Enflasyonda gıda ve enerji umudu

Merkez Bankası'nın PPK özetlerine göre, Aralık'ta gıda enflasyonu yavaşlayacak ve enerji enflasyonu gerileyecek.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 31 Aralık 2014 19:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Enflasyonda gıda ve enerji umudu

Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, küresel ekonomide belirginleşen yavaşlama işaretleri, küresel para politikalarına ilişkin belirsizlikler ve jeopolitik gelişmelerin büyüme üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğu belirtilerek, "Bu görünüm altında, talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyeceği değerlendirilmektedir" denildi.

Kurulun, 20 Kasım tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, kasım ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,18 arttığı, yıllık enflasyonun ise 0,19 puan yükselerek yüzde 9,15'e çıktığı anımsatılarak, yıllık enflasyondaki bu artışın büyük ölçüde gıda fiyatlarından kaynaklandığı kaydedildi.

Özette, diğer taraftan enerji grubu enflasyonunun uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüşlerle uyumlu olarak belirgin bir oranda gerilediği belirtilerek, ana eğilim itibarıyla temel mal enflasyonu bir miktar yükselirken,

hizmet enflasyonunun gerileyen enerji fiyatlarının da olumlu yansımalarıyla yavaşladığı aktarıldı.

Gıda grubu yıllık enflasyonunun 1,81 puan artışla yüzde 14,37'ye yükseldiği ifade edilen özette, bu gelişmede yıllık enflasyonu baz etkisiyle önemli oranda yükselen taze meyve sebze grubu fiyatlarının etkili olduğu dile getirildi.

Özette, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle işlenmemiş gıda grubu fiyatlarında son üç aylık dönemde kısmi bir düzeltme eğilimi olduğuna işaret edilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Buna karşılık, işlenmiş gıda fiyatlarında alt gruplar geneline yayılmış olan olumsuz görünüm kasım ayında da devam etmiş ve bu grupta yıllık enflasyon yüzde 13,61'e yükselmiştir. Aralık ayına ilişkin göstergeler, gıda

yıllık enflasyonunun işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olarak yavaşlayabileceği yönünde sinyal vermektedir.

Enerji fiyatları kasım ayında yüzde 1,44 azalmış, grup yıllık enflasyonu yüzde 2,68 seviyesine gerilemiştir. Petrol fiyatlarındaki düşüşlerin enerji ve dolayısıyla tüketici enflasyonu üzerindeki ilk etkileri akaryakıt ve tüpgaz fiyatları üzerinde gözlenmektedir.

Temmuz-kasım döneminde Brent tipi ham petrol fiyatı yaklaşık 30 dolar gerilerken bu düşüşün anılan dönemde tüketici enflasyonuna akaryakıt ve tüpgaz fiyatları kaynaklı doğrudan etkisi -0,5 puan civarında oldu. Aralık ayına ilişkin göstergeler, petrol fiyatlarındaki düşüş doğrultusunda, bahsedilen iki kalemde gözlenen aşağı yönlü seyrin bilhassa akaryakıt kaleminde güçlü olmak üzere devam ettiğine işaret etmektedir. Bu doğrultuda aralık ayında yıllık enerji enflasyonunun kayda değer bir oranda gerileyeceği öngörülmektedir."

"Petrol fiyatlarındaki düşüş..."

PPK özetinde, temel mal grubunda yıllık enflasyonun kasımda yaklaşık 0,4 puanlık bir artışla yüzde 9,36'ya yükseldiği hatırlatılarak, yıllık enflasyonun giyim ve dayanıklı tüketim mallarında yükselirken bu gruplar dışında kalan temel mallarda yavaşlamaya devam ettiğinin altı çizildi.

Hizmet fiyatlarının bu dönemde bir önceki aya göre kayda değer bir değişim göstermediği, grup yıllık enflasyonunun da 0,36 puan azalışla yüzde 8,81'e gerilediği aktarılan özette, "Özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşlerin ulaştırma hizmetleri ve paket tur gibi akaryakıt ile ilişkili gruplara olumlu yansıdığı gözlenmiştir. Söz konusu etkinin önümüzdeki dönemde devam edeceği tahmin edilmektedir" denildi.

Özette, mevsimsellikten arındırılmış verilerin çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğilimindeki iyileşmenin devam ettiğine işaret ettiği vurgulanarak, bu gelişmede akaryakıt fiyatlarıyla yakından ilişkili kalemler kanalıyla hizmet enflasyonu ana eğiliminde kaydedilen düşüşün etkili olduğu dile getirildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre, 2014 yılının üçüncü çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) yıllık bazda yüzde 1,7 gibi düşük oranlı bir artış sergilediği anımsatılan özette, şunlar kaydedildi:

"Milli gelir bileşenleri üretim yönünden incelendiğinde, tarım katma değerinin yıllık bazda belirgin oranda daralmasının milli gelirin düşük oranlı büyümesinde önemli bir faktör olduğu görülmektedir.

Milli gelir verileri harcama yönünden incelendiğinde, nihai yurt içi talebin bir önceki çeyrekteki olumsuz katkısının ardından yıllık büyümeye olumlu katkı yaptığı, net ihracatın ise yıllık bazdaki büyümenin temel belirleyicisi olduğu görülmektedir. Yurt içi talebin bileşenleri incelendiğinde ise özel kesim talebi katkısının kamu kesimine kıyasla daha sınırlı olduğu göze çarpmaktadır."

"Tarım dışı istihdamda artış olabilir"

Özette, 2014 yılının son çeyreğine ilişkin açıklanan verilerin iktisadi faaliyette bir önceki çeyreğe kıyasla daha olumlu bir görünüm çizdiği işaret edilerek, "Sanayi üretimi ekimde aylık bazda yüzde 1,8 azalış göstermiş olsa da bu gerçekleşmede önceki aylara ilişkin bir düzeltme hareketiyle kayan bayramların mevsimsellikten arındırma işlemine etkilerinin büyük ölçüde belirleyici olduğu düşünülmektedir. Nitekim PMI ve İYA göstergeleri ekim-kasım dönemi verileri son çeyrekte iktisadi faaliyette artışa işaret etmektedir. Anket göstergelerinde iç piyasaya ilişkin beklentiler ihracat beklentilerinden daha güçlü seyretmektedir. Bu çerçevede, son çeyrekte iç talepteki toparlanmanın desteğiyle üretimde ılımlı bir artış beklenmektedir" ifadelerine yer verildi.

Harcama tarafına ilişkin öncü verilerin yurt içi özel kesim talebinin son çeyrekte ılımlı bir toparlanma sergilediğine işaret ettiği aktarılan özette, ekim-kasım döneminde otomobil satışlarının dönemlik bazda güçlü artış eğilimini sürdürdüğü dila getirildi.

Özette, kredilerin ise ılımlı artış eğilimine devam ettiği belirtilerek, bunun yanı sıra yatırım beklentisinde son üç aydır gözlenen toparlanmanın dikkat çektiği ifade edildi.

Öte yandan tüketici güveninin son üç aydır zayıf seyrettiği ve tüketim üzerinde aşağı yönlü risklerin canlılığını koruduğuna işaret ettiği kaydedilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Dış talep göstergeleri, 2014 yılı üçüncü çeyreğinde duraklayan altın hariç mal bazında dengelenme sürecinde yılın son çeyreğinde de iyileşme olmadığına işaret etmektedir. Avrupa ekonomisinde gözlenen yavaşlama ve jeopolitik gelişmeler çerçevesinde ihracatta bir miktar ivme kaybı gözlenmektedir.

Bununla birlikte, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmelerin ve tüketici kredilerinin ılımlı seyrinin cari dengedeki iyileşmeye destekleyeceği değerlendirilmektedir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre toplam ve tarım dışı işsizlik oranları, eylül döneminde bir önceki döneme göre artış göstermiştir.

Enflasyon görünümünde gözlenen bu olumlu gelişmeler ile birlikte, enflasyonun ulaştığı yüksek seviyelerin orta vadeli beklentiler ve fiyatlama davranışları üzerinde yukarı yönlü riskler oluşturmaya devam ettiği kaydedilen özette, şunlar aktarıldı:

"Önümüzdeki dönemde enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.

Yakın dönemde küresel finans piyasaları dalgalı bir seyir izlemiştir. 2015 yılında gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarındaki oynaklığın devam edebileceği değerlendirilmektedir. Küresel para politikalarının normalleşme sürecine dair süregelen belirsizlikler, küresel risk iştahının ve sermaye akımlarının verilere duyarlı kalmasına neden olmaktadır. Kurul, Fed'in olası bir erken faiz artırımına karşı Merkez Bankası'nın elinde yeterince araç olduğunu vurgulamıştır."

"Para politikalarındaki normalleşme süreci..."

Küresel iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlama ile birlikte para politikalarındaki normalleşme sürecinin ötelenme olasılığının da bulunduğu vurgulanan özette, küresel finans ve iktisadi faaliyet gelişmelerine dair belirsizliklerin devam ettiği bu ortamda, makro finansal risklerin birikmesini sınırlamak amacıyla basiretli borçlanmanın desteklenmesinin önem kazandığı değerlendirildi.

Bu çerçevede Kurul'un, küresel ölçekte uzun vadeli faiz oranlarındaki düşüş eğilimine dikkat çektiği aktarılan özette, bu eğilimin bankaları piyasa şartları içinde uzun vadeli borçlanmaya yönlendirmeye başladığı belirtildi.

Kurul üyelerinin ayrıca, kısa vadeli borçlanmayı caydırıcı yönde planlanan tedbirlerin 2015 yılının ilk çeyreğinden itibaren uygulanmaya başlamasının finansal istikrar açısından ilave faydalar sağlayacağını ifade ettiği bilgisi verilen özette, şunlar aktarıldı:

"Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır.

Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.

Kurul, Orta Vadeli Program'da enflasyonla mücadelenin öncelikli konu olarak yer almasının olumlu bir gelişme olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca yakın dönemde açıklanan yapısal dönüşüm programının uygulamaya geçmesiyle birlikte ülkemizin büyüme potansiyelinin kademeli olarak artacağı belirtilmiştir.

Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makro ekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber