Polis Doğu'da terör korkusu, cemaat kıskacında

Haber Giriş : 19 Ağustos 2006 10:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Polisin, Doğu'da terör korkusu, cemaat kıskacında olduğunu belirten emekli müdürler, İstanbul'da ise görev yapabilmeleri için, 'mutlaka kiralarının tam olarak ödenmesi gerektiğinin' altını çiziyor

KAMU personelinin günlük ortalama 8 saat çalıştığı bir ortamda, birçok polis 12 saatten fazla görev yaparak toplumun huzurunu korumaya çalışıyor. Yoğun çalışma saatlerine ve riskli göreve karşın aldıkları aylıkların düşüklüğü ise birçok noktada polisin elini kolunu bağlıyor. Bordrolardaki rakamlar, fedakar görevin karşılığı değil belki; ama onlar en azından hizmeti daha kaliteli verebilmek için imkanlarının biraz daha artırılmasını bekliyor.

Lojman yoksa kirası ödensin

Polislerden birçoğu, özellikle İstanbul'da görev yapmak istemiyor. Gerekçesi yine ekonomik nedenler. Maaşın büyük kısmının kiraya gideceğini belirten polisler, lojmanda oturamayanlara, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi kentlerde 'kira yardımı' yapılmasını istiyor. Kamu Yararına Çalışan Türkiye Polis Emeklileri Sosyal Yardım Derneği Genel Başkan Yardımcısı-Emekli Başkomiser Anıl Aksoy da bu noktada ilginç bir öneri getirdi. Aksoy, şöyle konuştu: 'Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü 'İstanbul'a özel statü' çalışmasını İçişleri Bakanlığı'nın da yapması iyi olur. Lojman verilemeyen polislere, kira yardımı yapılması lazım. Polisin 657'den çıkarılarak ayrı bir statüye alınması gerekiyor. Çünkü polisin maaşı geriden geliyor. Zaten bu ilde görev yapan polislerin maaşının yarıdan fazlası kiraya gidiyor.'

Halen görev yapmakta olan bir komiserin şu sözleri ise bir başka tehlikenin boyutlarını gösteriyor:

Terör korkusu, cemaat kıskacı

'Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da, kırsal kesimlerde görevlendirilen arkadaşlarımız, lojman yokluğu gibi sebeplerle oturacak yer sıkıntısı yaşıyor. Bu da çeşitli grupların tehdidini artırıyor. Terör örgütlerinin hedefi olmak istemeyen bazı polisler, mecburen çeşitli cemaatlerin etkisine girebiliyor. O bölgelerde en büyük endişemiz, güvenlik konusunda. Bu sebeple lojman eksikliği giderilmeli.'

Onlar da POYAK istiyor

Polisler, çoğu zaman maddi durumlarını ve sosyal imkanlarını, diğer memurlardan farklı olarak askerlerle karşılaştırıyor. Askerlerin özellikle Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) vasıtasıyla çeşitli imkanlar elde etmeleri, polislerin de bu yönde beklentilerinin oluşmasına neden olmuş. Benzer bir yapılanmanın Emniyet içinde de kurulmasını istiyorlar. Polis Sandığı için bazı polislerin amirlerinden baskı gördükleri iddiası ise tartışılan bir başka nokta.

Ankara ve İzmir dahil çeşitli illerde Emniyet Müdürlüğü görevlerini yürüten ve büyükşehirlerde polislerin yaşadığı sıkıntıları çok iyi bilen emekli Emniyet Müdürü Hasan Yücesan 'Kendisine vatan, Cumhuriyet; can, ırz, mal ve namus emanet edilen Türk Polisi, maddi bir karşılıkla bu değerleri koruyor denilemez. Ancak, o da bir can, o da bir aile bireyi, o da bu vatanın bir evladı, o da bu değerler için ölümü göze almış insandır. Onun her şeyden önce huzura ihtiyacı vardır. Huzursuz insandan huzur beklemek ne kadar yanlışsa, ifa ettiği kutsal görev ve koruduğu kutsal değerler için bir ayrıcalık olmasa bile, bazı özel hakları veya aynı görevi yapan diğer kamu görevleriyle eşitlik içinde değerlendirilmeyi beklemesi, üvey evlat yerine konmadan kendisine değer verilmesini beklemek hakkıdır.'

Jandarma ile kıyas

Halen, Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin başkanlığını da yürüten Yücesan, özellikle jandarma ile polis arasındaki özlük hakları farklılığına dikkat çekti. Yücesan, 'Aynı bakanlığa bağlı ve aynı görevi yürüten kardeş kuruluş personelinin özlük durumları çok iyi bilinmektedir. Örneğin; 12 yıllık 4. Sınıf Emniyet Müdürü bin 397 YTL. maaş alırken, yeni mezun en ast rütbeli kardeş kuruluş görevlisi bin 416 YTL maaş almaktadır. Bu durum diğer rütbelerde de benzer bir şekilde devam etmekte ve bu suretle kurumlar arasında eşit işe eşit ücret adaleti tesis edilememiştir. Bu durum da Emniyet Teşkilatı personeli arasında huzursuzlukla birlikte olumsuz etkiler yaratılmaktadır. Gerek çalışırken aldığı ücretlerde, gerekse emekli olunca, emeklilik ikramiye ve maaşlarındaki çok fazla faklılıklar iç güvenliği sağlayan kurumlar arasındaki farklılıklar mutlaka giderilmelidir.'


--------------------------------------------------------------------------------


SORUNLARINI ANLATTILAR

Ben bir polis çocuğuyum - ESKİŞEHİR

BEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İstatistik Bölümü öğrencisiyim. Babam Balıkesir Edremit İlçe Emniyet Müdürü. Babamın görev yaptığı 1983- 1990 Balıkesir yıllarının hatırladım. Oturduğumuz lojman, oradaki arkadaşlarım, annem ve kardeşim. 'Peki babam nerde anne?', 'Baban görevde oğlum akşam gelecek.' Babam evden sabahın erken saatlerinde çıkardı, gece kaçta geldiğini, geleceğini bilmiyordum. Babamı çok özlediğimde, lojmanlara gelip çarşıya gidecek polis arabalarıyla karakola giderdim ve baba özlemimi gidermeye çalışırdım.

1990- 995 Elazığ yılları başlıyor. Terörün en yoğun olduğu zamanda iki polis memuru ağabeyle babam ve toros marka araç. Can Allah'a emanet. Ya kahpe bir saldırıda şehit olsaydı, o sabah hayat nasıl başlayacaktı annem, kardeşim ve benim için. Bunlar sadece benim yaşadığım sorunlardı. Elbette bütün teşkilat mensuplarının eş ve çocukları benzer sıkıntıları yaşamış ve yaşıyor. Görevde aç karnını doyurmak için bir demlik çay, peynir ve ekmek. Çocuklarının öğrenimlerini en iyi şekilde yapmaları için kendileri adeta aç geziyor. Görevinin ağırlığından dolayı zihinsel ve fiziksel yorgunluğu da cabası. Bu yazıyı toplumun, polis çocuklarının da sıkıntılarını görmesi için yazdım. Bir de babasının polis olduğundan utananlar için.

POLİSİM

Sen

Bayram Pazar bilmezsin,

Anan ölse gömemezsin,

Çocuğun olsa göremezsin,

Hasta olsan yatamazsın.

Bu öyle bir meslek ki ecelinle bile ölemezsin.

Babamın görev yaptığı her yerde duvarlara astığı tiyatro sanatçısı Nejat Uygur'un bir şiiriyle yazıma son vermek istedim.

tercüman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber