Bankalardan uyarı: Kırılganlık artıyor, büyüme için önlem alınmalı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Şubat 2008 16:09, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye İş Bankası, cari açığın ulaştığı büyüklük, global piyasalardaki dalgalanmalar ve kredi piyasalarındaki muhtemel sıkılaşma karşısında Türkiye ekonomisinin kırılganlığının artmasına neden olduğunu bildirdi.

Oyakbank da dünya ekonomisine dair belirsizliklerin bir önceki aya göre daha az olmadığı bu ortamda, Türkiye'de büyüme oranının bu yıl yüzde 5,5'lik resmi öngörüye yaklaşması için klasik 'tüketim güdüsünün'

dışında birşeylere ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürlüğü tarafından hazırlanan Şubat ayına ilişkin "Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler" ile Oyakbank Hazine Grubu Ekonomik Araştırmalar Bölümü" tarafından hazırlanan bültenlerde Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler değerlendirildi.

Türkiye İş Bankası'nın Bülteninde, sınai üretimin Ekim ve Kasım ayındaki güçlü performansının 4. çeyrek büyümesini desteklediğini düşündüklerini, bu çerçevede, 2007 yılı için yüzde 4,5-5 olan büyüme tahminlerini korudukları belirtildi.

Önümüzdeki dönemde, ihracat artışının yavaşlama ihtimali ve yüksek düzeylerde seyreden petrol ve diğer emtia fiyatları dikkate alındığında cari açık açısından yukarı yönlü risklerin devam ettiği ifade edilen bültende, şöyle denildi:

"Bu çerçevede, 2008 yılına ilişkin özelleştirme programı ve yurtdışı borçlanma imkanları büyük önem taşımaktadır. Cari açığın ulaştığı büyüklük, global piyasalardaki dalgalanmalar ve kredi piyasalarındaki muhtemel sıkılaşma karşısında Türkiye ekonomisinin kırılganlığının artmasına neden olmaktadır.

Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde enflasyon ve faizlerdeki düşüş sürecine vereceği destek açısından harcamaların kontrol altına alınarak mali disiplinin sağlanması büyük önem taşımaktadır." Bültende, ABD'deki tutsat (mortgage) krizinin daha da derinleşmesi halinde Türkiye'de sermaye ve döviz piyasalarında oynaklığın artması ihtimalini, önümüzdeki döneme ilişkin en önemli risk olarak değerlendirdikleri kaydedildi.

Dış ticaret açığındaki gelişmelerin, net ihracatın büyümeyi 2007'nin son çeyreğinde olumsuz etkilediğine işaret ettiği bildirilen bültende, global piyasalardaki belirsizlikler ve enerji fiyatlarına ilişkin gelişmelerin dikkate alındığında, 2008 yılında da dış ticaret açığını artırıcı yöndeki risklerin sürdüğü düşünüldüğü belirtildi.

Önümüzdeki dönemde, dış ticaret açığında beklenen genişleme dikkate alındığında cari açık açısından yukarı yönlü riskler devam etiği ifade edilen bültende, şöyle denildi:

"Bu çerçevede, 2008 yılına ilişkin özelleştirme programı ve yurtdışı borçlanma imkanları büyük önem taşımaktadır. 2008 yılı için öngörülen özelleştirme geliri toplamı 11,8 milyar YTL'dir. Cari açığın ulaştığı büyüklük, global piyasalardaki dalgalanmalar ve kredi piyasalarındaki muhtemel sıkılaşma karşısında Türkiye ekonomisinin kırılganlığının artmasına neden olmaktadır.

2007 yılında bütçe açığı hedefin altında kalsa da özellikle faiz dışı

harcamalardaki artış dikkat çekmektedir. Nitekim, faiz dışı denge hedefine ulaşılamamıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde enflasyon ve faizlerdeki düşüş sürecine vereceği destek açısından harcamaların kontrol altına alınarak mali disiplinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. 2008 yılında, bankaların kredi hacmindeki artışın yurtdışı borçlanma olanaklarına paralel hareket etmesi beklenmektedir. Bu kapsamda, ABD'de mortgage kaynaklı krizin derinleşmesi halinde, Türk bankalarının kredi hacmini genişletmelerinin bir miktar zorlaşabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, özellikle 2005 yılından bu yana Türkiye'ye yönelen yabancı bankaların sayısında önemli bir artış kaydedilmiştir. Önemli bir bölümü Batı Avrupa menşeli olan bu yabancı bankaların mortgage piyasalarındaki sorunlardan etkilenmesi, Türkiye piyasalarına yönelik strateji ve risk iştahlarında değişime neden olabilecektir."

OYAKBANK: Büyüme için tüketimden fazlasına ihtiyaç var

Oyakbank'ın Baş ekonomisti Sengül Dağdeviren tarafından kaleme alınan " Büyüme ve güven..." başlıklı bültende, hem uluslararası piyasalarda hem de Türkiye'de yaşanan son gelişmelerin bugün güvenin temel ekonomik veriler üzerinde en önemli belirleyici olduğunu veya olma potansiyeli taşıdığını gösterdiği belirtildi.

Bültende "Özellikle büyümedeki yavaşlama konusunda endişeli iseniz 'güven' ortamının yeniden temini dışında pek fazla alternatifiniz yokmuş gibi görünüyor" denildi.

Dünya ekonomisine dair belirsizliklerin bir önceki aya göre daha az olmadığı bu ortamda, Türkiye'de büyüme oranının bu yıl yüzde 5,5'lik resmi öngörüye yaklaşması için ise klasik 'tüketim güdüsünün' dışında bir şeylere ihtiyaç olduğunun açık olduğu kaydedilen bültende şu ifadelere yer verildi:

"Diğer bir deyişle, hükümetin bütçe hedeflerine de baz oluşturan büyüme öngörüsü başlangıçta da bugün de iyimser görünüyor.

Nitekim IMF'nin hükümet yetkilileri ile ilk çeyrek sonunda bütçe gelir hedeflerine ulaşılamaması halinde ek önlemler alınması konusunda anlaşma sağladığı haberleri de şaşırtıcı değil ve daha düşük büyüme ile karşılaşılması halinde maliye ve para politikaları açısından alınabilecek önlemlerin eğer varsa, çok az olduğuna işaret ediyor.

Halen hükümetin bağımsızlığına bakışının etkisi altında kalmaya devam eden Merkez Bankası ise gıda ve enerji fiyatlarının ikincil etkilerinin enflasyondaki düşüşü, dolayısıyla beklentilerdeki iyileşmeyi geciktirmesi nedeniyle daha temkinli bir politika izleyeceğini açıkladı ve büyük olasılıkla da Şubat ayından itibaren faiz indirimlerine ara verecek.

Maliye politikalarına dair belirsizlikler ve hükümetin açıkları, vergi ve kamu fiyat ayarlamaları ile karşılama eğilimi de Bankayı kaygılandırırken, ilk defa Ocak ayında Merkez Bankası yeni vergi/kamu fiyat artışlarının enflasyon ve para politikası görünümünü etkileyeceğini doğrudan ifade etti.

Daha sonra ele alabileceğimiz ilginç bir konu ise Türkiye'nin büyümesinin yüzde 6'dan yüzde 4'lere gerilediği 2007'de, 2006 ile aynı düzeyde rezerv biriktirmeye devam etmesi olabilir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber