Iğdır'daki rapor tartışması

Erol, yaptığı yazılı açıklamada, İl Müftülüğü'nün hazırladığı ve Vali Ahmet Pek'in imzaladığı raporun tamamen insan haklarına ve yasalara aykırı olduğunu ve bunun kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Erol, şunları kaydetti:

"Kanun önünde her fert eşittir ve kanunlar her bireye eşit uygulanır. İnsanların dini inançlarına göre kanunlar uygulanmaz. Anayasamız din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına almış ve inanç alanında her türlü suiistimalin önüne geçmek için laiklik prensibi kabul edilmiştir. Din ve vicdan özgürlüğü, insanların inançları konusunda serbest olduğunu, hiçbir dış müdahale ve zorlamaya tabi tutulamayacağını belirtir. Herhangi bir dine inanmak veya inanmamak insanın vicdanına kalmıştır. Hiçbir kimsenin insanların dini yaşamını kısıtlayıcı kurallar koyamayacağı gibi zorla bir inancı dikte etme hakkı da yoktur."

Iğdır halkının genelinin Türk olduğunu ve Caferi inancına mensup olduğunu ifade eden Erol, "Ehlibeyt'in yolundan gitmek, Peygamberimizin pak ve tertemiz ailesinin yolunu izlemek elbette ki onurlu bir davranıştır. Anadolu Türkleştirilirken bu inanç mensupları marifetiyle Türk ve İslamlaştırılmıştır" ifadelerini kullandı.

Hoca Ahmet Yesevi ve onun talebelerinin, Horasan'dan İmam Rıza'nın nefesinden feyz alarak Anadolu'yu Türkleştirdiklerini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini attığını belirten Erol, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Ehlibeytin o pak ve tertemiz yolunu anlatmak elbette ki bu inanca mensup din adamlarının birinci vazifesidir. Iğdırlı Ehlibeyt Alimleri bugüne kadar vatan ve din sevgisinden başka bir şey anlatmamışlardır. Camideki hutbelerinde daima Hz. Ali'den, 'Şahsınıza ve ailenize karşı yapılan kötülükleri affedebilirsiniz fakat vatanınıza yapılan ihaneti asla' sözleri cami kubbelerinde sürekli yankılanmaktadır. Bu vahim rapor burada kalmayacaktır. Yasal yollara başvurarak, konunun takipçisi olacağız. Bu işi adli ve idari kurumlarda sonuna kadar takip edeceğiz."