Şener, PR çalışmalarıyla lider olabilir mi?

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 05 Nisan 2008 11:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Toplumsal mühendislikle iktidar partisi yaratmaya çalışmanın saçmalık olacağını hâlâ daha anlayamayanlar, AKP'nin kapatılması ihtimalini düşünerek yine hayaller kurmaya başladılar.

Siyaseti bıraktığı günden bu yana kendisinin PR'ını çok güzel yapan Abdüllatif Şener'in ismi çok geçmeye başladı kulislerde.

Üniversitede ders vermeye başlayınca odasına nasıl girdiği, nasıl çıktığı, masasına nasıl oturduğu ve ders anlatırkenki hali üzerine çok haber yapıldı Şener'le ilgili olarak.

Böylece karizması sıfır olan bir adama yeni boyut kazandırmaya çalışılıyor galiba. Ancak halka ilişkilerle karizma kazanılmasının mümkün olmadığı da anlaşılır inşallah.

Bu arada var olmayan ?derin devlet'in yerine gönüllü oynayıp boşluk doldurmaya çalışanlar Şener'i, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz ile görüştürmeye bile çalıştılar.

Neyse ki; Abdüllatif Şener, Çiller ve Yılmaz ile görüşmediğini açıkladı da Türkiye büyük bir siyasi felaketin eşiğinden döndü.

?Ya o olmazsa' diyenler uslu çocuk arayışlarını sürdürüyor. Hayli dar olan ufuklarını zorlayarak birtakım fantastik fikirler ortaya atıyorlar. Yeni oluşuma bir de kitle desteği gerekebileceğini düşünerek olsa gerek, taban oluşturmak için TOBB'u ileri sürüyorlar. Abdüllatif Şener de TOBB Üniversitesi diye bir şeyde görevli ya, denklemin kapandığı gibi bir izlenim doğabilir. (Bu arada TOBB Üniversitesi bir oksimorondur).

Ben bildim bileli TOBB, kendi içinden lider çıkarmaya uğraşır ama bu bir türlü olamamıştır.

Düşünsenize; en büyük başarıları Ali Coşkun oldu. Ben Ali Coşkun'un öyle davranmaya devam ederse siyaset hayatının bitirileceğini daha o bakanken birkaç kez yazdım ama o dinlemedi. Liderini rahatsız edici ve tuhaf davranmayı sürdürdü. (Yazıyı İngilizce yazsaydım obnoxious, annoying ve pain in the ass deyimleri kullanabilirdim bu aşamada).

Coşkun bakanlığı kaybetti ama görüyorum ki davranış stili aynen sürüyor.

Mesela dün bize gelen haberde Coşkun'un, Başbakan Erdoğan ve çevresini uyardığı anlatılıyordu.

Şöyle demiş Ali Coşkun: ?AKP rehavette ama halkın ilgisi süt köpüğü gibidir. Harareti kısınca söner? ve ?Başbakan'ın tek adam görüntüsü gerginliği körüklüyor?.

Gördüğünüz gibi Ali Coşkun bir anlamda siyasetin Dalai Lama'sı haline dönüşüyor hızla.

Onun bu uyarılarını Başbakan eğer duyduysa, hemen ?Bu bilge insanı dinleyip hemen toparlayayım kendimi' demiştir.

TOBB'un eski başkanı olan Ali Coşkun'un siyasetteki yükselişi yeni başkan Rifat Hisarcıklıoğlu'nun iştahını kabarttı galiba. İki kişilik kalabalık ortam yetmiyormuş gibi o da yeni oluşum filan olmaya çalışıyor.

Bütün bu hareketliliğin tek yaradığı nokta, kendi başına hayli sıkıcı bir örgüt olan TOBB'a biraz heyecan getirmesiydi. Yoksa önemi olan siyasi mevkilerde tık yok. Çünkü önemi olan insanlar herhangi bir ülkede siyasi oluşumun kendiliğinden oluşmadığı ve kendi heyecanını tek başına yaratamadığı takdirde baştan ölü doğmuş olacağını biliyorlar.

Bu böyledir ama böyle bir şeyin içinden lider filan çıkmaz. Örneğin; üniversitedeki masası düzenli veya makroiktisat dersini iyi anlatıyor veya arada bir abuk konuşuyor ve ilgi çekiyor diye bir insanı lider yapmaya karar veremezsiniz.

Tek tek, ne Şener'den ne de Coşkun'dan yeni oluşum filan çıkmaz. İkisi bir araya gelirlerse negatif enerji doğar.

TOBB'un tabanının ağırlıklı bölümü AKP'lidir ve onlar lider diye Erdoğan'ı tanırlar. Hisarcıklıoğlu da bu duyarlılığı anlamadığı takdirde siyasi lider olacağını sanırken TOBB başkanlığını da kaybedebilir.

Şu basit soruyu düşünün yeter; Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmasına ve yönetimine alışmış olan insanlar, onun yerine Abdüllatif Şener gibi, Ali Coşkun gibi bir ismi siyasi önder olarak görebilirler mi, böylesine fantastik bir şey olabilir mi?...

Türkiye'de tırmanan delirmenin gücüne bakın ki, bazı insanlar ?Şener'in eşinin başı kapalı ama o kızını başını bağlamaya zorlamıyor? diye abuk abuk konuşmaya başladılar.

Ne yapalım, bunu da bir meziyet mi kabul edeceğiz yani... Tövbe tövbe vakit harcatmayın insana be!

(Özetle; Baykal ve Erdoğan karşılıklı cilveleşmeyi bıraksınlar ve aralarında güzel güzel tartışırlarken Türkiye'nin geleceğinin karardığını görsünler artık ve konuşsunlar. Bu o kadar zor mu yahu? İlk önce o şunu söylesin demek koskoca insanlara yakışmıyor, çocukların bile güleceği bir manzara bu...)

Serdar TURGUT

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber