12 yıl öncesine göre ne kadar dindarız?

Kaynak : Bugün
Haber Giriş : 08 Şubat 2008 09:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Halkın ne kadarı kendisini dindar olarak tanımlıyor?

Bahçeşehir Üniversitesi'nin araştırma sonuçlarına göre Türkiye'de halkın yüzde 83'ü kendini ?dindar' olarak tanımlıyor.Dinin önemli olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 92.Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik Araştırmalar Merkezi'nin (BEKAM) yaptığı "Toplum, Parlamento ve Medya" araştırması Türk toplumunun kültürel değerler haritasını gözler önüne serdi. Prof. Dr. Yılmaz Esmer tarafından açıklanan araştırmada, 148'i milletvekili olmak üzere toplam 374 kişiyle görüşüldü.

2007'nin ilk yarısında yapılan araştırmada 23 ulusal gazete ve 14 televizyon mercek altına alındı. Araştırma, Türkiye'de kendini dindar olarak tanımlayanların oranının yüzde 82, dinin önemli olduğunu düşünenlerin oranının ise yüzde 92 olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmanın ortaya koyduğu en önemli gerçek ise dinin Türk halkının hayatındaki öneminin 1996 yılından beri değişmediği oldu. 2000 yılında yüzde 84 olan dindarlık, 2007'ye gelindiğinde yüzde 1 geriledi.

TSK YİNE EN GÜVENİLİR

Güvenilir kurumlar sıralamasında ordu birinciliği yine bırakmadı. Türk halkının gözünde en güvenilir kurum yüzde 74'le yine Türk Silahlı Kuvvetleri olurken hükümete olan güven yüzde 27'yi buldu. Siyasi partiler, işçi sendikaları, televizyonlar ve Birleşmiş Milletler ise güvenilmeyen kurumlar arasında yer alıyor. Güven konusunda gözlenen en çarpıcı gelişme gelişme 2007'de halkın parlamentoya ve siyasi partilere duyduğu güvendeki artış.

Halkın önümüzdeki 10 yılda en önemli hedef olarak gördüğü konunun asayiş ve güvenlik olduğunu ortaya çıkaran araştırmaya katılanların yüzde 77'si Türk olmaktan son derece gurur duyduğunu dile getiriyor. Gerektiğinde ülkesi için savaşmaya hazır olduğunu ifade edenlerin oranı ise yüzde 97. Bu oran 1996'da yüzde 92'ydi.

EVİN REİSİ ERKEK

Araştırmaya göre, Türk halkı kadın ve erkek eşitliği konusunda Batılı ülkelerden farklı düşünüyor. Halkın yüzde 75'i erkeğin evin reisi olması gerektiğini düşünürken, yüzde 1'i erkeğin çok eşli olabileceği görüşünü savunuyor. Yüzde 65'i kadının kocasına itaat etmesi gerektiğini düşünürken, yüzde 20'si ise "kadının bazen kocasından dayağı hak edebilir" düşüncesine sahip.

Üniversite eğitiminin kız çocuğundan ziyade erkek çocuğu için gerekli olduğunu düşünenlerin oranı 2000 yılındaki orana göre yüzde 10 artarak yüzde 80'i buldu. Ev kadını olmanın para kazanmak ya da çalışmak kadar tatmin edeci olduğu görüşünde birleşenlerin oranı ise yüzde 78.

GENEL SEÇMEN KİTLESİ EN SAĞDA

Araştırma, genel seçmen kitlesinin ortalama olarak hem parlamentodan, hem de medyadan daha sağda yer aldığını ortaya koyuyor. En solda ise medya elitleri yer alıyor. 22 Temmuz seçimlerinden önce görev yapan AK Partili milletvekillerinin seçmenlerini biraz daha solda, CHP'li milletvekillerinin ise daha biraz sağda tahmin ediyor. Ülkenin gerçekte ne kadar demokratik yönetildiği konusunda en karamsar grup medya elitleri. Genel seçmen kitlesi içerisinde demokratik bir siyasal yönetime sahip olmanın 'çok iyi bir şey' olduğunu söyleyenlerin yüzde 22'si, 'ordunun ülkeyi yönetmesinin de iyi bir şey olduğu' kanısında.

EŞCİNSEL KOMŞU İSTENMİYOR

Marjinal gruplara karşı hoşgörünün düşük olduğu Türkiye'de, komşu olarak istenmeyenlerin başında yüzde 88 ile eşcinseller geliyor. Onu yüzde 78'le AIDS hastaları ve yüzde 65'le de nikahsız çiftler izliyor. Araştırama, Türk halkının vatandaşlık konusunda çağdaş değerlerle uyuştuğunu ortaya koyarken, yabancıların Türk vatandaşı olmalarında ülkenin yasalarına uyması ve milletin değerlerini kabul etmesinin en önemli kriter olarak gördüğü anlaşıldı. Türk halkı, etnik çeşitliliği ülkenin bütünlüğünü bozmaktan ziyade Türkiye'de yaşamı zenginleştirdiği görüşünde birleşti.

MUTLUYUM, MUTLSUN, MUTLU

2001 krizinden sonra en göze çarpan bulgulardan bir tanesi, bireylerin genel mutluluk ve hayattan tatmin düzeylerinde gözlenen keskin düşüştü. BEKAM'ın araştırmasına göre 2001 yılında yüzde 41 olan mutsuzların oranı, 2007'de yüzde 13'e düştü. Hanelerin maddi tatmin düzeyi de 1990 yılından bu yana ölçülen en yüksek değerinde. Aktif siyasal katılım, özgürlükler, demokratik değerler, tolerans gibi alanlarda gerileme söz konusu. ?Ben kesinlikle toplu dilekçe imzalamam? diyenlerin oranı son 6 yılda yüzde 8 artarak yüzde 53'e ulaştı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber