Toptan: Yargı kendini hükümet yerine koymamalı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Şubat 2008 14:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TBMM Başkanı Köksal Toptan, yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrımına ilişkin olarak, ''Herkes kendi hakkını, kendi hukukunu, kendi sınırını içine sindirmeli. Biz yasama organı olarak kendimizi yargı yerine koymamalıyız. Yargı, kendisini hükümet yerine koymak suretiyle hükümet icrası yapmaya kalkmamalı'' dedi.

Toptan, TRT 2'de yayınlanan 'bir artı yüz' programına katılarak Şeyda Açıkkol'un sorularını yanıtladı. Cumhuriyetin büyük devrimlerinden biri olan hukuk reformlarının önemine değinen Toptan, Medeni Kanunu önemsediğini söyledi. Toptan, ''Dil Devrimi, Harf Devrimi yaparsınız, insanınıza zaman içinde hepsini öğretirsiniz. Başöğretmen Atatürk gibi bir lideriniz olur; köy köy, şehir şehir gezer, alfabeyi öğretirsiniz. Ama hukuk reformu daha zor, daha karışık bir şey'' diye konuştu.

Medeni Kanunun, Türkiye'yi çağdaşlığa götüren önemli yollardan biri olduğunu vurgulayan Toptan, ''Hukuk reformunu gerçekleştirdiğimizden bu yana geriye dönüp baktığımız zaman bizi mahcup edecek bir hukuk yanlışına Türkiye şahitlik etmedi. Bütün hukukçularımızla gurur duymamız gerekiyor'' dedi.

TBMM'nin ''Gazi Meclis'' olduğunu anımsatan Toptan, Meclisin 2 sene top sesleri arasında görev yaptığını, Polatlı'dan top seslerinin duyulduğu günlerde Atatürk başkanlığındaki Meclisin, savaşı yöneten Meclis unvanını aldığını kaydetti.

Atatürk'e ''Gazi'' unvanı verilirken, Meclise de gazilik unvanı verildiğini belirten Toptan, ''Gazi Meclis, o günkü ruh hali içerisinde hiçbir gün esaret yaşamamış bir milletin, yokluklarla imkansızlıklarla açlıkla mücadele ede ede, esir almak isteyen güçlere karşı mücadele edebileceğini kanıtlamış bir Meclis... Bu Meclis, bir taraftan savaşı yönetiyor, bir taraftan Türkiye'nin temel meselelerini tartışıyor, yasa yapıyordu. Böyle bir şeyi dünyada bulamazsınız. O ortamda insanları bile bir araya getiremezsiniz. Atatürk, bir taraftan savaşı yönetiyor, Türk Milletinin iradesinin tecelli ettiği o yüce makamda oturup yönetiyor, öbür taraftan üniformasını giyip savaş meydanına koşuyor. Bunu dünyada hiçbir millet yaşayamaz, bir daha biz bile belki yaşayamayız'' diye konuştu.

''TÜRKİYE'NİN NEREDEN BURALARA GELDİĞİNİ UNUTMAMAK LAZIM''

Toğtan, 1920'lerin 1922, 1923'lerin heyecanlı günlerinden bu günlere kadar başarı sağlandığını ifade ederek , şunları söyledi:

''Ben o heyecanın, bugün de Meclisimizin yaşadığına inanıyorum. O dönemle sonraki dönemleri irdelediğinizde, zaman zaman içimizi acıtan bir takım olayların o dönemlerde de olduğunu görüyoruz. Cumhuriyetin ilan edilmesinden önce ve sonra ciddi isyanlara şahit olundu. Her türlü fikrin, Atatürk'e karşı bile sert eleştirilerin yapıldığını görüyoruz. Fikirlerin çeşitlendiği, küresel destek gördüğü bir çağda çeşitli fikirlerin Parlamento kürsülerinde söylenebilmesini hoş karşılamak lazım. Cumhuriyeti var eden nitelikler etrafında birleşmiş olmayı önemli sayıyorum. Meclis, Cumhuriyetin temel niteliklerini korumak ve geliştirmek çerçevesinde birleşmiş durumda.

Sert tartışmalar, zaman zaman sokakta da kendini gösteriyor. Bu reflekse saygı göstermek, sürece katkı olarak görmek lazım. 1920 Meclisinin havasını teneffüs edemiyoruz ama o heyecanı görüyorum. O havayı da yakalamak kolay değil. Türkiye'nin nereden buralara geldiğini, kazanımları unutmamak lazım. Özellikle gençlerimiz arasında böyle bir araştırma yaptığımızda gençlerimizin Cumhuriyeti ve demokrasiyi çok sevdiklerini, temel niteliklerini özümsediğini, sevdiğini görüyoruz.''

''KÜRESEL TERÖRDEN YARARLANANLAR VAR''-

Terör olaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Toptan, bunların ''ümitsizliğe değil ama rahatsızlığa neden olduğunu'', terör olaylarının bütün dünyayı rahatsız ettiğini söyledi.

Toptan, ''Terör, küresel desteği almazsa bizi rahatsız edemez. Hükümet, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve emniyet teşkilatımız büyük bir mücadele veriyor. Dünyada terörü ortadan kaldırmak belli ki zaman alacak. Küresel terörün olumsuzluğundan yararlananlar var. Dünyada büyük silah sanayi var; lobiler aracılığıyla küresel terörü besliyor. Terörün elinde yeni kullanıma çıkan silahlar var. Birisi gelip satıyor. Küresel desteği de gözönünde bulundurmak zorundayız'' diye konuştu.

-''DEMOKRATİK ZIPLAMA KOLAY DEĞİL''-

TBMM Başkanı Toptan, demokrasinin çok kolay bir yönetim biçimi olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

''Demokrasi, çok güzel ve yerine başka bir yönetim biçimi ikame edilmeyen bir yönetim biçimidir. Bunun için bir altyapı gerekir. Ekonomik yönden orta bir sınıf olması gerekir; demokratik kültür altyapısının varlığı önemlidir. Bu iki konuda ülkemiz zayıf. Bunu başarmak zorundayız. Hayıflanmak yerine ekonomik yönden orta sınıf inşasında ve demokratik kültür altyapısı konusunda eksikliklerimizi gidermemiz lazım. Onları gerçekleştirmeden demokratik zıplama çok kolay değil. Birdenbire orta sınıfı gerçekleştirmeden çok partili sisteme geçmişiz, tam anlamıyla yaşatamamışız.

Şimdi katılımcı demokrasiyi zorluyoruz; ancak çok eksiğimiz var. AB projesine yaklaştığımız oranda başardığımız oranda, Atatürk'ün hedef gösterdiği o çağdaş uygarlık düzeyine yaklaşıyoruz demektir. Demokrasimizi geliştiriyoruz demektir. Çok eksikliğimiz var; parti içi demokrasi eksikliğimiz, partiler arası diyalog eksikliğimiz var. Genel olarak Anayasadan ve yasalardan kaynaklanan eksikliğimiz var. Kendimize de haksızlık yapmamamız lazım. Bu kadar çok kafasına taş atılan, bu kadar çok ayağı tökezletilen demokrasinin buralara gelmesini önemli sayıyorum.''

-KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİ...-

Türkiye'de kuvvetler ayrılığı ilkesiyle ilgili sorunların olduğuna dikkati çeken Toptan, kuvvetler arasındaki uyumu, kuvvetler arası ilkesinin öngördüğü ölçüde sağlamakta zaman zaman eksikliklerin olduğunu ifade etti.

Kuvvetler ayrılığında yasama organına ciddi haksızlık yapıldığı kanaatinde olduğunu belirten Toptan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Herkes, her şeyi yasama organından bekliyor. Oysa yasama, içinden yürütmeyi çıkarır, idari ve siyasi ve ekonomik denetimi yapar. Bunun dışındaki alanlarda yasama organının yapacağı çok fazla bir şey yok.

Yetkiler arasında ahenk kültürü gerektirir. Burada da bir eksiğimiz olduğunu kabul etmeliyiz. Oysa burada hiç kimsenin alanı sınırsız değil. Yasama organının Anayasayla denetlenmesi söz konusu, Anayasa Mahkemesi bunun için var. Yürütmenin eylem ve işlemleriyle ilgili idari denetim var. Şimdi bunlar tamam ama aynı şekilde Anayasa ve yasa değişikliği yapmak suretiyle yasama organının da diğer alanlarla ilgili düzenleme yapma yetkisi var.''

-''HERKES, KENDİ SINIRINI İÇİNE SİNDİRMELİ''-

Toptan, kuvvetler ayrılığına ilişkin ''Herkes kendi hakkını, kendi hukukunu, kendi sınırını içine sindirmeli. Biz yasama organı olarak kendimizi yargı yerine koymamalıyız. Yargı gibi hüküm vermeye kalkmamalıyız. Yargının kendisini hükümet yerine koymak suretiyle hükümet icrası yapmaya kalkmamalı. O nedenle herkes kendi alanında kaldığı müddetçe bu kültürü oluştururuz'' diye konuştu.

Geçmişe bakıldığında gelinen noktayı önemsediğini vurgulayan Toptan, şöyle devam etti:

''Kuvvetler ayrılığı ilkesinin, gittikçe Türkiye'de yerleştiğine şahit oluyoruz. Zaman zaman hepimizi heyecanlandıran, kızdıran bir takım gelişmeler oluyor ama o tartışmaları da önemsiyorum. Yargı, yasamaya bir şeyler söylüyor, biz çıkıp yargıya bir şeyler söylüyoruz. Ama yine de kimse, kimsenin işine müdahale etmiyor.

Biz, 'yargının kararı hiç tartışılmaz' diye çıkıyoruz, 'şeriatın kestiği parmak acımaz' diye atasözümüz var. Herkes yargının verdiği karara uyar, uymak zorunda. Başka türlü bir tartışma da yapmak mümkün değil. Ama yürütme de yargı da yasamanın yaptığı işlere, 'böyle kanun olur mu' deyip, kıvırma hakkına sahip değil.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber