Öğretmen: Danıştay sicil notuma değil MİT'in fişine baktı, mağdurum

Haber Giriş : 22 Şubat 2006 06:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Okula gidip gelirken başörtüsü kullanan anaokulu öğretmeni Aytaç Kılınç'ın müdür olmasını sakıncalı bulan Danıştay, bir başka öğretmeni de eşi başörtülü diye cezalandırmış.

Danıştay 2. Dairesi, Türk topluluklarındaki okullarda görevlendirilmek üzere açılan sınavda ikinci olan Abdullah Yılmaz'ın atamasını, ?eşinin peruk takması ve günlük hayatında tesettüre uygun giyinmesi' nedeniyle yapmayan Bakanlık Değerlendirme Komisyonu'nu haklı buldu. Danıştay'ın kararını, dolaylı olarak, hukuki bağlayıcılığı olmayan MİT raporuna dayandırması dikkat çekti.

Danıştay 2. Dairesi'nin 20 yıllık din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Abdullah Yılmaz hakkındaki kararıyla ilgili süreç, 2000 yılında Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) ile Diyanet Vakfı tarafından Türk topluluklarında ihtiyaç duyulan öğretmen açığını gidermek amacıyla açılan sınavla başlıyor. Eskişehir Anadolu İmam Hatip Lisesi müdür baş yardımcısıyken Milli Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Eğitim-Öğretim Genel Müdürlüğü'nün açtığı sınava giren Yılmaz, mesleki yeterlilik sınavında Türkiye ikincisi olurken, mülakatı da başarıyla geçmiş. Yılmaz, Ankara Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi'nde (TÖMER) gerçekleştirilen 3 haftalık ?Türk Cumhuriyetleri Tanıtım ve Uyum Semineri'ne katılmış. Yurtdışına gitmesinin önünde bir engel kalmadığını düşünerek bakanlıktan gelecek görevlendirme emrini bekleyen Yılmaz, ?görevlendirilmeniz uygun görülmemiştir' tebligatı ile şoke olmuş. Bir yanlışlık olduğunu düşünen Yılmaz, yurtdışında görevlendirilecek öğretmen adaylarının şartlarını düzenleyen genelgenin ilgili maddesinin kendisi için engel oluşturmadığını görmüş: ?Görevlendirmeye yetkili Bakanlık Değerlendirme Komisyonu'nca görevlendirmede puan sıralaması listesindeki sıralama esas alınacaktır.?

Haksızlığa uğradığını düşünen Yılmaz, yürütmenin durdurulması istemiyle Eskişehir İdare Mahkemesi'nde dava açmış. Yaklaşık 1 yıl süren dava sonucunda mahkeme, hiçbir somut gerekçe göstermeden Yılmaz'ın atamasını onaylamayan Bakanlık Değerlendirme Komisyonu kararını yerinde bulmuş. Eylül 2001'de açıklanan kararın gerekçesinde, ?Davacının, 2000-2001 eğitim-öğretim yılında yurtdışında görevlendirilecek öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla açılan sınavlara katılarak mesleki yeterlilik ve mülakat sınavlarında başarılı olduğu, uyum seminerlerini tamamladığı; ancak yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde kurulan Bakanlık Değerlendirme Komisyonu'nca davacının yurtdışında görevlendirilmemesi yönünde karar alındığı ve bu kararın Yurtdışı Eğitim-Öğretim Genel Müdürlüğü'nce de uygun görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, gerek dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden gerekse yurtdışı görevin kendine has önem ve özelliğinden dolayı, dava konusu işlemin, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilmek suretiyle idareye tanınmış olan takdir yetkisi sınırları dahilinde tesis edilmiş olduğu anlaşılmakta olup, hukuka aykırılık görülmemektedir.? ifadeleri kullanılıyor. Mahkeme kararını avukatı aracılığıyla Danıştay'a taşıyan Yılmaz, aldığı cevapla yeni bir hayal kırıklığı yaşamış. Danıştay 2. Dairesi, 13 Mayıs 2005'te Yılmaz'ın temyiz istemini reddederek, yerel mahkemenin kararını oybirliği ile onamış.

Kararın gerekçesi istihbarat raporu

Abdullah Yılmaz ile ilgili verilen kararla ilgili dosyada sadece MİT raporunun bulunması dikkat çekiyor. Hukuken hiçbir bağlayıcılığı olmayan raporda, Yılmaz'ın aynı okulda görevli öğretmen eşi ?Ayşe Yılmaz'ın okula perukla gelip gittiği ve günlük hayatında tesettüre uygun bir şekilde giyindiği' ibaresi yer alıyor. Oysa yurtdışında görevlendirilecek adaylarda aranacak şartları düzenleyen genelgeye göre, ?güvenlik soruşturmasını ve arşiv araştırmasını Emniyet Genel Müdürlüğü ya da mahalli mülki idareler yapar' hükmü bulunuyor. Ancak dosyada bu makamların hazırladığı bir rapor yer almıyor.

Abdullah Yılmaz'ın avukatı Vahap Ata ise kararın hiçbir somut unsura dayandırılmadığına dikkat çekiyor. ?İdare, takdir yetkisi bulunsa bile bunu yasal olarak göstermek zorundadır.? diyen Ata, ?Ne yazık ki bu karar, ülkemizdeki keyfi uygulamalar ve fişlemelere çok iyi bir örnek teşkil ediyor.? diyor. Ata haklarını AİHM'de aramaya devam edeceklerini söyledi.

Özel hayatı MİT raporuna girdi

MİT'in raporunda Yılmaz'a yönelik 3 suçlama bulunuyor: Birincisi, Kayseri'de Atatürk büstünün tahrip edilmesi olayı ile ilgili gözaltına alınıp, mahkemece serbest bırakılması; ikincisi ev yaşamında haremlik-selamlık uygulaması; üçüncüsü ise öğretmen olan eşi Ayşe Yılmaz'ın günlük hayatında tesettüre uygun giyinmesi ve okulda peruk takması. İddiaları cevaplandıran Yılmaz, Kayseri İlahiyat'ta öğrenciyken ?yanlış bir anlaşılma sonucu' gözaltına alındığını daha sonra serbest bırakıldığını, söylüyor. Diğer suçlamaların özel hayatını ilgilendirdiğini belirten Yılmaz, eşinin okulda yasalara uygun olarak giyindiğini kaydediyor.

Fişlemeyi yapanları dava edeceğim

20 yıllık meslek hayatında devletine karşı işlenmiş en küçük bir kusurunun bulunmadığını dile getiren öğretmen Abdullah Yılmaz, söz konusu kararla sadece yurtdışına gitme şansını değil, çevresindekilerinin de itibarını kaybettiğini söylüyor. Adli sicil kayıtlarında kendisiyle ilgili herhangi bir olumsuzluğun bulunmadığını anlatan Yılmaz, ?Başvuru sırasında adli sicil kaydımı gösterdim. Bir yıla yakın süren hazırlık döneminde hiçbir olumsuz bir durumla karşılaşmadım. Sınavları başarı ile geçtim ve açılan bütün hazırlık kurslarına iştirak ettim. Buna rağmen kimin hazırladığı belli olmayan belgelerle bu hakkımız engellendi. 20 yıllık meslek hayatımda 3 kez kademe ve terfi aldım. Sicil notum ise 90'ın üzerinde.? diyor. Yıldız, insanların kıyafetlerinden dolayı fişlenmesinin anayasal bir suç olduğunu belirterek ?Fişlemeyi yapanları dava edeceğim.? diye konuşuyor.

zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber