Çanakkale'nin öteki yüzü zafer ve facia

Çanakkale Savaşlarının da içinde yer aldığı 1. Dünya Harbi sonunda Osmanlı Devleti dağılmış, Anadolu adım adım işgal edilmiş, tahsilli bir nesil yok edilmişti. Çanakkale Savaşı'ndan 3 yıl sonra da İngilizler İstanbul'a rahatça girmişti.

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 24 Nisan 2015 09:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Çanakkale'nin öteki yüzü zafer ve facia

Muharrem Coşkun

Çanakkale Savaşlarının 100. yılı münasebetiyle bugün Çanakkale'de ilk kez uluslararası anlamda törenler yapılıyor.. Şafak vaktinde dua ve ayin gerçekleştirildi. Çanakkale savaşları hakkında her geçen gün yeni bilgeler ve yeni hatılarar çıkıyor, tarih sürekli yeniden yazılıyor Çanakkale'de.. Peki ama Çanakkale'nin de içerisinde bulunduğu Birinci Cihan Harbi'ne neden girmiştik, Çanakkale dışında hangi cephelerde savaşmıştık, Çanakkale sonuçları itibariyle nasıl okunmalıydı, burada kimler hangi rolü üstlenmişlerdi? Pek çok sorunun cevabı, aradan bir asır geçmesine rağmen hala tartışılmaya devam ediyor.. Peki gerçekte Çanakkale sadece zafer miydi? Ya da trajedi, facia da denilebilir miydi? Savaşın çıkış sebebi, Osmanlı'nın bu cepheyi açma nedeni, hatalar, eksiler ya da artılar nelerdi? Ve daha onlarca soru.. İsterseniz ne olmuştu biraz daha öncesine gidelim ve Çanakkale'ye nasıl geldiğimizi özetleyelim;

Abdulhamid'siz bir dünya için

Ortadoğu'da bir Siyonist İsrail devletinin kurulmasına gidecek yolları kapatan Sultan İkinci Abdulhamid 1890'lardan itibaren hedef tahtasına oturtulmuştu. Emperyalizmin hayal ettiği projede Abdulhamid ve O'nun gibi düşünenlere yer yoktu. Bunun için Sultan Hamid, önce 'Kızıl Sultan, Diktatör, İstibdatçı" gibi ithamlarla itibarsızlaştırılmaya çalışıldı, sonra uluslararası

bir komplo ile bombalı suikasta maruz kaldı (1905), saniyelerle canını kurtardı. Üç yıl sonra da ordu içinde örgütlenmiş bulunan İttihat ve Terakki mensubu subaylar harekete geçirilerek darbe yapıldı. Tarihe 31 Mart Vakası olarak geçen komplo ile (13 Nisan 1909) tahttan indirildi.

II. Abdulhamid'i tahttan indiren İttihatçıların ilk icraatlarından biri ise Filistin topraklarında Yahudilere toprak satışını kolaylaştıran yasal düzenlemeler olmuştu.

Facia üstüne facialar yaşandı

Çok geçmeden önce Balkan faciası (1912) ardından Birinci Cihan harbi (28 Temmuz 1914) ve aynı savaş içerisinde Osmanlı'ya açtırılan Çanakkale, Sarıkamış, Kanal, Filistin, Hicaz-Yemen, Kut'ül Ammare cepheleri (1915).. Sultan Hamid'in 8 milyon metrekare olarak devrettiği vatan toprakları hızla elden çıkıyor, milyonlarca nüfus perişan oluyordu.

Gizli yapılan savaş ittifakı

1 Ağustos 1914'te Almanya Rusya'ya savaş ilan etmiş, hemen ertesi gün 2 Ağustos 1914 günü de Alman hayranı İttihatçılardan Enver Paşa, padişah Sultan Reşat ve Sadrazam Said Halim Paşa'nın haberi bile olmadan gizlice savaşta Almanların yanında olduklarına dair belgeyi imzalamıştı. Aslında İttihat ve Terakki yönetimi, savaş planları yapılırken, İngiltere, Rusya ve Fransa'ya müttefik olma teklifleri sunmuş ancak hiç biri sıcak bakmamıştı. Almanlar da zaten, kendileri açısından yenilgiyi görünce Osmanlı'ya 'evet' demişlerdi.

Almanya istemeden kabul etti

İttihatçıların Maliye Bakanı Cavid Bey, 12 Ekim'de günlüğüne şöyle yazmıştı: "[Almanlar] Anlaşma imzalandıktan on gün sonra 250 bin lira, Rusya'ya ya da İngiltere'ye karşı savaşa girmemizden on gün sonra 750 bin lira ve geri kalanı (4 milyon lira) savaş ilanından 30 gün sonra 400 bin lira aylık taksitler halinde verecekler." Cavit Bey'in söz ettiği anlaşma hem Balkan Savaşları'ndan sonra hızla bozulan ekonomik durumu düzeltmek, hem toprak kayıplarına dur demek, hem de Orta Asya'ya uzanan bir Turan İmparatorluğu kurmak için, savaşı iyi bir fırsat olarak gören İttihatçıların Almanya ile yaptığı anlaşmaydı. İttihatçılar önce İngiltere'ye, ardından Rusya'ya ittifak teklifi götürmüşler, onların reddetmesi üzerine Fransızlara yönelmişler ancak oradan da destek bulamayınca, Almanya'ya dönmüşlerdi. Almanlar da önce soğuk bakmış, ancak yenilecekleri ortaya çıkınca, Osmanlı'ya evet demişlerdi.

İngilizler gemilere el koydu

Enver Paşa Alman Büyükelçisi Wangenheim'a anlaşma teklifi yaptığında, takvimler 22 Temmuz 1914'ü gösteriyordu. 6 gün sonra Almanlarla yakınlaşmaya gözdağı vermek isteyen Britanya Donanma Bakanı Churchill'in emriyle,

Newcastle tersanelerinde inşa edilmekte olan Sultan Osman I

ve Reşadiye dretnotlarına el konuldu. Bu karar halkta büyük öfke uyandırmıştı çünkü, gemilerin inşa masraflarının büyük bir kısmı halktan bağış olarak toplanmıştı. Bu atmosfer, İttihatçıların ve Almanların arayıp da bulamadıkları fırsatı sundu. 2 Ağustos 1914'te, Sadrazam ve Hariciye Nazırı Mehmed Said Halim Paşa'nın yalısında toplanan Alman Büyükelçisi Baron von Wangenheim, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Dahiliye Nazırı Talat Paşa ve Meclis-i Mebusan Başkanı Halil (Menteşe) Bey gizli bir anlaşma imzaladılar. Benzer bir anlaşma Avusturya sefiri Pallivicini ile de imzalandı. Bu anlaşmalar o kadar gizliydi ki, kabine üyelerinin, hatta padişahın bile haberi yoktu! Ülke maceracı bir kliğin önderliğinde makus kaderine doğru yola çıkmıştı...

İmparatorluğun sonu oldu

11 Ağustos 1914 tarihinde de, iki Alman gemisi (Goben ve Breslav) kaçarak Marmara'ya sokulmuştu. İttihatçılar, yine itirazlara rağmen, Alman gemilerinin ismini değiştirerek (Yavuz ve Midilli) saklamaya çalışmış, mürettebatına da Osmanlı askeri kıyafeti giydirerek Karadeniz'e açılmasını sağlamıştı. Korkulan olmuş, 27 Ekim 1914 günü Osmanlı bayraklı ancak gerçekte Alman gemileri Karadeniz'de Rus donanmasını bombalamıştı. Bunun üzerine 4 gün sonra 1 Kasım 1914 günü de Ruslar Doğu'dan Osmanlı'ya saldırıya geçmişti. Gelişmeler tam bir komplo havasındaydı. Bu arada 3 Kasım 1914'te İngiliz ve Fransız ittifakı Çanakkale'ye gelmiş, 7 parçadan oluşan filo Seddülbahir Kumkale civarını bombalamıştı. Beş subay ve 70'ten fazla askerimiz şehit olmuştu. Sadrazam Said Halim Paşa itirazlarının dinlenmemesi üzerine istifanın eşiğine gelmiş ama bundan vazgeçirilmişti. İmparatorluk İttihatçı üç ismin (Enver, Cemal ve Talat) attığı adımlarla savaşa sokulmuştu. Padişah Sultan Reşat zaten darbe ile getirilmiş, hasta ve etkisiz bir kimse idi. Kurulduğundan itibaren söylemini Türkçülük söylemiyle tepki çeken İttihatçılar eliyle 12 Kasım 1914'te çıkarılan Cihat fetvası ise, Almanlarla işbirliği ve ırkçı/ulusçu söylem sebebiyle İslam coğrafyasında beklenen etkiyi göstermemişti.

22 Aralık 1914'te Enver Paşa Sarıkamış saldırısını yine onca ikazı kulak ardı ederek başla

tmıştı. Sonuç hüsrandı. Bir ay geçmeden 90 bin dolayında Mehmetçik şehit olmuştu. Enver Paşa ise İstanbul'da Zafer alayı yaptırmış, faciayla ilgili basına yayın yasağı getirmişti. 19 Şubat 1915 tarihinde de hücum emri verilmiş, bir neslin özellikle de eğitimli bir neslin yok edileceği Çanakkale Savaşı başlamıştı.

İNGİLİZLER İSTANBUL'DA

İNGİLİZLER İÇİN DE ZAFER

Sonuç olarak 8,5 ay önce büyük bir kibirle Çanakkale önlerinde boy gösteren İtilaf donanmasının süklüm püklüm, fakat ciddi bir zayiat vermeden bölgeden ayrılması, İngiliz tarih yazımına 'zafer' olarak geçmiştir. Ama herkes Çanakkale Savaşları'nın gerçek galibinin Osmanlı tarafı olduğunu bilir. Gerçi çok değil, 3 yıl sonra (18 Kasım 1918) aynı donanma, tek bir engelle karşılaşmadan İstanbul önlerine kadar gidecek ve tarih sahnesinden püskürtülen Osmanlı İmparatorluğu olacaktır ama ne gam?

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (Tarihçi)

9 milyon kilometre toprak yitirdik

Öncelikle I. Cihan harbini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde buna zafer demek mümkün müdür? Bu harp Osmanlı Devleti'nin sonunu getirmiştir. Neredeyse bu savaşın sonunda 9 milyon kilometre toprak yitirdik. Son vatan parçası da düşman işgali altına düşecektir. Çanakkale de bu savaştaki onlarca cepheden biridir. Düşman Çanakkale boğazını geçip İstanbul'u o an için işgal edemediği için büyük zaferdir. Sonuçları itibarı ile değerlendirdiğimiz noktalara bakmak lazım. Çanakkale savaşlarına zafer de diyebiliriz. Acı bir zafer diye de tarif ederiz. Facia olarak ta bakabiliriz.

Millete kendi mezarı kazdırıldı

Evet Çanakkale cephesini aşıp İstanbul önlerine gelemediler. Çekilip gittiler. Ancak Cihan harbi bir savaşla kazanılmıyordu. Netice itibarı ile savaştan mağlup çıkıldı. Anlaşmalar yapılıyordu. İşte bu anlaşmalar değerlendirildiğinde Osmanlı ve Türkiye için en büyük yıkım gerçekleştiği görülecekti. Türk Turan birliği diye yola çıkanlara Türk-İslam milletinin mezarı kazdırılmıştı. Buna rağmen İttihatçıların yıllarca kahraman diye yad edilmesi manidar.

Çanakkale'nin Artıları

- Düşman Çanakkale'yi aşmış olsaydı Osmanlının beyni olan İstanbul işgal olunacaktı. Bu durumda İstanbul ve Trakya'yı elimizde tutmak zor olurdu.

- İstanbul'da çok büyük facialar yaşanabilirdi.

- Çanakkale zaferi milli bir ruha dönüşecek ve milli mücadelede bu ruh büyük önem arz edecektir.

- Sömürge altındaki İslam ülkelerine bağımsızlık meşalesi yakacaktır.

Çanakkale'nin Eksileri

- Savaşın en önemli zararı yetişmiş insan neslini yitirdik. 250 bin şehidin önemli bir bölümü II. Abdülhamid Han zamanında iyi yetişmiş kültürlü münevver tabakası idi.

- Çanakkale'de düşman birlikleri neredeyse hiç zayiat vermeden çıkarma yaptılar ve yine bir kişinin burnu kanamadan tahliye ettiler.

- Çanakkale cephesi Alman komutanların ince ayar siyaseti yüzünden uzadı. Cihan harbinin ömrünü de iki yıl uzattı. Savaştan sonra İtilaf devletleri bize ağır muamelelerde bulundular.

- Belki de Çanakkale cephesi yüzünden bizim Cihan harbimiz 1922'ye kadar devam edecekti.

- İslam dünyasının en büyük birleştirici unsuru olan halifeliği yitirmezdik.

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci

Çanakkale geçilse böyle bir son yaşamazdık

Acaba Çanakkale geçilseydi, ne olurdu? Şunu diyebilirsiniz: Çanakkale zaten üç seneye kalmadan geçildi. Buna cevap vermek de kolay değil. Kendi açımızdan şu tahminleri yapmak belki mümkün: Bir kere harb bu kadar uzamazdı.Kara harblerine gerek kalmazdı. Milyona yakın Mehmetçiğin şehid olup, esir düştüğü Irak, Mısır, Galiçya, Suriye gibi yeni cepheler açılmazdı. Hükümet, düşmanla münferid sulh istemek zorunda kalırdı. Daha az zayiatla harbden çekilmek mümkün olurdu. İtilaf devletleri, Sevr'deki kadar acımasız olmazdı. Filistin, Suriye, Irak, Arabistan elden çıkmazdı. Filistin'de İsrail Devleti kurulmazdı. Zaferden çok hezimete benzeyen bir muharebedir. Müdafaa harbi,olduğu halde, bu kadar zayiat şaşırtıcıdır.

Mustafa armağan (Tarihçi -Yazar)

Tarih yeniden yazılmalı

Cumhuriyet kurulduktan sonra Çanakkale Savaşları'nın tarihi yeniden yazılmıştır. Yalnız Enver Paşa unutturulmakla kalsa iyi, ona yakınlığı olanlar da aynı akıbeti paylaşmışlardır. İşte Selahattin Adil Bey de bu unutulmuş Çanakkale kahramanlarından biridir. Selahattin Adil Bey, Milli Mücadele'ye de önemli hizmetlerde bulunmuş olmasına rağmen Enver Paşa'ya yakın olduğu ve en önemlisi de Tek Parti rejimine muhalif bir duruş sergilediği için Cumhuriyet devrinde dışlanmış, bu yüzden de "yeni yazılan tarih"in sayfalarına alınmamıştı. Oysa Çanakkale, hele de 18 Mart zaferi konuşulurken onun adının anılmaması izahı güç bir ayıptır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber