Yüksek yargıda yerel seçim çatlağı

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 25 Aralık 2008 07:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YSK'nın, Danıştay'ın verdiği karara dayanarak, nüfusu 2 binin altına düştüğü gerekçesiyle kapatılan 862 belde belediyesine 29 Mart'ta yapılacak yerel seçime katılma hakkı tanıması kriz yarattı

Danıştay'dan aylar önce, 862 beldeden seçime sadece, ?daha önceden dava açmış olan 122 beldenin? katılabileceğine karar veren Anayasa Mahkemesi'nin Başkanlığı da, ?Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına uyulmaması ya da öngörmediği bir sonuç çıkarılması, Anayasa'nın ihlal edilmesi sonucu doğurur? açıklamasıyla Danıştay'a yüklendi. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt bu açıklamaya, ?Başkan Haşim Kılıç'ın kendi görüşüdür? diyerek tepki gösterdi.

İlginç karar

Danıştay 8. Daire, geçtiğimiz günlerde ilginç bir yürütmeyi durdurma kararına imza attı. Daire, Türkiye İstatistik Kurumu'nun nüfus sayım sonuçlarını resmi olarak açıklamadığını belirterek, daha önce dava açmayan beldelerin de, Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayımlandığı 6 Aralık tarihinden sonraki 60 gün içinde dava açmaları halinde seçime girebileceklerine hükmetti. YSK da, dava açan tüm beldelere seçime girme hakkı tanıdı.

Başkanlıktan açıklama

Dün akşam saatlerinde Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin kararını verirken TÜİK'in nüfus sayım sonuçlarını resmen açıklamadığını zaten dikkate aldığı, bu açık gerekçeye rağmen beldelere ?6 Aralık'tan sonra dava açmaları halinde seçime katılma hakkı? tanındığı vurgulandı. Açıklamada, şöyle denildi:

?Böylece mahkeme kararımızın değiştirilmesine yol açan bir sonuca ulaşılmıştır. Anayasa'nın 153. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve tüm yargı organlarını bağlayacağı kuşkusuzdur. Bu bağlayıcılığa karşın, kararlara uyulmaması ya da mahkemenin öngörmediği bir sonuç çıkarılması, Anayasa'nın 153. maddesinin ihlal edilmesi sonucu doğurur.?

?Sürpriz oldu'

Bu açıklamadan kısa bir süre sonra, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Paksüt'ten ?Bu açıklama heyette görüşülmedi. Benim için de sürpriz oldu. Başkan Haşim Kılıç'ın kendi görüşüdür? açıklaması geldi.

Paksüt, ?Hangi belediyelerin seçime girip girmeyeceğine karar verecek olan YSK'dır. Anayasa ihlali yorumuna katılmıyorum. Seçimler konusunda nihai karar organı YSK'dır. Yargı organları arasında böyle bir hiyerarşi yoktur? dedi.

Danıştay kararına, İçişleri Bakanlığı'nın itiraz hakkı bulunuyor. Bu durumda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, itirazı görüşecek. Karar değişirse, YSK da beldelerle ilgili kararını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak.

Milliyet

Anayasa Mahkemesi, 367 kararı ve eğitim özgürlüğüyle ilgili anayasa değişikliğini iptal etmesi sebebiyle çok tartışıldı. Ancak bazı çevrelerin beklentisinin aksine AK Parti'yi kapatmadı; belediyelerle ilgili düzenlemede CHP'nin talebini reddetti.

Bu iki gelişmenin ardından sahneye Danıştay çıktı. Danıştay, şimdi bir dönem Anayasa Mahkemesi'ne yöneltilen eleştiriyle karşı karşıya: "Yetkilerini aşıyor." Ortak kanaat ise şu: "Anayasa Mahkemesi'nin yerini Danıştay alıyor."

Danıştay'ın, nüfusu 2 binin altındaki belde belediyelerin kapatılmasıyla ilgili kanunun yürürlük tarihini 22 Mart yerine 6 Aralık olarak belirlemesi, belediyeleri kapanmaktan kurtardı. Danıştay, bu denetimi, İçişleri Bakanlığı'nın genelgesini denetlediği iddiası üzerinden yaptı. Ama hukukçular, belde belediyelerin idari bir işlemle değil kanunla kaldırıldığına dikkat çekerek, Danıştay'ın yetkisini aştığını vurguluyor. Anayasa Mahkemesi'nden umudunu kesen CHP de yönünü buraya çevirmiş durumda. CHP, seçmen kütüklerinin iptali için dava açma hazırlığında. İşçi Partisi, dün başvuruda bulundu. DSP, bugün müracaat edeceğini açıkladı.

Danıştay, idari işlemlerin yargısal denetimini yapıyor. İdari işlemlerin kanunlara uyup uymadığına karar veriyor. Anayasa Mahkemesi ise kanunların Anayasa'ya uygunluğunu denetliyor. Anayasa Mahkemesi'nin cumhurbaşkanlığı seçimi sürecindeki 367 kararı ile eğitim özgürlüğüyle ilgili değişikliğini iptal eden kararının Anayasa'ya aykırı olduğu tarihe not olarak düşüldü. Ancak mahkeme, AK Parti'yi kapatmayarak kendini tartışmalardan kısmen uzak tuttu. Tam bu sırada idari yargıdan ve Danıştay'dan ilginç kararlar çıkmaya başladı.

Danıştay'la ilgili tartışmalar 2. Daire'nin 8 Şubat 2006'da verdiği karara kadar uzanıyor. Daire, Aytaç Kılınç isimli anaokulu öğretmeninin okula gidiş-gelişlerde başörtüsü taktığı için Gölbaşı Bayrak Garnizonu Anaokulu'na müdür olarak atanmasının sakıncalı olduğuna hükmetti. Dairenin kararıyla başörtüsü yasağının sokağa taşındığı yorumları yapıldı. Aynı günlerde 8. Daire, meslek lisesinde okuyan ve mezun olanların açık öğretim liselerine geçmesine imkân sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinin yürütmesini durdurdu. Danıştay, üniversitelerde eğitim özgürlüğü getiren Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan anayasa değişikliği sonrası verdiği kararla yeniden gündeme geldi. Danıştay Başkanlar Kurulu'nun, 'üniversitelerde kıyafet yasağının kaldırılmasının Cumhuriyet'in kazanımlarına aykırı olacağı' yönündeki bildirisinin ardından ilginç bir karar alındı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın, anayasa değişikliğine uyulmasına ilişkin rektörlüklere gönderdiği yazı 'genelge' olarak kabul edilerek, yürütmesi durduruldu.

Danıştay, ilköğretim 5. sınıfı bitiren öğrencilerin yaz tatilinde Kur'an kurslarına gitmelerine imkan veren Diyanet İşleri Başkanlığı Yasası'nın bazı hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğunu da savundu. İlgili maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Ardından hükümetin Doğu'da doktor açığını kapatmak için çıkardığı zorunlu görevlendirmeye ilişkin genelgenin yürütmesini durdurdu. Önceki gün ise belediyelerin Kur'an kursları ve öğrenci yurtlarına yakacak yardımı yapmasını engelledi.

Danıştay, Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun açtığı pek çok davada Adalet Bakanlığı'nın hakim-savcı alımı işleminin durdurulmasına karar verdi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, hakimlik ve savcılık sınavını yapma yetkisini Adalet Bakanlığı'na veren kanun maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusunda bulunmuştu. Ancak mahkeme, bu başvuruyu reddetmişti.

Danıştay kararı Anayasa ihlali

Kapatılan belediyelerle ilgili Danıştay kararı, yerel seçimler öncesi belirsizliğe yol açarken, yargı kurumlarını da karşı karşıya getirdi. Anayasa Mahkemesi, nüfusu 2 binin altında kalan belediyelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemenin iptal başvurusunu reddetmişti.

Buna rağmen Danıştay, kapatılan belediyelerin seçime girebilmesinin yolunu açtı. Danıştay'a göre, 22 Mart'ta Resmî Gazete'de yayımlanan yasa, Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararını açıkladığı 6 Aralık'ta yürürlüğe girdi. Dolayısıyla 2 ay içinde mahkemeye başvuran belde belediyeleri seçime katılabilecekti. YSK da, bunu esas alarak 6 Şubat'a kadar iptal davası açan belde belediyelerinin seçime girebileceğine hükmetti. Ankara'da tartışmalara yol açan gelişme, Anayasa Mahkemesi'nin sert tepkisini çekti. Danıştay kararının kendilerinin ulaştığı sonucu yansıtmadığını açıklayan Yüksek Mahkeme, kararlarının tüm yargı organlarını bağladığına işaret etti. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına uyulmaması ya da mahkemenin öngörmediği bir sonuç çıkarılması Anayasa'nın 153. maddesinin ihlal (göz ardı) edilmesi sonucunu doğurur." denildi. Söz konusu açıklamaya hukukçular da destek verdi. Anayasa Mahkemesi'nin eski Raportörü Prof. Dr. Mehmet Turhan, hiçbir yargı organının Yüksek Mahkeme'nin kararını değiştiremeyeceğinin altını çizdi: "Danıştay, siyasî saiklerle hareket ediyor. Amaca göre yorum yapılıyor. O zaman da böyle ga-riplikler ortaya çıkıyor.

Nüfusu 2 binin altındaki belde belediyelerin kapatılması, Anayasa Mahkemesi ile Danıştay'ı karşı karşıya getirdi. Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararlarına rağmen Danıştay'ın dava açma süresini 6 Aralık'tan başlatmasına yazılı açıklamayla tepki gösterdi. Açıklamada, Yüksek Mahkeme'nin gerekçeli kararında adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarına yönelik iptal başvuruları için başlangıç tarihinin 22 Mart olduğu belirtildi. Bu sebeple Danıştay'ın dava açma süresini 6 Aralık'a çeken kararı ile YSK'nın buna uymasının Anayasa Mahkemesi'nin ulaştığı sonucu yansıtmadığı vurgulandı. Açıklamada şöyle denildi: "Anılan kararlar Anayasa'ya uygun görülerek iptal edilmeyen ve kapatılan belde belediyelerinin de tümünün seçime katılmalarına olanak sağlayacak bir sonuca yol açmıştır. Anayasa'nın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve tüm yargı organlarını bağlayacağı kuşkusuzdur. Bu bağlayıcılığa karşın Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına uyulmaması ya da mahkemenin öngörmediği bir sonuç çıkarılması Anayasa'nın 153. maddesinin ihlal (göz ardı) edilmesi sonucunu doğurur.''

Anayasa Mahkemesi'nin uyarısına Başkan Vekili Osman Paksüt'ten ilginç bir itiraz geldi. Paksüt, açıklamanın heyetin bilgisi dahilinde olmadığını ileri sürdü. Paksüt, "İçeriği konusunda mutabık değilim. Başkanlık şüphesiz Mahkeme'yi temsil eder, geçmiş teamülleri dikkate almalı. Açıklamaya içerik olarak katılmıyorum." dedi.

Eski raportör Turhan: Danıştay, siyasî saiklerle hareket ediyor

Danıştay'ın Anayasa Mahkemesi'nin kararını dikkate almayarak dava açma süresini genişletmesine anayasa hukukçuları da tepkili. Anayasa Mahkemesi'nin eski Raportörü Prof. Dr. Mehmet Turhan, Danıştay'ın Anayasa Mahkemesi'nin kararını değiştirmeye yetkisi bulunmadığını belirtti.

Turhan, "Hiçbir mahkeme Anayasa Mahkemesi'nin kararını değiştiremez. Danıştay, siyasî saiklerle hareket ediyor. Amaca göre yorum yapılıyor. O zaman da böyle gariplikler ortaya çıkıyor. Afrika'daki devletlerde bile böyle kararlar olmaz. Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi'nin kararları, yasamayı da yürütmeyi de yargıyı da bağlar."

METİN ARSLAN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber