AYM Başkanı: Bireysel başvuru sayısı korkutucu rakamlara ulaştı

"Bugün Anayasa Mahkemesinin önünde 66 bine yakın bireysel başvuru bulunmaktadır." diyen AYM Başkanı Arslan, "Ocak 2022'de bize gelen başvuru sayısı 12 bine yakın. Bu sayı, Alman ve İspanya Anayasa Mahkemelerine yılda gelen başvuru sayısından daha fazla." ifadelerini kullandı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Şubat 2022 22:50, Son Güncelleme : 14 Şubat 2022 22:58

Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi tarafından finanse edilen Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi kapsamında, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru ihlal kararları ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin bölge toplantısı düzenlendi.

Toplantının açılışında konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, temel hak ve özgürlüklerin korunmasının, tüm toplumların temel önceliği olduğunu söyledi.

Arslan, geçen yüzyılın özellikle ilk yarısında yaşananların, hak ve özgürlüklerin korunması noktasında çok önemli yapısal değişikliklere neden olduğunu, özellikle iki dünya savaşı arasında ve sırasında yaşanan yoğun, sistematik hak ihlallerinin, bugünkü temel haklar düzenini belirlediğini kaydetti.

Türkiye'de 2010 Anayasa değişikliğiyle sisteme giren ve 2012'de uygulanmaya başlanan bireysel başvurunun pratik amacının, "hak ihlali iddialarının ulusal sınırlar içerisinde halledilerek, AİHM'e taşınmasın engellemek", ilkesel amacının da "temel hak ve özgürlüklerin korunmasının standardının yükseltilmesi" olduğunu vurgulayan Arslan, şöyle konuştu:

"Bu ilkesel ve pratik amacı gerçekleştirmeye yönelik getirilen bireysel başvuru, bugün 10. yılında, Türkiye'de çok önemli etkili bir hak arama yolu olarak önümüzde duruyor. Aradan geçen 10 yıl içinde bireysel başvuru gerçekten Anayasa koyucunun iradesine uygun olarak, onun amaçladığı şekilde iyi işleyen etkili bir hak arama yolu oldu mu? Bu kritik soruya, bireysel başvurun uygulamaya geçtiği 2012'den itibaren bunun içerisinde olan uygulayıcılardan biri olarak rahatlıkla 'evet' cevabını verebilirim. Bütün zorluklara, başta her geçen gün artan iş yüküne rağmen Türkiye'de bireysel başvuru, etkili bir hak arama yolu olarak tesis edilmiştir ve yoluna devam etmektedir."

- "Ocak 2022'de bize gelen başvuru sayısı 12 bine yakın"

Buna rağmen önlerinde çok ciddi zorlukların bulunduğuna işaret eden Arslan, bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak yoluna devam etmesinde iki temel tehdit bulunduğunu anlattı.

Zühtü Arslan, şunları kaydetti:

"Birincisi her geçen gün artan iş yükü. Bu iş yükünün dramatik bir boyuta ulaştığını her vesileyle söylüyoruz. Bugün Anayasa Mahkemesinin önünde 66 bine yakın bireysel başvuru bulunmaktadır. Bu rakamının ne kadar korkutucu olduğunu ifade edebilmem için bizim gibi bireysel başvuru sistemini benimseyen ülkelerin önündeki başvuru sayısına bakmam lazım. Alman veya İspanya Anayasa Mahkemesi, bunlar bizden çok daha önce bireysel başvuru sistemini benimsediler ama önlerinde bizim bireysel başvuru sayımızla karşılaştırılmayacak kadar az başvuru var. Ocak 2022'de bize gelen başvuru sayısı 12 bine yakın. Bu sayı, Alman ve İspanya Anayasa Mahkemelerine yılda gelen başvuru sayısından daha fazla, o yüzden biz bazen şaka yollu söylüyoruz, Anayasa Mahkemesinin tek rakibi Avrupa insan Hakları Mahkemesi. Maalesef böyle. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önünde şu anda 70 bin civarında derdest başvuru var ve bu başvurular 47 ülkeden alınan başvurular. Neredeyse Anayasa Mahkemesi tek başına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 47 ülkeden aldığı başvuru kadar başvuru alıyor. Bu meselenin önümüzde çözülmesi gereken çok ciddi bir mesele olarak durduğunu vurgulamak istiyorum."

-"Asıl amaç, yeni ihlallerin ortaya çıkmasının engellenmesi"

Bununla bağlantılı ikinci tehlike ve tehdidin de "bireysel başvurunun objektif etkisinin hayata geçirilmemesi" olduğunu ifade eden Arslan, "Bireysel başvurunun amacı, tek tek sivrisineklerle mücadele etmek değildir, amacı sivri sinekleri üreten bataklığı kurutmaktır." dedi.

AYM Başkanı Arslan, asıl amacın, bireysel başvurunun etkili şekilde uygulanarak, yeni ihlallerin ortaya çıkmasının engellenmesi olduğuna işaret ederek, burada bazı sıkıntılar bulunduğunu aktardı.

"Bunun önemli ölçüde bireysel başvurunun henüz tam manasıyla anlaşılamamasından kaynaklandığını düşünüyorum." diyen Arslan, bu tür toplantılar ve karşılıklı diyalog sayesinde, bireysel başvurunun gelecek dönemde çok daha başarılı bir şekilde uygulanacağına inandığını dile getirdi.

Burada, "Bireysel başvurunun etkili olması neye bağlı?" sorusunun da yanıtlanması gerektiğini söyleyen Arslan, "Bu da objektif etkiyle bağlantılı olarak, hak ihlalini gidermekle yükümlü olan kurumların, kişilerin yeni hak ihlali iddialarının ortaya çıkmasını beklemeden hareket etmesine bağlı. Bu da yasama organı, yargısal merciler olabiliyor." dedi.

Anayasa Mahkemesinin, ihlalin nereden kaynaklandığını kararlarında belirttiğini ifade eden Arslan, "İhlal nereden kaynaklanıyorsa o idari makamların ya da yargısal organların somut ihlali gidermesi gerekiyor, bu da yeterli değil, benzer mahiyette meselelerle karşılaştıklarında, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği ilkeleri dikkate alarak karar karar vermesi gerekiyor. Aksi takdirde benzer mahiyetteki problemler sürekli Anayasa Mahkemesinin önüne gelecektir." vurgusunu yaptı.

- Kanundan kaynaklanan ihlaller...

Anayasa Mahkemesinin, ihlalin idari ya da yargısal merciinin kararından değil de kanunun kendisinden kaynaklandığı durumlarda yasama organının hareket geçmesini beklediğini vurgulayan Arslan, "Çünkü, ihlale yol açan kanun hükmü değiştirilmediği, kaldırılmadığı müddetçe o ihlal tekrar etmeye devam edecektir ve Anayasa Mahkemesi de benzer ihlalleri ele almaya devam edecektir." şeklinde konuştu.

Başkan Arslan, bu durumdaki ihlal kararlarında yapılması gerekenin, süratle ihlale sebep olan kanun hükmünü değiştirmek veya ortadan kaldırmak olduğuna işaret etti.

Başkan Zühtü Arslan, "Bireysel başvurunun etkili bir şekilde, iyi işleyen bir hak arama yolu olarak yoluna devam etmesi, sadece Anayasa Mahkemesinin çabalarıyla mümkün değildir, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idari mercilerin bu konuda duyarlı olmasıyla ve objektif etkiyi hayata geçirmesiyle ancak mümkün olabilir." değerlendirmesini yaptı.

- "Anayasa Mahkemesi, hiçbir şekilde bireysel başvuruda temyiz makamı değil"

İstinaf Mahkemelerinin kurulmasının, yargı sistemi bakımından bir dönem noktası, kazanım olduğunu ifade eden Zühtü Arslan, istinaf mahkemelerinde kesinleşen başvuruların doğrudan Anayasa Mahkemesine gelmesinin, kısa sürede daha çok başvuru yapılmasını beraberinde getirdiğini de aktardı.

Arslan, şöyle devam etti:

"Burada bir yanlış anlaşılma var, Anayasa Mahkemesi istinafların temyiz mercii değil, Anayasa Mahkemesi, hiçbir şekilde bireysel başvuruda temyiz makamı değil. Aslında bu iş yükünün bir nedeni de bu. Temel hak ve özgürlüklerin ihlalini gidermek öncelikle kamu makamlarının ve derece mahkemelerinin görevidir. Anayasa Mahkemesi ilk elden ihlali gideren bir merci değildir, olamaz da."

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Türkiye için bireysel başvurunun, hukuk sistemi ve hak, özgürlüklerin korunması bakımından gerçekten büyük bir kazanım olduğunu vurgulayarak, "Bireysel başvuru, Türkiye'de insanımıza yapılan en büyük hizmetlerden biridir ama bu hizmeti sürdürmek, bu kurumu iyi işleyen, etkili bir hak arama yolu olarak ettirmek de hepimizin sorumluluğundadır." ifadelerini kullandı.

Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanvekili Mehmet Akif Ekinci, bireysel başvurunun, sadece temel hakların korunmasında değil, bu hakların standardının yükseltilmesinde de önemli role sahip olduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında oluşturduğu içtihatların, pek çok adli ve idari davada çözüm noktası rolünü üstlendiğini söyledi.

Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi tarafından finanse edilen Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi kapsamında, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru ihlal kararları ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin bölge toplantısı düzenlendi.

Toplantının açılışında konuşan HSK Başkanvekili Ekinci, yargıçlara emanet edilen en önemli görevin, HSK'nın kabul ettiği yargı etiği bildirgesinin ilk maddesinde belirtilen temel hak ve özgürlükleri korumak, yani insan onuruna saygı göstermek olduğunu belirtti.

Ulusal hukuk düzeninde en üst düzeyde bu korumanın sağlanması için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı sağlandığını kaydeden Ekinci, "Asıl olan, temel haklara kamu otoritelerince zarar verilmemesidir. Ancak olası bir durumda, bu ihlalin olağan iç itiraz veya yargısal yollarla giderilmesi gerekmektedir. Yargılama faaliyetlerinde de bu hakların korunması esas ve beklenilen bir durumdur." diye konuştu.

Tüm bunlara karşın, hak ihlallerinin giderilmemesi halinde, bireysel başvuru yolunun devreye girdiğini hatırlatan Ekinci, bireysel başvurunun, sadece temel hakların korunmasında değil, bu hakların standardının yükseltilmesinde de önemli role sahip olduğunu vurguladı.

Ekinci, "Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında oluşturduğu içtihatlar, pek çok adli ve idari davada çözüm noktası rolünü üstlenmektedir. Bu içtihatlar, aynı zamanda kamu otoritelerinin iş ve işlemlerinde dikkate alındığı ölçüde, doğabilecek uyuşmazlıkların yargı önüne gelmeden idari ölçekte çözülmesine, bir başka deyişle alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına da katkı sağlamaktadır." şeklinde konuştu.

Ekinci, bu projenin, Anayasa Mahkemesi kararlarının etkin şekilde uygulanmasına ve ilgili paydaşların farkındalığının artırılmasına katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi.

- "Anayasa Mahkemesi, insan hakları konusunda çok etkili çalıştığımız bir kurum"

Avrupa Konseyi Ankara Ofisi Başkanı Cristian Urse da projeyi Anayasa Mahkemesi ile birlikte yürütmekten onur duyduklarını anlattı.

Anayasa Mahkemesi ile daha önce de proje yürüttüklerini hatırlatan Urse, "Anayasa Mahkemesi, insan hakları konusunda çok etkili çalıştığımız bir kurum." dedi.

Cristian Urse, "Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı, insan haklarının korunması için de Avrupa Konseyi açısından da son derece önemli. Türk Anayasasının öngördüğü bireysel başvuru hakkı 2012'de devreye girdi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da etkili bir iç yol mekanizması olarak kabul edildi, Türkiye'nin sistemi açısından çok önemli bir rol oynuyor." şeklinde konuştu.

Urse, toplantıda, Anayasa Mahkemesinin tespit ettiği ihlallerin hukuk ve ceza yargılamasına etkisini, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı niteliğini ve tutarlı biçimde uygulanmasını ele alacaklarını aktardı.

Toplantıdaki sunumları heyecanla beklediğini vurgulayan Urse, "Burada hukukçu olmayan tek kişi olarak sanıyorum öğrenecek şeyi en çok olan kişi olan ben olacağım. Ancak çabuk öğrenen bir kişi olduğum konusunda sizi temin ederim, dikkatlice dinleyeceğim." ifadesini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber