'Uçaklar meclisin üzerinde uçuyor mu? '

SGK Başkanımız hem Boğaz Köprüsü ile ilgili görüntüleri aktardı hem de havada uçakların olduğunu Ankara'da alçak uçuş yaptıklarını bir tuhaflık olduğunu ifade etti. Ben bir tek soru sordum: Uçaklar meclisin üzerinde uçuyor mu? diye. Uçuyor dediler. O zaman "darbe var" dedim.

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 14 Temmuz 2017 07:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Uçaklar meclisin üzerinde uçuyor mu? '

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu , 15 Temmuz'da yaşadıklarını Habertürk TV'ye anlattı. Soylu, 15 Temmuz kanlı darbe girişiminde şehit düşen vatandaşlardan bahsederken duygusal anlar yaşadı.

İşte Bakan Soylu'nun 15 Temmuz gecesi yaşadıkları;

DARBE GİRİŞİMİNİ NASIL ÖĞRENDİ?

"Çalışma bakanlığında mesaim devam ediyordu. Çalışırken zannediyorum Ankara Gençlik Kolları başkanlığımızdan bir telefon geldi. Hakkarili gençlerin Ankara'da olduğunu üç dört günlük periyodik programlarının bulunduğunu, benimle görüşürlerse çok memnun olacaklarını söylediler."

"Ben de bir saatlik bir zaman ayırabileceğimi ve bir saatte gençlerle beraber olabileceğimi söyledim ve o saatte onlar geldiler gençler geldiler. Konferans salonunda karşılıkla demokrasiyi Türkiye'nin geleceğini konuştuk."

"Hayallerimizi, terörün biteceğini konuştuk. Toplantının sonuna doğru bir telefon geldi. Sosyal Güvenlik Kurulu Başkanı'nın acilen benimle görüşmek istediğini söylediler."

"Hem Boğaz Köprüsü ile ilgili görüntüleri aktardı hem de havada uçakların olduğunu Ankara'da alçak uçuş yaptıklarını bir tuhaflık olduğunu ifade etti. Ben bir tek soru sordum: Uçaklar meclisin üzerinde uçuyor mu? diye. Uçuyor dediler. O zaman "darbe var" dedim."

"Gençlere hiçbir şey hissettirmeden konuşmamızı toparlayalım dedik bitirdik. Onlar bir fotoğraf çektirmek istedi Bakanlığın önünde. Benim için saatler alan zaman dilimiydi çabuk çabuk çektirdik hemen yukarı çıktım, odama geçtim. Televizyon açıktı arkadaşlar bana köprünü üzerindeki görüntüyü gösterdi."

"Hemen başbakanımızı aradım. "

"Nasılsınız?" dedim.

"Bu ne maskaralık Süleyman Bey" dedi.

Karşılıklı konuşmaya başladık. "Galiba darbe oluyor" dedim. "Talimatınız emirleriniz nedir?"

"Sizin hemen Çankaya Köşküne geçmeniz lazım orada toplanalım." dedi

"Bir taraftan cep telefonları ile konuşuyorum."

"TÜM BAKANLARI TEK TEK ARIYORUM"

"Bir taraftan Genel Sekreter Bekir Bey, Maliye Bakanı tüm bakanları tek tek arıyorum. O esnada bir telefon geldi. Mehmet beyden, Mehmet Muş'tan."

"Muğla'ya acilen tedbir almamız lazım" dedi. Muğla'da ne işimiz var? dedim. Dedi ki "Berat bey orada" deyince ben sadece orada Berat bey olduğunu düşündüm. Sonra Cumhurbaşkanımızın da olduğunu söyleyince ilk tepkim "eyvah oyuna geldik" diye bir tepkim oldu.

"Ve hemen Muğla'da oradaki eski il başkanımızı, milletvekilimizi, Marmaris ve Muğla civarında çok dostlarım, ahbaplarım var. Onları teker teker arayıp otele sevk edilmesi gerektiğini onlarla konuştuk. Çankaya Köşkü'ne kadar geldik. "

"Çankaya Köşkü'nde zifiri karanlık var. Kapı kapalı. Oradaki bildiğiniz televizyonlarda gösterilen kapıları açmadım. İlk önce anlayamadılar çünkü ben kırmızı plaka çok takmıyorum. Ve indim aşağıya "arkadaşlar kapıyı açın" dedim. Yüksek ses tonuyla "bizim dışımızda kim geliyorsa vurun" dedim. "Hiç acımayın burası memleketin ve milletin size bıraktığı namustur. Bu namusu koruyacaksınız." ve böyle gözlerimizle birbirimizle anlaştık ve ben Çankaya Köşkü'ne girdim."

"Abdülhamit Mehmet, Selçuk bey, Fatma Betül o ara bir aradı ne yapmam gerekir diye. "Acilen buraya gelmen gerekir." dedim. " Korumalar bunu doğru bulmuyorlar" dedi. "Sen boş ver onları atla gel" dedim. O da hemen geldi. Onun dışında İsmet Yılmaz geldi. Faruk Özlü, unuttuğum varsa bağışlasınlar. O an küçük bir kriz masası oluşturduk."

"İsmail abi TBMM başkanımız önce meclise geldi daha sonra biz onun Çankaya Köşkü'ne gelmesinin lazım olduğunu söyledik hep beraber. Değerlendirme yapalım. O esnada Başbakanla bir çok kez konuştuk o da yoldaydı."

"Bir taraftan da hem olayın boyutunu ölçmeye çalışıyoruz. Hem kapasitesi yükseliyor mu yükselmiyor mu hem Çankaya Köşkü'nün üzerinde helikopterler dolaşıyor. Bir ara bizi güvenli bir bölgeye almaları gerektiğini söylediler. "Toplantı yapacağımız bir yere buyurun" dedim, makul karşıladık."

"'ENERJİ ODASINA GÖTÜRECEĞİZ SİZİ' DEDİLER 'SİZ DELİ MİSİNİZ?' DEDİM"

"Beraber yürümeye başladık. Bizi çıkardılar. Çankaya Köşkü'nün arka kapısından bir yere götürüyorlar. 5 adım attık. "Bizi nereye götürüyorsunuz " dedim, dediler ki "Şurada bir enerji odası var oraya götüreceğiz sizi" dedi. "Siz deli misiniz?" dedim. "Geri dönüyoruz" dedim. Bulunduğumuz odaya geri döndük."

"Bir kişi bilmiyoruz kim olduğunu bizi götürüyor biz de zorunlu olarak gidiyoruz."

"Biz meclise gitme kararı aldık. Hep beraber meclise geçtik. Meclisin açık kalması gerektiği kararını düşündük. İsmet Yılmaz'a bıraktık ve oradan doğal olarak TBMM' ye geçtik. Hepimiz farklı yollardan geçtik."

"Ve o esnada içeri girdik kapı kitliydi. Yani meclis genel kurulunun kapısı kitliydi. Anahtar bekliyorlardı. Bir anahtar getirdiler ama dolap anahtarı çıktı. Biraz bağırdık çağırdık. Bağırış çığırış son anda anahtar geldi. O sırada meclis kapısını kırarak açmayı düşündüm ve öyle yaptım."

"Tam açacağım sırada aklıma şu geldi 'ya bu TBMM'nin kapısı. Bu işler geçer yarın öbür gün, TBMM'nin kapısını kırarak açtılar.' ifadesi bana o anda örtüşen ifade gelmedi. Durduk anahtarı bekledik."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber