Arınç: Milli görüş yorumları haksız ve insafsız

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 07 Mayıs 2009 16:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ankara - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "26 kişilik kabinede 3 arkadaşımızın kabineye milli görüş çizgisini vurduğunu söylemek yanlış, insafsız, haksız bir yorum olur" dedi.

Arınç, NTV'de canlı olarak yayımlanan programda, Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı.

"Çeşitli yorumlarda kabinenin daha çok 'Milli Görüş' yaklaşımına gittiği söyleniyor. Yeni hükümet daha çok milli görüşe mi yakın, Saadet Partisinin yükselişinin bunda rolü var mı?" sorusunu Arınç, şöyle yanıtladı:

"Benim de hükümete katılmamla yorumlar epeyce zenginleşti. Şahsen bu yorumların hepsini internetten ve gazetelerden okuma imkanım var. Hepsine de saygı duyuyorum. Bazen senaryolar, uçuk kaçık yorumlar, fanteziler oluyor. Bazen de çok isabetli herkesin 'evet bu gerçekten böyledir', diyebileceği yorumlar oluyor. Artık bunların hiçbirisine ön yargılı yaklaşmıyorum. Ancak herkes bilir ki ben geçmişten bu yana siyaset yapan bir insanım. Milli Görüşçü olmamdan veya Milli Görüşte siyaset yapmamdan kasıt benim Milli Selamet Partisinden başlayarak, Refah Partisi, Fazilet Partisi çizgisinden bugünlere gelmiş olmamsa bu doğrudur. Ben o partilerde ön planda siyaset yaptım. Ama 2001'de AK Parti'nin kuruluşunu bizzat arkadaşlarımla birlikte kendi elimle gerçekleştirdim. AK Parti'de görev aldım, görev yapmaya devam ediyorum. Bugün benim kimliğim, muhafazakar demokrat kimliktir. Geçmişte milli görüş çizgisinde siyaset yapmamın bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum. Bundan dolayı utanmıyorum, sıkılmıyorum.

Ben siyaset yaptığım her dönemde, 35 yılı buldu, her zaman fikri olan, dünya görüşü olan bir insan oldum. Günlük olaylarla değil, fikrimle dünya görüşümle siyasi çizgimle var oldum. Bu var oluşumun içinde Milli Görüşçü partilerle siyaset yapmak da bir gerçektir. Ama ben bugün AK Partiliyim. Geçmişten bu yana yanlışlarım, eksiklerim, fazlalarım bunların hepsini dikkate aldım ve Türkiye için faydalı görüşler olabilecek ne varsa ben şahsen o konuda dönüşüme uğradım."

"Hükümette bir ağabeylik pozisyonum yok"

Bülent Arınç, "Kabinede bir ağabeylik görevi üstlendiniz mi?" sorusunu yanıtlarken, geçmişten bu yana siyaset yapan arkadaşlar olarak birbirlerini çok sevdiklerini ve aldıkları ahlaki eğitim, terbiye, dostluk, ve sevgiyle birbirlerine "ağabey ve kardeş" şeklinde hitap ettiklerini anlattı. Arınç, "Benim kabineye girişim böyle bir sıfatı kabineye getirmek ihtiyacından doğmadı. Parti grubumuzdaki arkadaşlarımız da diğer parti gruplarındaki arkadaşlarımız da bize Meclis Başkanlığımızdan, parlamentodaki çalışmalarımızdan dolayı duydukları sevgiyle bazen bu kelimeyle hitap ediyorlar. Benim parti grubunda da hükümette de bir ağabeylik pozisyonum yok. Böyle bir görevi Başbakan zaten bana vermedi, veremez de... Böyle bir şey resmi bir görev değil hiçbir zaman" diye konuştu.

Arınç, "TSK ile ilgili daha önceki açıklamalarınız MGK üyesi olarak bir sorun yaratır mı ya da bir diyalog eksikliğiniz var mı?" sorusuna şu karşılığı verdi:

"Eksiklik varsa iki taraftan da vardır. Ben kendi açımdan meseleye bakarım. Bir eksiğim, yanlışım varsa düzeltirim. Bizim şahsi ilişkilerimiz hiçbir zaman tartışma konusu olmaz. Ben meseleye kurumsal olarak bakıyorum. Geçmişte söylediğim sözler, bir takım davranışlarım kişilere yönelik davranışlardır. Kişilere yönelmiş yanlış davranışları eleştiren konuşmalardır. Ben bunları yaptım ve bunları inkar etmedim. Eğer kurumsal olarak biz ilişkilerimizi çok iyi götüreceksek, kurumlar arasındaki münasebetlerimizi de iyi bir zemine oturtmalıyız. Silahlı kuvvetler, ordu, bunların tümünü temsil eden asil ve şerefli kuruma hiçbir zaman karşıtlığım olmadı. Onu hedef alarak da hiçbir zaman eleştirmedim. Her kurumda yanlış yapanlar vardır. O kurumlarda yanlış yapanları eleştirerek, kurumların kendi disiplinlerini sağlamalarını ve demokrasiye bağlılık konusunda kendi görevlerini tam olarak yerine getirmeleri konusunda tedbirler almalarını istemişimdir. Bu yorumlar içerisinde bizi birbirimize karşıt gibi gösteriyorlar. Sanki kavga edecekmişiz, bilek güreşi yapacakmışız gibi hayali senaryolar ortaya koyuyorlar. Ben devleti tanıyan bir insanım. Askerlerimizle komutanlarımızla TSK ile ilk defa karşıya gelmiyorum."

Hükümete tavsiye kararında bulunan MGK toplantılarına katılacağını anımsatan Arınç, "Medeni ilişkiler içerisinde ve sadece görev sahamızla ilgili olarak Cumhurbaşkanının belirleyeceği gündem içerisinde düşüncelerimizi ifade etmek elbette çok doğaldır. Alınacak kararların oy çoğunluğuyla alındığını biliyoruz. Ben geçmişten bu yana siyaset yapan bir insanım. MGK'da da ne şekilde konuşulacağını, ne şekilde davranılacağını, görev sahamın ne olduğunu da çok iyi biliyorum"dedi.

Mardin'deki saldırının ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun "ortak bir akıl oluşturulması" yönündeki açıklamaları anımsatılarak, "Böyle bir çağrıya nasıl yaklaşıyorsunuz. Meclis'te bir genel oturum bu amaçla faydalı olur mu?" sorusu üzerine Arınç, şunları söyledi:

"Çok acı bir olay, hepimizi derinden üzdü. Bir yırtıcı, vahşi hayvanın bile yapamayacağı büyük bir cinayet. Üzülüyorum sadece Türkiye ile de sınırlı kalmadı. Dün Lübnan'daydım. Daha 15 gün önce Türkiye'yi ziyaret eden Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman'ı da ziyaret ettim. Süleyman bana bu olayı sordu. Nasıl cevap vereceğimi, ne söylemem gerektiğini üzülerek düşündüm. Demek ki yurt dışında da bu olay büyük bir vahşet olarak, insanlık dışı bir olay olarak hatırlanıyor ve nedenlerinin araştırılması isteniyor."

Kız çocuklarının eğitimi

Mardin Valisi Hasan Duruer'in yöre halkının kız çocuklarını okula göndermediğini belirterek, kız ve erkek öğrencilerin ayrı eğitim görmeleri yönündeki önerisinin anımsatılması üzerine Arınç, bölgede okuma yazma oranının düşük olduğunu, özellikle kızların çok büyük eksiklikleri olduğunun bilindiğine işaret etti.

Arınç, "Çocukların ayrı okullarda okutulması belki özendirme amacıyla konuşulmuş olabilir. Anneler babalar çocuklarını erkeklerle bir arada okudukları takdirde yanlış etkilenirler diye yanlış bir düşünceye sahip olsalar bile bu gerekebilir. Sağlık açısından şunu bilmeliyiz ki Türkiye'mizde ergenlik yaşı çok küçük yaşlara düştü. Eğer 9'lu, 11'li yaşlarda ergenlik yaşının başladığını düşünebiliyorsak, özellikle o bölgelerde yanlış anlamalara yol açabilecek bazı davranışların oluşumunu da dikkate almamız lazım.

Ama salt şu söyleniyorsa 'Kızlarla erkekler aynı okullarda aynı sıralarda okumasın' katılmam şahsen. Pedagojik açıdan bunun değerlendirilmesinde fayda vardır. Önemli olan çocuklarımızın okumasıdır, tahsilini yapmasıdır. Bunun için pedagoglarımız bize en iyi yolu göstereceklerdir. Belki Sayın Vali'nin çabasını o açıdan düşünmemiz gerekiyor"diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber