A&G araştırma şirketinden 29 Mart öncesi siyasi analiz

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 16 Şubat 2009 09:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

A&G ARAŞTIRMA'NIN SAHİBİ ADİL GÜR YAKLAŞAN 29 MART'I VE PARTİLERİ DEĞERLENDİRDİ

?Muhalefet aday belirlemede çok geç kaldı, bu durum iktidar partisinin işine yaradı. AK Parti ve CHP, 29 Mart'ta, olası bir genel seçimde alacakları oydan çok daha fazla oy alacak fakat açılımlar oy getirmeyecek?.

29 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere 41 gün kaldı. Artık tüm partiler sahada ama önceki yıllara göre öyle hemen fark edilir bir seçim havası da yok. Daha çok AK Parti ve CHP'nin İstanbul ve Ankara adayları öne planda. Çok sayıda kamuoyu araştırması yapan, son olarak CHP ve AK Parti'nin siyasi açılımlarını kapsayan çalışması medyada yer bulan A&G Araştırma'nın sahibi Adil Gür ile seçimleri konuştuk.

29 Mart'a bir buçuk aydan az zaman kaldı. Partiler adaylarını açıkladı, sloganını, seçim şarkılarını belirledi, meydanlara indi. Hava nasıl, seçim havasına girildi mi yoksa Ergenekon başta olmak üzere gündemin gölgesi mi düşüyor seçimlere?

Son söylediğinize katılıyorum. Türkiye ilk defa bu kadar sönük bir seçim atmosferi içinde. İnsanlar seçimi Kılıçdaroğlu-Topbaş, Kılıçdaroğlu-Erdoğan veya Baykal-Erdoğan arasındaki söz düellosuyla takip ediyor. Türkiye'nin değişik yerlerinde de hava aynı. 22 Temmuzda da aynı şey olmuştu. Çok partili sisteme geçildiğinden beri ekonomi üzerinden giderdi seçim kampanyaları. Ama 22 Temmuz'da 367 kararı, genelkurmay bildirisi üzerinden yürüdü. Ekonomi, neredeyse hiç konuşulmadı. Bu seçimlerde de, yapılanlardan yapılacaklardan çok ülkenin içinde bulunduğu ruh haliyle ilgili tartışmalar yapılıyor, CHP'nin açılımları, Ergenekon, Davos... Seçimlerde konuşulması gerekenler konuşulmuyor. Bu da hem iktidarın hem ana muhalefetin işine geliyor.

Neden işine geliyor?

Yerel seçimlerde insanlar adaya oy veriyorum dese de, aslında partiye oy veriyor. Bu nedenle partilerin ülke genelinde alabileceği oy, yerel seçimde alabileceği oyu etkiliyor. Yani bir ilde yönetimin değişebilmesi için o partinin ülke genelinde oyunu birkaç puan artırabilmesi lazım. 20 gün önce Türkiye genelinde geniş kapsamlı bir araştırma yaptık ve ?partiye mi oy vereceksiniz adaya mı? diye sorduk. Her iki kişiden biri partiye, biri adaya dedi ama uygulamada böyle olmuyor. Parti olmadan adayın performansı yeterli olmuyor.

Yerel seçim tarihimizde bu hep mi böyleydi?

Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla partiler ön plana çıkmaya başladı. İnsanlar, eskiden partileri oradaki milletvekili ya da başkan adayı ile değerlendirirdi. Televizyonun gazetelerin internetin yaygınlaşmasıyla partilere ve liderlere bakarak oy vermeye başladı.

Yerel seçimlerde iktidar partileri, icraatın başı olduğu için daha mı avantajlıdır muhalefet partilerine göre?

Hizmet anlamında evet. Her yüz seçmenden 35'i oyumu iktidara verirsem daha çok hizmet alırım diye düşünüyor. Araştırmalar bunu gösteriyor.

MUHALEFET ÇOK GEÇ KALDI

Partilerin seçim kampanyalarını nasıl buluyorsunuz?

Bu yerel seçimde partiler her şey için çok geç kalmış durumda. 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi seçimlerden 6 ay, bir yıl önce kapı kapı gezmeye oy kazanmaya başlamıştı. Bugün ise muhalefet partileri iktidardan daha sonra belirledi adaylarını! Oysa seçim kampanyalarının gecikmesi her zaman iktidarın lehinedir.

Neden?

Kampanyalar ne kadar erken başlar, ülke sorunları tartışılırsa, iktidarın o kadar çok yıpranması doğal ve kaçınılmazdır. Seçimle kampanya arasındaki süre kısaldıkça konuların konuşulma, kitlelere ulaşma süresi azalır yani zaman iktidar lehine işler.

CHP uzun yıllardır ana muhalefet partisi. İktidara talip bir parti olarak bu bilgiye CHP sahip değil mi, neden bu kadar gecikmiş olabilir?

Sorunun muhatabı değilim ama eğer ben ana muhalefet partisi yöneticisi olsaydım İstanbul Ankara İzmir gibi illerde adaylarımı seçimden asgari 6 önce belirler, daha fazla ev gezip politikalarımı anlatırdım. Bu alacağım oyu hedefimin üstüne taşırdı. CHP de, MHP de diğerleri de çok gecikti. MHP daha bir hafta önce ilan etti İstanbul adayını. DSP ve SP de. Halbuki seçimlere 2 aydan daha kısa bir süre kalmıştır. Velhasıl atı alan Üsküdar'ı geçmiştir.

AK Parti Üsküdar'da yani?

Bana göre bu seçimin iki kârlı partisi var zaten; iktidar ve ana muhalefet partisi. Çünkü yerel seçimlerde insanlar gönlündekinden çok, yarışana oy verirler. MHP'ye DSP'ye ANAP'a ve diğerlerine oy verecek seçmenlerin önemli bölümü, partisiyle arasında gönül bağı yoksa yarışan iki partiden kendini yakın hissettiğine oy verir. Bu nedenle hem AK Parti hem CHP muhtemel bir genel seçimde alabileceklerinden daha fazla oy alacaklardır.

AK PARTİ BU İŞİ BİLİYOR

Kampanyaları, kendilerine güven ve halka güven telkin etme performansları nasıl partilerin? AK Parti'den başlayalım.

AK Parti'nin, RP geleneğinden gelen bir belediyecilik anlayışı var. RP ile kazınılan belediyelerden o günden bugüne kaybedilenlerin oranları yüzde 1'den fazla değildir ve üstelik üzerine yeni belediyeler eklenmiştir. Bu şu demektir: AK Parti belediyecilik işini iyi becermektedir. Bunda belediyelerin halkla iç içe olmasının, sosyal yardımlaşmanın çok etkisi vardır. Bugün muhalefet partisi belediyeleri de AK Parti belediyelerini taklit etmektedir. Ayrıca Ak Partili belediyeler çok şanslıdır.

Nasıl şanslı?

Geçen yılki küresel ısınmayı düşünün. Bu yıl yağmur yağmasaydı AK Parti ağzıyla kuş tutsa İstanbul'da oy kaybederdi. Ama maşallah bardaktan boşanırcasına yağıyor yağmur. 1993'ü hatırlayın. İstanbul'un en kurak yılıydı. Su kesintileri vardı. Bu, Sözen yönetiminin eksi hanesine yazılmıştı. Bir yıl sonra yağan yağmur da Erdoğan'ın artı hanesine yazıldı. Siyasette tek başına çalışmak, proje üretmek yeterli değil. İnsanlar gibi partilerin de şansa ihtiyacı var. Davos mesela. Böyle bir şans, bir başbakanın eline yüz yılda bir geçer. Bu da Tayyip Bey'e nasip olmuştur.

DAVOS 1-2 PUAN GETİRİR

Davos çıkışı AK Parti'nin oyunu artırır mı?

Hemen o hafta seçim yapılsaydı AK Parti alabileceği oyun 8-10 puan üzerinde oy alacaktı. Ama seçim günü ile sıcak gündem arasındaki zaman uzadıkça bunun oya etkisi giderek azalır. 22 Temmuz seçimlerinde de AK Parti oylarının yüzde 47'e çıkmasında ?27 Nisan bildirisinin etkisi oldu? dendi ama bizim Ocak ayında yaptığımız araştırmalarda oylar zaten yüzde 45'ler mertebesindeydi zaten. Bize göre, bildirinin etkisi 1-2 puan olmuştur. Bu manada Davos'un da 29 Marta etkisi 1-2 puan olacaktır. AK Parti seçmen nezdinde hâlâ alternatifsizdir. Bu AK Partiye 29 Mart seçimlerinde yüksek oranda oy sağlayacaktır. AK Parti çok başarılı olduğu için değil, mevcutlar içinde ?kötünün iyisi? olduğu içindir. Ayrıca Başbakan'ın aday belirlemede milletvekillerinin etkisinde kaldığını, yerel yönetimlerde küskünler olduğunu düşünüyorum. Bir de İzmir Adana Diyarbakır Mersin gibi kazanma ihtimali olan yerlerde çok flaş adaylar koyamamıştır. Bu nedenle pek çok araştırmacının söylediğinin aksine bir tespitte bulunacağım. Bu seçimde AK Parti il genel meclisinde, belediye başkanlığında alacağı oydan daha fazlasını alacaktır.

AÇILIMLARDAN OY ÇIKMAZ

CHP'nin performansı nasıl, açılımlar oy olarak geri döner mi CHP'ye?

CHP aday belirlemede çok geç kaldı. Açılımların kısa vadede CHP'ye oy getirmez. Hiç kimse aslı varken muadiline oy vermez. Bu AK Parti için de geçerli. Tunceli'deki yardımlar Alevi seçmenlerin AK Parti'ye bakışını değiştirmez. Çünkü Türkiye'de takım tutar gibi parti tutulur.

Yaptığımız araştırmaya göre, halkın büyük kesimi CHP'nin çarşaf açılımını, AK Partinin Alevi açılımını samimi bulmuyor, seçim yatırımı olarak görüyor. Ama öyle olsa da olumlu bulanlarda da var. Orta ve uzun vadede Sünnilerin yönettiği bir partide Alevilere sıcak yaklaşılması veya dine uzak diye bilinen bir partinin en azından dindarlara düşmanca tavır içinde olmaması hem o partiye oy sağlayacaktır hem de laik-anti laik kutuplaşmasını azaltıp siyasetin yumuşamasına, demokrasinin normalleşmesine olumlu katkı yapacaktır.

CHP açılımları köy kahvesindeki amcaların gönlünü yumuşattı belki ama teşkilatta ve tabanda partiye gönülden bağlı olanlar da hayal kırıklığı yarattı. Taban da kayıp olur mu?

Olmaz. Son dört ayda yaptığımız çalışmalara göre CHP'ye oy veren her iki seçmenden biri, açılımları desteklemektedir. Biri ise şiddetle eleştirmektedir ama CHP'nin avantajı, AK Parti karşı olanların oylar bölünmesin diye oyunu CHP'ye verecektir. CHP'nin kaybı olmayacaktır.

BAYKAL BU KEZ BAŞARDI

Ne oldu CHP neden şimdi ihtiyaç duydu bu açılımlara?

Aslında Deniz beyin dindarlara, dine bakışı CHP'nin bugünkü açılımlarına uzak değildir. Açılımların bugüne kadar olmamasını Deniz beyden çok CHP yönetimiyle ilgili bence. Dikkat edin, CHP'nin bütün açılımları, Baykal'ın tek yetkili olduğu son kurultaydan sonra geldi! Belki de CHP yönetimindeki dine, dindarlara soğuk bakan grup tasfiye edildi, bu bir varsayım tabi?

Palyatif tedbirler ya da seçim yatırımı değil yani?

Ben bu açılımların seçimlerden sonra da devam edeceğini düşünüyorum. Baykal çok deneyimli bir siyasetçidir, kısa vadede bunun oy getirmeyeceğini bilir. Ama halkın yüzde 99'nun Müslüman olduğu, AKP'li CHP'li DSP'li MHP'li DTP'li? halkın yüzde 93'ünün ?din hayatımda çok önemli' dediği bir ülkede iktidar olmanın yolunun buradan geçtiğinin farkına varmış durumda.

KILIÇDAROĞLU NE YAPSIN?

Çarşaf açılımı Eyüp aday adayının rüşvet iddiaları nedeniyle bir şekilde ?Sevigen krizi?ne döndü. Bu, seçmenin CHP'yi samimiyet açısından sorgulamasına neden olur mu?

CHP'nin İstanbul'da Kemal Kılıçdaroğlu ile yürüttüğü kampanya dürüstlük ve yolsuzluklar üzerine kurulu. Ortada bir iddia, iddia sahipleri ve bunu reddedenler var. Ne derece doğru bilebilmek mümkün değil ama en azından şu yapılmalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu İstanbul'da kazanmak, kampanyanın inandırıcılığını sağlamak istiyorsa Mehmet Sevigen'i en azından seçime kadar yanından uzaklaştırmalı.

Seçim öncesi hız kazanan bu tür iddialar, haber ve meydan okumalar seçmeni etkiliyor mu?

Hayır, küçük bir yüksek eğitimli seçmen dışında etkili olacağını sanmıyorum. İnsanımız çok dürüst birini istemez yerel yönetimlerde. Adam kaçak kat çıkıyor. Yarın bir gün af olacak diye umuyor. Çok dürüst olursa yıkar mıkar diye düşünüyor. Bizim insanımız çalışan başkan ister. Yaptığımız araştırmalarda şunu sorduk birkaç kez: Namuslu çalışkan dürüst ama tembel bir başkan mı istersiniz yoksa iş yapan ama amiyane tabirle ?götüren' bir başkan mı? Seçmenin büyük kısmı ?götürürse de çalışan başkanı isterim yeter ki hizmet gelsin? diyor. Muhalefet partilerinin yolsuzluk veya başarısız belediyecilik kampanyaları çok da doğru bir strateji değil doğrusu. İstanbulluların yüzde 52'si Kadir Topbaş başarılı, yüzde 30'u kısmen başarılı diyor. Yüzde 18'i başarısız diyor. Topbaş başarısız diye kampanya yaparsanız boşuna para ve zaman harcarsınız.

Hâlbuki?

Hâlbuki işsizlik, yoksulluk kriz gibi genel yönetimle ilgili yapsalardı daha doğru. Bu arada muhalefete de ücretsiz siyasi danışmanlık yapmış oldum. (gülüyor)

MHP, YİNE 3. PARTİ OLACAK

Ya MHP?

MHP mesela Ankara Beypazarı'nda başarılı bir ismi aday göstermiştir ama Gökçek ile Karayalçın kavgasının arasında kalmıştır. Ankara'daki seçimin kaderini MHP'nin oyu belirleyecek. MHP Ankara'da yüzde 15'ten fazla oy alırsa, Gökçek'in işi zora girer. Aynı şey Adana'da da söz konusu. MHP ve AK Parti yarışından CHP karlı çıkacaktır. Ben Bahçeli'nin yerinde olsaydım İstanbul'da popüler bir adayım yoksa partinin bir genel başkan yardımcısını aday gösterirdim. İstanbul adayı tanınmamaktadır. Oysa burada alacağınız her oy Türkiye genelinde alacağınız oya yüzde 20 etki etmektedir.

Seçimlerin ana muhalefet partisinin kim olacağını belirleyeceği yorumları var, MHP CHP'ye rakip olabilir mi sizce?

Hayır. CHP 22 Temmuz'da aldığı oyların asgari 4, 5 puan üzerinde, yüzde 25'i az geçebilir bir oy alacaktır bu seçimlerde. Ana muhalefetin kim olacağı tartışmasını yersiz gereksiz. Zira iki parti arasında en az 10 puanlık fark olacak, CHP yerini sağlamlaştıracak ama CHP için başka bir sıkıntı vardır.

CHP SARIGÜL'DEN KORKSUN

Nedir?

Mustafa Sarıgül Şişli'de yüzde 75-80 oranında oyla yeniden başkan seçilecektir. Kanaatime göre de önümüzdeki dönemde ya DSP içinde bir liderlik mücadelesine girecek veya yeni bir parti kuracaktır. CHP'ye Sarıgül liderliğinde ciddi bir rakip gelmektedir. Sarıgül'ün araştırmalara göre -elitler beğenmese de- halk nezdinde bir kabul görünürlülüğü vardır. Türkiye'de kim parti kursun diye sorduğunuzda birinci sırada Sarıgül çıkmaktadır. Artı, Sarıgül CHP'nin 50, 60 yıldır yapamayıp bugün yapmaya çalıştıklarını 5, 10 yılda yapmıştır. Şişli'de Alevisiyle Sünnisiyle Kürdüyle sağcısı solcusuyla dindarıyla dindar olmayan ile kucaklaşmıştır. Şişli'de oylar yüzde 80 civarı Sarıgül'e, büyük şehirde AK Partiye gidecektir.

Diyarbakır da tartışmalı bir il. Orada durum ne olur?

TRT Şeş ile başlayan açılım, Anayasanın demokratikleşeceği adımları ne getirir götürür kestirmek zor ama gördüğüm de şu: Diyarbakır'da AK Parti'nin işi zor. Orada seçmen adaya değil partiye oy vereceğini söylüyor. Adayın kim olduğunun önemi yok. Orada bizden olanlar ve olmayanlar kavgası var. Oylar iki parti arasında yoğunlaşmakta. Türkiye genelinde önemli oy oranına sahip olan CHP veya MHP o bölgede yoktur. 22 Temmuz'a kadar bölge halkının hükümetten beklentileri vardı ama devlet yanlısı tavır AK Partiye sempatiyi azaltmıştır.

TRT Şeş'in açılmasının, Ergenekon'un etkisi ne olur?

Enteresandır, TRT Şeş ile ilgili bir araştırma yaptık. Şeş'e en çok kızanlar MHP ile DTP'lilerdir. Ergenekon'da somut, kesinleşmiş mahkeme kararları olmadığı için etkisi olmaz. Ergenekon ile ilgili halkın kafası biraz karışık.

DİKKAT, KANDIRILMAYIN!

Seçimler yaklaşıkça gün be gün anketler yansıyacak medyaya. Anketlerin özellikle kararsız seçmenin oyunu etkileme gücü var mı?

Türkiye'de seçmenler kamuoyu araştırmalarına itibar etmiyorlar. Birincisi bu. İkincisi tüm araştırmalar medyada yayınlandığı için -medyanın tamamını kast ediyorum- insanlar acaba mı diye bakıyor. Ama yerel seçimlerde kamuoylu araştırmalarının şöyle bir etkisi var: İnsanlar yarışana oy veriyor ama İstanbul gibi iki adayın değil 3 veya daha çok partinin yarıştığı yerlerde. AK Parti kazanmasın CHP'ye oy vereyim, CHP kazanmasın AK Parti'ye oy vereyim diyen MHP'li seçmenler olabilir. Veya AK Parti kazanmasın MHP'ye vereyim diyen CHP'li seçmen olabilir. Ya da ?Ya zaten AK Parti kazanıyor, ben SP'ye ya da BBP'ye vereyim de onlar güçlensin diyen de olabilir.

Seçmen anketlere bakarken neye dikkat etsin, güvenilirlik açısından?

Kimin yaptırdığı, arkasında kimin olduğu, araştırmanın maliyetini kimin ödediği belli değilse o araştırmaya inanmasınlar. Zira bugün küçük bir ilde ilçede ciddi bir araştırmanın maliyeti 20, 25 milyar TL. Ülke genelinde ise 40, 45 milyon lira. Hiçbir araştırma şirketi, halkım ne olduğunu görsün diye yapmaz bunu.

Manipüle ediliyor diyorsunuz?

Gayet tabi ediliyor. Seçim dönemlerinde çok olur. O yüzden parayı ödeyene ve o araştırmayı yapan kuruluşun geçmişine bakmak lazım.

A&G HİÇ BİR PARTİYE ANGAJE DEĞİL

Siz herhangi bir partiyle çalışıyor musunuz?

Hayır. AK Parti, CHP ve MHP ile ne bugün ne geçmişte yapmış olduğumuz tek liralık dahi işbirliğimiz söz konusu değildir. A&G Araştırmanın bu kadar tarafsız kalmasının, seçimlerde isabetli sonuçlarda bulunmasında da doğru bir adımıdır bu.

Niye çalışmıyorsunuz bu partilerle, ilke kararı falan mı?

Biz bir siyasi parti ile çalışmayı doğru bulmadığımız için değil siyasi partiler bizimle çalışmayı arzu etmemelerinden. Ya onların kendilerine göre güvendikleri adamları var ya da bazıları doğruları duymaktan korkmakta. A&G hiçbir partiye angaje değildir, bu işimizin gereğidir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber