HSYK'nın yargıya müdahaleleri davaların seyrini değiştiriyor

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 19 Şubat 2010 11:56, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) Erzurum'daki savcıların yetkilerini alması üzerine başlayan tartışmalar, bu kurulun geçmişte kritik davaların hakim ve savcılarına dönük atama kararlarını gündeme getirdi.

Hukukçuların 'yargıya darbe', hükümetin 'yetki gaspı' olarak değerlendirdiği HSYK'nın kararının aslında ilk olmadığı ortaya çıktı.

HSYK, 2009 yılında Ergenekon davasına bakan hakim ve soruşturmayı yürüten Zekeriya Öz'ün de aralarında bulunduğu bazı savcıların görev yerlerini değiştirme girişimiyle gündeme geldi. HSYK üyelerinin bazı Ergenekon zanlıları ile fotoğrafları gazetelerde yayınlandı. Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK operasyonlarını yürüten savcıların gerekçesiz bir şekilde görevden alınması istendi.

Türkiye'nin son 15 yılında gündemi belirleyen Susurluk, Şemdinli, banka hortumlama gibi davaların hakim ve savcıları da HSYK tarafından görevden alındı. Yapılan değişiklikler sonrası ise davaların seyirleri tam tersi yönde değişti.

Özel yetkileri elinden alınan Erzurum Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal'ın, Ergenekon terör örgütüne yönelik başlattığı soruşturma kapsamında 9 Şubat'ta ikisi astsubay 3 kişi gözaltına alındı. Osman Şanal, Ergenekon soruşturması kapsamında 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'i de ifadeye çağırdı.

Şanal, Berk'in ifade vermesi için Genelkurmay Başkanlığı'na bilgi verdi. Genelkurmay ise 9-14 Şubat tarihleri arasında Berk'in mazeret beyan ederek ifadeye gelemeyeceğini bildirdi. Terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cinaner de "Ergenekon terör örgütü üyesi olmak, görevi kötüye kullanmak, tehdit ve iftira" suçlamalarıyla gözaltına alınmıştı. Devreye HSYK girerek 4 savcının özel yetkisini kaldırdı. Soruşturmadan savcıları geri çektiren HSYK, 3 yeni savcı görevlendirdi.

HSYK'yı kamuoyu Şemdinli olayından sonra öğrendi. İddianamenin açıklanmasının ardından savcı Ferhat Sarıkaya hakkında HSYK inceleme başlattı. Daha sonra savcı görevinden ihraç edildi. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık iki astsubaya 39 yıl 5 ay ceza verdi. Kararı bozan Yargıtay, dosyanın askerî mahkemeye gönderilmesini istedi. Mahkeme karara uymadı. HSYK yeniden devreye girdi ve mahkeme üyelerini dağıttı. Yeni gelen heyet, Yargıtay'ın kararına uyarak, dava dosyasını askerî mahkemeye gönderdi. Sanıklar askerî mahkemedeki ilk duruşmada tahliye edildi.

YARGITAY HSYK'YA DESTEK VERDİ

Banka davalarını büyük bir hızla karara bağlayan ve bankacılara ağır cezalar veren İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Akın da HSYK'nın görev yerini değiştirdiği hâkimlerden biri. Dinç Bilgin, Hayyam Garipoğlu, Ali Avni Balkaner, Mahmut Ceylan gibi birçok bankacıya ağır hapis ve para cezaları veren Akın, 2007 yılı başında görevinden alındı. HSYK tarafından İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevinden İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevine atanan Akın ile ilgili Yargıtay ise 26 Haziran 2007 tarihinde 'tarafsız olamaz' şeklinde karar verdi.

Akın, başka bir mahkemeye yine başkan olarak atandı. Emekli olup daha sonra Bankacılık Devlet Denetleme Kurulu üyesi oldu. Akın'ın önünde Kentbank, İktisat Bankası gibi önemli davalar vardı. Görevde kaldığı 3 yıl içinde Etibank, Sümerbank, İmar Bankası, Adabank gibi birçok batık bankaya ilişkin davaları karara bağladı.

Ancak, Akın görevden alındıktan sonra İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nden karar çıkmaz oldu. Mustafa Süzer'in baş sanık olarak yargılandığı Kentbank davası hâlâ devam ediyor. Öte yandan, Akın, davası olan bankacılardan Mustafa Süzer'in kardeşi Hüseyin Süzer'i kendisini görevden alan HSYK Başkan Vekili Mahmut Acar'ın kapısında gördüğünü açıkladı.

Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek de Akın'ın görevden alınmasını eleştirerek, "Örneğin, ben soruyorum, bankalarla ilgili davalara bakan 8. Ağır Ceza Reisi niye 5. Ağır Ceza Reisi oldu? Bunun araştırılması lazım. Bu işlerde sakat, kötü şeyler döndüğünü düşünerek başvurduğu yerde, davasına baktığı hortumcu bankacının kardeşi içeriden çıkıyormuş, deniyor. Yani bunlar doğru mu, bakılmalı. Yargının önünde böylesi kötü ilişkilerle ilgili sorun var; ama bence asıl sorun bilirkişi kurumudur. Bu kurum düzeltilmedikçe sorun giderilemez. Bu konuda açtırdığımız pek çok soruşturma var; ama elli mislini biliyor, bir şey yapamıyoruz. Çünkü bilgiyi belgelemek, delillendirmek o kadar kolay olmuyor." demişti.

İLK MÜDAHALE SUSURLUK'TA

12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan HSYK'nın ilk müdahalesi Susurluk davasında oldu. Kurul, Susurluk davasına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Sedat Karagül'ün görevini değiştirdi. Ağır ceza mahkemesi reisi olan Sedat Karagül, 2001 yılında Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi'ne düz hâkim olarak atandı.

Karagül alınınca Susurluk davasına hâkim Metin Çetinbaş mahkeme başkanı olarak atandı. Davayı 2-3 ay gibi kısa bir sürede sonuçlandıran Çetinbaş, emekli olduktan sonra avukatlığa başladı. Çetinbaş'ın ismi avukat olarak ilk defa Ergenekon davasında geçti. Sanıklardan Kemal Alemdaroğlu ve Güler Kömürcü'nün avukatlığını yapmaya başladı.

Susurluk davası hükümlülerinden biri de Özel Harekâtçı polis Ayhan Çarkın'dı. Ayhan Çarkın, geçtiğimiz yıl ekim ayında verdiği bir röportajda o dönemde yargılama sürecinde yaşananlarla ilgili ilginç itiraflarda bulunmuştu.

Çarkın, "Bizi dava sürecinde 3,5 sene yargılayan bir heyet vardı. Hâkim Sedat Karagül. O adamda ben adaleti gördüm. Sonra bu heyet görevden alındı. Keşke o adamdan idam cezası alsaydık. Son 15 gün Mesut Yılmaz hükümetinin atadığı başka bir heyet geldi. 4 yıl ceza aldık. Oysa neyle yargılanıyorduk. Herkes neyin ne olduğunu biliyor." ifadelerini kullanmıştı.

KENAN EVREN'İN YARGILANMASINI İSTEDİ, MESLEKTEN İHRAÇ EDİLDİ

HSYK mağdurlarından biri de Kenan Evren hakkında iddianame hazırladıktan sonra meslekten ihraç edilen eski savcı Sacit Kayasu. Adana Cumhuriyet Savcısı olan Kayasu, 12 Eylül darbesinden dolayı Kenan Evren'in yargılanması için Eylül 2000'de hazırladığı iddianame yüzünden 3 yıl açığa alındı.

Daha sonra 24 Kasım 2003'te HSYK tarafından meslekten ihraç edildi. Kayasu, iç hukuk yolları kapalı olduğu için AİHM'ye müracaat edip hakkını aradı. Mahkemenin verdiği karar ise HSYK açısından adeta ders niteliğindeydi. AİHM'nin 48 yüksek yargıcından biri olan Andras Sajo'nun yazdığı 'Kayasu Kararı'nın 121. paragrafında, Türkiye'de yıllardır tartışılan, adalet sisteminin en üst kurulu HSYK'ya ciddi eleştiriler getirildi.

Kurul kararının temyize açık olmaması sert bir dille eleştirdi. Metnin son paragrafında ise hem işini hem avukatlık yapma hakkını kaybetmesi sebebiyle, Kayasu için yeniden yargılanma yolunun açılması gerektiği vurgulandı. Kayasu, bu karara dayanarak göreve iade talebinde bulundu.

HSYK kararları, yargı denetimine kapalı olduğu için kurulun bu konuda izleyeceği politika hâlâ belirsizliğini koruyor. Kararın Ferhat Sarıkaya, Reşat Petek, Gültekin Avcı, Necati Özdemir, Sami Gören ve Mustafa Akın gibi HSYK mağduru hakim ve savcılara dönüş yolunu açabileceği belirtiliyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber