Çocukların TV izlemesinde anna ve baba yönlendirici olmalı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 01 Şubat 2007 10:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Samsun Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) Müdürü Alican Usta, çocukların okulda 900 saat geçirirken televizyon karşısında bin 500 saatlerini geçirdiklerini belirterek, televizyon izlemenin basit bir etkinlik olmadığını ve doğru kullanılması gerektiğini söyledi.

Televizyon, sinema, yazılı ve görsel basın, internet gibi medya elemanlarının yaşamı renklendiren birer araç olmaktan ziyade toplumsal hayatı yönlendiren, biçimlendiren bir konumda olduğunu kaydeden Alican Usta, "Bu nedenle medyada sunulanlar doğrudan değil, eleştiri süzgecinden geçirilerek alınmalı" dedi.

Bugün her evde televizyon bulunduğunu, kısa bir süre sonra internetin de olacağını ifade eden Usta, "Televizyon tek taraflı bir kültür aktarma aracı olduğundan bunu izlemek basit bir etkinlik değildir. Televizyon gerçeği değil, imal edilen gerçeği yansıtır. Televizyon seyircisini elinde tutabilmek için olayları dramatize eder ve suni yapay bir duygusal ortam oluşturur, insanlara doğal bir durum gibi sunulur. Televizyon doğru kullanılmalıdır" uyarısında bulundu.

İnsanların yılın yüzde 19'unu yani yaklaşık 70 gününü televizyon başında geçirdiğini dile getiren Usta, "Çocuklar 900 saatlerini okulda, bin 500 saatlerini televizyon karşısında geçiriyor. Çocukların yüzde 82'si televizyonda hangi programı izleyeceklerine kendileri karar veriyor. Çocukların önemli bir kısmı programları seçerek değil, gelişigüzel izliyor" diyerek, ebeveyn yönlendirmesinin olması gerektiğini vurguladı.

Ebeveynlerin çocukların televizyon izlemeleri üzerinde herhangi bir kontrolünün olmamasının en tehlikeli boyut olduğuna değinen Usta, "Hatta ebeveynler çocuklarını kontrol edebilmek adına televizyon başında oturmalarını kardan sayıyor. Oysa televizyonda sürekli ve tek yönlü bir kültür akışı söz konusu. Çocuklarımız çoğu zaman ekranda sunulan yapay dünya ile gerçek dünya arasındaki farkı ayırt edemiyor. Televizyon izlemek asla basit bir etkinlik değil ve mutlaka ebeveyn rehberliğini gerektiriyor. Çocuğunun arkadaş seçimine, uygunsuz insanlarla konuşmasına tepki gösteren ebeveyn, televizyondaki kültür akışına seyirci kalmamalı" diye konuştu.

Televizyonun çoğu zaman rating uğruna kahramanlar oluşturduğunu, olayların kahramanı yapılan kişilerin daha sonraki hayatlarında neler yaptıklarının kimse tarafından bilinmediğini, olayların kahramanlarının bir müddet sonra insanlar tarafından unutulup gittiğini ancak bıraktıkları izlerin toplumda tahribat oluşturduğunu açıklayan Usta, bu suni kahramanların çocuklar tarafından model alınmasının zararlarına dikkat çekti. Çocukların şiddet ve cinsellik içerikli programlardan olumsuz etkilendiğini söyleyerek, "RTÜK'ün 2006'da başlattığı ikaz işaretlerine kaç kişi uyuyor?" diyen Usta, internetin de televizyonlar kadar etkileyici olduğunu ve ebeveynlerin bu konuda bilgisi bulunmadığını anlattı. Usta, "Çoğu ebeveynin bilgisizliği, çocukların interneti ve bilgisayarı hangi amaçlı kullandıklarını denetlemeyi engelliyor. İnternet farklı kültürleri tanıma, her türlü bilgiye ulaşma, kişinin değişik kültürlerden hatta dünyanın değişik bölgelerinden arkadaşlar edinerek sosyal ilişkilerinin gelişimine katkıda bulunma, normal hayatta tecrübe etmekte zorlanacağı bazı yaşantıları bilgisayar ortamında deneme fırsatı bulma gibi çok değerli olanakları sunuyor. Bunun yanı sıra internette zararlı bilgiler, çocuklar için uygun olmayan içerikler mevcut. Şiddet, uygunsuz cinsel içerik, yasadışı faaliyetler içeren pek çok site bulunuyor. Çocuklarımız bu zararlı içerikle de sıklıkla karşılaşıyor. Aslında internet kullanıcılarının internet üzerindeki bilgiye kontrollü olarak ulaştıklarını söylemek güç. Adres üzerine bir bilgiye ulaşmak yerine gelişi güzel taranarak bilgiye ulaşılmaya çalışılıyor. Bu arama sırasında da pek çok zararlı içeriği olan siteye ulaşılabiliyor. İnternet üzerindeki zararlı içerikli sitelerin binlerce olduğunu biliyoruz. Bu sayı her geçen gün daha da artıyor" şeklinde konuştu.

Gençlerin interneti chat amaçlı kullandığına işaret ederken, internet üzerinden kurulan sanal ilişkinin ne kadar iyi olursa olsun asla gerçek bir ilişkinin yerini tutamayacağının altını çizen Usta, sürekli internet üzerinden kurulacak sanal bir ilişkinin çocuk ve gençlerin sosyal iletişim becerilerinin gelişmesine engel olduğunu belirtti.

Bilgisayar, internet gibi teknolojik donanımların hayatı kolaylaştırmak, yaşantıyı zenginleştirmek için varolduğunu, hayata engeller çıkararak, sosyal ve kişisel düzeni bozmak için olmadığını kaydeden Usta, şu uyarılarda bulundu:

"Aşırı bilgisayar kullanan kişilerde; günün büyük bölümünü bilgisayar başında geçirmek isteme, bilgisayar başında geçirdiği süreyi kontrol edememe, bilgisayarın en iyi arkadaş olduğuna inanma, gerçek arkadaş ortamlarından ziyade internet üzerinden kurulmuş sanal arkadaşlıklara yönelme, sosyal ilişkilerde azalma, dışarıya çıkmak istememe, aile içi ilişkilerde azalma ve sosyal rollerde aksama, okul ve iş performansında düşüş görülebilir. Ayrıca buna eşlik eden fizyolojik rahatsızlıklar da meydana gelebilir. Uzun süreli kullanımda anti-sosyal eğilimler de gözlenebilir. Bu açıdan baktığımızda çocuklarımızın internet, bilgisayar gibi teknolojik araçlarla kurdukları ilişkiler mutlak surette ebeveyn rehberliğini gerektirmektedir. Medya ile insanların kurmuş oldukları ilişkiler her zaman tartışılagelmiş bir konudur. İnternet, televizyon gibi teknolojik imkanları kullanma becerisini

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber