Devlet, 'Kürtçe konuşan öğretmene' soruşturma açmaz

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Öğretmenin liyakatına ve okuldaki durumuna bakarız. Okuldan çıktıktan sonra düşüncesi nedir, hangi sendikaya üyedir, biz buna bakmayız." dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 15 Haziran 2016 21:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Devlet, 'Kürtçe konuşan öğretmene' soruşturma açmaz

TBMM Genel Kurulu'nda, grup önerilerinin ardından Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı'na geçildi. Tasarının görüşmelerine, 1. madde üzerinden devam edildi.

CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, 18 yıldan beri ilk kez Ağustos ayında öğretmen ataması yapılmayacağını belirterek atamaların ne zaman yapılacağının açıklanması gerektiğini ifade etti.

AK Parti Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaz da madde üzerindeki konuşmasında, dünya çapında Türkiye adına ses getirecek bir eğitim hamlesi atıldığını dile getirirek, şunları söyledi:

"Bu vakıf, ne muhalefet partilerinin iddia ettiği gibi sarayın vakfı olacak ne AK Parti'nin vakfı olacak. Bu vakıf, devletin, milletin ihdas ettiği, milletin değerlerini, medeniyet birikimini tüm dünyaya taşıyacak ve tüm dünyaya sahip olduğumuz insani değerleri öğretecek. Hamasi ve sığ söylemler, ufuk açıcı bu hamleyi engellemeyecek. 14 yılda eğitimdeki devrim niteliğindeki çalışmalarımızı yurt dışında da sürdürme kararlılığındayız. Eğitim, birilerinin iddia ettiği gibi yap-boz tahtasına dönüştürülmüş değil. Aksine bozulan eğitim sistemini kurmanın mücadelesini veriyoruz."

-"Öyle olsa öğretmen bulamayız"

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde bir okulda Kürtçe konuştukları için öğretmenlerin haklarında soruşturma açıldığının söylenmesi ve "Kürtçe konuşmak suç mudur" diye sorulması üzerine Yılmaz, Kürtçe konuşmanın suç olmadığını belirterek iktidarları döneminde Kürtçe'nin seçmeli ders olarak getirildiğini, üniversitelerde enstitüler açıldığını, ortaöğretimde Türkçe'nin yanında Kürtçe eğitim verecek okulun açılmasına izin verildiğini aktardı.

Yılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Devlet bir yandan Kürtçe seçmeli ders imkanı getirirken diğer taraftan vatandaşlarına veya öğretmenine 'Kürtçe konuştun' diye ne soruşturma açar ne de bundan dolayı görevden alır. Farklı sendikaya üye diye mi alınıyor? Bunun da olmaması gerekir, 'Böyle de değildir' diyoruz. Eğer öyle olsa öğretmen bulamayız çünkü hem KAMU-SEN'e bağlı hem diğer sendikalara bağlı öğretmenlerimiz var. Biz öğretmenin liyakatine ve okuldaki durumuna bakarız. Okuldan çıktıktan sonraki düşüncesi nedir, hangi sendikaya üyedir, biz buna bakmayız çünkü biz birlikte Türkiye'yiz diyoruz. Verin bana somut isimlerini, bir bakayım. Acaba neden dolayı olmuş, onun gereğini yerine getiririz.".

Kapanan köy okullarının bakımsız olduğunu ve onarım beklendiğini gözlemleriyle bildiğini ifade eden Yılmaz, "Tatil döneminde bunlara bakar mıyız? 'Bakarız' dersek doğru değil çünkü öncelikli kaynağımızı çalışan, içinde öğrenci olan okullara ayıracağız. Ancak şunu yapabiliriz, kullanmadığımız okullar varsa bunları köy odası olarak kullanılmak üzere muhtarlıklara, köy tüzel kişiliğine veririz. Bundan hiç şüpheniz olmasın. İhtiyacı dikkate alarak... Okul çalışmıyorsa, yağmur altında kalsa bir yıpranma olur. Bir ortak çözüm bulmamız lazım." diye konuştu.

Balıkesir'deki okul isimlerinin değiştirilmesine ilişkin soru üzerine Yılmaz, İstiklal Savaşı kahramanlarından Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ve silah arkadaşlarının isminin verildiği okul veya spor salonlarının adının değiştirilmemesi gerektiğini söyledi.

Kendi dönemlerinde böyle bir şeyin olmadığını bildiğini aktaran Yılmaz, "Buna inanıyorum, inanmak da istiyorum. 'Böyle söylüyorsunuz ama Balıkesir'de böyle yapılmış' denilirse...Yanlış ya da hata yapılmış olabilir. Ben doğru yaptıklarını söylemiyorum. Eğer ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün veya İnönü'nün ismi de verilmişse pekala ona da tekrar aynı ismi vermeyi tercih ederiz. Ama bir başka şey, 'Çiçek Okulu', 'Menekşe Ortaokulu' varken, bu kadar şehidimiz olmuşsa, şehitlerimizin isimlerinin verilmesinin de daha doğru olacağını düşünüyorum." dedi.

- "Eşleri ayırarak aileyi nasıl koruyacaksınız?"

Yılmaz, okullarda müdür yardımcılığı yazılı sınavının sorunsuz yapıldığını, 17 bin 350 kişinin sınavı kazandığını, bir sendikanın sınavın içeriğiyle ilgili dava açması sonucu mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini hatırlatarak üst mahkemeye başvurduklarını, yargıdan ne karar çıkarsa gereğini yapacaklarını dile getirdi.

Yılmaz, atamalara ilişkin sorulara ilişkin de şunları kaydetti:

"Anayasada 'Devlet aileyi korur' diyor. Eşleri ayırarak aileyi nasıl koruyacaksınız? Sadece Şubat 2016 döneminde bin 200 kişinin eş ataması, branşlarının doluluk oranlarından dolayı yapılamamıştır. Bazı illerde ihtiyaçtan fazla öğretmen var. Muhtemelen daha önce bu eş atamalarından ve mazeret atamalarından dolayıdır. Şube müdürlüğünde de bireysel olarak dava açan ve kazanan bütün adaylarla ilgili kararlar yerine getirilmiştir. Bireysel müracaatta uygulanmayan mahkeme kararı da yoktur. İlk atamalarda da kontenjanlar tamamen objektif ve branşların doluluk oranına göre yapılmaktadır. Kontenjan, atamalardan önce internet sitesinden de ilan edilmektedir. Hangi kontenjana atama yapılacağı, atama sonuçlarından oluşan minimum puanlar da yine kamuoyuyla paylaşılmaktadır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber