Avcı Niçin Görevden Alındı?

Aşağıdaki yazı Ali Bayramoğlu'nun Yenişafak'taki yazısından alınmıştır.

Avcı görevden nasıl alındı?

Hanefi Avcı'nın "tasfiyesi"yle ilgili olarak hükümet kanadının sessizliği sürüyor. Sessizlik sürdükçe kişiler, bankalar, şirketler, bakanlar, bakan çocukları hakkında bir dizi söylenti ve iddia ortalıkta dolaşmaya devam ediyor, siyasi iktidar şaibeli bir duruma düşüyor.

İddiaların ortak noktası aynı: "Avcı kimilerinin çıkar sistemini bozduğu, rahatsız ettiği için tasfiye edildi ve bu çıkar sisteminin tam ortasında ise Kentbank meselesi ile akaryakıt kaçakçılığı ve enerji ihalesine karışmış isimler var."

Bunlar elbet araştırılması, üzerine gidilmesi gereken konular.

Hanefi Avcı'nın görevden alınma biçimi bu iddiaların ciddiye alınmasını özellikle gerektiriyor.

Avcı'nın Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi Başkanlığı'dan alınmasıyla ilgili bugüne kadar İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı tek açıklama şu: "Danıştay'ın bu yönde uygulanması zorunlu kesinleşmiş bir kararı nedeniyle Avcı görevinden alınmıştır..."

Peki bu açıklama ne kadar gerçeği yansıtıyor?

Önceki gün bu köşede yayınlanan "Neden Hanefi Avcı?" başlıklı yazıdan sonra gelen, sahibinin adı bizde saklı bir e-mail gelişmelerin farklı bir öyküsünü anlatıyor. Ve küçük çaplı bir araştırma bu bilgilerin doğruluğunu ortaya koyuyor.

E-mail'in bir bölümünü birlikte okuyalım:

"Mayıs 2003'de Coşkun Hayal görevden alınır ve Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığına Hanefi Avcı atanır. Coşkun Hayal, Ankara 4. İdare Mahkemesine dava açar, mahkeme Hayal'in İdare tarafından görevden alınması tasarrufunu durdurur, İçişleri Bakanlığı ise mahkeme kararını temyiz eder, Coşkun Hayal'i de çağırarak "Seni uygun bir göreve atarız, Kaçakçılık Dairesi Başkanlığını isteme" der. Hayal, İdareye 05.08.2004 tarihli dilekçe ile müracaat ederek, " ... yargı kararının sonucundan feragat ediyorum, uygulanmasını istemiyorum." der.

Son zamanlarda meydana gelen bir kısım gelişmeler Avcı'nın görevden alınmasını gerektirir, ancak Avcı direk görevden alındığında kamuoyu tepkisi olacağından, bu konuda yumuşak bir geçiş yapmak için akla tekrar Coşkun Hayal gelir.

Hayal'in, daha önce feragat ettiği konusu hiç dile getirilmeden, İçişleri Bakanlığı tarafından Hayal çağırılır ve Hayal adına, görevine iadesi içerikli günü belirli olmayan ?/04/2005 tarihli dilekçe hazırlanır, yani Hayal dilekçe vermez, dilekçe vermesi istenir ve 4 aydır işleme konulmayan mahkeme kararı bahane gösterilerek Hanefi Avcı, 12.05.2005 günü İçişleri Bakanlığı bürokratlarının karşı çıkışlarına rağmen görevden alınır ve yerine Coşkun Hayal getirilir.

Üstelik bu konuda Danıştay'ın henüz tam kesinleşmiş bir kararı yoktur. Sadece Danıştay 5. Dairesi, 31.01.2005 tarihinde İdarenin Yürütmeyi Durdurma talebini reddeden bir karar almıştır, ancak bu kararın temyiz incelemesi devam etmektedir.

Ayrıca Coşkun Hayal'in göreve başladığı ilk hafta 21 Mayıs 2005 günü İstanbul iline gittiğinde yaptığı sohbetlerde, "Benim bir mahkeme kararıyla KOM Daire Başkanlığına iade edilmem anlıyorum ki üçüncü bir kişi operasyonuydu, göreve ilk geldiğimde kalıcı olduğumu düşünüyordum, ama şimdi anlıyorum ki beni de bu görevde fazla tutmayacaklar, ama Hanefi Avcı'yı da geri getirmeyecekler, üçüncü bir kişiyi KOM Daire Başkanı yapacaklar" der.

Hanefi Avcı'nın sorumluluğunda yürütülen çok önemli ve gizli ulusal ve uluslararası soruşturmaların devam ettiği, Yılmaz ailesinin bazı fertlerinin Yüce Divanda yargılandığı ve Yüce Divan tarafından bu yargılamalarla ilgili Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'ndan zaman zaman bilgi ve belgelerin istendiği bu dönemde Coşkun Hayal'in, "kesinleşmiş bir danıştay kararı" olmadan, varmış gibi gösterilerek Daire Başkanlığına iade edilmesi izahtan varestedir..."

Evet izah kaçınılmaz.

Bu bilgiler yukarıda çerçevesini aktardığımız söz konusu iddiaların üzerine gidilmesini de kaçınılmaz kılıyor...

Kamuoyu AK Parti hükümetinden, Başbakan'dan, İçişleri Bakanı'ndan yanıt ve açıklama bekliyor...