Yeni üniversiteler, Sezer, Anayasa ve hukuk

Haber Giriş : 10 Ocak 2006 08:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhurbaşkanı Sezer, 15 yeni üniversite kurulmasını öngören yasayı kısmen veto etti. İade gerekçesi çok net: "Rektör adaylarının Cumhurbaşkanı'na önerilmesinde, yetki hükümette değil, YÖK'te. Yasayı bu haliyle TBMM'den yeniden geçirin, onaylayayım" diyor ve uzun uzadıya hukuk dersi veriyor.

Mevcut YÖK yasasına göre, rektörler için önce ilgili üniversitelerde seçim yapılıp en yüksek oy alan 6 aday belirleniyor. Ardından bu 6 adaydan 3'ü YÖK tarafından elenerek, kalan 3'ü Cumhurbaşkanı'na bildiriliyor. Cumhurbaşkanı da bu 3 adaydan birini rektör olarak atıyor.

Ama yeni kurulan üniversitelerde farklı bir yol izlenebiliyor. 90'lı yıllarda 20'ye yakın yeni üniversite kurulduğunda, tüm rektörleri dönemin hükümeti atamıştı. Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan adayları belirlemiş, Başbakan Demirel Çankaya'ya önermiş, Cumhurbaşkanı Özal da onaylamıştı.

Bu rektörlerin pek çoğu tarikat kökenli olduğu için sonraki yıllarda bu yöntem yoğun eleştirilere neden olmuştu. Ne zaman yeni üniversite kurulması gündeme gelse, rektör atamalarının hükümet tarafından değil, YÖK'ün önerisi ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla gerçekleşmesi, bu tartışmalarda gelinen son nokta olmuştu.
Hükümet, bu konuda daha önce yaşanan tartışmaları hiç dikkate almayarak, tıpkı Demirel'in yaptığı gibi, 15 yeni üniversite yasasına geçici bir madde koyup, kurucu rektörleri belirleme yetkisini uhdesine aldı. Vetoyu da işte bu yüzden yedi.

Cumhurbaşkanı Sezer, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nın 13. maddesiyle, rektör adaylarını belirleyip önerme yetkisinin YÖK'e verildiğine işaret etti. Sezer, 5447 sayılı yasanın geçici 1. maddesinde, yeni kurulan üniversitelerde kurucu rektör adaylarının Milli Eğitim Bakanı ve Başbakanca belirlenmesinin, üniversitelerin bilimsel ve yönetsel özerkliğiyle, Yükseköğretim Kurulu'nun Anayasa'da belirlenen görev ve yetkileriyle bağdaşmadığını, hizmetin gereğine ve kamu yararına uygun düşmediğini kaydetti.

Sezer, "Kuşkusuz, kurucu rektör adaylarının belirlenmesinde, önceki yasalarda benzer düzenlemelerin yapılmış olması, incelenen Yasa'nın geçici 1. maddesinin hukuka ve Anayasa'ya uygunluğunu göstermemektedir" dedi.

Hukuk dersi!
Yasa koyucunun üniversiteleri bilimsel özerklik ve kamu tüzel kişiliğiyle donatmasının, yükseköğrenime verilen önem ve değerin sonucu olduğunu ifade eden Sezer, rektör seçimi yetkisinin Cumhurbaşkanı'na verilmiş olmasının yönetsel özerkliği de içerdiğini anlattığını kaydetti ve şöyle devam etti:
"Çünkü bilimsel özerklik, belirli sınırlar içinde serbestçe karar alıp, bu kararları uygulayabilmeyi; başka bir deyişle, verilen görev alanı içinde kalmak koşuluyla, üniversite dışı yönetsel birimlerin ve siyasal erkin karışması olmadan, işleyişini kendisinin yönlendirebilmesini gerektirmektedir. Bilimsel özerklik, yönetsel özerkliği de içermektedir. Yönetsel özerklikle bilimsel özerklik birbirini tamamlamakta, yönetsel özerklik olmadan bilimsel özerklikten söz edilmesi anlamsız kalmaktadır" dedi.

Şimdi ne olacak?
Hükümet ya inat edip yasayı TBMM'den aynen geçirdikten sonra yeniden Çankaya'ya gönderecek ya da Sezer'in söylemlerini dikkate alacak. Görünen o ki hükümet inattan yana. Bu da tıpkı imam hatipler, türban ve katsayılar gibi yeni bir kaos demek.
Mutlu bayramlar...

abbas güçlü/milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber