'İhalelerde 23 ilde üretilen mallar yüzde 15 daha pahalı bile olsa alınacak'

Maliye Bakanı Ağbal: Farklı farklı illerden istekliler ihaleye katıldığında, teklifler açıldığında kamu idaresi teklifleri değerlendirirken bu bölgede, bu 23 ilde üretilen mallar için verilen teklifler yüzde 15 daha pahalı bile olsa buradaki firmaların ürünlerini öncelikle alacaklar. Buralar kamu alımları açısından önemli bir üretim üssü haline gelecek

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 04 Mart 2017 12:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'İhalelerde 23 ilde üretilen mallar yüzde 15 daha pahalı bile olsa alınacak'

- Maliye Bakanı Naci Ağbal, Cazibe Merkezleri Programı'nın önemine işaret ederek, "Bu bölge orta vadede, kalkınan, büyüyen, gençlerine iş ve aş sağlayan bir merkez haline gelecek. Bu ülkemizin kalkınması için büyümesi için son derece önemli bir program." dedi.

Ağbal, Palandöken Kayak Merkezindeki bir otelde düzenlenen "Maliye Bakanlığı Defterdarlar Çalışma Toplantısı"nın açılışında, Maliye Bakanlığının 2016 yılı faaliyetlerini değerlendirmek, 2017 yılı için de planlama yapmak için toplandıklarını belirtti.

Maliye Bakanlığının maliye politikası başta olmak üzere, ekonomi politikasıyla ilgili birçok görev ve sorumlulukları olduğunu vurgulayan Ağbal, "Bu sorumluluk içinde de özellikle son yıllarda çok daha aktif, çok daha pratik bir çerçevede güzel çalışmalar yapıyoruz. Hükümet olarak ülkemizin büyümesi, kalkınması, toplumsal refahın artması, gelir dağılımın düzeltilmesi ve büyümenin bölgelerin tamamına yaygınlaştırılması son derece önemli ve buna önem veriyoruz. Bu toplantıyı da bu perspektiften Erzurum'da yapıyoruz. 81 ilimizden defterdarlarımızla buradayız." diye konuştu.

- Yatırım tutarının yüzde 70'i devletten

Ağbal, Başbakan Binali Yıldırım'ın 2016 yılı Eylül ayında Diyarbakır'da açıkladığı 23 ili kapsayan "Cazibe Merkezleri Programı" kapsamında ön başvuruların sona erdiğini hatırlattı.

Cazibe Merkezleri Programı'nın daha önce uygulanan bölgesel teşvik programlarının ilerisinde, eşi, benzeri bulunmayan bir program olduğunu vurgulayan Ağbal, şunları kaydetti:

"Olağanüstü destekler, olağanüstü teşvikler veriyoruz. Arsa imkanlarını sonuna kadar kullanıyoruz. Organize sanayi bölgesi içindeki arsaları yatırımcılarımıza ücretsiz tahsis edeceğiz. Organize sanayi bölgesi içinde yer yoksa, yatırımcının talebi doğrultusunda temin edilecek arsaları yine ücretsiz vereceğiz. Cazibe Merkezileri Programı'nda yatırımcının talebine uygun fabrika binalarını devlet olarak biz yapacağız, kapalı alanı devlet olarak biz inşa edeceğiz. Yeter ki yatırımcı en kısa sürede gelsin, yatırımına, üretimine burada başlasın. Yine devletin mutlaka yatırım aşamasında destek vermesi lazım. Yapılacak yatırım tutarının yüzde 70'ini devlet olarak biz karşılayacağız. Yatırımcı sadece 100 liralık yatırımın 30 lirasını öz sermaye olarak koyacak, iki katından daha fazla yüzde 70'ini devlet olarak biz koyacağız. İşletme döneminde işletmenin ham madde tedariki için mal ve hizmet alımı için personel gideri için işletme sermayesi desteği vereceğiz. Çok uzun süreli ödemesiz dönemi olan, yatırımcı açısından cazip koşullarla işletme kredisi desteği vereceğiz."

Ağbal, bu yatırımın yerli ekipmanla yapılması halinde işletme kredisinin geri ödemesiz döneminin 10 yıla kadar uzatılacağını ifade ederek, Kalkınma Bankasının bu amaçla görevlendirildiğini ve hükümetin bu programın sonuna kadar arkasında olduğunu vurguladı.

Cazibe Merkezleri Programı kapsamında yatırım yapan işletmelere de kamu alım garantisi verildiğini hatırlatan Ağbal, şöyle devam etti:

"Bu konuyla ilgili Bakanlar Kurulu kararı düzenlemelerini de yaptık. İleride kamu kurumları bir alım yapmak istediklerinde Cazibe Merkezleri Programı'nda bulunan illere üç bakımdan avantaj sağladık. Bunlardan biri kamu alım garantisi. Yani bu bölgede yatırım yapacak işletmelere kamu kurumları 15 yıla kadar süreyle belirlenmiş mallar veya hizmetler üzerinden alım garantisi verecek. Dolayısıyla yatırımcımız daha başından itibaren devletin alım garantisi ile güçlü yatırımına ve üretimine başlayacak. Bu son derece önemli. Cazibe Merkezleri Programı kapsamında bu illerde üretim yapan işletmelere ikinci bir avantaj getirdik. Ülke genelinde sadece yerli isteklilerin katılabileceği ihalelerde bu bölgelere üretim yapan işletmeler için yüzde 15 fiyat avantajı imkanı getirdik. Yani farklı farklı illerden istekliler ihaleye katıldığında, teklifler açıldığında kamu idaresi teklifleri değerlendirirken bu bölgede, bu 23 ilde üretilen mallar için verilen teklifler yüzde 15 daha pahalı bile olsa buradaki firmaların ürünlerini öncelikle alacaklar. Buralar kamu alımları açısından önemli bir üretim üssü haline gelecek."

- İşletmeler özel olarak seçildi

Ağbal, Devlet Malzeme Ofisi'nin kamu ihtiyaçlarını Cazibe Merkezleri Programı kapsamında üretim yapan firmalardan karşılayacağını, Cazibe Merkezi Katoloğu hazırlandığını, bu katalogda yer alan işletmelerin özel olarak seçildiğini anlattı.

Cazibe Merkezleri Programı kapsamında üretim yapmanın işletmeler açısından çok avantajlı olacağını dile getiren Ağbal, "Bu bölge orta vadede kalkınan, büyüyen, gençlerine iş ve aş sağlayan bir merkez haline gelecek. Bu ülkemizin kalkınması için büyümesi için son derece önemli bir program." ifadelerini kullandı.

Ağbal, bakanlık olarak geçen yıl birçok alanda çok önemli düzenlemelere imza attıklarını, öncü olduklarını anlatarak, şunları söyledi:

"Klasik anlamda maliye politikası, kamu gelirlerinin toplanması, kamu harcamalarının yapılması, bütçe disiplininin hiçbir şekilde taviz vermeden devam ettirilmesi anlamına geliyor. Ama maliye politikası, para politikasıyla uyum içinde olacak, ülkenin kalkınmasına, büyümesine uygun esneklikler geliştirecek. Geçen sene ardı ardına uyulamaya koyduğumuz düzenlemelerle 2016'nın mayıs ayından itibaren ekonomide görülen hareketlere bakarak ekonominin yukarı gitmesini sağlayacak birçok düzenlemeyi hayata geçirdik. İlk olarak el attığımız alan, birçok noktada şikayet konusu olan damga vergi ve harç uygulamalarıydı. Mevzuatı gözden geçirdik. Üretim üzerinde maliyet oluşturan alanları tespit ettik. Geçen sene çok önemli vergi indirimleri sağlayan düzenlemeleri hayata geçirdik. Yatırımlara da destek vermek için önemli inisiyatifler aldık. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde daha önce yapılmamış siber teşvik paketini getirdik. Türkiye'nin kalkınmasına destek olacak son derece kritik sektörlere olağanüstü imkanlar getirdik. Bir yatırımcı bir ürünü Türkiye'de üretirse 10 yıl boyunca kurumlar vergisi almayacağız. Teşvikte katkı oranlarını arttırdık."

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Bütçenin iki yakasını bir araya getirdik. Bugün Türkiye'nin bütçe açığı herkes tarafından gıptayla izlenen, takdir edilen bir noktada. Son 5 yılın ortalama bütçe açığı yüzde 1'ler civarında. Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 27." dedi.

Ağbal, Palandöken Kayak Merkezindeki bir otelde düzenlenen "Maliye Bakanlığı Defterdarlar Çalışma Toplantısı"nın açılışında, 2017 yılında yatırım harcamalarına dönük olmak üzere, mevcut teşvik imkanlarını artıran düzenlemeler yapıldığını söyledi.

2017 yılında alınan teşvik belgesindeki katkı oranlarına ilave 15 puan verildiğini anlatan Ağbal, "2017 yılında yapacağınız yatırım harcamasında yüzde 15 daha fazla teşvik imkanı temin ediyoruz. 2017 yılında yapılacak yatırım harcamaları nedeniyle bu yıl vergi çıksa bile hiç vergi almayacağız. 2017 yılında yatırım harcamalarının artması için kurumlar vergisini de sıfıra indirdik." diye konuştu.

Ağbal, faizsiz bankacılığı geliştirmek üzere de önemli düzenlemeler yapıldığını, bütün bankaların vergi kanunları karşısındaki durumlarını eşitlediklerini, maliyetleri düşüren düzenlemeleri hayata geçirdiklerini kaydetti.

2016 yılında Ar-Ge, kurumlar ve gelir vergisi kanunlarının gözden geçirildiğini dile getiren Ağbal, yapılan düzenlemelerle Türkiye'de tasarım faaliyetlerinin de Ar-Ge faaliyetleriyle aynı ölçekte desteklendiğini söyledi.

- "Gelirler ve kurumlar vergisinden yüzde 5 indirim"

Ağbal, izaha davet diye bir düzenleme getirdiklerini ifade ederek, mükellef hakkında herhangi bir denetime başlanmadan önce kendisine ne sorulacağını bildirdi. Bu düzenlemeyle mükellefin kendi rızasıyla vergiye uyum sağlamış olacağını anlatan Ağbal, "Artık bundan sonra gözümüz kapalı denetim olmayacak. Gözümüz kapalı mükellefi baştan suçlama tavrımız olmayacak. Her zaman için önce anlaşma yoluna gideceğiz. Mükellefimizin haklarını güçlendireceğiz. Beyannamelerini süresinde veren, borçlarını süresinde ödeyen, vergi denetimi yapıldığında pırıl pırıl olan mükellefin ödeyeceği vergiden yüzde 5 indirim getirdi. Gelirler ve kurumlar vergisini verdiğinde hesapladığımız verginin yüzde 5'ini almayacağız. Bu uygulama büyük bir memnuniyetle karşılandı." şeklinde konuştu.

- "Hedefimizi tam olarak tutturduk"

Ağbal, 2016'nın ağustos ayında vergi borcunu, prim borçlarını çeşitli nedenlerle ödeyemeyen mükelleflere 36 aya kadar taksit imkanı getirildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"15 Temmuz hain ve alçak darbe girişiminin yapıldığı günden 4 gün sonra biz bunu Meclise getirdik. Salı günü komisyonda görüşülmeye başlandı, süratle biz bunu yasalaştırdık. Sonra başvuruları almaya başladık. Önceki yeniden yapılandırma kanunlarına göre, çok daha fazla başvuru aldık. Kasım ayı geldi vergide ilk taksit ya da peşin ödeme ayı. Olağanüstü bir başvuru ve ödeme davranışı gördük. O gün bankalarımıza rica ettik, son mükellefimiz bankadan ayrılana kadar bankalar açık kaldı. 30 Kasım'da zamanı durdurduk. O gün yaptığımız tahsilatlarla beraber bugüne kadar yeniden yapılandırmalardan 15 milyar lira gelir topladık. Aralık ayındaki SGK prim ödemelerinde de vatandaşlarımız borçlarını ödedi. Mükellefe çok uygun şekilde imkan sağlarsanız, imkanlarını da zorlayarak borcunu ödemek istiyor. Bu düzenleme sayesinde 2016 yılı bütçe dengemize de önemli bir katkı sağladık. 2016 yılı sonu itibariyle bütçe açığımız, 29,5 milyar lira olarak gerçekleşti. Yılın başında koyduğumuz hedef 29,7 milyar liraydı. Yani hedefimizi tam olarak tutturduk. Milli gelirin yüzde 1'i civarında bir açıkla yılı kapattık. Burada yeniden yapılandırma kanununun büyük bir katkısı vardır. Çünkü o son ayda gelen bu ödemeler, ciddi anlamda bütçe açığını hedefimize uygun bir noktaya getirdi."

Ağbal, 2017 yılında da üretime, yatırıma, istihdama, ihracata destek verilmeye devam edileceğini söyledi.

Ocak ayında ödenmesi gereken vergilerin mayıs ayına, sigorta prim ödemelerinin de yılın son çeyreğine ertelendiği hatırlatan Ağbal, bu düzenlemelerin işletmelere yılın ilk yarısında önemli bir rahatlama sağladığını söyledi.

İstihdamı desteklemek üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde çok önemli bir adım atıldığını anımsatan Ağbal, "Ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak, istihdamda artış olsa da işgücüne katılma oranı daha yüksek seyrettiği için işsizlik oranlarında bir miktar yukarıya gelme var. Bununla mücadele etmek için olağanüstü bir teşvik ve destek paketi açıkladık. '2017 yılı içinde işletmelerimiz tarafından ilk defa, yeni, mevcut istihdama yönelik alınacak işçilerin bütün ödemeleri devletten' dedik. Sigorta prim ödemelerini devlet olarak biz üstleniyoruz. Gelir vergisini, damga vergisini biz üstleniyoruz. İşsizlik sigortası fonuna yapılacak ödemeyi biz destekliyoruz. Bugün bir asgari ücretlinin işverene maliyeti 2 bin 178 lira. İşçi bin 404 lira alıyor, Aradaki 773 lirayı devlet olarak yıl sonuna kadar biz ödeyeceğiz. Böylelikle büyük bir istihdam hamlesine daha başlamış olduk." ifadelerini kullandı.

Ağbal, 1990'lı yıllarda maliyenin "yamalı bohça" olduğunu vurgulayarak, "90'lı yılların o enkazını üzerimize aldık. Bu yüklerle ekonomide büyümeyi sağlayacak birçok inisiyatif de aldık. Çok sayıda vergi indirimleri de yaptık. Ama buna rağmen bütçenin iki yakasını bir araya getirdik. Bugün Türkiye'nin bütçe açığı herkes tarafından gıptayla izlenen, takdir edilen bir noktada. Son 5 yılın ortalama bütçe açığı yüzde 1'ler civarında. Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 27. Türkiye kamu maliyesi bakımından gıpta edilen bir ülke. Biz bundan son derece memnunuz ve bunu devam ettireceğiz." dedi.

- 16 Nisan referandumu

Türkiye ekonomisinin 2017 yılında 2016 yılından çok daha büyüyeceğini dile getiren Ağbal, şöyle devam etti:

"Önümüz açık. Önümüzde bir referandum var. 16 Nisan referandumu Türkiye için reformların reformu denebilecek bir reform olacak. Anayasa reformu yapıyoruz. Türkiye'nin önümüzdeki dönemde ekonomik kalkınmasını sağlayacak yapısal reformlardan bahsediyoruz. Bu anlamda anayasada yaptığımız değişiklik bir yapısal reformdur. Ülkeyi ileriye taşıyacak, kalkındıracak, büyütecek bir reformdur. Bu reform yönetim sisteminde o kadar önemli değişiklikler yapıyor ki yönetimde uyum, yönetimde istikrar, temsili demokrasinin güçlenmesi ve erkler arasındaki dengenin çok daha doğru bir şekilde yeniden tanımlandırılmasıdır. Anayasada yaptığımız bu reform niteliğindeki düzenleme, 16 Nisan'da inanıyoruz ki milletimiz tarafından büyük bir kabulle karşılanacak ve ondan sonra ekonomide son dönemde aldığımız kararların etkisiyle de artık önümüz iyiden iyiye açılacak. 16 Nisan hepimiz için çok önemli bir tarih. Çünkü bu tarihten sonra ekonomiyle ilgili reformları artırarak devam edeceğiz. 16 Nisan'dan sonra gerek eğitim alanında yapacağımız reformlara, gerek kamu yönetimi alanında yapacağımız reformlara, gerek finansal piyasalar üzerinde yapacağımız reformlara, gerek kamu maliyesi alanında yapacağımız reformlara daha fazla ağırlık vereceğiz. Meclisimiz çok hızlı bir şekilde bütün bu reformlara zaman ayıracak. Dolayısıyla Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu anayasa reformu bütün diğer reformların önünü açacak. Onlara itici güç verecek. Türkiye 2023 vizyonuna çok daha hızlı bir şekilde varacak."

- "İşimiz bina yapmak değil"

Maliye Bakanlığının Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması için çok önemli bir misyon üstlendiğini vurgulayan Ağbal, mükelleflere maliyenin güler yüzünün gösterileceğini söyledi.

Ağbal, "Sakın eski alışkanlıklara kapılmayın. Torunlarınıza anlatacağınız, yapmak istediğiniz defterdarlık binaları olmasın. Ben sizden bina istemiyorum. Ben sizden hizmet istiyorum. Yatırıma, üretime, istihdama, ihracata destek istiyorum. Sizi bana böyle anlatsınlar. 'Bizim işimiz bina yapmak değil, bizim işimiz hizmet yapmak." ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber