Kamu adıyla dolandırıcılığa dava

Kendilerini kamu görevlisi olarak tanıtarak, değişik illerdeki vatandaşların kredi kartı ve banka hesaplarına erişim sağlayıp dolandırıcılık yaptıkları iddia edilen 33 şüpheli hakkında dava açıldı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 01 Mart 2014 11:21, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00
Kamu adıyla dolandırıcılığa dava

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kıran'ın hazırladığı iddianamede, örgüt yöneticisi oldukları ileri sürülen Ali Çevik, Ersin Akdağ, Tugay Şahin ve Ali Öksüz ile Hüseyin Demir, Salih Demir ve İsa Demir'in, "dolandırıcılık" suçundan yattıkları cezaevinde tanıştıkları kaydedildi.

Şüphelilerin, kolay para kazanmanın cazibesiyle fikri anlamda örgütlendikleri iddia edilen iddianamede, örgüt yöneticilerinin bu bağlamda cep telefonu ve hatlar aldıkları anlatıldı.

Telefonla aradıkları vatandaşlara kendilerini "savcı, polis, icra müdürü" olarak tanıtan örgüt üyelerinin, vatandaşlardan havale yoluyla para tahsil ettiği ileri sürülen iddianamede, sanıkların bu şekilde çok sayıda vatandaşı mağdur ettiği kaydedildi.

İddianamede mağdur ve müştekilerin ifadelerine yer verildi.

-"Bir hata yaptık, bizi affet"

Müştekilerden Selami Erdem, savcılıktaki ifadesinde, Antalya'da ikinci el araç alım satımıyla uğraştığını, 12 Şubat 2013'te cep telefonunu arayan kişinin, "Çiftçiler İcra Müdürlüğünden aradığını, bir otomobilin satılacağını, bunun için verdiği banka hesabına teminat olarak 5 bin 890 lira yatırması ve makbuzu icra müdürlüğüne ulaştırması gerektiğini" söylediğini anlattı.

Parayı yatırdıktan sonra icra müdürlüğüne gittiğini, ancak böyle bir satışın olmadığını öğrendiğini belirten Erdem, "Araştırmalarım sonucu paranın Ankara'dan çekildiğini öğrendim. Beni arayan numaradan aradığında konuştuğum kişi, 'parayı bir kaç gün içinde iade edeceğiz. Biz seni çok iyi tanıyoruz. Bir hata yaptık. Bizi affet' dediler. Bir kaç gün bekledim. Daha sonra aradığımda telefon devamlı kapalıydı" ifadesini kullandı.

-"Telefonu kapatma, altınları al çık"

Müştekilerden Rabia Boyacı da ifadesinde, Diyarbakır'da yaşadığını, 20 Mart 2013'te telefonla arayan bir kişinin, "banka hesaplarından yüklü miktarda para çekildiğini, bu paranın terör örgütü PKK'ya gittiğini, kendisinin suçlu durumda olduğunu" söylediğini anlattı.

Kendisini savcı olarak tanıtan bir başka kişinin de olayı çözmek için Ankara'dan Diyarbakır'a geldiğini, evlerine ve mal varlıklarını haciz konacağını, bunun için de mal varlıklarını tespit etmeleri gerektiğini belirttiğini kaydetti.

Boyacı, ifadesinde şunları anlattı:

"Korkmuştum. Bana, 'telefonu kapatma evdeki altınları al çık' dedi. Ben de bir adet hasır bilezik, 6 altın burma bilezik, bir adet kolye, bir adet altın set, bir adet broş, kişnişli kolye ve küpe, bir adet pırlanta, iki adet altın küpe, bir adet paralı bilezik, üç adet altın yüzük, bir adet pırlantalı zincir, bir adet incili set, bir adet akikli altın zincir, bir adet halep zincirini alarak evden çıktım. Şahısın yönlendirmesiyle bankada bulunan bin 800 dolar ile 8 bin 500 lirayı da çektim. Paraları altınların olduğu poşete koydum. Yine şahsın yönlendirmesiyle içinde altın ve para olan poşeti belediye parkındaki çöp kutusuna koyarak oradan ayrıldım. Bana, altınları ve parayı yarın bıraktığım yerden alabileceğimi söyledi. Eve geldim, olanları anlatınca dolandırıldığımızı anladık."

İddianamede, Salih Demir, İsa Demir, Hüseyin Demir, Ali Çevik, Ersin Akdağ, Tugay Şahin ve Ali Öksüz'ün "örgüt kurmak ve yönetmek", diğer şüphelilerin de "örgüte üye olmak" ve "dolandırıcılık" suçlarından cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheliler, iddianameyi kabul eden Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkacak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber