Asırlık gül motifli asa emin ellerde

1900'lü yılların lüle taşı ustası ve dönemin Eskişehir Kurşunlu Camisi'nin imamlığını yapan Mevlevi Dergahı başı Hafız Ahmet Efendi'nin paha biçilemeyen gül motifli üç asasından biri, bugün torunu tarafından özenle korunuyor.

"Beyaz altın" olarak da adlandırılan lüle taşına ilk gül motifini işleyen Hafız Ahmet Efendi'nin yaptığı ilk asa, 1927 yılında Atatürk'e hediye edilmiş ve o asa halen Ankara'da bulunan Anıtkabir'in Cumhuriyet Müzesi'nde muhafaza ediliyor. Hafız Ahmet Efendi'nin aynı şekilde yaptığı ikinci gül motifli asa da dönemin İran şahı olan Rıza Pehlevi'ye hediye edilmiş. Hafız Ahmet Efendi'nin yaptığı ve tamamlayamadan hayatını kaybettiği son gül asa ise oğulları tarafından tamamlanmış ve torunu Gülşen Cengiz Aracı'ya miras kalmış.

TAMAMLAYAMADAN VEFAT ETTİ

Gülşen Cengiz Aracı, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, dedesinin yaptığı asaların, Mevlevilik'te önemli bir yere sahip olan gülü temsil ettiğini kaydetti. 100 yıl önce yapılan lüle taşı eserlerinde insan silüeti yerine Hazreti Muhammed'i (s.a.v) simgeleyen figürlerin kullanıldığını belirten Aracı, "Dedem Hafız Ahmet, yaptığı asalardan ilkini 1927 yılında Atatürk'e, ikincisini diğerini dönemin İran şahı Rıza Pehlevi'ye hediye etmiş. Vefatıyla yarım kalan üçüncü asayı ise ailesine miras olarak bırakmış. Gül, Mevlevilik'te bir simgedir. Peygamber Efendimiz'in sembolüdür. Tek açan gül, Rab'bin birliğidir. Üç açan gül, din, can ve ruhtur. Beş açan gül, İslam'ın beş şartıdır. Yedi açan ise yedi kat Arş-ı Ala'yı simgelemektedir. Bir zamanlar lüle taşını bu motifler işlenmiştir. Ancak günümüzde gül simgesi lüle taşına pek işlenmiyor" dedi.

TALEBE VE OĞULLARINA VASİYET

Aracı, lületaşı işlemeciliği konusunda sayısız eser bırakan dedesinin, o dönemde eserlerinde insan silüeti kullanmaktan kaçındığı, Mevlevi kültürüne ait simgelerin kullanılmasını da başta oğulları olmak üzere talebelerine vasiyet ettiğini sözlerine ekledi.