Profesörlerden yardımcı doçentlere cevap
Yardımcı doçentlerin şikayet ettikleri akademik koşulları, profesörler değerlendirdi.
Profesörler, daimi statünün akademik yükselme önünde engel olabileceğini düşünüyor.
Ders yükü nedeniyle araştırmaya ve yayınlarını yabancı dergilerde yayınlatmaya
fazla zaman ayıramadıkları konusunda yardımcı doçentlere hak veren profesörler,
yabancı dil sınavının kalite için şart olduğunu ifade ediyor
Yardımcı doçentler ve profesörler, bazı akademik sorunlar üzerinde hemfikir
değil. Yardımcı doçentler tarafından dile getirilen ?kadroların daimi statüde
olmaması?, ?yabancı yayın? ve ?yabancı dil sınavı? ile ilgili
şikayetleri profesörler haklı bulmadı. Yükseköğretim Yasası'nda yardımcı doçentler
için öngörülen en fazla 12 yıllığına atanma sınırlandırmasının yerinde bir uygulama
olduğunu düşünen profesörler, daimi statünün akademik yükselmenin önünde engel
oluşturacağını ifade ediyorlar. Profesörler, yardımcı doçentlerin ekonomik koşullarının
da düzeltilmesi gerektiğini düşünüyor.
?Daimi statüde atanmaları yanlış?
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gamze Mocan Kuzey, yardımcı doçentlerin daimi statüde atanmasının yanlış olacağını söyledi. Daimi statüde atanmaları durumunda yardımcı doçent kadrosunun 657'ye tabi memur zihniyeti haline döneceğine dikkat çeken Mocan, bunun daha sonraki akademik aşamaları engelleyeceğini dile getirdi. Mocan, ?Eğer akademisyen olmak istiyorlarsa, akademisyenliğin diğer aşamalarını yapmaları gerekir. Doçent, profesör olmak istemeyen veya daha ilerideki öğretim üyeliğine koşulları uygun olmayan hekimler, eğitim kurumları dışında olan sağlık hizmetlerini yürüterek de yararlı olabilirler? dedi.
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Göktürk,
yardımcı doçentlerin doçentliğe geçiş aşamalarını sağlamaları gerektiğini, daimi
statünün akademik bakış açısıyla bağdaşmayacağını söyledi. Görev süresi dolan
yardımcı doçentlerin görevine son verilmesinin istenmeyen bir durum olduğunu
belirten Göktürk, ?Yardımcı doçentlerin daimi statüde atanmaları durumunda,
bu sürenin akademik değil istihdam bakış açısıyla kullanılacağı endişesini taşıyorum.
Kişiler yardımcı doçentliğe adım attıktan sonra emekli oluncaya kadar bu kadroları
işgal edebilir mi? Ama üniversiteler akademik ortamlardır. Yardımcı doçentlerin,
doçentlik ve profesörlüğe geçiş aşamalarını sağlamalarından yanayım? diye konuştu.
?Herkes profesör olacak diye şart yok?
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdin de 12 yılın
uzun bir süre olduğunu, bu süre içinde yabancı dil probleminin çözülüp, gerekli
bilimsel çalışmaların yapılabileceğini dile getirdi. Kadronun güvence altında
olmasının insanın doğal hakkı olduğunu ancak akademik kadroların kalitesinin
yükseltilmesinin zorunlu olduğunu ifade eden Erdin, ?12 yıllık görev süresi
bitenler yargı kararıyla geri dönüyorlar. Bu sevindirici bir şey değil. Bence
öğretim üyelerinin bu noktalarda mücadelesi bitmelidir. Görev süresi bittiği
halde doçentliğe yükselemeyenler, öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam etmeli.
Emeklilik haklarını kazanıncaya kadar bu durumdaki yardımcı doçentlerin üniversitede
öğretim görevlisi kadrosuyla kalmalarını bir çözüm olarak görüyorum. Herkes
profesör olacak diye bir şart yok? dedi.
Yardımcı doçentler tarafından dile getirilen diğer sorunlar ve profesörlerin
bunlar hakkında yaptıkları değerlendirmeler şöyle:
?İyi olan kazanır?
Mocan: Büyük şehirlerdeki tıp fakülteleri ile gelişmekte olan tıp fakültelerindeki
yardımcı doçentlerin sorunları farklılık gösteriyor. Bunlardan biri de yabancı
dil sorunu. Büyük şehirlerdeki tıp fakültelerindeki yardımcı doçentler nitelikli
yabancı dil kurslarına gidebiliyor ancak daha küçük yerlerde bu tür kurs olanakları
son derece kısıtlı. Yabancı dil sınavı, akademik yükselme için gereklidir. Sınav
medikal bir metin çevirisi şeklinde olabilir. Hekimlerin takip edecekleri literatür
İngilizce ağırlıklı. Onları anlayıp değerlendirebilmeleri önemli. Hem İngilizce'den
Türkçe'ye hem de Türkçe'den İngilizce'ye çeviri yapabilecek düzeyde, ayrıca
konuşabilecek ve konuşulanları anlayabilecek ölçüde yabancı dil bilmeliler.
Göktürk: Yabancı dili iyi olan birisi, dil sınavını başarır. 20 sene
önce bu dil sınavına girmiş biri olarak, eğer az çok yabancı dil biliyorlarsa
bu sınavı geçeceklerini düşünüyorum.
Erdin: Hangi fakültede olursa olsun tüm yardımcı doçentler ekonomik açıdan
yetmezlik içinde. Özellikle büyük kent dışındaki üniversitelerde büyük emeği
geçen yardımcı doçentlerin ekonomik sıkıntı yanında bir başka sorunu da yabancı
dil sınavı. Bizim bu konuda esneklik göstermemiz söz konusu olamaz. Kaliteli
yükseköğretimden söz etmek için öncelikle kaliteli akademisyen yetiştirmemiz
gerekir. Bu nedenle yabancı dil sınavının içeriği tartışılabilir ama bunun dışında
bir tartışma yapılmaması gerekir.
?Araştırma ve yayına zamanları kalmıyor?
Mocan: Yeni gelişmekte olan tıp fakültelerinde, bilimsel araştırma açısından
seri oluşturacak vaka sayısı oldukça az. Bunun için tıp fakülteleri ve Sağlık
Bakanlığı hastaneleri iş birliği yapabilir. O yöreye ait birkaç hastanenin iş
birliği yapması durumunda, çok sayıda hastanenin verileri birleştirilerek o
bölgeye ait hastalık serisi yayımlanabilir.
Yardımcı doçentlerin araştırmaya ayıracak zaman sorunları var. Çünkü ders yükleri
ağır. Gelişmekte olan tıp fakültelerinde, az sayıda profesör ve doçent bulunduğundan,
derslerin birçoğunu yardımcı doçentler anlatıyor. Ayrıca başka fakülte ve yüksek
okullara da derse gidiyorlar. Buna ek olarak da sağlık hizmeti üretiyorlar.
Yabancı yayın yapmaları önemli çünkü uluslararası nitelikte olabilmek için bu
bir teşvik. Ancak Türkçe yayınlar da Türk tıbbını ve bilimsel dergilerini geliştirmek
açısından çok önemli. Akademik aşamalarda nitelikli Türkçe yayın sayısı göz
önünde bulundurulmalıdır.
Tam gün çalışan tüm hekimlerde olduğu gibi yardımcı doçentler için de ekonomik
sorunlar önem kazanıyor. Yurtiçi ve yurtdışı kongrelere katılım düzeyleri, tıp
kitaplarının çok pahalı olması, akademik gelişmelerini engelleyecek boyutlarda.
Gelişmekte olan tıp fakültelerinde çalışan yardımcı doçentlerin daha kıdemli
meslektaşları olmaması da konsültasyon aşamasında sorumluluklarının büyük kentlerdeki
meslektaşlarından daha fazla olması sonucunu doğuruyor.
Göktürk: Bir doçent ya da profesörün ne kadar sıkıntısı varsa yardımcı
doçentlerin de o kadar sıkıntısı var. Tıp fakültelerinde usta-çırak ilişkileri
söz konusu. Bu nedenle yardımcı doçentler fiziksel olarak doçent ve profesörlere
göre daha çok yoruluyor olabilir. Ama temelde bir yayın üretebilme konusunda
bizden çok farklı değiller, yeter ki istesinler.
Yardımcı doçentler yabancı yayın konusunda zorluk yaşıyorlarsa, bu kendilerinden
kaynaklanıyor diye düşünürüm. Eskiden öğretim üyeleri, yabancılar Türklerin
yayınlarını yayınlamıyor mu diye yakınırdı. Ama bence bir çalışmanın yöntemi
ve planı iyi kurulmuşsa, yurtdışındaki dergilerde rahatlıkla yayınlanabilir.
İşimizin eğitim-öğretimin yanı sıra bilimsel araştırma olduğunu unutmamak gerekir.
Erdin: Özellikle büyük şehirler dışındaki üniversitelerde, idari ve bilimsel
yükü yardımcı doçentler çekiyor. Oradaki akademisyenlerin yabancı dil ve diğer
bilimsel çalışmalara zaman ayıramama sorunları var. Gündelik işlerini sürdürme
yarışı içinde bulunurlarken, onlardan kaliteli akademisyen olmalarını beklemek
çok gerçekçi değil.
Çelik: Sıkıntılar giderilecek
Memurlara 1 derece veren ancak yardımcı doçentleri bu iyileştirmenin dışında
tutan yasal düzenlemenin ardından, AKP Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt
yardımcı doçentlerin bu sorununu TBMM gündemine taşıdı. Gülyurt, Meclis'te,
üniversitelerde yardımcı doçentlerin atama ve kadro sorununa ilişkin gündemdışı
bir konuşma yaptı. Bunun üzerine söz alan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bir kez daha görüşülmek üzere TBMM'ye
geri gönderilen YÖK Yasası'nda, konuyla ilgili düzenlemeler yapıldığını söyledi.
Yardımcı doçentlerin mağduriyetinin önlenmesine ilişkin bu düzenlemelerin, geri
gönderilen maddeler arasında bulunmadığını belirten Çelik, ?Bu yasa, TBMM gündemine
gelmelidir. Geldiğinde de bu konudaki sıkıntılar giderilecektir? dedi. Çelik,
üniversitelere öğretim üyesi yetiştirilmesi yönündeki çalışmaların sürdüğünü,
hem yeni açılacak üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması hem
de mevcut kadroların güçlendirilmesi için bu yöndeki gayretlerinin devam edeceğini
dile getirdi.
Medimagazin
Haberdar eden: Hakan