YÖK yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin durumlarını ailelerine bildirebilir mi?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Tüm üniversite rektörlüklerine gönderilen ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin güvenli yürütülmesini amaçlayan önlemlere ilişkin düzenlemeleri içeren Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının işlemine ilişkin davayı sonuçlandırdı.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 11 Eylül 2022 00:08, Son Güncelleme : 31 Ağustos 2022 15:09
YÖK yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin durumlarını ailelerine bildirebilir mi?

Danıştay 8. Dairesinin, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının dava konusu işlemindeki, "Üniversite-aile işbirliğinin etkin hale getirilmesi, adli ve idari işlem yapılan öğrenciler ile yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin durumlarının ailelerine bildirilmesi" ibaresinin iptaline ilişkin kararı onadı.

Danıştay 8. Dairesi: Bu bilgileri öğrencilerin özel hayatına ait kişisel veridir

Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olarak ailelerinden bağımsız birer birey olan öğrencilerin, özel hayatlarına ilişkin kişisel veri niteliği taşıdığına kuşku bulunmayan; haklarında adli ve idari işlem yapıldığına ilişkin bilgilerin ailelerine bildirilmesine ilişkin herhangi bir yasal dayanağı bulunmayan dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

İdare Savunmasından: Genç olan bireylerin yanlış içerisine düşmesini engellemeye çalışıyoruz

Dava konusu işlemin iptaline karar verilen kısım ile manevi ve sosyolojik temeller dikkate alınarak, genç olan bireylerin yanlış içerisine düşmesini engelleme ve suç işlenmesinin önüne geçilebilme amacı güdülmektedir.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2021/1733

Karar No: 2022/286

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...

VEKİLİ : Av. ....

KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Sendikası

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/11/2020 tarih ve E:2020/3052, K:2020/5090 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Tüm üniversite rektörlüklerine gönderilen ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin güvenli yürütülmesini amaçlayan önlemlere ilişkin düzenlemeleri içeren Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının ... tarih ve ... sayılı işleminin;

"1- ......., ayrıca üniversitelerimizin imkanları ölçüsünde ve uygun gördükleri alanlarda kampüste görev yapacak sivil kolluk güçleri ile ilgili yer tahsis etmeleri,

2- Yerleşke güvenliğine yönelik olarak giriş-çıkış noktalarının kontrolü, aydınlatma sistemlerinin geliştirilmesi, kamera sisteminin yaygınlaştırılması, fiziki ve parmak izi gibi elektronik tedbirlerin alınması,

3- Üniversite-aile işbirliğinin etkin hale getirilmesi, adli ve idari işlem yapılan öğrenciler ile yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin durumlarının ailelerine bildirilmesi" kısımlarının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/11/2020 tarih ve E:2020/3052, K:2020/5090 sayılı kararıyla, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 22/11/2017 tarih ve E:2015/4656, K:2017/3781 sayılı kısmen bozma kararına uyularak;

Anayasa'nın 12., 13., 20/1. ve 90. maddesi; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması" başlıklı 8. maddesi; Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin "Mahremiyet Hakkı" başlıklı 17. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 10., 11., 335. maddelerine yer verilerek,

Dava konusu düzenlemenin üniversite öğrencilerini kapsadığı, düzenleme kapsamına giren bu kişilerin ise Türk Medeni Kanunu'nun yer verilen hükümleri çerçevesinde istisnai durumlar dışında genel itibarıyla reşit, yani velayet altında bulunmayan kişiler olduğu göz önüne alındığında, gerek Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanacağına dair 13. maddesi hükmü ile özel hayatın ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin hükümleri gerekse uluslararası düzenlemelerde bu konuda yer verilen koruyucu nitelikteki hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olarak ailelerinden bağımsız birer birey olan öğrencilerin, özel hayatlarına ilişkin kişisel veri niteliği taşıdığına kuşku bulunmayan; haklarında adli ve idari işlem yapıldığına ilişkin bilgilerin ailelerine bildirilmesine ilişkin herhangi bir yasal dayanağı bulunmayan dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının dava konusu işlemindeki, "Üniversite-aile işbirliğinin etkin hale getirilmesi, adli ve idari işlem yapılan öğrenciler ile yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin durumlarının ailelerine bildirilmesi" ibaresinin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davalı idare tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinde yer alan; "ulusal güvenlik, kamu düzeni... suç işlenmesinin önlenmesi, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda" söz konusu olabileceği kuralına aykırı bir durumun söz konusu olmadığı esasen de örtüştüğü; dava konusu işlemin iptaline karar verilen kısım ile manevi ve sosyolojik temeller dikkate alınarak, genç olan bireylerin yanlış içerisine düşmesini engelleme ve suç işlenmesinin önüne geçilebilme amacı güdüldüğü ve salt bildirimden ibaret olacağı öngörülen düzenlemenin hukuka uygun olduğu; bahse konu durumda yapılacak bildirim ile öğrencilerin kişisel verilerinin ortaya çıkması gibi bir durumun söz konusu olmadığı gibi öğrencilerin herhangi bir mağduriyet yaşamasının da mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin ikinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulmasının;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkün olduğu belirtilmiş; dördüncü fıkrasında, "Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümleri kıyasen uygulanır." denilmiş; 50. maddesinin dördüncü fıkrasında ise Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 22/11/2017 tarih ve E:2015/4656, K:2017/3781 sayılı bozma kararında belirtilen gerekçeler göz önüne alınarak verilmiş bir karar olduğundan, usul ve hukuka uygun bulunmakta ve bozulmasını gerektirecek bir hukuka aykırılık taşımamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,

2.Dava konusu işlemde yer alan "Üniversite - aile işbirliğinin etkin hale getirilmesi adli ve idari işlem yapılan öğrenciler ile yasadışı faaliyetlerde bulunan öğrencilerin durumlarının ailelerine bildirilmesi" ibaresinin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 12/11/2020 tarih ve E:2020/3052, K:2020/5090 sayılı kararının ONANMASINA,

3.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 10 uncu maddesinde, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyetine sahip olduğu; 11 inci maddesinde erginliğin onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlayacağı, 335 inci maddesinde ise ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velayeti altında olduğu, yasal sebep olmadıkça velayetin ana ve babadan alınamayacağı, hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocukların da ana ve babanın velayeti altında kalacakları düzenlenmiş olup, söz konusu düzenlemelerden yine Kanun'da öngörülen bazı istisnalar dışında on sekiz yaşını dolduran kişilerin üzerindeki velayet hakkının kalkacağı anlaşılmaktadır.

Dava konusu düzenlemenin üniversite öğrencilerini kapsadığı, düzenleme kapsamına giren bu kişilerin genel olarak reşit, yani velayet altında bulunmayan kişiler olmasının yanında, öğrencilerden henüz onsekiz yaşını doldurmamış, velayet altında bulunanların da olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Anayasanın 58 inci maddesinde gençlerin Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlama hususunda Devletin "tedbirler alma yükümlülüğü"nün bulunduğu hususu göz önüne alındığında, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı ve Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber