Sağduyu çağrısı ne anlam taşıyor? Kim kiminle uzlaşacak?

Kaynak : Bugün
Haber Giriş : 27 Mart 2008 07:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ömer Lütfi Mete'nin yazısı

Taraf olmak yahut olmamak

Kutuplaşma yaşanan her toplumda haysiyetli bir tavırla gerilimin tarafı olmaktan sakınabilenlerin uzlaşma çağrısı işe yaramalı...

Fakat taraf olmaktan sakınma gayreti her zaman haysiyetli bir duruş yansıtmaz. Cahil, ürkek, pısırık, kayıtsız veya tembel biri de taraf olmamayı becerebilir. Kutuplaşma demlerinde işe yarar denge gayreti beklenebilecek olanlar haysiyetli tutumlarıyla gerilimin dışında durmayı başarabilenlerdir.

Dün bazı sivil toplum kuruluşlarının 81 il çapında seslendirdikleri örgütlü uzlaşma çağrısı bu türden bir gayret değeri taşır mı? Umalım öyle olsun... Ne var ki, şu anki gerilim, en haysiyetli tarafsızların uzlaşma çağrılarını dahi gülünç düşürecek kadar ağır bir saçmalık! Zira bu kutuplaşmanın hukuki mi, siyasi mi olduğunu sorduğumuz zaman, devekuşunun deve mi, kuş mu sayılması gerektiğini sorgulamış sayılırız.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu tarafından kısa bir cümlede özetlenen uzlaşma çağrısı üzerinde bir an düşünürsek bu saçmalığı çırılçıplak görürüz: 'Uzlaşma, tarafların bulundukları konumdan bir adım geri atmaları ile başlar.' Evet; taraflar birer adım geri atarlarsa önce müzakere fırsatı doğabilir...

Fakat yaşadığımız gerilimin ağır saçmalığı maalesef bu çağrıyı gülünç kılıyor! Bakalım şimdi: Tarafların bulundukları konum veya çizgiyi nasıl ifade edebiliriz? Bir yanda Anayasa Mahkemesi'ne açılmış iktidar partisini kapatma dâvası... Öbür tarafta 'Ergenekon Operasyonu' adıyla yürütülen çete soruşturması...

'Hangisi hangisini tetikledi?' sorusu, hukuk devleti ülküsüne inananların zihninden geçse bile örtmesi gereken bir günah! Bize düşen, aksine şüpheler taşısak, hatta aksine inansak bile, her ikisini de 'bağımsız yargı' erkinin kendiliğinden gelişen çalışması saymaktır. Hukuk devleti ülküsüne inanan kişi başka türlü davranamaz. O zaman da uzlaşma isterken 'Mevcut konumlardan birer adım geri atma' talebimizin muhatabı olarak 'savcılık' dışında başka nereye çağrı yapabiliriz ki?

1) Yargıtay Başsavcısı kapatma davasından bir adım geri atacak.

2) Ergenekon Operasyonu'nu yürüten savcı da aynısını yapacak.

Sanki kutuplaşma iki savcı arasında!

Hayır; maalesef, bütün onur ve haysiyetiyle taraf olmaktan sakınanların bile uzlaşma çağrılarının pek işe yaramayacağı bir süreçteyiz. İki testiden biri kırılacak. (Kırılma ancak ertelenebilir...) Kırılan da, kıran da hatalı, hatta haksız olabilir. Hatta kırılan daha masum, kıran daha kusurlu bulunabilir. Her durumda bu çekişmenin sonucu, yüzde yüz adil olmayabilecektir. Nihai hesaplaşma gününe inananlara düşen, tarafsızlıktan çok daha deruni bir duruşu aramaktır. O da; tarafların haksızlık derecelerini ölçebilmekle başlar...

'İki taraf savaşıyor, ikisi de berbat, onlardan değilim...' Bu da bir başka taraf olmak demek... Böyle hengâmelerde taraflar üstü değil, taraflar ötesi olabilmek marifet... Bunun için de; meselâ top atanla ok atanı asla karıştırmayacak, iki haksız arasından kendi nefsine haz çıkarmaya tenezzül etmeyecek yaratılışta olmak gerekir... Böyleleri çoğalınca toplum 'hasta adam' olmaktan kurtulacak. Hasta olan sadece devlet veya sistem değil, toplum...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber