Erdoğan'dan üç seçim değerlendirmesi

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 09 Haziran 2009 19:39, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

ZAFER ÇAKMAK - MÜGE TUTCALI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Parlamentosu seçimleri sırasında bazı milletvekili adayları, siyasi partiler ve liderlerin Türkiye tartışmaları etrafında kampanya yürüttüklerini belirterek, "Türkiye'nin büyüklüğüne, siyasi ağırlığına, stratejik önemine, kültürel derinliğine yönelik hazımsızlıkları bu tür yaklaşımlarıyla perdelemeye çalışanlar beyhude bir çaba içine girerler. Bu mızrak bu çuvala sığmaz. İç siyasi hesaplarla, tribünlere oynayarak, ayak oyunları yaparak AB bir küresel güç

haline getirilemez" dedi.

Başbakan Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından çeşitli nedenlerle iptal edilen mahalli idare seçimlerinin pazar günü yapıldığını hatırlatarak, 25 ilde 30 ayrı belediye başkanlığı ile 11 beldede belediye meclis üyeliği, 250 köy ve mahalle muhtarlığı için vatandaşların sandık başına gittiğini belirtti.

Münferit bazı olaylar dışında seçimlerin sükunet içinde yapıldığını kaydeden Erdoğan, 7 ilçenin 4'ünde AK Parti'li adayların milletten yetki aldığını ifade etti.

25 beldenin 8'inde de AK Parti'li adayların ipi göğüslediğini anlatan Başbakan Erdoğan, seçimlerin yenilendiği 29 birimin 12'sinde AK Parti'nin belediye başkanlıklarını kazanmış olduğunu söyledi.

Seçimlerin yenilendiği belediyelerde AK Parti'nin yaklaşık yüzde 43 oy oranına kavuşarak en yakın rakibine 23 puan fark attığını açıklayan Erdoğan, "AK Parti seçimleri açık ara önde tamamladı. CHP yüzde 17 ve MHP yüzde 15'lik oy oranı elde edebilirken AK Parti, her iki partinin toplamından 11 puan fazla oy almıştır. Böylece 29 Mart'tan sonra AK Parti düşüşe geçti diye düğün bayram yapan, toplumumuzu yanıltmaya çalışan kesimlerin nasıl bir kandırmaca içinde oldukları çok geçmeden açığa çıkmış oldu" şeklinde konuştu.

Seçime girilen tüm birimlerde birinci veya ikinci sırada yarışı tamamlayan AK Parti'nin bir Türkiye partisi olduğunu bir kez daha açıkça gösterdiğini ifade eden Erdoğan, Sakarya'nın Akyazı ilçesinde AK Parti 11 bini aşkın oy alırken ana muhalefetin aldığı oyun 139 olduğunu söyledi.

Erdoğan, "Emaneti partimize yükleyen tüm vatandaşlarımıza şükranlarımızı sunuyor, emanetlerinin emin ellerde olduğunu ifade etmek istiyorum" dedi.

Hafta sonunda Türkiye'yi ve bölgeyi yakından ilgilendiren iki önemli seçimin daha yapıldığına işaret eden Erdoğan, Lübnan halkının pazar günü sandık başına giderek 1991 yılından bu yana en yüksek katılım oranıyla demokratik tercihini sandığa yansıttığını belirtti.

Seçimden zaferle çıktığı anlaşılan 14 Mart hareketinin lideri Hariri'nin, 'Lübnan'da bu seçimlerin kazananı ya da kaybedeni yok, tek kazanan demokrasi ve Lübnan olmuştur' diyerek anlamlı bir mesaj verdiğini kaydeden Erdoğan, "Temennimiz odur ki Lübnan artık geçmişte yaşadıklarını ve çektiklerini bundan sonra çekmesin. Bundan sonra barış ve huzur içinde geleceğe yürüsün" diye konuştu.

"Taahhütle sadakat birlik ruhunun temelidir"

Erdoğan, Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekillerinin belirlenmesi için seçim yapıldığına işaret ederek AB üyesi 27 ülkede yapılan AP seçimlerinin, Hristiyan Demokratların zaferiyle sonuçlandığına dikkat çekti.

Seçimlere katılımın yüzde 43 olarak gerçekleştiğine işaret eden Erdoğan, bu oranın 30 yıllık parlamento seçimleri tarihindeki en düşük katılım olarak tarihe geçtiğini söyledi.

Seçim sürecinde milletvekili adayları, siyasi partiler ve bazı ülke liderlerinin daha çok Türkiye tartışmaları etrafında kampanya yaptıklarını anlatan Erdoğan, seçim sonrasında ortaya çıkan tablonun da Türkiye'nin üyeliği boyutuyla olumsuz şekilde değerlendirildiğine şahit olduklarını ifade etti.

AP'deki sandalye dağılımının, AB'nin temel hedeflerinin gidişine anlatıldığı şekilde değişim yaşatmayacağını vurgulayan Erdoğan, bunu bu şekilde değerlendirmenin yanlış olduğunu dile getirdi.

Her fırsatta AB'nin, konjonktürel iç siyasi mülahazaların yansıtıldığı bir kurum olmaması gerektiğini dile getirdiklerini kaydeden Erdoğan, AB

sürecine söylemler üzerinden değil eylemler üzerinden devam ettiklerini anlattı.

Üyelik kriterlerinin ortada olduğunu ifade eden Erdoğan şunları kaydetti:

"Taahhütlere sadakat, belirlenen ilke ve kurallara uygun hareket etmek birlik ruhunun temelidir. Bu ruha, bu sadakate, bu ahde uymayan söylem ve davranışlar içine girenler öncelikle bir siyasi değerler bütünü olan AB'nin kurucu değerlerine ters bir yaklaşım sergilemiş olurlar. Türkiye'nin üyeliği sınır tartışmalarıyla, genişleme polemikleriyle gözardı edilebilecek, arka plana atılabilecek bir konu değildir. Türkiye'nin büyüklüğüne, siyasi ağırlığına, stratejik önemine, kültürel derinliğine yönelik hazımsızlıkları bu tür yaklaşımlarıyla perdelemeye çalışanlar beyhude bir çaba içine girerler. AB'nin küresel bir vizyona ulaşmasına da engel olurlar. Bu mızrak her şeyden önce bu çuvala sığmaz. Küçük düşünerek büyük ideallere ulaşmak mümkün değildir. İç siyasi hesaplarla, tribünlere oynayarak, ayak oyunları yaparak AB bir küresel güç haline getirilemez. Herkes tarihe, gelecek nesillere, yarının Avrupa'sına karşı sorumludur. Bugün günü kurtarma derdinde olanlar yarın bu sorumsuzluklarının hesabını tarih

önünde verirler."

"Biz çalışmalarımıza kararlılıkla devam ederken AB de taahhütlerine sadık kalmalı"

Türkiye'nin üyelik kriterleri noktasında üzerine düşenleri yaptığını ve yapmaya devam ettiğini belirten Erdoğan, yılbaşından bu yana bir çok reforma imza attıklarını vurguladı.

Şimdi yeni bir uygulama başlattıklarına işaret eden Erdoğan, daha önce düzenli toplanamayan Reform İzleme Grubu'nun artık 2 ayda bir düzenli olarak toplanması kararını aldıklarını söyledi.

Bu mekanizmanın Ankara dışında da toplanması kararıyla AB sürecini tüm Türkiye geneline daha etkin bir şekilde yaymayı amaçladıklarını dile

getiren Erdoğan, bütün bunların Türkiye'nin AB yolunda üzerine düşenleri yaptığının açık bir göstergesi olduğunu söyledi.

Erdoğan, "Ancak biz çalışmalarımıza kararlılıkla devam ederken AB'nin de taahhütlerine sadık kalmasını bekliyoruz. Bizim sergilediğimiz kararlı tutumun, dik duruşun AB tarafından da gösterilmesini bekliyoruz. AP'de oluşan tablonun bizim bu hassasiyetlerimizi gözeteceğine inanıyorum. En azından buna inanmak istiyorum" şeklinde konuştu.

Kriz değerlendirmesi

Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında ekonomik kriz ve açıklanan son teşvik ve istihdam paketine değindi. Küresel ekonomik kriz sürecinin Türkiye'den kaynaklanan bir süreç olmadığını yineleyen Başbakan Erdoğan, bu süreçten 'az da olsa etkileneceğiz' dediklerini hatırlattı.

Tedbirleri de buna göre aldıklarını ve almaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, "Krizin dünyada ve Türkiye'de şu anda olumluya doğru bir seyir izlediğini görüyoruz. Dün bildiğiniz gibi sanayi üretim rakamları açıklandı.

Nisan ayında sanayi üretimi Mart ayına göre 1.4'lük bir artış kaydetmiştir. Mart ayında da yine sevindirici bir rakama şahit olmuş, Şubat ayına göre sanayi üretiminde 13.5'luk bir artış kaydetmiştik" diye konuştu.

Geçen çarşamba günü açıklanan enflasyon rakamının da son 40 yılın en düşük seviyesi olan 5.2'ye indiğini belirten Erdoğan, bunun tarihi bir rekor olduğunu söyledi.

Son dönemde çok sayıda yatırımın açılışına katıldığını, bugün de Ankara'da toplam 246.5 milyon dolarlık yatırımla kurulan 26 fabrikanın açılış törenine katılacağını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Elbette bu rakamlar milletçe hepimizi sevindiriyor ve krizi bütün boyutlarıyla, özellikle de moral boyutuyla aşmamız noktasında bize umut veriyor. Ancak burada şu hususu da altını çizerek ifade etmek istiyorum; hiçbir şekilde tedbiri elden bırakmadık, bırakmıyoruz. Her şeyden önce gelişmeleri çok yakından izlemeye, tedbirleri devreye almaya devam ediyor, krizden etkilenen kesimleri rahatlatacak önlemleri tek tek uygulama safhasına getiriyoruz."

Geçen perşembe günü açıkladıkları 'Yeni Yatırımları Teşvik ve İstihdam Paketi'nin detaylarını anlatan Erdoğan, "Bu tedbirler sadece krizin etkilerini azaltmakla kalmayacak, kriz sonrasında Türkiye'nin özellikle yatırım noktasında avantajlı bir konuma yükselmesine de zemin hazırlayacaktır. Yatırımcılarımızın yurt dışında daha uygun yatırım yerleri aramalarının önüne geçeceğimiz gibi, uluslararası yatırımların da ülkemize yönelmesi için hayati derecede önemli bir adımı bu paketlerle atmış bulunuyoruz" şeklinde konuştu.

Paket eleştirenlee cevap

Teşvik paketinin ilgili kesimlerde çok olumlu yankılar bulduğunu belirten Erdoğan, yatırımlar noktasında ciddi bir hareketliliğin başladığı bilgisini aldıklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, "Elbette böyle bir uygulamayla bütün kesimleri, aynı anda ve aynı oranda memnun etmek mümkün değil. Ama esas olan yaygın, kaliteli ve özellikle de adaleti gözeten bir teşvik sisteminin getirilmesi. 'Benim ilim neden şu bölgede değil de bu bölgede, bu grupta?' diyenler var. Bakınız biz bu 4 bölgeyi istatistiki bölge

birimleri sınıflandırmasını esas alarak belirledik. Yani hangi ilin hangi bölgede olacağı afaki olarak belirlenmiyor. Tamamen bilimsel veriler ışığında, istatistiki gerçekler ve uluslararası kriterlere uygun olarak ortaya çıkmıştır" dedi.

İllerin 52 farklı kritere göre sınıflandırıldığını kaydeden Erdoğan, "Önce tüm illerimiz 26 aynı gruba ayrılıyor. Bu aynı zamanda Katılım ajanslarımızın da kurulacağı iller demektir. Sonra da endeksin kırılma noktalarına göre 4 ayrı bölge tespit edilmiştir. Bu kırılma noktaları dikkate alındığında örneğin Trabzon ve Muş'un aynı bölgede olmasının son derece tabii olduğu zaten görülecektir. İki ilin aynı bölgede bulunması her sektörde bölgesel sektörlerden eşit şekilde yararlanabileceği anlamına gelmiyor"

diye konuştu.

"Hiçbir ili kayırmadık"

Objektif, bilimsel kriterlerle, adaletli bir paket hazırladıklarını belirten Erdoğan, "Hiçbir ilimizi kayırmıyoruz, hiçbir ilimize bir ayrımcılık yapmadık, yapamayız. Bazı sektör temsilcileri çıkıp, 'Neden biz teşvik kapsamında değiliz?' diyorlar. Burada da bazı uluslararası anlaşmalar var ki bizi bağlıyor. Uluslararası hükümler, Gümrük Birliği gibi bizi bağlayan yükümlülükler etkili olmuştur. Yatırımların bir ilden, diğerine kaymasında peşin hükümler verilmemesini bilhassa rica ediyorum. Örneğin,

illerle ilgili teşvik çıktığı zaman, teşvik alamayan illerimiz vardı. Ama şu anda o illerimiz de teşvik kapsamının içine girdi. Sonuçta yatırımlar ülke dışına çıkmıyor, bu ülkede kalıyor, bu ülkenin şehirlerinde kalıyor. En önemlisi de adil bir şekilde dağılıyor."

"Teşvik paketine karşı çıkmak insafsızlık"

Başbakan Erdoğan, her kesimi memnun etmenin mümkün olmadığını, kimi çevrelerden olumsuz açıklamalar da geldiğini belirterek, "Çünkü ülkemizde muhalefet bir şeyi 'nasıl kaşırız, nashçizerek ifade etmek istiyorum; hıl oralarda atılan bu güzel adımlara gölge düşürürüz' hep bunun gayreti içinde olmuşlardır. Bunlar 49 ilde çıkardığımız teşvikte de aynı şeyi yapmışlardır. Atılan bütün adımlara hiçbir zaman 'olumludur, hayırlıdır' demediler. A'den Z'ye incelemeye kalksanız, belki de kendi yakınlarının çoğunun bu tür yatırımların içinde yer aldığını da görürsünüz. Ama gerçeği söylemeye gelince, gerçeği söyleyemiyorlar" dedi.

Paketlerle ilgili aksaklık ve eksiklikleri zaman içinde telafi etme imkanı da olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hiçbir geçerli gerekçe olmaksızın, tamamen ideolojik bakış açısıyla bu tedbirlere karşı çıkılmasını ben insafsızlık olarak görüyorum. Türkiye'mizin nerelerden bugünlere ulaştığını herkes biliyor. Türkiye ekonomisi her 2-3 yılda bir ağır krizlere maruz kalıyordu. Tam toparlandı denildiği anda, yeni bir kriz geliyor varımızı, yoğumuzu tüm birikimlerimizi, emeklerimizi heba edip gidiyordu. Küçük bir siyasi gerilim adeta ekonominin üzerine düşüyordu. Uluslararası piyasalardaki en hafif bir dalgalanma bize kasırga olarak yansıyor ve ağır tahribatlar yapıyordu. Türkiye artık bu dönemleri geride bıraktı. Türkiye'yi çok sağlam bir zemin üzerinde, istikrarlı bir biçimde geleceğe taşıyoruz. Bizleri rahatsız edecek yansımaların yıkıcı etkilerinin önüne geçtik. Hiçbir şart altında disiplini elden bırakmadık."

"Kriz siyasi istirmar aracı"

Geçmiş iktidarların muslukları açtığını, paraları bol keseden dağıttıklarını ve karşılıksız para bastıklarını belirten Erdoğan, "Son 6.5 yılda karşılıksız para basıldığını duydunuz mu? Aba bizden önceki dönemde maalesef bunu yaptılar. Bunu yaptıkları içindir ki, akşam yattık sabah kalktık bir sıfır, akşam yattık sabah kalktık bir sıfır... ve 1'in yanına 6 tane sıfır böyle geldi. Biz bu sıfırların 6'sını da silip attık ve paramıza değer kazandırdık. Bizden öncekiler kaşıkla verdiklerini, kepçeyle aldılar. Milletimiz bunu yaşadı. Bizim kararlı duruşumuz karşısında şimdi takdirlerini iletiyorlar. 29 Mart seçimleri öncesinde küresel krizin nasıl istismar edildiğini, nasıl istismar konusu yapıldığını hep birlikte gördük. Aynı şekilde bugün de krizi bir siyasi istismar aracı olarak kullanılıyor" diye konuştu.

En son ihtiyaç duyacakları şeyin gereksiz tartışmalarla, belirsizliğe zemin hazırlayacak açıklamalar olduğunu belirten Erdoğan, "Kimsenin Türkiye'yi yerinde saymaya mahkum etme hakkı yoktur, olamaz. Hiç kimsenin 10 yıllardır devam eden kronik meseleleri Türkiye'nin değişmez kaderi olarak ülkemize göstermeye hakkı yoktur, olamaz. Başta muhalefet partileri olmak üzere siyasetin içindeki ya da dışındaki tüm taraflar, artık kendi muhasebelerini yapmak, statükoyla yüzleşmek ve ezberlerini gözden geçirmek zorundadırlar" ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber