Reza Zerrab Olayı; Fetullahçılara Suçüstü

Baştan söyleyelim; bu yazının amacı Reza Zerrab'ı ve Zerrab'la birlikte iş tutanları aklamak değildir. Hatta çok isteyenlerin "Zerrab'ın rüşvetçi, iş tuttuklarının ise hırsız olduğu" ön kabulüyle yazıyı okumasında bir mahzur yoktur.

Haber Giriş : 26 Mart 2016 15:21, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Reza Zerrab Olayı; Fetullahçılara Suçüstü

Yüksel Bölük- Haber10.com

Amacım, ön kabuller arasında kaybolup giden gerçekleri anlatmak, olup bitenleri özetlemek ve anlaşılır hale getirmektir.

Meseleyi madde madde sıralayalım.

  1. İran, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın nükleer programında ısrar etmesi nedeniyle ABD ve Batı ülkelerinin ekonomik ambargosuyla karşı karşıya kaldı.

  2. Türkiye, bu krizde açıkça İran'ın yanında durdu ve sık sık İran'ın haklılığını tekrarladı, ambargonun yanlış olduğunu söyledi ancak yine de ambargoya kısmen uydu.

  3. İran'ın karşı karşıya kaldığı ambargoyu delmek için illegal yollar bulması, yeni koridorlar açması gerekiyordu ve Rusya, Lübnan, Suriye, Irak, Azerbaycan gibi Türkiye'de bu koridorlardan biriydi. (Pek çok Batı ülkesi, hatta ABD bile bir takım uluslararası şirketler üzerinden bir şekilde İran'la ticaret yapmaya devam etti.)

  4. Üstelik Türkiye'nin diğer ülkelerden bir farkı vardı; İran'dan petrol ve doğalgaz alıyorduk ve özellikle doğalgazdan vazgeçmemiz mümkün değildi.

  5. İran'dan aldığımız petrol ve doğalgazın parasını ambargo gereğince İran'a ödeyemediğimiz için Halkbank'ta açılan bir hesaba yatırıyorduk, İran da bu parayı kullanarak İstanbul Altın Borsası'ndan altın alıp İran'a götürüyordu.

  6. Bunu gören ABD altın ticaretini de ambargoya dahil ettirdi ve İran yalnızca gıda, ilaç gibi maddeleri alabilecek noktaya sıkıştı.

  7. Zerrab, İran'ın Türkiye'deki önce altın, sonra da gıda vs. alışverişini gerçekleştiren adamlarından biriydi. Kurduğu şirketler vasıtasıyla hem Türk şirketlerinden hem de diğer ülkelerden mal alıyor, sonra bu malları İran'a ihraç ediyordu.

  8. Bir işin, legal yoldan çıkıp, illegal yollara saptığında her türlü kirli ilişkiye açık hale gelmesi kaçınılmazdır. Zerrab'ın kullandığı para İran'ın parasıydı ve nerelere kullandığı veya ne kadarını İran için, ne kadarını başka işler için kullandığı İran, Zerrrab ve Zerrab'la iş tutanların sorunudur.

  9. Bütün bu süreç içerisinde akıldan çıkarılmaması gereken mesele şudur; o tarihlerde Dünya korkunç bir ekonomik kriz içindeydi ve Türkiye bu krizi İran ile yaptığı ticaret sayesinde daha az hasarla atlatabilmiştir. İran'a ödediğimiz doğalgaz ve petrol parası, normalde ithalat kalemine yazılması gerekirken ülkemizden hiç çıkmadan ihracat kalemine yazılmış, doğalgaz ve petrol ithalatından kaynaklı cari açığın azalması sonucunu doğurmuştur.

  10. AB'nin durgunluğa girmesi neticesinde büyük darbe yiyen üreticilerimize İran'la yapılan bu ticaret nefes aldırmıştır. Öyle örnekler var ki, mesela tavukçuluk sektörünü tek başına İran ayakta tutmuştur.

  11. Zaman geçmiş, İran'da Ahmedinecad dönemi bitmiş, yeni gelen yönetim nükleer program konusunda ABD ile anlaşmış ve İran'a uygulanan ambargolar kaldırılmıştır. İran'ın artık Zerrab ve Zencani gibi adamlara ihtiyacı kalmamıştır. Belli ki Ahmedinecad döneminin hesaplaşması bu tür adamlar üzerinden yapılacaktır.

  12. Zerrab'ın Amerika'da tutuklanması ambargoyu delerek Amerikan çıkarlarına zarar verdiği içindir, daha başka hangi operasyona gerekçe yapacaklarını ise zaman içinde hep beraber göreceğiz.

Gelelim meselenin Türkiye'ye yansımalarına;

  1. Zerrab, Fetullah çetesinin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine/Devletine en büyük saldırısı olan 17-25 Aralık operasyonlarının kilit ismidir. Zerrab, işlerini yürütürken bazı bakanlara rüşvet vermekle suçlanmıştır. Zerrab olayını sadece rüşvet çarkı üzerinden veya bazı magazinsel haberlerle değerlendirmek, işin gerçek boyutuna odaklanmamızı engelleyebilir.

  2. Zerrab'ın Amerika'da "ambargoyu delmekten tutuklanması" Fetullah ve çetesinde büyük coşkuyla karşılanmıştır.

  3. Fetullahçılara göre Zerrab Amerika'da konuşacak, Türkiye'de verdiği rüşvetleri bir bir anlatacak, neticede 17-25 Aralık operasyonları uluslararası mahkemelere taşınacaktır.

  4. Gördükleri rüya sadece 17-25 Aralık operasyonlarına konu olan bakanlarla sınırlı değildir, yayın organlarına, attıkları twitlere, yaptıkları paylaşımlara bakarsanız hayalleri Cumhurbaşkanına kadar uzanmaktadır.

  5. Fetullahçıların güdümünde olan gazetelerin sadece manşetlerine bakmak bile bunların işin göbeğinde olduğunu görmek için yeterlidir.

  6. Zerrab'ı tutuklayan savcının twitter'da takipçi sayısında yaşadığı patlama ise doğrudan Fetullahçıların operasyonudur. Takipçilerin büyük çoğunluğu uyduruk ve sahte hesaplardır.

  7. Herhalde artık cemaatin kimin adına çalıştığını, Amerikan savcıları/istihbarat örgütleri ile nasıl iş tuttuğunu, Amerika'nın çıkarlarını korumak için Türkiye'nin çıkarlarını nasıl heba ettiğini, beyinlerini Fetullaha emanet etmiş olan "şakirtler!" bile anlamışlardır.

  8. Bir kez daha altını çizelim, Türkiye'nin çıkarları derken öyle sıradan çıkarlardan bahsetmiyoruz; Amerika ambargosu var diye İran'dan petrol ve doğalgaz almadığımız takdirde, ne ısınabilir, ne de elektrik üretebilirdik. Bütün enerji sistemi çökerdi. Yani, Türkiye'nin Amerika'nın ambargosuna uymayarak İran'dan doğalgaz alması bizim için hayati önemdeydi ve Amerika'yı karşısına almak pahasına ambargoyu delenler ancak ve ancak ülke çıkarlarına hizmet etmişlerdir.

  9. "Türkiye'nin hayati çıkarlarını korudu" diye Cumhurbaşkanının uluslararası mahkemelerde yargılanacağına ve böyle bir şeye bu milletin izin vereceğine inanmak, Fetullahın Mehdi olduğuna inanabilen ırzına geçilmiş beyinlerin hezeyanından başka bir şey değildir.

  10. Reza Zerrab olayında asıl yakalanan "the cemaat" olmuştur ve kimin köpeği oldukları, kimin adına operasyon yaptıkları bir kez daha tescillenmiştir.

  11. Zerrab'ın ABD'de tutuklanması bize bir şey daha söylüyor: ABD, güdümündeki Fetullah çetesinin Türkiye'de artık operasyon yapamaz hale geldiğini görmüş, operasyonlarını bizzat kendi savcıları eliyle yapmaya başlamıştır. Kendileri pek bi seviniyorlar ama anlaşılıyor ki, Fetullahçıların son kullanma tarihi Amerika'da bile dolmuştur.

  12. Sonsöz; o dönemde uçan kuştan himmet adı altında haraç alan Fetullahçı çete, acaba Zerrab'dan herhangi bir himmet(!) almış mıdır? Bence Amerikalı savcı Zerrab'a bunu da sorsun.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber