BİK Malatya Şube Müdürü Kaplan: Gazetecinin silahla anılması meslekle bağdaşmaz

Erdem Kaplan, yaptığı açıklamada, bütün amaçlarının gazetelere ve gazetecilere yardım etmek olduğunu söyledi. Gazeteleri büyütmek için faaliyet gösterdiklerini anlatan Kaplan, "BİK olarak bizim gazeteleri rutin olarak denetleme görevimiz var. Denetleme sırasında arkadaşlarımız malum gazetenin binasına gidiyorlar. Ve herkesin malumu olan saldırı gerçekleşiyor. Olayda bir arkadaşımız hayatını kaybetti. İki arkadaşımızın da yaralı olduğunu ve tedavi olduklarını biliyoruz. Olay esnasında bir gazetecinin de yaralandığını öğrendik. Olay son derece üzüntü verici. Arkadaşlarımız görevlerini yapmak için orada bulunuyorlardı. Silahla tehdit edilmesi söz konusu olmaması gerekirdi. Biz hayatını kaybeden arkadaşımızın ailesine Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar ve ailelerine sabırlar diliyoruz." dedi.

BİK Sakarya Müdürü Recep Bolat'ın ?kurucu müdür' sıfatıyla Malatya şubesinde iki aya yakın çalıştığını anlatan Kaplan, kendisinin de bu görevi bizzat devraldığını anımsattı. Kaplan, şunları söyledi: "Recep Bolat ilişkilerinde son derece nazik, güleryüzlü, insani bir kişiliğe sahipti. Herkesle diyalog halinde olan bir arkadaşımızdı. Burada da 13 gazeteyle birlikte çalıştı. Hiçbir gazeteyle sıkıntı, sorun yaşamadı. Bu durum da arkadaşımızın nasıl bir insan olduğunu ortaya koyuyor. Sakarya'da gerçekleşen olayda iki şarjör mermi kullanıldığı belirtiliyor. Ben saldırıyı gerçekleştiren gazetecinin nasıl bir ruh haline, nasıl bir kafa yapısına sahip olduğunu anlamakta zorlanıyorum. Gazetecinin silahla anılması, gazetecilik mesleğiyle bağdaşmaz. Gazeteci kalemiyle vardır. Fikirlerini kalemiyle aktarır. Ayrıca BİK bulunduğu yerklerdeki gazete sahipleriyle bire bir görüşen bir kurumdur. Eğer bir sıkıntı varsa neden konuşularak halledilmedi? Bunu anlamak mümkün değil. Bir gazete imtiyaz sahibinin gelen konuklarını silahla karşılamasını da anlama mümkün değildir. Sonuçta gelen kişiler sizlerin misafirleri. Gelen kişileri silahla karşılamak genel kültürümüze, örf ve adetlerimize de uymamaktadır. Oturur tartışırsınız, belki kavga edersiniz. Bunu anlarız ama görevlerini yapmak için gelenlere, silahla saldırmak aklımızın alacağı bir şey değildir."