, bu nedenle kaçak hayatı yaşamak zorunda kaldığını ve yıllardır kızının yüzünü dahi göremediğini söyledi. Kendisine verilen bu cezanın haksız olduğunu öne süren genç kadın, gözyaşları içerisinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'e seslenerek, yardım istedi.

Uyuşturucu batağına saplanan Y.B., bir anne olduğunu belirterek, “Ben iki üniversite bitirdikten sonra, öğretmen olarak görev yapmaktaydım. Hemşire bir kız arkadaşım vardı. Onun ablası sigaranın içerisine bir şeyler katıyordu. Sıkıntılı bir günümde sigaranın içerisine Maraş otu koyduğunu söyleyerek, onu içmem tavsiyesinde bulundu. Çünkü o sigaranın içerisine kattığı maddenin sıkıntılarımı bitireceğini ve beni rahatlatacağını ifade ediyordu. 9 aylık hamileyken, bir gün kapım çalındı ve polisler beni alarak, karakola götürdü. Orada ben, sigaranın içerisinde bulunan ve Maraş otu ismiyle tabir edilen maddenin eroin olduğunu öğrendim” dedi.

Gençlere seslenen Y.B., “Özellikle arkadaş çevrelerine dikkat etsinler. Ayrıca, sıkıntılı oldukları dönemde uyuşturucu satılan mekan ve kişilerden uzak durmaları konusunda onları uyarmak istiyorum. Şunun da altını çizmek istiyorum, sıkıntılı oldukları dönemde arkadaş çevrelerinden kimseye güvenmesinler. Aileler ise, şuna dikkat etsin. Eğer çocukları sıkıntısını kimseyle paylaşmıyorsa, sinirli ve asabi davranıyorsa, işte bu çocukları açısından zor bir dönemdir. Aileler, bu dönemde çocuğuna sahip çıksın, onu takip etsin ve arkadaş çevresinde olup biteni iyi gözlemleyerek, ona göre hareket etsin” diye konuştu.

Dosyayı incelemem neticesinde, verilen cezanın adil olmadığını savunan Avukat Halaf Serin, “Yapılan yargılamada esasa etki eden tek husus. Müvekkilimin aleyhine olan tanıklıklardır. Kargoyu gönderen ve kargoyu alırken müvekkilimin yanımda olan kişi, müvekkilimi tanımadıkları halde kendisinin aleyhine ifade vererek, ceza almasına sebep olmuşlardır. Müvekkilim, uyuşturucu batağına düşmüş bir anne, bir eğitimcidir. Uyuşturucu batağına düşen müvekkilimin, içinde bulunduğu durumdan faydalanılmış ve kendisine bir komplo kurulmuştur. Müvekkilimin hayatı karardığı gibi, çocuğunun da hayatı kararmıştır. Müvekkilim, şu anda çocuğuna anne şefkati gösterememektedir. Ayrıca müvekkilim, yargılama süresince delillerini sunamamış ve kendisini savunamamıştır. Müvekkilime son sözü sorulmamış, verilen karar yüzüne okunmamıştır. Ceza dosyası, Yargıtay'a gönderilmiş ve Yargıtay tarafından bazı evraklar göz önünde bulundurulmadığından ceza onanmıştır.

Kargoyu gönderen kişi verdiği ifadesinde, müvekkilimi tanımadığını söylemekte ve sadece isminin kendisine verildiğini itiraf etmektedir. Ayrıca, kargoyu gönderen kişiyle, müvekkilimin kargo şubesine giderken yanında bulunan kişinin telefon görüşmesi yaptıklarına dair belgeler dosyada yer almaktadır. Müvekkilim, bir komplonun içine düşmüştür. Müvekkilim kargo şubesine giderken, yanında bulunan kişi, müvekkilimin aleyhinde ifade vererek, ceza almasını sağlıyor. Müvekkilimin başına gelen olay, hepimizin başına gelebilir. Bir emniyet yetkilisinin de, bir doktorunda, kısacası toplumun her kesiminden insanın başına böyle bir olay gelebilir. Tanıdığımız bir kişi, bize bir kargo gönderdiğini ve o kargoyu almamızı söyleyebilir. Buna kimse itiraz etmeden o kargoyu alabilir. Elbette biz o kargonun içerisinde ne var bilemeyiz. Şu gayet nettir ki; kargoyu gönderen kişi, müvekkilimi tanımadığını her defasında söylemiştir. Kargoyu alırken müvekkilimin yanında yer alan ve şu anda cezaevinde bulunan kişi, müvekkilime sürekli mektuplar göndermiş ve mektuplarda isteklerinin yerine getirilmesi durumunda doğruları söyleyeceğini beyan etmiştir. Şu kaçınılmaz bir gerçektir, gönderilen mektup müvekkilimin hayata sarılması için önemli bir delildir. Ben, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 311. Maddesine göre yargılamanın iadesi yoluna başvuracağız” şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber