İYİ Parti'nin seçim beyannamesinde memurlara ne çıktı?

Her parti seçim beyannamesinde kendi kabiliyetince güzel şeyler yapmaya çalışıyor ve çalışmalıdır da. Ancak, muhalefet partilerinin yönetim için çok iddialı olması gerekirken maalesef gerçek sorunlardan dahi bihaber olduğu ve vaatlerinin popülizmden öte geçemedikleri görülüyor. Bu yazımızda da İyi Parti'nin beyannamesini irdelemeye çalışacağız

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 04 Haziran 2018 07:45, Son Güncelleme : 04 Haziran 2018 11:46
İYİ Parti'nin seçim beyannamesinde memurlara ne çıktı?

Hukuki dayanaktan yoksun iş yapanlardan hesap soracağız

Beyannamede her kamu çalışanının bildiği klasik ifadeler kullanılarak her kademe ve düzeydeki kamu görevlisinin yaptığı her iş ve işlemin mutlak surette bir hukuki dayanağının bulunmasının zorunlu olduğundan hareketle kamu kurum ve kuruluşları adına yetki kullanan kişilerin hukuki dayanaktan yoksun iş ve işlemleri için yasa önünde hesap sorulacağı ifade ediliyor.

Şu an hiçbir kamu görevlisi yargısal dokunulmazlığa sahip değil ve statü hukukunun gereği olarak mevzuatın verdiği yetkiyi kullanmaktadır. Kamu görevlisinin en tedirgin olduğu husus hukuki dayanağı olmayan işlem yapmaktır. Bunun hatırlatılmasının seçim beyannamesine girmesi anlaşılır bir şey değildir.

Kariyer ve liyakata önem verilecek

Beyannamede yer alan; "Kamu hizmetlerine atanma ve görevde yükselmelerde "kıdem, kariyer ve liyakat" ilkelerine uyulması hususunda, sıralı amirlere ciddi yasal sorumluluklar gereceğiz; atamaya fesat karıştırıldığının tespiti halinde keyfi ya da hileli atamaların iptal edilmesinin yanında, bu atamaları yapanların da atanan kişiyle birlikte cezai sorumluluğunu gereceğiz" ifadesinden ne anlamamız gerektiğini doğrusu bilemedik. Beyannamede görevde yükselmelerde yazılı sınavın esas alınacağına ilişkin tek bir ifade göremedik. Yazılı sınavın aksine yükselmelerin sıralı amirlerin takdiriyle mi olacağını anlayacağız?

İyi de amirlerin takdiriyle yükselme yöntemiyle kariyer ve liyakat gelmediği için yazılı sınav usulü getirilmiştir. Bu kafayla liyakat gelmez, sıralı amirlerin inisiyatifiyle gelse gelse kayırmacılığın alası gelir.

Siyasi kadrolar oluşturacağız

Beyannamede yer alan; "Kamudaki en üst kademe yöneticilerinin (devlet memuru unvanı haiz yeni kişilerle) siyasal iktidarla birlikte değişimi kuralını getireceğiz" ifadeleri kendi içerisinde liyakatin siyasi tercihlere kurban edileceğinin göstergesidir. Başarılı bir yöneticinin başkaca bir sıkıntısı yoksa siyasi tercihleri nedeninden dolayı değiştirilmesi liyakate vurulacak en büyük darbedir.

İstisnai kadroları iptal edecek misiniz etmeyecek misiniz?

Beyannamede yer alan; "Uzun zamandan beri istismar edildiği için, artık iyice yozlaşmış bulunan "istisnai memuriyet" statüsünü kaldıracağız; teknik ve idari zorunluluklar hariç, kamu kesimi dışından kamuya eleman teminine ilişkin hiçbir uygulamaya meydan vermeyeceğiz" ifadeleri "istisnai memuriyet" uygulamasının anlaşılamadığını gösteriyor.

Hem istisnai kadroyu kaldıracağız deyip hem de "teknik ve idari zorunluluklar hariç" istisnai kadrolara atama yapacağız demek ciddi bir şeklişkidir. Bugün yaşanan ve eleştirilen konu istisnai memuriyetten ziyade uygulamadan kaynaklanan suiistimallerdir. Kamu yönetimi olduğu müddetçe bu kadrolar olacaktır ve olmak zorundadır. Yapılması gereken ise bu kadroların kullanımındaki yanlışlıkların ortadan kaldırılmasına ilişkin sıkı kurallar getirilmesidir. Daha önceki yazılarımızda da eleştirdiğimiz üzere yanlış olan, istisnai kadroların sıçrama tahtası olarak başka memuriyet kadrolarına sınavsız olarak geçmek için kullanılmasıdır.

Her kurum nitelikli elemanlarını kendi içinden karşılayacak

Beyannamede yer alan; "Her kurumun, nitelikli "meslek elemanı" ihtiyacını kendi içinden karşılaması ilkesi getireceğiz; meslek memurluklarına atanmada kurumlar arası nakil işlemi türünden uygulamalara meydan vermeyeceğiz" ifadeleri kamu yönetiminde hangi sıkıntıyı çözecek doğrusu anlayamadık.

Kamu kurumlarının kariyer memurluklarına uzman yardımcısı ya da müfettiş yardımcısı olarak başlanılmaktadır. Daha sonra yapılan sınavlar neticesinde bunlar uzman ve müfettiş kadrolarına atanırlar. Yukarıdaki ifadelerden kariyer meslek uygulamasının sonlandırılacağını bunun yerine kurum içi yükselmenin getirileceğini anlıyoruz ki bu uygulama personel niteliğini büyük oranda düşürecektir. Bu öneriler dahi ciddi bir vizyon eksikliğini gösteriyor.

Kamu görevlilerinin sicil ve başarı sistemini yeniden düzenleyeceğiz

Beyannamede yer alan; "Kamu görevlilerinin sicil ve başarı yönlerinden değerlendirilmesinde, mevcut sistemin kökten çürüdüğü de dikkate alınarak; dürüst ve objektif bir sistem kuracağız" ifadesini anlamakta zorlandığımızı ifade etmek durumundayız. Öncelikle mevcut uygulamada memurlar için uygulanan sicil sistemi yıllar önce kaldırılmış ve yerine başka bir değerlendirme sistemi getirilmemişti. Olmayan bir sistemin kökten çürüdüğünden bahsetmek konudan çok uzak olunduğunu gösteriyor. Dolayısıyla memurlar için sicil ve başarı değerlendirmesi bulunmuyor ve sendikalar başarı değerlendirmesine şiddetle karşı çıkıyorlar ama objektif bir sistem getirilmesi ile zorunludur.

Aynı statüdeki görevliler arasındaki maaş farklılıkları giderilecek

Beyannamede, aynı statüdeki görevliler arasındaki maaş farklılıklarının giderileceğinden bahsedilmesi dahi 666 sayılı KHK ile getirilen sistemden habersiz olunduğunu gösteriyor.

Asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülecek

Beyannamede; "Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürüteceğiz. Devletin, kamu iksadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine devam edeceğiz" ifadesine yer verilmiştir.

İyi de bu ifadeler hem 1982 Anayasası'nda hem de 657 sayılı Kanun'da yer alan ifadelerdir. Bu tür ifadelere seçim beyannamesinde aynen yer verilmesi avare kasnak misaline benziyor. Daha önceki yazılarımıza bakılsaydı daha güzel önerilere yer verilebilirdi.

Sözleşmeli erbaşları kadroya geçireceğiz

Beyannamede; "Sözleşmeli statüdeki uzman er ve erbaşların görev süreleri sonunda uygun kadrolara geçirilmesi için yasal altyapı çalışmaları yapacağız" ifadeleri beyannameyi hazırlayanların konudan oldukça uzak olunduğunu gösteriyor. Çünkü, Uzman Erbaş Kanunu'nun 5'inci maddesine bakılmış olunsaydı bu ifadeleri yazmaya gerek kalmazdı. Ülke yönetimine talip olan bir siyasi kadronun dersini daha iyi çalışması gerektiğini düşünüyoruz. İş sadece popülizmle bitseydi söğüt ağacında kabak yetiştirilirdi. Acı ama gerçek durum bu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber