Et fiyatlarını düşürecek yol...

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Şubat 2010 17:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kırmızı et fiyatlarının büyük artış gösterdiği şu günlerde, fiyatların düşürülmesi için çeşitli öneriler geliyor.

?SORUN İTHALATLA ÇÖZÜLMEZ?

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, at eşek kesimi yapıldığı ve kaçak buffalo etlerinin yakalandığına yönelik basında çıkan haberlerin, yüksek fiyatlar nedeniyle zaten et alamayan halkı daha da tedirgin ettiğini belirterek,?Hayvancılık sektöründeki sorunlar ithalatla çözülmez. Kayıt dışılığına karşı etkin mücadele verilmeli, kontrolsüz kesimlere karşı denetimler artırılmalı? dedi.

Günaydın, düzenlediği basın toplantısında et sektörü ve biyogüvenlik alanındaki gelişmeleri değerlendirdi.

Son günlerde hızla artan et fiyatlarının halkın mutfağına etin girmemesine neden olduğunu savunan Günaydın, ?Avrupalı yılda 75 kilo et tüketirken, Türkiye'de kişi başına tüketim 8 kilograma düştü? dedi.

Günaydın, hızla artan ve dinamik bir nüfus yapısına sahip olunduğunu ifade ederken, artan nüfusa karşın; büyükbaş hayvan varlığının 16,9 milyondan 10,9 milyona, küçükbaş hayvan varlığının ise 67,6 milyondan 29,5 milyona gerilediğine dikkati çekti.

Et ve Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumu gibi düzenleyici ve müdahale edici kuruluşların tasfiye edilmesi sonucunda yem, et ve süt fiyatlarında kartellerin üretici fiyatlarını baskıladığı ortamın oluştuğunu anlattı.

Kırmızı et fiyatlarına ilişkin son dönem istatistiklere de dikkati çeken Günaydın, 2005 - 2006 yılında sırasıyla 409 ve 439 bin ton alan kırmızı et üretiminin, 2007 yılındaki yoğun kesimler nedeniyle 576 bin tona çıktığını belirterek, bunun bir çöküş istatistiği olarak değerlendirilmesi gerekirken, kamuoyuna et üretimi artışı olarak yansıtıldığını savundu.

Günaydın, piyasayı denetlemekte sorumlu kamu yönetiminin hizmet binalarına 100 metre mesafede olan 1 liraya döner ekmek ve 3 liraya sucuk satışlarını görmezden geldiğini savunarak, şöyle konuştu:

?At eşek kesimi yapıldığı ve kaçak buffalo etlerinin yakalandığına yönelik basında çıkan haberler, yüksek fiyatlar nedeniyle zaten et alamayan halkı daha da tedirgin etmiştir. Hayvancılık sektöründeki sorunlar ithalatla çözülmez. Kayıt dışılığına karşı etkin mücadele verilmeli, kontrolsüz kesimlere karşı denetimler artırılmalı. İthalata dayalı politikaların geçmişte hayvancılığa ne denli zarar verdiği hatırlanmalıdır. Süt fiyatlarında istikrar sağlanması halinde, süreç içinde hayvan varlığımız da artma eğilimine girecektir. Bu doğrultuda üretici birliklerinin örgütlenmesi de teşvik edilmeli.?

Biyogüvenlik Yasa Tasarısıyla ilgili de değerlendirmelerde de bulunan Günaydın, tasarıyla gelen, Tarım Bakanlığından 4, Çevre Bakanlığından 1, Sağlık, Sanayi Bakanlıkları ile Dış Ticaret Müsteşarlığından da 1'er üye olmak üzere toplam 9 atanmış üyeden oluşan Biyogüvenlik Kurulu üyelerinin bakanlık tarafından belirlenmesine karşı çıktı.

Günaydın, ?1998 yılında bu yana meslek odaları, platform ve birliklerinin tüm haklı uyarılarına kulak tıkayarak Türkiye'ye 30 milyon GDO'lu ürün girmesine göz yuman Bakanlıkların atadıkları temsilcilere halk nasıl güven duyacak? Bugüne kadar GDO konusunda tek bir çalışma, açıklama yapmamış meslek örgütlerinin seçilmesinde tasarı gereği bir engel olmayan üyeler, kurul içinde nasıl bir etkinlik gösterebileceklerdir?? dedi.

"KIRMIZI ET FİYAT ARTIŞLARI, YAŞANAN BELLİ BİR SÜRECİN SONUCUDUR?

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırmızı et fiyatındaki artışın belli bir sürecin sonucu olduğunu, bu sorunun ithalatta değil, üretimi artırıcı politikalarla çözülebileceğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, özellikle iç piyasada az olan küçükbaş canlı hayvan ve etin, Lübnan başta olmak üzere bazı Orta Doğu ülkelerine ihracatının artışıyla birlikte piyasada arz-talep dengelerinin bozulmasının kuzu ve sığır eti fiyatının artmasına yol açtığını belirtti.

Türkiye'ye komşu ülkelerde fiyatların yükselmesinin bu ülkelere doğru yasa dışı hayvan çıkışlarının artmasının, 2008 ve 2009 yıllarında et ve süt fiyatlarının düşük seyretmesi nedeniyle üreticilerin büyük kısmının hayvanlarını kesime sevk etmesinin fiyatları artırdığına işaret eden Bayraktar, yem ve diğer girdi maliyetleri yükselirken, uzun süredir üretici et fiyatlarında ciddi bir artışın olmamasının, son iki yıldaki kuraklık nedeniyle yem temininde görülen zorlukların, damızlıklar dahil ciddi sayıda koyunun kesilmesinin de fiyatları yükseltici etki yaptığını vurguladı.

?YEM FİYATLARI YÜKSEK?

Son iki yılda yem fiyatındaki artışın üreticilerin maliyetini ciddi oranda yükselttiğine, geçen yıl yem fiyatında düşme görülmesine rağmen, 2006 yılına göre fiyattaki yüksekliğin halen devam ettiğine dikkati çeken Bayraktar, ?Üreticilerimiz özellikle 2007 ve 2008 yıllarındaki ciddi fiyat artışıyla büyük maliyet baskısıyla karşı karşıya kalmıştır. Örneğin 2006 yılında tonu 336 TL olan besi yeminin fiyatı 2007 yılında yüzde 39, 2008 yılında ise yüzde 20,5 oranında artarak 564 TL'ye kadar yükselmiştir. Besi yemi fiyatı geçen yıl 446 TL'ye kadar düşmüş olsa da, 2006'ya göre yüksekliği sürmektedir? dedi.

Bayraktar, şöyle devam etti:

?Buna karşılık gerek kuzu gerekse dana eti üretici satış fiyatları 2009 yılı ortalarına gelinceye kadar, son 3-4 yılda 7-8 TL civarında seyretmiş, ciddi bir artış olmamıştır. Yani üreticilerimiz bugüne kadar ciddi maliyet baskısıyla karşı karşıya kalmıştır. Bugün gelinen noktada üreticilerimizin et satış fiyatları olması gereken noktaya gelmiştir. Ama yaşanan bu süreçte maliyet baskısına dayanamayan birçok üreticimiz de üretimden çekilmek zorunda kalmıştır.?

?İTHALAT LOBİLERİ İŞBAŞINDA?

Yıllardır koyunculuğun bitişini seyredenlerin, 1 milyona yakın damızlık süt ineği kesilirken ses çıkarmayanların bugün hayvancılığı kurtarmak adına ?ithalat lobiciliği? yaptığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

?Bilindiği üzere kuzu eti perakende fiyat artışlarıyla kamuoyunda gündeme gelen kırmızı et fiyat artışları, dana eti fiyat artışlarıyla sürmüş, konu her sıkıntılı fırsatta ortaya çıkan 'ithalat lobileri'nin yoğun kulisleriyle ithalat yapılmalı söylemlerine kadar gelmiştir. Bugün bu kesimler, 'et fiyatları 50 liraya kadar yükselecek' gibi hiçbir bilimsel dayanağı olmayan mesnetsiz açıklamalarla gerek üreticiler gerekse tüketiciler arasında tedirginliğe ve korkuya yol açmaktadırlar.?

Korku yayarak, ithalat kapılarını açtırarak hayvancılığı geçmişte olduğu gibi yine içinden çıkılmaz bir duruma sokacaklarını sanan kesimlerin yanıldığını, TZOB'nin bu tür faaliyetlerin karşısında haklı mücadelesini sürdüreceğini bildiren Bayraktar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığından ?ithalat yapılmayacağına? dair üst düzeyde verilen sözlerin tutulması gerektiğini ifade etti.

Bakanlığın, ?üreticilerin yeni para kazanmaya başladıkları ve şu an ithalat yapmayı düşünmedikleri? açıklamasını olumlu bulduklarını kaydeden Bayraktar, ?İlerleyen dönemlerde hangi gerekçeyle olursa olsun bu duruştan taviz verilmemelidir. Çünkü ithalat yapılacak olursa, üreticiler bir daha dönmemek üzere bu sektörden çekilmek zorunda kalacaktır. Neticede dışa bağımlı olacağımız gibi, bazılarının söylediğinin aksine tüketiciler ucuz et yemeyi bırakın, belki de şimdikinden daha pahalıya tüketmek durumunda kalacaklardır? dedi.

ALINMASI GEREKLİ TEDBİRLER

Krizin kırmızı ette değil, hayvancılıkta olduğunu, bu krizlerden ders çıkarılması, sektörde sorunlara yönelik çözümlerin acilen uygulanması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, sığır dışındaki manda, koyun ve keçi gibi alternatif kırmızı et kaynaklarında gerek hayvan sayısı gerekse et üretimi bakımından ciddi azalmalar olduğuna, bu durumun kırmızı et ihtiyacının bu kaynaklarla ikame edilmesinin önünü tıkadığına işaret etti.

Bu konuda gerekli tedbirler alınması, kısır olmayan ve çok ciddi bir hastalığı bulunmayan dişi hayvanların kesilmesini önleyici tedbirlerin titizlikle takip edilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, devletin, fiyattaki aşırı düşüş ve yükselişlere karşı gerekli tedbirleri alması, bu konuda piyasayı düzenlemek için gerektiğinde müdahale edecek mekanizmaları devreye sokması gerektiğini ifade etti.

Bayraktar, geçen yıl et fiyatlarının çok düşük olmasının sütü para etmeyen üreticilerin bütün damızlık hayvanlarını kesime göndermesini engellediğini, bundan ders çıkararak özellikle süt fiyatlarına yönelik gerekli tedbirler alınması gerektiğini bildirdi.

Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki yüksek makasın uzun süre devam ettirilemeyeceğine dikkati çeken Bayraktar, şu ifadeleri kullandı.

?Özellikle tüketici fiyatlarının aşırı yükselmelerine karşı gerekli tedbirler alınmalı, üretici kadar tüketici de korumalıdır. Kaçakçılığı önlemek için özellikle küçükbaş hayvanlar mutlaka kayıt altına alınmalı ve bu kayıtlar sürekli güncellenmelidir. Dışarıdan hayvan ithal etmek üreticiye darbe vurmaktır. Süt ve et fiyatında istikrarı sağlamak yeterlidir, aksi takdirde üretimi yok edebilirsiniz. Bu nedenle ne tür baskı olursa olsun Bakanlık tarafından üst düzeyde verilen sözler tutulmalı, kesinlikle ithalata izin verilmemelidir.?

Dünyanın silah ticareti gibi gıda ticaretinin yapılacağı yöne doğru kaydığını, Türkiye'nin bu konjonktürde üreticisini koruması, gıda güvencesini sağlamak için üretimi devam ettirecek tedbirleri alması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, kaçak ve kontrolsüz kesimler yüzünden et üretiminin büyük kısmının kayıt dışı olduğunu, sektörde en kısa zamanda kayıt dışılığı önleyecek tedbirler alınması gerektiğini kaydetti.

Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı:

?İhbarı mecburi hastalıkların kökünü kurutmak için gerekli projeler hazırlanmalı, bu projeler istikrarlı bir şekilde uygulanarak, ülkemizde önemli kayıplara yol açan hastalıklar en kısa sürede kontrol altına alınmalıdır. Ucuz maliyetli bir üretim için meralarımız en kısa zamanda ıslah edilerek üreticilerimizin hizmetine sunulmalıdır. Yoğun buzağı ölümlerine sebep olan hastalıklarla mücadele için gerekli tedbirler alınmalıdır.?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber