Ergenekoncuların darbede ilk hedefi neresiydi?

Haber Giriş : 13 Ocak 2009 16:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ergenekoncuların darbede ilk hedefi neresiydi?

Ergenekon terör örgütü soruşturmasının 10. dalgasında gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan ya da tutuklanan Ergenekon sanıklarının darbe planıyla ilgili ilginç ayrıntılar ortaya çıktı.

Aksiyon Dergisi'ne ulaşan iddiaya göre, Silivri'de tutuklu bulunan Ergenekon sanıkları, darbe yapılması için dışarıdaki bağlantılarını sıkıştırmıştı. Ağır mahkûmiyetler alacaklarını hesaplayan Ergenekon tutukluları, darbenin bir an önce gerçekleşmesini bekliyordu.

Tutuklu Ümit Sayın'ın, bu sebeple her sabah 'darbe haberi' beklediği Ergenekon duruşmasında ortaya çıkmıştı. Darbe planına göre, Ergenekon'un dışarıdaki ayağı Meclis'i ve Cumhurbaşkanlığı'nı basacak, ardından yeni yönetimi başa geçirecekti. Kimin başbakan, kimin cumhurbaşkanı yapılacağına ilişkin liste bile hazırlanmış. Listede çok önemli eski siyasetçiler, iş adamları ve emekli askerler var.

29 Mart yerel seçimleri öncesi veya sonrasında düşünülen darbe, küçük çaplı; ancak hükûmeti kadük bırakmaya yönelik olacaktı. Ankara'da emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın, İstanbul'da ise emekli Orgeneral Kemal Yavuz'un 'darbeye' katılacak ekibi yönettiği ve eğittiği ileri sürülüyor. Yapılan darbe toplantılarının polis tarafından kayda alındığı aktarılıyor.

Darbe için düşünülen yöntem ise daha önce İşçi Partisi (İP) ile gündeme gelen 'Karargâh Evleri' ile bağlantılıydı. Hücrelerden oluşan 'Karargâh Evleri'nde muvazzaf subaylar yer alıyor. Son operasyonda Kayseri'de gözaltına alınan Albay Cengiz Köylü'nün muvazzaflar ile siviller arsında bağlantıyı kuran kişi olduğu tahmin ediliyor.

Alevi cemaatini de içlerine dâhil etmek isteyen 'darbeci' subayların, bu vesile ile Alevi kökenli askerleri kullanmak istediği belirtiliyor. 'Karargâh Evleri' yapılanması; Harp Akademisi, Hava Harp Okulu, İP ve Balaban Aşireti şeklinde bölümlere ayrılmıştı.

Darbeci Ergenekon'a suçüstü

Türkiye, geçen haftadan itibaren hareketli bir sürece girdi. Aslında daha öncesinden başlayan ve peyderpey devam eden hareketlilik, bu sefer biraz farklıydı. Çünkü bu, Ergenekon terör örgütü kapsamındaki en büyük operasyondu. Polis; İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri ve Sivas'ta eş zamanlı operasyon düzenleyerek bazı kişileri gözaltına aldı, ev ve iş yerlerinden arama yaptı. Özellikle eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin'in evinde bulanan kroki ve bu kroki sayesinde ortaya çıkarılan cephanelikler davanın seyrini tamamen değiştirdi. Zira bu, bir nevi Ergenekon'un suçüstü yakalanmasıydı. Parça parça çıkan cephaneliklere rağmen, Ergenekon'u bir düşünce kulübü gibi sunmaya çalışanları bile şaşırtan gelişme, örgütün çapı ve amaçlarıyla ilgili ipuçları veriyordu.

Danıştay saldırısı, Hırant Dink suikastı, Malatya Zirve Kitapevi cinayetleri, Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırılar gibi eylemleri yapma potansiyeli ve niyeti de açığa çıkmış oldu. Son operasyon için düğmeye basılmasına sebep olduğu ileri sürülen eylem planları, aktif hücrelerin son baruta davranmaya çalıştıkları intibaı veriyor. Peki, bu operasyon ne anlama geliyordu ve bu sürece nasıl gelinmişti? Ergenekon mensupları yakalanmasalar neler yapacaklardı?

Alınan bilgilere göre, Türkiye, yakın bir dönemde tam bir kaosa sürüklenecekti. Başkent Ankara'dan başlayıp diğer illere de sıçrayan kazı çalışmalarında ortaya çıkan cephanelikler ve fiziki deliller, Ergenekon'la ilgili en önemli dönemeçlerden birine geldiğimizin habercisi. Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz, Erdal Şenel, Kemal Gürüz, Yalçın Küçük, İbrahim Şahin, Bedrettin Dalan ve Sabih Kanadoğlu'na kadar uzanan son dalganın en önemli özelliği gözaltına alınanların kamuoyu nezdinde tanınmışlıkları değil, yakın dönemdeki icraatları.

Örneğin, komutanların gözaltına alınmalarını, bizzat ?provokasyon ve darbe tahrikçiliğinin yapılan' toplantılara ait teknik takip raporlarından kaynaklanıyor. Özellikle Susurluk'un önemli isimlerinden İbrahim Şahin ile Sivas'ta Ermeni cemaatinin önde gelenlerine suikast hazırlığı içinde yakalanan B.Ç., E. D. ve O.B. gibi isimler operasyonel kanadı; Ankara'da gözaltına alınması istenen fakat firar eden Albay Mustafa Dönmez gibi muvazzaf isimler silahlı kanadı oluşturuyor. Güvenlik güçlerinin teknik takip neticeleri her iki kanadın da son dönemlerde ?iş üstünde' olduklarını ortaya koyuyor. Kazılarda çıkan 2 lav silahı, 10 el bombası, mermiler ve TNT kalıpları yakın geçmiş ve gelecekteki silahlı eylemlere de ışık tutacak.

Son operasyon, tutuklu paşaların ifadeleri ve onlardan elde edilen belgeler doğrultusunda yapılmıştı. Aslında polis, savcının talimatı doğrultusunda aylardır teknik takibatı sürdürüyordu. İddiaya göre, Ergenekon şeması son gözaltlılarla birlikte önemli ölçüde tamamlandı. Şemada İstihbarat Daire Komutanlığı, İstihbarat Analiz Komutanlığı, Operasyon Dairesi Komutanlığı, Finans Başkanlığı, Örgüt Araştırma Daire Komutanlığı, Teori Tasarım ve Planlama Başkanlığı'nda görevli olanlar gözaltına alındı.

Örgütün Finans Başkanı'nın, adı bazı medya organlarında ?bir numara' olarak geçen ve hâlen yurtdışında bulunan Bedrettin Dalan olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, eski 2. Ordu Komutanı Kemal Yavuz, eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel ve eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün örgüt yöneticisi ve üyesi olmak suçundan gözaltına alındıkları ileri sürülüyor. Aynı isimlerin, önceki operasyonda tutuklanan emekli paşalardan Şener Eruygur ve Hurşit Tolon ile irtibatlı olduğu da belirtiliyor.

İbrahim Şahin'in Ankara'daki evinde bulunan 10 krokiden hareketle başlatılan kazı çalışmalarında lav silahları, el bombaları, TNT kalıpları ve mermiler çıkması hem geçmiş dönem olaylarının aydınlatılması hem de ileriye dönük provokasyon/suikast eylemlerinin engellenmesi açısından çok önemli. Ergenekon ile Susurluk çetesi arasındaki bağlantıyı kuran bu mühimmat ve soruşturmanın ortaya çıkardığı en önemli ayrıntı ise; Özel Harekatçı (polis) olmasına rağmen İbrahim Şahin'in Ergenekon'un (emekli ve muvazzaf) askerî kanadıyla ilişkilerini de gözler önüne seren belgelerin bulunması. Polisin elde ettiği bilgilere göre, Şahin'in Ergenekon'un askerî çevresiyle ilişkilerini anlatan belgeler de deliller arasına girdi.

Örgütün, 7 Temmuz 2008'de ?kaos' oluşturmak için hazırlık yaptığı ve ?Eldiven' kod adıyla darbe planladığı ileri sürülmüştü. İddiaya göre, tutuklu bulunan Ergenekon sanıkları, darbe yapılması için dışarıdaki bağlantılarını sıkıştırmıştı. Ağır mahkûmiyetler alacaklarını hesaplayan Ergenekon tutukluları, darbenin bir an önce gerçekleşmesini bekliyordu. Tutuklu Ümit Sayın'ın, bu sebeple her sabah ?darbe haberi' beklediği Ergenekon duruşmasında ortaya çıkmıştı. Darbe planına göre, Ergenekon'un dışarıdaki ayağı Meclis'i ve Cumhurbaşkanlığı'nı basacak, ardından yeni yönetimi başa geçirecekti. Kimin başbakan, kimin cumhurbaşkanı yapılacağına ilişkin liste bile hazırlanmış. Listede çok önemli eski siyasetçiler, iş adamları ve emekli askerler var.

29 Mart yerel seçimleri öncesi veya sonrasında düşünülen darbe, küçük çaplı; ancak hükûmeti kadük bırakmaya yönelik olacaktı. Ankara'da emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın, İstanbul'da ise emekli Orgeneral Kemal Yavuz'un ?darbeye' katılacak ekibi yönettiği ve eğittiği ileri sürülüyor. Yapılan darbe toplantılarının polis tarafından kayda alındığı aktarılıyor.

Darbe için düşünülen yöntem ise daha önce İşçi Partisi (İP) ile gündeme gelen ?Karargâh Evleri' ile bağlantılıydı. Hücrelerden oluşan ?Karargâh Evleri'nde muvazzaf subaylar yer alıyor. Son operasyonda Kayseri'de gözaltına alınan Albay Cengiz Köylü'nün muvazzaflar ile siviller arsında bağlantıyı kuran kişi olduğu tahmin ediliyor. Alevi cemaatini de içlerine dâhil etmek isteyen ?darbeci' subayların, bu vesile ile Alevi kökenli askerleri kullanmak istediği belirtiliyor. ?Karargâh Evleri' yapılanması; Harp Akademisi, Hava Harp Okulu, İP ve Balaban Aşireti şeklinde bölümlere ayrılmıştı. Her hücre birbirine bağlı. Son operasyonda gözaltına alınan bütün muvazzaf askerlerin, ?Karargâh Evleri' ile bağlantılı olduğu ileri sürülüyor.

DARBE PLANI 2 AY ÖNCE DEVREYE SOKULMUŞ

Ergenekon, MİT'in ortaya çıkardığı ?Karargâh Evleri'ni TSK'ya sızmak ve ?darbe' gibi emellerini gerçekleştirmek için oluşturdu. Önceki operasyonlarda gözaltına alınan beş teğmenin, Hava Harp Okulu öğrencilerine, Kemal ve Neriman Aydın kardeşler tarafından kurulan ?Ankara Hücresi'nde ders verdiği ortaya çıkmıştı. Ergenekon propagandasının yapıldığı bu toplantıların örgüte adam kazandırmak amacıyla tertiplendiği belirtilmişti. Teğmenlerin, görev yaptıkları yerlerdeki komutanları hakkında bilgi toplayarak örgüte ilettikleri de tespit edildi. Ergenekon tutuklusu İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'e yöneltilen sorulardan biri Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile buluşmasıydı. Parti, yeni bir oluşum içine girmiş ve evler kurmuştu. Bu evlere zaman zaman Alevi kökenli subaylar ve askerî öğrenciler geliyordu. Bir de Erzincanlı Balaban aşireti mensupları ile buluşmalar sağlanıyordu. Bu oluşumun Perinçek'e sorulmasının sebebi İP Genel Merkezi'nde ele geçirilen ?çok gizli' damgalı, beş sayfalık bir belge idi. MİT'in Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdiği, ?İP/Karargâh Evleri' başlıklı gizli belgede şöyle deniyordu: ?İşçi Partisi ve Alevi kesimin yanı sıra bazı TSK mensupları ve memurların da katılımıyla, emperyalistlerle, Cumhuriyet karşıtları ve yıkıcıları ile mücadele amacıyla bir harekât başlatıldığı yönünde hassas kaynaktan bilgiler intikal etmiştir. Yürütülecek bu çalışmalarda hiçbir kurum ve oluşumun zarar görmemesi için ?Karargâh Evleri' adı altında çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörüldüğü alınan bilgilerdendir.? Öte yandan, Genelkurmay Başkanlığı, Silivri'de devam eden Ergenekon davasında ?Karargâh Evleri' ile ilgili soruşturmanın devam ettiğini bildirdi.

Gözaltına alınanlar, darbe için zemin hazırlama planları da yapmıştı. Bunun için eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin görev alacaktı. Şahin talimat verecek, kaos oluşturacak ve toplumu sindirecek eylemler gerçekleştirilecekti. Bu plan, yaklaşık 2 ay önce devreye sokulmuştu. Susurluk sanıklarından Abdullah Çatlı'nın arkadaşı Şahin'in adı, Ömer Lütfi Topal cinayetine de karışmıştı. Yargılandığı Susurluk davasında 6 yıl hapis cezası alan Şahin, geçirdiği trafik kazasında bilincini yitirdiği gerekçesiyle dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedildi. Şahin'in adı, Susurluk'un kayıp silahları ile birlikte de anılıyordu. İddiaya göre, silahlar, kayıp olduğu söylenen çanta ve bazı belgeler, Şahin tarafından alınıp saklanmıştı. Şahin'in Gölbaşı'ndaki evinin yakınında ortaya çıkarılan cephaneliğin bir kısmının, Susurluk döneminde kaybolduğu ileri sürülen silahlardan oluştuğu belirtiliyor. Bu silahların, PKK'yı bitirmek ve Öcalan'a suikast düzenlemek için İsrail'den alınanlar olduğu tahmin ediliyor.

Ankara'da çok sayıdaki cephanelik yanında İstanbul, Hatay, Batman, Elazığ ve Körfez Bölgesi'nde bazı noktaları gösteren birtakım krokilerin ele geçirildiği belirtiliyor. Kuyulardan cesetlerin de çıkabileceği öne sürülüyor.

İddialara göre, Ankara'daki silah kuyularının bazıları kısa süre önce oluşturuldu. Sebebi, darbe için uygun zaman kollanıyordu ve cephaneler buraya aktarılmıştı. Cephanelerin sarılı olduğu gazetelerin Temmuz 2004 tarihli olması, silahların Susurluk'a ait olma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Ayrıca krokilerdeki bazı işaret noktalarının son 6 ay içinde inşa edilmiş oldukları ileri sürülüyor. Bu bilgi de gömme işleminin en geç 6 ay öncesine dayandığı şeklinde yorumlanıyor.

Yine son operasyonda Ankara'da görevli olan ancak firari olduğu belirtilen Albay Mustafa Dönmez'in Sapanca'daki bağ evinde yapılan aramada 22 el bombası, iki av tüfeği, üç tabanca, bir uzun namlulu silah ve 8 bin mermi ele geçirildi. Bu silahların, Ergenekon yapılanması çerçevesinde oluşturulması düşünülen ?Milis Kuvvetler' için toplandığı aktarılıyor. Muvazzaf askerler ve milislerle birlikte darbe için söz konusu silahlar devreye sokulacaktı. Bu silahlar aynı zamanda suikastlar ve eylemler için tetikçilere verilecekti.

KAOS İÇİN İLK ADIM SİVAS'TA ATILACAKTI

Kaos ve infial için ilk adım Sivas'ta atılacaktı. İbrahim Şahin, bu konuda devrede olan isimdi. Zaten Şahin'in Sivas'ta gözaltına alınanlarla telefon görüşmesi yaptığı ve suikast emri verdiği tespit edildi. Ergenekon'un Sivas kanadı, kuyumculukla uğraşan Sivas Ermeni Cemaati lideri Minas Durmaz Güler'e suikast düzenleyecekti. Uluslararası kamuoyunda ?suikastı milliyetçiler yaptı' algısı oluşturmak için Ergenekon'un planı yine Hrant Dink olayındaki gibiydi. Suikast için görevlendirilenlerden Sivas Ülkü Ocakları'nın eski başkanı Oğuz Bulut'un evinde iki adet el bombası bulundu. Yine Sivas'ta yakalanan B.Ç'nin mekânında suikast tipi ?kalem tabanca' ve bu silaha ait mermiler ele geçirildi. Gözaltına alınan Ersin Gönenci isimli şahısta ise bir silah, çok sayıda mermi ve kesici saldırı aletleri bulundu.

Ermeni Minas Güler'e yönelik suikast planlarını Sivas Emniyeti daha önceden sezmişti. Hatta Güler bunun için bir süre önce savcılığa başvurmuştu. Ancak ülkücü kökenli olduğu söylenen birinin eliyle Sivas'ta yaptırılacak eylemin sadece Ermeni vatandaşı ile sınırlı olmadığı, Sünni-Alevi gerilimi oluşturmanın da plan dâhilinde olduğu ileri sürülüyor. Ergenekon'un eylemci kanadının başka illerde de benzer eylemler için hazırlık yaptığı vurgulanıyor.

ERSÖZ İLE ŞAHİN, BİRLİKTE ÇALIŞIYORDU

PKK ile irtibatı sağlayan kişinin ise hakkında tutuklama kararı bulunan ve 1 Temmuz'da Rusya'ya kaçtığı belirtilen emekli Tuğgeneral Levent Ersöz olduğu ileri sürülüyor. Ersöz, Ergenekon yapılanmasında Muzaffer Tekin ile Kontrol Dairesi Başkanı olduğu söylenen Fikret Emek arasındaki kişi olarak geçiyor. Son operasyonda gözaltına alınan İbrahim Şahin de bu ekibe bağlı.

Levent Ersöz ismi sadece Rusya'ya kaçmasıyla gündeme gelmedi. İddiaya göre Ersöz, arandığı gün Şırnak'taydı. Diğer bir iddiaya göre de Ersöz, Aktütün baskınından kısa süre önce Türkiye'ye girip çıktı. Ersöz ile ilgili en çarpıcı iddia, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar ile olan ilişkisi. 2004'te PKK'nın ateşkes kararını bozduğunu Kandil'de örgüte dikte ettiren Şakar'ın dönüşte Silopi'de yakalandığı; fakat daha sonra serbest bırakıldığı aktarılıyor. Şakar'ın Kandil'e gidip geldiği istihbaratını alan güvenlik güçleri görevini yapmış ve avukat Mahmut Şakar'ı gözaltına almıştı. Hatta bu sırada Şakar'ın üyesi olduğu Diyarbakır Barosu'nun dönem başkanı telefonla aranıp ?Şakar'ı tanıyıp tanımadığı? soruluyor. Ancak iki gün sonra Şakar elini kolunu sallayarak Diyarbakır'a geliyor. Şakar'ın salıverilmesine aracı olan kişinin Levent Ersöz olduğu ileri sürülüyor.

Ersöz'ün silahlarla olan bağlantısı da öteden beri var. 2001'de Şırnak'ta Hizbullah'a yönelik operasyonda lav silahı, roketatar ve ağır makineli silahlar çıkmıştı. Bu silahların Şırnak'ta askerlerden alındığı tespit edilmişti. Ersöz, aynı tarihlerde Şırnak Jandarma Alay Komutanı'ydı. Ersöz ile İbrahim Şahin'in yakın ilişkisinin yanı sıra, bu kişilerin irtibatlı olduğu bir başka ismin de terör örgütü PKK mensubu Ape Hüseyin kod adlı Kadri Çelik olduğu vurgulanıyor. Çelik'in adı, ?Dağlıca ve Aktütün baskınlarını organize eden kişi' olarak geçiyor. Kadri Çelik askeriyeden ayrılan bir terörist. İbrahim Şahin'in irtibatlı olduğu ve sık sık bir araya geldiği bir başka isim, uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen, daha sonra öldürülen Savaş Buldan ile bir dönem belediye başkanlığı yaptığı belirtilen N.B. Bu kişilerin aynı fotoğraf karesinde yer aldığı vurgulanıyor. Hem Levent Ersöz'ün hem de İbrahim Şahin'in Şemdinli olayında adı geçen bazı kişileri tanıdığı ve irtibatlı olduğu da önemli iddialardan.

Son operasyonda gözaltına alınması gereken; ancak yurtdışında bulunan Bedrettin Dalan'ın da kilit isimlerden biri olduğu belirtiliyor. Dalan'ın adı hem yönetici hem de finansör olarak geçiyor. İSTEK Vakfı'nda yapılan aramalarda Ergenekon yapılanmasında adı geçen çok sayıdaki kişiye ait bilgiler ve irtibata dair deliller vardı. Dalan'ın kasasında çıkan 5 tabanca ile 7 bin merminin ruhsatlı olduğu aktarılıyor. Ancak Dalan'ın yurtdışına gitmesini kimin haber verdiği noktasında çeşitli söylentiler var. İddiaya göre Dalan'ı yurtdışına çıkması hususunda önemli bir iş adamı olan N. K. uyardı.

Gözaltılar haricinde Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu'nun evinin aranması ve Ergenekon kapsamında bazı CD'lerle dokümanlarına el konulması da oldukça manidardı. Çok sayıda dosya ve doküman alındı Kanadoğlu'nun evinden. Aramalarda Kanadoğlu'nun evinden üç ruhsatlı tabanca çıktığı belirtilmişti. Ancak tabanca sayısının dört olduğu anlaşıldı. Üstelik dördüncüsü, ruhsatı olmayan eski bir tabanca idi.

İŞTE SON DALGANIN ÖNEMLİ İSİMLERİ

Emekli Orgeneral Kemal Yavuz: 28 ŞUBAT'I SAVUNAN ULUSALCI PAŞA

1934 İstanbul doğumlu. 1969'da Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1992-1994 arasında Harp Akademileri Komutanlığı yaptı. İkinci Ordu Komutanlığı görevinde de bulundu. Bu dönemde Turgut Özal'a yönelik eleştiri ve tepkileriyle dikkat çekti. 28 Şubat postmodern darbe döneminde adı başbakanlık için geçti. Kanaltürk açıldıktan sonra Tuncay Özkan ile bu kanalda ?Gerçekler' isimli programı sunuyordu. 4 ay önce tutuklanan Özkan'la ?darbe çağrısı' yapmakla suçlandı. Ulusalcıların medyada parlayan yıldızı olarak dikkat çeken Yavuz, Cumhuriyet mitinglerinin de destekçisiydi. Ayrıca fiyasko ile sonuçlanan ?Erke Dönergeci'nin tanıtımına katılan paşalar arasındaydı.

Yazar Yalçın Küçük: TERÖRİSTBAŞINI EN ÇOK O SEVİYOR

27 Mayıs ihtilalinde, büyük öğrenci eylemlerinin başında yer aldı. Dev-Genç v e Türkiye Halk Kurtuluş Partisi'nde görevler üstlendi. Bu dönemde Doğu Perinçek ekibini ?Maocu komandolar' olmakla eleştiriyordu. 12 Mart ve 12 Eylül'de hapis yattı. Çalıştığı ODTÜ'den uzaklaştırıldı. 1993'te Demirel'in cumhurbaşkanı, Çiller'in de başbakan olmasını içine sindiremediğini açıklayarak Paris'e yerleşti. Küçük, daha sonra Bekaa Vadisi'ne giderek teröristbaşı Öcalan ile görüştü. Kitaplarında Öcalan için ?kardeşim, arkadaşım' ifadelerini kullandı. Çiller'in başbakanlığı döneminde Öcalan'a yönelik suikast haberini PKK liderine ileterek onu kurtardığı iddia edildi. PKK kurucusu Selim Çürükkaya, Küçük'ün Ergenekon ve PKK arasındaki bağlantıyı sağlayan kişi olduğunu iddia etti. Almanya'daki bir Kürt festivaline katılan Küçük, burada ?Selam baş kaldıran Kürde. Selam Kürdistan dağlarına. En güzel baş Kürdün başı? şeklindeki sözleri ile dikkat çekmişti. Son dönemlerde ?Sabetayistler' konusunda yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Küçük aslında her devrin muhalif ismi. Bir dönem yazılarıyla Perinçek'e saldırırken, bugün Perinçek ile aynı çizgide ve ulusalcı.

Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: 367 KRİZİNİN FİKİR BABASI

Ergenekon soruşturması kapsamında evinde 5 saat arama yapılan ve teknik takibe takılan Sabih Kanadoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kilitleyen ?367 tezi'nin mucidi. Yargıtay Başsavcısı (Aralık 2000-Mayıs 2003) iken Fazilet Partisi hakkında kapatma davası açtı. Emekliye ayrıldıktan sonra AK Parti hakkında da kapatma davasının açılması gerektiğini savunuyordu. Tayyip Erdoğan'a başbakanlık yolunu açan yasal düzenlemeleri iptal etmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ni ?aymazlık'la suçladı. AK Parti'nin iktidara gelmesinden sonraki açıklamalarıyla ulusalcıların desteğini kazandı. Ergenekon soruşturması için ?Şemdinli gibi olmaya mahkûm.? demişti. Şemdinli Davası, Savcı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten atılmasıyla sonuçlanmıştı.

Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz: ORDUYU GÖREVE ÇAĞIRAN YÖK BAŞKANI

8 yıl YÖK Başkanlığı yaptı. Yüz binlerce öğrenciyi yıllarca mağdur eden başörtüsü yasağının mimarı olarak tanınıyor. Adı Ergenekon iddianamesinde çeşitli dinleme kayıtlarında geçiyor. Ergenekon sanıklarından Kemal Alemdaroğlu ile birlikte ?Ordu göreve' pankartı eşliğinde yürüdü. Celal Şengör'ün YÖK üyeliğine seçilmesi için rektörlerle yaptığı görüşmeler ve bazı küfürlü konuşmaları iddianamede yer alıyor. TSK'nın sınır ötesi operasyonu için küçümseyici ifadeleri kullandı: ?Bir kişi öldü, bu ne biçim operasyon! Yani sineklere karşı mı yapıldı bu operasyon??

Eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin: SUSURLUK'UN ÖZEL HAREKÂTÇISI

Susurluk skandalının en önemli ismiydi. Bu davadan yargılandı ve eski MİT görevlisi Korkut Eken'le ?cürüm işlemek için çete kurup yönetmek' suçundan 6 yıl ağır hapis cezası aldı. Ömer Lütfi Topal ve Tarık Ümit'i öldürme olaylarına karıştığı iddia edilen özel harekâtçı polisleri korumakla suçlandı ve soruşturma geçirdi. Abdullah Çatlı'nın yakın arkadaşı olduğu ortaya çıktı. Çatlı ile göbek atarken çekilmiş fotoğrafları basında yer aldı. Şahin'in, Ergenekon zanlısı Muzaffer Tekin'le de uzun zamandır tanıştığı ortaya çıktı. Danıştay davası sürecinde Tekin'e ?Danıştay olayları böyle bitmez. Bu da bizim türkümüz. Muzaffer Tekin gerçek liderimiz. Saygılar komutanım.? diye bir mesaj gönderdiği öne sürüldü. Bir trafik kazasında (2000) hafızasını yitirdiği gerekçesi ile dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedildi.

Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç: ULUSALCI AKIMIN MİMARI

27 Mayıs Darbesi'nden 6 gün önce Harbiyelilerin meşhur Kızılay yürüyüşüne katıldı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hakkı Karadayı döneminde MGK Genel Sekreterliği yaptı. Ulusalcı akımın fikir babası olarak dikkat çekiyor. ?Milliyetçi değilseniz vatan hainisiniz.? fikrini savunuyor. 2002 Mart'ında Harp Akademileri Komutanlığı'nın sempozyumunda AB'ye karşı Rusya Federasyonu ve İran'ı kapsayacak yeni arayışlara ihtiyaç duyulduğunu söylemişti. AB'ye alternatif birlik öneren Kılınç'ın açıklamalarına dönemin başbakanı Bülent Ecevit tepki göstermişti. 1999'da Orgeneral oldu. İkişer yıl 3. Ordu Komutanlığı ve MGK Genel Sekreterliği yaptı. 2003'te emekliye ayrıldı. 28 Şubat süresinde aktif rol oynamıştı. Kılınç, kapatılan Refah Partisi'nin yöneticilerinden SP'li Recai Kutan'a ?Size karşı haksızlık etmişiz, birlikte AK Parti iktidarını devirelim.? teklifi götürmüştü. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir dergiye verdiği röportajda Başbakan Erdoğan'a ?Cumhurbaşkanı olmak istiyorsan ya eşinin başını aç ya da eşini boşa? demişti. ?Alırım boyayı, basarım parayı' fikri de ona ait.

Emekli Tümgeneral Erdal Şenel:28 ŞUBAT'IN TEHDİTÇİ GENERALİ

Uzun süre Genelkurmay Hukuk Müşavirliği görevini yürüttü. 28 Şubat'ın önemli aktörleri arasında yer aldı. Bu dönemde irtica yasalarını hazırlayan isimlerin başında bulunduğu öne sürüldü. BÇG'yi deşifre eden Bülent Orakoğlu'nun yargılandığı ?Köstebek' davasına bakan Askerî Hâkim Yüzbaşı Mesut Kurşun, Şenel'in sanıklara ceza verilmesi için mahkemeye baskı yaptığını söylemişti. Postmodern darbe sürecinde Genelkurmay'ın hâkim ve savcılara yönelik brifinglerini organize etti. Veli Küçük ve Arif Doğan ile ilgili bir soruşturmayı yürüten DGM savcılığının bilgi talebini reddetti.

Diğer gözaltılar: Yarbay Mustafa Dönmez (Sakarya), Gazeteci Engin Aydın, Muhammet Sarıkaya (Muazzaf Subay), Hasan Ataman Yıldırım (Çağdaş Türkiye Partisi Genel Başkanı), Mehmet Koral, Oğuz Bulut, B.Ç, E.Ş, İ.Ü.H, Ç.U, Ö.B, B.D, H.V, E.Ç, E.E, M.A, C.K

KATMAN KATMAN GİDEN OPERSAYON

Jandarmaya yapılan bir ihbar sonucu polisin 12 Haziran 2007'de gittiği Ümraniye'deki gecekonduda 27 el bombası ve TNT kalıpları bulundu. Bombaların Cumhuriyet gazetesine atılanlarla aynı seride olduğunun anlaşılması üzerine başlayan Ergenekon terör örgütü soruşturması giderek derinleşti. Peş peşe operasyonlar düzenlendi. Medyada her operasyon için ?dalga' ifadesi kullanıldı. Son operasyon için ?9. dalga' diyen de var ?10. dalga' diyen de. Oysa, savcıların çözmeye çalıştığı 7 katmanlı bir ?puzzle' var. Ergenekon yapılanmasına göre, örgüt 7 katmandan oluşuyor. Geçen haftaya kadar yapılan operasyonlarda ilk 5 katmanda görevli kişilere ulaşıldı. Son dalgada gözaltına alınan isimlerin çoğu 6. katmanda yer alıyor. Örgütün ?1 numarası' ile ilgili çeşitli tartışmalar yapılsa da henüz 7. katmandan kimseye ulaşılamadı. Ancak şu noktaya dikkat çekmek gerekiyor; katmanlardaki sıralamanın örgütün hiyerarşisi ile ilgisi yok. İşte katmanlarına göre tutuklanan ve gözaltına alınan bazı önemli isimler:

BİRİNCİ KATMAN

Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Kuvayı Milliye Derneği Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk, Avukat Kemal Kerinçsiz, Türk Ortodoks Kilisesi sözcüsü Sevgi Erenerol, Susurluk davası hükümlüsü Sami Hoştan, ?Drej Ali' lakaplı Ali Yasak, gazeteci Ümit Oğuztan, Hüseyin Görüm, emekli Binbaşı Fikret Emek, emekli Astsubay Oktay Yıldırım, Kuvai Milliye Derneği Başkanı Bekir Öztürk, Ergenekon'un kasası diye nitelendirilen iş adamı Kuddusi Okkır (kanserden öldü), araştırmacı yazar Ergün Poyraz. Atatürkçü Düşünce Derneği Üsküdar Şubesi Başkan Yardımcısı Ayşe Asuman Özdemir (sağlık sebebiyle tutuksuz yargılanacak).

İKİNCİ KATMAN

Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü'nde görevli Doç. Dr. Ümit Sayın, Sakarya Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Emin Gürses, gazeteci Adnan Akfırat, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, gazeteci Vedat Yenerer ve Ankara Barosu Avukatı, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem. Alemdaroğlu ve Selçuk yaş haddinden dolayı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

ÜÇÜNCÜ KATMAN

Emekli Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, emekli 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, Emekli Tuğamiral İlker Güven, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, emekli Jandarma AlbayArif Doğan, emekli Binbaşı (Deniz) Erol Mütercimler, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün. Güven, Mütercimler, Aygün ve Balbay tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Eski milletvekili Turhan Çömez ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yurtdışına çıktıkları için yakalanamadı.

DÖRDÜNCÜ KATMAN

?Sisi' lakaplı Seyhan Soylu, oyuncu Nurseli İdiz, eski Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz, teğmenler M. Ali Çelebi, Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar, Harp Okulu öğrencisi Yaşar Tozkoparan, Hamza Demir, Mahmut Oğuz, Süleyman Solmaz, Kurtca Bektaş, Rıza Demir, Rıfat Yıldırım.

BEŞİNCİ KATMAN

Eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube eski Müdürü Adil Serdar Saçan, Kanaltürk Televizyonu'nun eski sahibi Tuncay Özkan, emekli Hâkim Albay Tanju Güvendiren, Aydınlık Dergisi yazarı Emcet Olcaytu, Dr. Hüseyin Nazlıkul. Tanju Güvendiren ve Hüseyin Nazlıkul 10 Ekim 2008'de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

ALTINCI KATMAN

Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, eski Ordu Komutanı emekli Orgeneral Kemal Yavuz, eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, yazar Yalçın Küçük, eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel, Özel Kuvvetlerden emekli Albay Mustafa Levent Göktaş, gazeteci Engin Aydın, Foça Deniz Üssü'nde görevli Binbaşı Erbay Çolakoğlu, Oğuz Bulut, Yarbay Mustafa Dönmez (Adapazarı, aranıyor). Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun evinde arama yapıldı. Eski İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ise yurtdışında olduğu için gözaltına alınamadı..

ERGENEKON CEPHANELİĞİ

ÜMRANİYE (İstanbul): 12 Haziran 2007'de İstanbul Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünyeler ele geçirildi. Burada bulunan bombaların Cumhuriyet gazetesine atılanlar ve Hizbullah'ın kullandıklarıyla aynı kafileden olduğu ortaya çıktı. Yine çeşitli tarihlerde Türkiye'nin 10 ilinde gerçekleştirilen eylemlerde kullanılan bombaların da bu kafile ve stoktan olduğu belirlendi.

ESKİŞEHİR: 26 Haziran 2007'de emekli Binbaşı Fikret Emek'in Eskişehir'deki evinde yapılan aramada, 1 Kalaşnikof otomatik silah, 1 Kanas suikast silahı, 11 kilogram C-3 patlayıcı madde, 12 el bombası, 9 litrelik TNT patlayıcı madde, tahrip kalıpları, 30 ABD yapımı infilak kapsülü ve uçaksavar mermisi çıktı. Kriminal raporlara göre, Kasım Zengin liderliğindeki Sauna Çetesi'ne yönelik operasyonda ele geçirilen bombalarla Emek'in evinde ele geçirilen bombalar benzer özellikte.

BEYKOZ (İstanbul): Veli Küçük'ün sağ kolu ve JİTEM'in kurucularından biri olarak bilinen emekli Jandarma Albay Arif Doğan'ın işyerine düzenlenen operasyonda 2 Kalaşnikof, çok sayıda tabanca, mermi, el bombası ve bir kamyon dolusu gizli belge ele geçirildi. Bulunan bomba sayısının 280 olduğu iddia edildi.

BEŞİKTAŞ (İstanbul): 21 Şubat 2008'de tutuklanan sosyete kuyumcusu Hayrettin Ertekin'in evinde saldırı ve suikast silahı olarak kullanılan Glock marka tabanca bulundu.

SİVAS: Sivas Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce yapılan operasyonda 2 el bombası, 1 ?kalem silah', çok sayıda ruhsatsız av tüfeği, kesici aletler, 36 mermi ve bol miktarda dijital materyal ele geçirildi.

GÖLBAŞI (Ankara): Eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin'in evinden çıkan krokiler doğrultusunda yapılan aramalarda seri numaraları silinmiş 30'a yakın el bombası, TNT kalıpları, plastik patlayıcı, 2 lav silahı ve mermiler bulundu. Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, silah ve mühimmatın 5-6 ay önce gömüldüğü tahmin ediliyor. Greyderlerin yanı sıra kazma ve küreklerin de kullanıldığı kazıda tespit edilen bombaların fazla derine gömülmediği belirtildi. Lav silahlarının zırhlı araçlara karşı kullanıldığı biliniyor. Şahin'in üstünde çıkan sahte ruhsatlı Glock'a ilaveten İstanbul'daki evinde de aynı marka 8 silah ortaya çıktı.

SAKARYA: Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Destek Kıtaları'nda görev yapan Yarbay Mustafa Dönmez'in Sincan ve Sakarya'daki evlerinde 8 tabanca, 3 Kalaşnikof silah, 22 el bombası, 8 binden fazla mermi ve askerî malzemeler çıktı.

ANKARA: Ankara'da gözaltına alınan emekli Deniz Kurmay Albay İlyas Çınar'ın evinden 8 değişik marka ve çapta silah ele geçirildi. Yine Sinan Aygün'ün ATO'daki odasında Glock marka silah bulunmuştu.

İSTANBUL: İstek Vakfı'nın Genel Müdürlüğü'ne baskın yapıldı. Bedrettin Dalan'ın özel çelik kasasından 5 ruhsatlı silah ile 7 bin mermi çıktı.

KALAŞNİKOF: Rus yapımı otomatik bir saldırı tüfeği. 7.62 mm çapında, 1500 metre menzilli.

GLOCK MARKA TABANCA: Avusturyalı mühendis Gaston Glock'un 1980'de Avusturya ordusunun özel siparişi üzerine tasarladığı tabanca. Dünyada en çok polis güçleri tarafından kullanılıyor. En önemli özellikleri, hafif olması (500 gram ve 9mm çapında), su ve soğuk hava gibi olumsuz şartlardan etkilenmemesi, X-Ray cihazlarında fark edilmemesi. Yakın çatışmada en ideal silah olarak biliniyor. Bu silahın ithali yasak olmasına rağmen ABD ordusunun, Irak polis güçlerine dağıttığı Glocklar, el altından Türkiye'ye kaçırılıyor. Silahın ABD satış fiyatı 500 dolar civarında. Ancak, Kuzey Irak'ta kaçaklığı yapılan Glocklar 5 ila 10 milyar lira arasında alıcı buluyor.

KANAS: Rus yapımı 4000 metre menzile sahip etkili bir silah. Keskin nişancıların kullandığı ideal suikast silahı olarak biliniyor. Evgeniy Fedorovich Dragunov tarafından 1963-1985 yılları arasında Sovyetler Birliği'nde yapılan Kanas, AK-47'nin 300 metre üzerindeki mesafelerde etkisiz olmasına alternatif olarak üretilmiş bir tüfek. Kanas'ın diğer keskin nişancı tüfeklerine nazaran artı özelliği ise şarjör kapasitesinin yüksekliği.7.62X54 mm R'lik mermi kullanılıyor.

UZİ MARKA TABANCA: 9 mm çapında, ağırlığı 1 ila 3 kg arasında değişen İsrail menşeli tam otomatik suikast silahı. Mehmet Ağar'ın İçişleri Bakanı olduğu dönemde Türkiye'nin İsrail'den aldığı silahların bir kısmının İbrahim Şahin'in başında bulunduğu Özel Harekât Dairesi'ne verildiği söylendi. Ancak bu silahların sonradan kaybolduğu ortaya çıkmıştı.

TNT: Yaygın olarak bomba yapımında kullanılır. TNT (trinitro tolüen, sodyum nitrat), 1863'te Alman kimyageri J.Wilbrand tarafından bulundu ve I. Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre önce cephane yapımında kullanılan nitrik asidin yerini aldı. Hassas ve güçlü patlayıcılara ihtiyaç duyulan II. Dünya Savaşı'na kadar bu silahlar kullanıldı. Yüksek tahrip gücünden dolayı genellikle askerî bir patlayıcı olarak biliniyor. Kalıplar hâlindeki patlayıcı, bugüne kadar birçok terör saldırısında kullanıldı.

LAV SİLAHI: Uzun menzilli, yangın başlatmak için alev fışkırtan ateşli bir silah türü. Daha çok zırhlı araçlara yönelik saldırılarda kullanılıyor.

Aksiyon

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber