Dünya basını: İsrail, Türkiye ile savaşmayı seçti

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Haziran 2010 12:31, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İsrail'in Gazze'ye giden gemiye saldırmasının sonuçları, ABD ve İngiliz basınında geniş yer bulmaya devam ediyor. ABD basını, İsrail yönetimini suçlarken, İngiliz basınına göre saldırı, 'ABD'nin İran'dan hesap sormasını zorlaştırdı.'

LOS ANGELES TIMES'TA İSRAİLLİ YAZAR GROSSMAN'IN YAZISINDAN: BU SUÇU HAKLI GÖSTERECEK YA DA TEMİZE ÇIKARACAK HİÇBİR İZAHAT YOK, İSRAİL HÜKÜMETİ İLE ORDUSUNUN APTALCA EYLEMLERİ İÇİN HİÇBİR GEREKÇE ÖNE SÜRÜLEMEZ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl Davos'ta katıldığı, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile arasında gerginlik yaşanan paneli yöneten isim olan Washington Post yazarı David Ignatius, "Filo baskını, İsrail'e bir öğrenme fırsatı sunuyor" başlıklı yazı kaleme aldı.

"Hükümetlerin hata yaptıkları, ancak akıllı olurlarsa bunlardan ders çıkardıkları" belirtilen yazıda, "Eğer İsrail hükümeti mantıklıysa, yardım gemileri filosuna saldırısının neden olduğu kargaşayı, Gazze ve bölgeye yönelik politikalarını yeniden düşünmek için kullanacaktır" denildi.

"İsrailli komandoların, Gazze Şeridi'ne uyguladıkları ablukayı güçlendirme ve oradaki aşırılık yanlısı Hamas hareketinin etkisini zayıflatma çabası çerçevesinde gemilere baskın düzenlediği" kaydedilen yazıda, "Ancak İsrail'in son dönemki birçok dik başlı operasyonu gibi, bunun da geri teptiği ve bunun nedeni üzerinde düşünmenin faydalı olacağı" görüşü dile getirildi.

Yazıda, İsrail'in kendini savunmak için öne sürdüğü, "Gazze'deki bir terörist düşmanla savaştığı, Avrupa'daki dostları ve ABD'nin güvenilmezliğinin giderek arttığı, kilit Müslüman müttefiki Türkiye'nin İran'la dostluk kurduğu ve Gazze'ye yardım misyonunun Türk organizatörlerinin Hamas bünyesindeki İsrail nefretçileriyle bağlantıları olduğu" yönündeki noktalara atıfta bulunularak, bunların "doğru ve İsrail'in bakış açısından sinir bozucu olduğu" yorumu yapıldı. Yazıda, "Ancak bu, akıllı bir liderin, denizde şatafatlı bir operasyonla zar atmaktan ziyade, kendini kayıplara karşı koruması gerektiği bir durum" ifadesi kullanıldı.

-"ABLUKA HAMAS'I GÜÇLENDİRİYOR"-

İsrail açısından en acil sorunun Gazze üzerindeki ablukanın sürdürülemez olması olduğu ifade edilen yazıda, "bunun niyetlenen sonucun tam tersi etki ürettiği, Hamas'ın Gazze'deki kontrolünü güçlendirirken, İsrail'in uluslararası alanda daha fazla izole hale geldiği" savunuldu.

Filonun halkla ilişkiler açısından bir sorun yaratabileceğinin farkına vararak, İsraillilerin, yardım malzemesinin herhangi bir gerginlik çıkmadan nasıl dağıtılacağı konusunda Türk hükümetiyle görüşmelerde bulunduğu ifade edilen yazıda, "Şurası açık ki, bu uzlaşı yaklaşımı başarısız oldu ve komandolar uluslararası sularda saldırı düzenledi" denildi.

"İsrail'in neden bu kadar yüksek risk taşıyan bir seçeneği tercih ettiği" sorusunun sorulduğu yazıda, buna cevaben, "yıllar boyunca İsrail'in Orta Doğu'daki askeri eylemlerine karşı konulmaması özgürlüğüne alıştığı" görüşü dile getirildi.

İsrail'in, "cesurca ve çoğu zaman evinden uzakta, düşmanlarına saldırdığı ve onların gözünü korkuttuğu" belirtilen yazıda, "Bu ihtilaf yaklaşımının, İsrail'in düşmanları çağ dışı gerillalar ve kabiliyetsiz Arap orduları olduğunda mükemmel işlediği, ancak internet ve füzelerin yaygınlaştığı bir çağda daha az başarılı olduğu" yorumuna yer verildi.

-"TÜRKİYE, HAMAS'TAN DAHA TEHLİKELİ BİR DÜŞMAN"-

Yazıda, "askeri üstünlüğün İsrail'i hiç olmadığı kadar büyük riskler almaya cezbettiği" görüşü ifade edilerek, 1982'de Lübnan'ın işgali örnek gösterildi.

Yardım filosuna saldırarak, İsrail'in "Hamas'tan daha tehlikeli bir düşman olan" Türkiye ile savaşmayı seçtiği iddiasında bulunulan yazıda, "tartışmanın son birkaç yılda mayalanmakta olduğu ve bunun Orta Doğu'da dev bir stratejik değişimi oluşturduğu" yorumu yapıldı.

Yazıda, "İsrail'in bir zamanlar en önemli bölgesel müttefiki Türkiye'nin, şimdi İsrail'in hegemonyasına meydan okuma arayışında olduğu" ileri sürüldü.

"Başbakan Erdoğan'ın, 'İsrail'in bize emir verir gibi davranmasına izin vermeyeceğiz' şeklinde karizmatik bir mesaja sahip Müslüman bir popülist olduğu" öne sürülen yazıda, "Türkiye'nin meydan okumasının Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından seslendirildiği" ifade edilerek, Davutoğlu'nun dün gazetecilerle düzenlediği kahvaltılı sohbet toplantısında, "Şimdi karar verme zamanı: Uygar bir dünyada mıyız, yoksa bazıları orman yasalarına sahip olmayı sürdürüyor mu? Eğer ikincisiyse, ne yapılacağını biliyoruz" dediği aktarıldı.

"İsrail ve ABD'nin hatalardan nasıl ders çıkarabileceği ve krizi daha iyi sonuca doğru nasıl yönelteceği" sorusunun da sorulduğu yazıda, "cevabın, bunun Gazze probleminden ziyade, Türkiye ile İsrail arasındaki bir sorun haline geldiği gerçeğini kullanmakta olduğu" ifade edildi.

-"TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR ÜLKE"-

"Türkiye'nin bölgesel arzuları bulunduğu, ancak çılgın bir terörist bölge olmadığı ve Yahudi soykırımını inkar eden bir söylem kullanmadığı" belirtilen yazıda, "(Türkiye) önemli bir güç sahibi olmak isteyen büyük, güçlü bir ülke. İsrail'i zayıflatmadan Türkiye'nin açlığını tatmin etmenin bir yolu olmalı" ifadesi kullanıldı.

Yazıda, "doğru bir diplomatik formülün, İsrail'in normalde güvenmediği bir kurum olan BM'yi de içine alması gerektiği, İsrail'in Gazze'deki karışıklığı kendi başına çözemediği ve yardım için şimdi BM Güvenlik Konseyi'ne yönelmesine ihtiyaç bulunduğu" belirtildi.

"Bunun, İsrail açıklarında neler olduğuna dair BM soruşturmasıyla başlaması gerektiği" ifade edilen yazıda, "bir sonraki adımın, silah ithalatına karşı gerçek korumalarla, Gazze'nin yeniden inşasında BM'nin daha fazla rol alması olabileceği" kaydedildi.

Yazıda, "İsrail'in paradoksu kucaklamaya ihtiyacı var: Bazen zorlu bir sorunu idare etmenin en iyi yolu onu uluslararasılaştırmaktır" denildi.

-"YAHUDİ GRUPLARI ARASINDA AYRILIKLARI DERİNLEŞTİRDİ"-

Gazetedeki Harold Meyerson imzalı bir diğer yazıda da, İsrail'in yardım gemilerine saldırısının, Amerikalı Yahudi grupları arasındaki ayrılıkları daha da derinleştirdiği yorumunda bulunuldu ve olaya farklı bakış açılarıyla yaklaşan grupların internet sitelerinde yer alan yazılardan örnekler verildi.

Gazetedeki konuya ilişkin farklı yazılarda, "İsrail'in saldırısının, Gazze'ye gelecek dönemde insani yardımların nasıl ulaştırılacağına ilişkin tartışmaları beraberinde getirdiği, BM Güvenlik Konseyi Başkanlık açıklamasının, Türkiye ve Arap ülkelerinin talep ettiği kadar İsrail'i doğrudan eleştirmediği" gibi yorumlarda bulunuldu.

İsrail'in saldırısına uğrayan gemide silah olup olmadığı tartışmalarına işaret edilen haberlerde, İsrail'in gemide silah bulunduğunu kanıtlayamadığı belirtildi.

Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun sözlerine atıf yapılan gazetede, Davutoğlu'nun ilk kez bu kadar sert konuştuğu yorumunda da bulunuldu.

-"SANKİ BİR KORSAN GRUBU"-

Los Angeles Times gazetesinde İsrailli yazar David Grossman'ın kaleme aldığı yazıda da İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla ilgili olarak, "bu suçu haklı gösterecek ya da temize çıkaracak hiçbir izahat bulunmadığı ve İsrail hükümeti ile ordusunun aptalca eylemlerine hiçbir gerekçe sunulamayacağı" yorumunda bulunuldu.

"İsrail'in deniz baskını, aptalca bir kestirim" başlıklı yazıda, "İsrail'in, askerlerini gözlerini kırpmadan sivilleri öldürmeleri için göndermediği, gerçekte, bunun İsrail'in istediği son şey olduğu" ifade edildi.

Yazıda, "Yine de, dini görüşlerinde fanatik ve İsrail'e radikal biçimde düşman küçük bir Türk örgütü, davasına barış ve adaletin arayıcısı yüzlerce kişiyi dahil etti ve İsrail'i bir tuzağa çekmeyi başardı, çünkü İsrail'in nasıl tepki göstereceğini biliyordu" ifadesi kullanıldı.

"Bir ülke, nasıl İsrail'in davrandığı kadar, güvensiz, kafası karışmış ve panik şekilde davranabilir" denilen yazıda, "İsrail'in, aşırı askeri güç kullanımı ve gemidekilerin tepkisinin yoğunluğunu tahmin etmedeki ölümcül hatanın karışımı sonucunda sivilleri öldürdüğü ve yaraladığı ve bunu ülkenin karasal sularının dışında, sanki bir korsan grubu gibi yaptığı" kaydedildi.

-"BECERİKSİZ POLİTİKA"-

Yazıda, "İsrail'in eylemlerinin, Gazze'nin utanç verici biçimde kuşatılmasının doğal bir devamı olduğu, hapisteki tek bir askerin serbest bırakılması için Gazze Şeridi'ndeki 1,5 milyon masum insanda acı duygular uyandırıldığı ve bu kuşatmanın, defalarca abartılı güç kullanımına başvuran beceriksiz bir politikanın sonucu olduğu" yorumlarına yer verildi.

Gazze'nin kuşatılmasının yıllardır başarısız olduğu ve bu durumun, kuşatmanın sadece ahlak dışı değil, pratik olmadığı anlamına da geldiği, aslında durumu daha fazla kötüleştirdiği ve İsrail'in hayati çıkarlarına zarar verdiği ifade edildiği yazıda, İsrailli asker Gilad Şalit'i 4 yıldır esir tutan ve Gazze Şeridi'nden İsrail kentleri ve köylerine binlerce roket fırlatan Hamas liderlerinin işlediği suçların, egemen bir devletin elindeki yasal araçlar kullanılarak ele alınması gerektiği, sivil nüfusa yönelik mevcut kuşatmanın ise bu araçlardan biri olmadığı kaydedildi.

Yazıda, "Pazartesi günkü çılgın eylemlerin şokunun, kuşatmaya dair tüm fikrin yeniden değerlendirilmesine neden olacağına ve nihayet Filistinlileri acılarından kurtaracağına ve İsrail'i 'ahlaki lekesinden' temizleyeceğine inanmak istiyorum. Ancak bu trajik bölgedeki deneyimimiz bize şunu öğretti ki, muhtemelen bunun tam tersi olacak. Şiddet içeren tepkiler verilmesi mekanizmaları, intikam ve nefret döngüleri, büyüklükleri önceden kestirilemeyecek şekilde, yeni bir tura başladı" denildi.

Yazıda, "Her şeyin ötesinde, bu çılgın operasyon İsrail'in ne kadar düştüğünü gösteriyor. Gören gözlere sahip herkes bunu anlar ve hisseder" ifadesi kullanıldı.

Gazetenin bir başka yazısında İsrail'in bu olayla kendisine büyük bir zarar verdiği görüşü dile getirildi. Yazıda, İsrail'in kendini savunma hakkı bulunduğu, ancak Gazze'ye yönelik ablukanın da kaldırılması gerektiği kaydedildi.

İNGİLİZ BASINI: "SALDIRI, ABD'NİN İRAN'DAN HESAP SORMASINI ZORLAŞTIRDI"

İngiliz basını, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısına geniş yer ayırdı ve "bu saldırının ABD'yi nükleer programı konusunda İran'a yönelik yaptırımlar konusundan uzaklaştıracağı" yorumlarına yer verdi.

Dünya liderlerinin saldırıyla ilgili soruşturma talebini vurgulayan Times gazetesi, yaklaşık 30 İngiliz vatandaşının Negev çölündeki bir hapishanede tutuklu bulunduğunu, bir İngiliz vatandaşının ise Tel Aviv'deki hapishanede tedavi altında olduğunu yazdı.

Guardian gazetesi, "İsrail üzerinde, ölümleri kapsamlı bir şekilde soruşturma baskısı artıyor" manşeti atarak, gemideki sivillerin, İsrail askerlerinin öldürme kastıyla ateş ettiğini söylediğini yazdı.

Gazete, başyazısını da İsrail'e yönelik tepkilere ayırarak, saldırıdan sonra bir şeylerin değişmesi konusunda ümit olmadığı yorumunu yaptı.

"Örneğin Mısır'ın Gazze ile sınırını geçici olarak insani yardımlara açması jestten ibaret" denilen gazetenin başyazısında şöyle denildi:

"Gazze'nin ihtiyacı olan, gemilerdeki çimento, çelik ve inşaat malzemeleriydi. Bunlar İsrail'in geçen yılki cezalandırıcı saldırısının yarattığı hasarı onarmak için kullanılacaktı. Ancak dün bir Mısır güvenlik yetkilisinin de söylediği gibi, bu malzemeler yine sınırdan geçemeyecek. Dolayısıyla bu konuda değişen bir şey olmayacak."

BM Güvenlik Konseyi oturumunda kaydadeğer bir ilerleme olmadığı savunulan ve ABD'nin tutumu eleştirilen gazetede, "Peki Orta Doğu'da yeni bir yaklaşım sözü veren adamın (ABD Başkanı Barack Obama) yönetimi ne yaptı? Eski yaklaşıma geri döndü. ABD, Türkiye'nin haklı taleplerini sulandırdı. Obama bir daha İslam dünyasına seslendiğinde, sözlerine kimse kulak asmayacak. Bunun sorumlusu da başında bulunduğu yönetimden başkası değil" denildi.

-INDEPENDENT: "İSRAİL HALKI LİDERLERİNİ SORGULAMIYOR"-

Financial Times (FT) gazetesinin Orta Doğu editörü Roula Khalaf da, İsrail'in, tüm propaganda çabalarına rağmen, bu olayın ardından Gazze'ye yönelik ablukaya odaklanılmasını engelleyemeyeceğini belirtti.

İsrail'in, düşmanlarının eline, kendisine karşı kullanabilecekleri yeni bir malzeme verdiğini ifade eden Khalaf, "İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, saldırının İsrail'i yok olmaya biraz daha yaklaştırdığını savundu. Ahmedinejad, bu saldırının ardından ABD'nin, bırakın Müslüman dünyasını, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin bile, İran'dan hesap sormaya ikna etmesi zorlaşacağını gayet iyi biliyor" yorumunu yaptı.

Independent gazetesi de aynı noktaya dikkati çekerek, "bu saldırının Obama yönetiminin dikkatini dağıtacağını ve birinci önceliği olan İran'a yönelik yaptırımlardan uzaklaştıracağını" yazdı.

Gazete saldırının ayrıca, İsrail ile Filistin arasında ABD arabuluculuğunda başlatılmaya çalışılan dolaylı görüşmeleri daha da zorlaştıracağını, Hamas'ı güçlendirdiğini, Filistin lideri Mahmud Abbas'ı ise zayıflattığını kaydetti.

Independent gazetesinin Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn de dün olduğu gibi bugün de yazısını İsrail'e ayırdı. İsrail halkının son yıllarda askeri ve siyasi liderlerini sorgulama alışkanlığını kaybettiğini savunan Cockburn, yazısında şunları belirtiyor:

"İsrail'in propagandasına kimse İsrailliler kadar inanmıyor. Bu propaganda kampanyaları İsrail'in en zayıf noktası. Çünkü İsrail'in gerçekliği algılamasını engelliyorlar. Yenilgi ve başarısızlıklar, zafer ve başarı olarak gösteriliyor. Hata yapıldığını kabul etmeme ısrarı da, generallerin ya da siyasetçilerin işine son verilmesini zorlaştırıyor."

Daily Telegraph gazetesi ise saldırının olumlu sonuçlarının olabileceği yorumunu yaptı. Gazete, Filistin liderinin barış müzakerelerinden çekilme çağrılarını reddettiğini ve bunun da İsrail-Filistin barış sürecinin devamı adına bir umut doğurduğunu yazdı.


ARAP BASINI:TÜRK KANI DENKLEM DEĞİŞTİRDİ

NTV - İsrail'in Gazze'ye yardım malzemeleri taşıyan özgürlük filosuna yaptığı kanlı müdahale sadece Batı basınında değil, Arap basınında da geniş yankı buldu. Başbakan Erdoğan ve Türkiye'nin tutumu için ilginç manşetler atıldı

İsrail'in kanlı operasyonu Arap basınında da manşetlerde: 'Türk kanı denklemi değiştirdi', 'Erdoğan Arap'tan çok Arap', Filistin Denizi Türk kanına boyandı', 'Mısır bu katliama ortaktır', 'Somalili korsanlar daha şerefli'...

İsrail'in Gazze'ye yardım malzemeleri taşıyan özgürlük filosuna yaptığı kanlı müdahale sadece Batı basınında değil, Arap basınında da geniş yankı buldu. Gazetelerde konuyla ilgili birçok haber yayınlanırken, yorumcularda İsrail'in kanlı operasyonunu ele alan makaleler yayınladı.

Londra'da yayımlanan El Kuds El Arabi gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atwan, "Türk kanı denklemi değiştirdi" başlıklı bir makale yazdı. Atwan makalesinde şöyle yazdı:

"Türkiye'nin Arap-İsrail çekişmesine güçlü şekilde girmesi, meyvesini alışılmadık şekilde hızlı verdi. Güvenlik Konseyi İsrail katliamını ele almak için sınırlı saatler içinde toplandı, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek Refah kapısını açtı ve bütün Türkiye'yi şehitlerin intikamını almak isteyen gösteriler sardı.

ERDOĞAN ARAP'TAN ÇOK ARAP

Erdoğan, Güvenlik Konseyi'nde ve NATO'da acil toplantı çağrısı yaparak, Tel Aviv elçisini çekerek, Gazze ablukasının derhal kalkmasını isteyerek, saldırıyı alçakça bir devlet terörü olarak niteleyerek ve İsrail devletine sabrının tükendiği uyarısını yaparak, İsrail suçuna cesurca karşı koydu ve Araplardan çok Arap olduğunu gösterdi. Nasır'dan bu yana hiçbir Arap liderinden bu dili duymamıştık.

İsrail artık stratejik ortak olarak Türkiye'yi kaybetti. İzzet ve onur sahibi Türk halkı, şehitlerini unutmayacaktır. İsrail'in tek dostu Arap rejimleri, barış girişimine tutunanlar ve Amerikan yörüngesinde dönenlerdir."

BU KATLİAMA MİSİLLEME LAZIM

Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Haliç ise ?Misilleme bekleyen katliam' başlıklı haberinde, "İsrail'in bir suç devleti olduğunu görmek için yardım filosuna saldırısına gerek yoktu. İsrail'in bütün tarihi bu türden katliamlarla dolu. Başka bir ülke İsrail'in yaptığını yapsaydı, dünya, Batı ve ABD ayağa kalkardı. İsrail suçlarına sessiz kalan ülkeler, bu suçlara ortaktır. Dolayısıyla körler ve sağırlar birbirini ağırlıyor. Artık düşmanla ilişki biçimi değişmeli, müzakerelerden vazgeçilmesi ve İsrail'e karşı caydırıcı pratik önlemler alınmalı." ifadeleri yer aldı.

FİLİSTİN DENİZİ TÜRK KANINA BOYANDI

Türkiye uzmanı Muhammed Nureddin ise Lübnan El Sefir gazetesinde "Türkiye Filistin denizini kanıyla boyadı: Ankara ile Tel Aviv arasındaki ilk kanlı çatışma" başlıklı bir analiz kaleme aldı.

Türkiye'nin İsrail'i 1949'da tanımasından bu yana, ilk defa iki ülke arasında kan aktığını ve bu saldırının Türkiye'nin egemenliğine açık bir saldırı olduğu belirtilen makalede, "Bu iki ülke arasındaki en kötü çatlağı temsil ediyor" dendi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber