Çocuk evlilikleri yoksulluktan

zmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezinin düzenlediği “Çocuk Evlilikleri Çalıştayı” sonuç bildirgesinde, çocukların erken yaşta evlendirilme sıklığı ile ailenin yoksulluğu arasında doğru orantı olduğu vurgulandı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Mayıs 2014 14:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Çocuk evlilikleri yoksulluktan

Avukat Şenay Tavuz, İzmir Adliyesi Sosyal Tesisleri önünde düzenlen basın açıklamasında, 26-27 Nisan 2014 tarihlerinde düzenlenen çalıştayın sonuç bildirgesini okudu.

Çocuk evliliklerinin bir insan hakları ihlali, cinsiyet temelli şiddetin bir türü, ticari cinsel sömürü ve istismar olduğunu belirten Tavuz, sorunun sadece ailelerin tutumundan kaynaklı olmadığını, kimi zaman göç olgusu ve insan ticaretiyle bağlantılı olarak uluslararası boyutlarda gerçekleşebildiğini ifade etti.

Suriye'de örneğini vererek savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan pek çok çocuğun ikinci eş olarak satın alındığını öne süren Tavuz, "Bu evlilikler köleliğin gönümüzdeki biçimi haline gelmiştir" dedi.

Tavuz, çocukların fiziksel olarak evliliğe ve çocuk doğurmaya hazır olmamasının "gelişme geriliği, eğitim ve sosyal gelişimden yoksun kalma, cinsel yolla bulaşan hastalık riski, ergen gebelikler ve bunların neden olduğu anemi, erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek, bebek ve anne ölümü" gibi riskleri beraberinde getirdiğini belirterek, çocuk evliliklerinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından da istismar kapsamında değerlendirildiğini söyledi.

-Çocuk evliliklerinin nedenleri

Şenay Tavuz, çalıştay kapsamında yaptıkları çalışmada çocuk evliliklerinin nedenlerini şu şekilde tespit ettiklerini belirtti:

"Çocukların erken yaşta evlendirilme sıklığı ile ailenin yoksulluğu arasında doğru orantı olduğunu tespit ettik. Aileler çoğu zaman hem üzerilerindeki ekonomik yükü hafifletmek, hem de başlık parası yoluyla gelir getirmek için kızlarını çocuk yaşta evlendirmektedir.

Bazen aileye bir an önce genç kadın iş gücünün katılmasının sağlanması için çocuklar erken yaşta evlendirilmektedir. Yakın akrabalar arasında mülkiyet paylaşımının veya miras paylarının aile dışına çıkmasını engellemek için çocuklar beşik kertmesi yapılarak küçük yaşta evlendirilmektedir.

Bazı bölgelerde veya ailelerde ekonomik yoksulluk olmasa da muhafazakar anlayış nedeniyle aile kurma ve kadını aile içinde koruma gibi etkenlerle küçük yaşta evlilikler de gerçekleştirilmektedir. Bazı aileler, çocuk yaşta evliliğin kız ve ailesinin namusunu koruduğuna, zira kızın bekaretini evlenmeden kaybetmesine ve evlilik dışı ilişkiye girmesine engel olduğuna inanmaktadır.

Cinsel tabular, cinsel özgürlüğün olmaması çok önemli olgulardır ve kız çocuklarının evlendirilmesini meşrulaştırmak için 'kız beşikte, çeyiz sandıkta', 'onbeşinde kız ya erde gerek ya yerde' gibi sözlerle kurulan ifadeler çok önemli olgulardır, çocuk yaşta evliliklere meşruiyet kazandırmaktadır. Aynı nedenle 'çocuk gelin' ifadesi de kullanılmamalıdır.

Her iki cinsin birbirini tanımadan büyümesi, okullarda üreme sağlığı konusunda hiçbir eğitim verilmemesi, doğduğu andan itibaren toplumsal cinsiyet rollerine göre yetiştirilen çocuklarda oluşan geleneksel bakış açısı, akranların birbirlerinden etkilenmeleri önemli etkenlerdir.

Türkiye'de okutulan müfredat, cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında yeterli bilgi sağlamamaktadır. Gençler cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkında bildiklerinin çoğunu arkadaşlarından, yazılı ve görsel medyadan öğrenmektedir."

- Çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik öneriler

Çalıştay bildirgesindeki çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik tespit önerilerini de aktaran Tavuz, ebeveyn rızası ile yaş büyütme ve mahkeme kararıyla evlendirmelerin önüne geçilmesi, ataerkil gelenek ve törelerin işlevsizleştirilmesi, kadının sosyo-ekonomik yönden güçlendirilmesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Tavuz, devletin taraf olduğu uluslararası taahhütler çerçevesinde bütçe ayırarak çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik etkin önlemleri acilen alması, bu evliliklere ilişkin verilerin kadın örgütleri, STK'lar ve TÜİK gibi devlet kurumlarının işbirliğiyle gerçekçi olarak toplanması gerektiğine işaret etti.

İl ve ilçelerdeki İnsan Hakları Kurullarının resmi olmayan evlilikleri gerekli mercilere bildirmek konusunda aktif rol alması, bu amaçla muhtarlardan veya yerel yetkililerden bilgi toplamak gibi alternatif yöntemlere başvurması gerektiğini ifade eden Tavuz, sağlık kurumlarının da tespit eder etmez erken evlilikleri kaydedip gerekli mercilere bildirmesi gerektiği söyledi.

Tavuz, çocuk hakları konusunda illerde koordinasyon kurulları oluşturulmasını, toplumsal cinsiyet eğitimlerine kreş ve anaokullarından başlanmasını, aile planlaması ve üreme sağlığı konularının okul müfredatında bulunmasını, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik bir strateji geliştirilmesini ve tüm dini yetkililere duyurulmasını, Medyada cinsiyet ayrımcılığına yönelik izleme yapılarak ayrımcılık içeren yayınlara gerekli yaptırımların uygulanmasını önerdi.

Şenay Tavuz, küçük yaşta gebe kalan kız çocuklarının çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri sığınma evleri oluşturulması ya da mevcut sığınma evlerine yerleştirilmeleri, yerel yönetimler ve kamu birimlerinin aktif rol üstlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber