Emniyet'i sarsan ihbar mektubu

Haber Giriş : 08 Mart 2006 08:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üst düzey emniyet yöneticileri Sabri Uzun, İsmail Çalışkan ve Emin Aslan'ı hedef alan ihbar mektubu ortalığı karıştırdı. Bir yetkili iç çatışma hedeflendiğini söyledi.

Bir yetkili, "Uzun zamandır süren kampanyanın hedefinde İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da var. Amaç, emniyette iç çatışma çıkarmak ve tasfiye yapmak" diyor.

Emniyet Teşkilatında yaklaşık bir yıldır ilginç bazı gelişmeler yaşanıyor. Emniyet'in tepesinde ve kilit sayılabilecek önemli görevlerde bulunmuş üst düzey yöneticiler hakkında devletin zirvesine çeşitli ihbar mektupları gönderiliyor. Bu mektuplardan belki de en ilginç olanı, halen Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı olarak görev yapan Sabri Uzun, Güvenlik Dairesi Başkanı ve Emniyet sözcüsü İsmail Çalışkan ile, bir süre öncesine kadar Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Emin Aslan'ı hedef alıyor.

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun; söz konusu üç üst düzey emniyet yöneticisi hakkında soruşturma başlatmasına yol açan mektup, 1998'de patlak veren ve o dönemde Mesut Yılmaz hükümetinin düşmesine yol açan Türkbank skandalı ile ilgili.

"Ahmet Büyükkaya" adını kullanan ihbarcı, söz konusu üç müdürü ve o tarihte Kaçakçılık ile İstihbarat dairesinde önemli görevlerde bulunmuş pek çok emniyet görevlisini; Alaattin Çakıcı'nın Türkbank ihalesine yaptığı müdahaleyi ilgililere zamanında haber vermemekle suçluyor.

Türkbank ihalesinde Alaattin Çakıcı'nın rolü konusunda bugüne kadar Meclis'te üç defa soruşturma komisyonu kuruldu ve Başbakanlık Teftiş Kurulu pek çok soruşturma yaptı. Yetmedi, İçişleri Bakanlığının dört müfettişi esaslı bir soruşturma yaptı. Üstelik, Türkbank olayının tüm boyutlarını yansıtan dava İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde noktalandı. Hatta geçtiğimiz yıl davanın Yargıtay aşaması bile sonuçlandı. Olayla ilgili olarak sadece daha önce Fransa izin vermediği için yargılanamamış olan Alaattin Çakıcı'nın İstanbul'da, dönemin başbakanı Mesut Yılmaz ile devlet bakanı Güneş Taner'in ise Yüce Divan'da davası var.

Sekiz yıl süren bütün bu aşamalarda bu üç emniyet yetkilisine hiçbir somut suçlama yöneltilmediği halde; sozkonusu ihbar mektubunun ortaya çıkması, ister istemez; Emniyet camiasında yaklaşık bir yıldır yaşanmakta olan bir olayı gündeme getiriyor. Bu gelişme, geçtiğimiz yılın nisan ayından beri sürmekte olduğu belirtilen örtülü bir kampanya ve bu kampanyanın hedefinde beş kişi var: Hanefi Avcı, Sabri Uzun, İsmail Çalışkan, Celalettin Cerrah ve Emin Aslan.

Aslında Emniyette bugünlerde olup bitenleri tetikleyen şey 2003'teki atamalar oldu.

Hanefi Avcı'yı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi'nin başına, Sabri Uzun'u İstihbarat Dairesi'nin başına atayan Başbakan Tayyip Erdoğan, Celalettin Cerrah'ı da İstanbul Emniyet Müdürü yaptı. Bu süreçte Hanefi Avcı, Sabri Uzun'un da desteği ile enerji yolsuzluğu, mazot kaçakçılığı, Uzanlar, Kentbank operasyonlarını yaparken; bu operasyonların İstanbul ayağında Celalettin Cerrah tam bir işbirliği sergiledi. Operasyon alanlarının giderek yayılması, ilk olarak Hanefi Avcı'nın görevden alınıp Edirne Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilmesine yol açtı. Aynı süreçte belki birkaç defa Sabri Uzun ve Celalettin Cerrah'ı da görevden alma girişimleri oldu. Nitekim birkaç kezdir medyaya sızdırılan, "Cerrah küçük bir ile vali olarak atanacak" haberlerinin gerisinde bu var. Bu dönemde Emin Aslan Ankara'da Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Ama Emin Aslan'ın bir diğer özelliği Hanefi Avcı'dan önce dört yıl süreyle Organize Suçlar ve Kaçakçılık Daire Başkanlığı yapmış olması. Bu dönemde yardımcısı da İsmail Çalışkan'dı. Nitekim Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanlığı dönemindeki yolsuzluk operasyonlarını bu ekip yaptı. Emin Aslan, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olunca da, temiz toplum yolunda Uzun, Cerrah ve Avcı gibi kişilerin bugüne kadar yaptıkları mücadeleye destek vermesiyle tanındı.

Bu sebeple, Hanefi Avcı'dan sonra onun da koltuğunu kaybetmesi sürpriz olmadı. İlginç olan Aslan'ın tıpkı Avcı'ya uygulanan yöntemle görevden alınması. Avcı, sonradan varolmadığı anlaşılan bir mahkeme kararı ile, eski daire başkanı geri geldi gerekçesiyle geçtiğimiz yıl görevden alındı. Aslan da, emekliliğine iki ay kalmış olan bir genel müdür yardımcısı mahkeme kararı ile görevine döndü gerekçesi ile bir süre önce koltuğunu kaybetti. Bütün soruşturmaları ve mahkemesi bitmiş olan Türkbank dosyası adeta hortlatılıp yeniden piyasaya sürülürken hedeflenen ise muhtemelen şu: İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve Emin Aslan'ın eski yardımcısı Güvenlik Dairesi Başkanı İsmail Çalışkan'ı görevden almaya dönük psikolojik zemin hazırlamak. Aksiyon'a konuşan üst düzey bir yetkili bu yorumları doğrulayarak şöyle devam ediyor:

"Bir yıldır süren kampanyanın hedefinde İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da var. Avcı'nın başına gelenler zaten biliniyor. Cerrah için de bir süredir ihbar mektupları dolaştırılıyor. Amaç, emniyette tasfiye yapmak ve iç çatışma çıkarmak."

Burada özellikle "emniyette iç çatışma" vurgusu üzerinde durmak gerekiyor. 1990'lı yıllara kadar Emniyette yaşanan çatışmalar genelde Ankara polisi-İstanbul polisi çekişmesi biçiminde dışa yansıyordu. Ancak, 1990'ların ortasından itibaren bu çatışma nitelik değiştirdi. İster sosyal demokrat kökenli, ister milliyetçi ve muhafazakar olsun; insan haklarına ve temiz toplum değerlerine önem veren kişiler birer birer Emniyet'in zirvesine tırmanmaya başladı. Meclis Şemdinli olayını araştırma komisyonunda yaptığı konuşma ile dikkat çeken Sabri Uzun örneğinde olduğu gibi bu emniyet yöneticileri Türkiye'de demokrasinin güçlendirilmesi yolunda etkili oldular. Sosyal demokrat olarak bilinen Emin Aslan, milliyetçi muhafazakar olarak bilinen Hanefi Avcı, "ortayı" temsil eden Sabri Uzun, liberal kimlikli İsmail Çalışkan ile merkez sağda duran Celalettin Cerrah'ı buluşturan ortak payda işte bu.

1999'da Ankara'yı sarsan ve dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ile ekibinin tasfiyesi ile sonuçlanan Telekulak skandalında; olayın doğru biçimde yargıya intikalini sağlayan ve Emniyet'i en az hasarla bu badireden kurtaran kişilerin başında Sabri Uzun geliyordu. Emin Aslan, 3 Kasım 1996'daki Susurluk kazasından sonra Meclis'te yaptığı cesur açıklamalar ve 28 Şubat sürecinde demokrasinin kesintiye uğramaması için yaptığı mücadele ile dikkati çeken Hanefi Avcı'nın geciktirilen terfisini alması için en fazla çaba harcayan kişilerden biriydi. Celalettin Cerrah, İstanbul polisinin son üç yıl içinde yaptığı yolsuzluk, çete ve uyuşturucu operasyonlarının arkasındaki birinci itici faktör. Hanefi Avcı, Ankara'dan uzaklaştırılmış olmasına rağmen; Edirne'de yaptığı Kapıkule operasyonu ile; Muhalefet tarafından yolsuzluk silahıyla vurulmak istenen hükümete adeta nefes aldıran kişi.

AK Parti iktidarı öncesinde bu kişileri yıpratmak için öne sürülen şey, "irticacı", "Fethullahçı" gibi argümanlardı. AK Parti iktidarı döneminde suçlamalar nitelik değiştirdi. Örneğin Emin Aslan için, "aşırı solcu Bulgar Alevisi, Sabetayist, mason" karalaması yapılıyor. Aksiyon'a konuşan yetkili bu garip durumu şöyle anlatıyor:

"Bu ekip komple görüş mü değiştiriyor ki, daha önce şöyle idiler, şimdi Sabetayist olsunlar? Ortada, neye hizmet ettiği henüz çözümlenemeyen bir durum var. Üç emniyet müdürünü suçlayan ihbar mektubu bilimsel bir dille yazılmış. Başka ihbar mektupları da var. O yüzden Teşkilatı yakından tanıyan birileri tarafından yazıldığı düşünülüyor. Maksat, belirli çevrelerde bir hassasiyet varsa onu kaşımak ve bu operasyoncu emniyetçileri gözden düşürmek. Kaçakçılık Dairesi'nin başında Emin Aslan'dan sonra dört yıl görev yapabilen başka kimse yok. Çünkü bu dairenin başına gelen kişi iki yıldan fazla kaldı mı, iyice uzmanlaşır ve operasyonları derinleştirir. Bunu istemeyen güçler var."

aksiyon

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber