Borçlar Kanunu değişiyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 13 Kasım 2008 19:40, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

TBMM Adalet Komisyonu, Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 40 maddesini daha kabul etti.

Bugünkü çalışmasını tamamlayan ve tasarının 105. maddesine gelen Adalet Komisyon, tasarının, ?zamanaşımını? düzenleyen maddesinde değişiklik yaptı.

Komisyon, tasarıda, ?nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale? gibi olaylara ilişkin tazminat isteminde, 20 yıl olarak belirlenen zamanaşımı süresini, 10 yıla indirdi. Bu olaylarda tazminat isteminin, ?fiilin işlendiği tarihten başlayacağına? ilişkin madde metnindeki düzenlemeye dokunmayan Komisyon, bu indirimin, ?fiilin, sonucun meydana geldiği tarihte oluşmuş sayılacağına? ilişkin cümleye ise madde gerekçesinde yer verdi. Komisyon, böylece, sonucu sonradan ortaya çıkan olaylarda zamanaşımı süresini düzenlerken, Yargıtayın deprem davalarında zamanaşımına ilişkin verdiği kararlar paralelinde düzenleme yapmış oldu.

Haksız fiil tazminatı için Borçlar Kanununda öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi ise 2 yıla çıkarılacak.

Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak 2 yılın ve her halde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacak.

Komisyonun bazı değişikliklerle kabul ettiği diğer maddelere göre, işletme sahibi; işletmenin çalışma düzeninin zararlı olmadığını ispat edemezse, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlü olacak.

İntifa ve oturma hakkı sahipleri, binanın bakımındaki eksiklerden doğan zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumlu tutulacak.

Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilecek.

TEHLİKE SORUMLULUĞUNA GENEL DÜZENLEME

Tehlike sorumluluğunun, genel ilkeleri belirlenen tasarıya göre, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumlu olacak.

Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler gözönünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli bulunduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul edilecek. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arz eden işletme sayılacak.

Önemli ölçüde tehlike arz eden işletmenin faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilecek.

SOSYAL GÜVENCESİ OLMAYANLARA GEÇİCİ ÖDEME

Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan, uğradığı zararın giderilmesi için acil parasal desteğe ihtiyaç duyanlar, zarar görenler de korunacak.

Hakim, zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunması ve ekonomik durumunun da gerektirmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalının zarar görene ?geçici ödeme? yapmasına karar verebilecek.

Zarar görenin açtığı davanın reddine karar verilmesi durumundaysa hakim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faiziyle birlikte geri vermesine hükmedecek.

Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen herhangi bir şey, geri istenemeyecek. Bu konuda bir dava açılmışsa, davanın reddine karar veren hakim, söz konusu şeyin devlete mal edilmesine karar verebilecek.

FAİZE SINIR

Olağanüstü faiz oranları karşısında borçlu korunacak.

Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek.

Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50 fazlasını aşamayacak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber