Öğretmenlerin hakları yoktur

Haber Giriş : 15 Aralık 2004 06:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eğitim işinin temeli öğretmendir. Bu mesleği, toplumda prestijli meslek olmaktan çıkaran uygulamalar devam ettikçe eğitimde başarısızlık devam edecektir. Yasalar, yönetmelikler çıkarmak, ders programlarını değiştirmek veya okul binalarının şeklini yenilemek, yeni tarzda bina inşa etmek, eğitim sorunlarına çözüm olamaz.

Toplumumuzun, öğretmenliğe yönelik övücü, onu kutsallaştıran bir yaklaşımı olmasına karşın, bu mesleği iyi tanıdığı söylenemez. Genel olarak öğretmen, bizde bilgi aktaran ve toplumun ortalama değerlerine sahip, örnek insan olarak görülmek istenmektedir. O, bir mesleği icra eden ve herkes gibi "bir birey olarak" görülmez. O, zamanının önemli bir bölümünü evinde geçiren, boş zamanı bol olan biri gibi görülmektedir. O nedenle bizim toplumumuzda öğretmenlik, özellikle sınıf öğretmenliği, bayanlara daha uygun bir meslek olarak görülür ki evinde kocasına, çocuklarına zaman ayırabilsin!

ÖĞRETMENLİK KUTSAL BİR MESLEK DEĞİLDİR

Gerçekte öğretmenlik mesleği önemli olmakla beraber, kutsal bir meslek değildir. Kutsal olan şey eleştirilemez ve değiştirilemez. Buna karşılık öğretmenlik, eleştirinin ve değişimin süreklilik göstermesi gereken bir meslektir. Öğretmenin doğru ve idealist biri olmasını istemesi halkın hakkı olmasına karşın, doktordan, avukattan istemediği bir çok şeyi öğretmende özellikle de onun özel yaşamında görmek istemesi, doğru kabul edilemez. Hele boş zamanı bol bir meslek olarak görülmesi ise hiç kabul edilemez. Ayrıca öğretmenliğin bunca yıldır, "kutsal meslek" olarak tanımlandığı her yerde kaybedenlerin öğretmenler olduğunu hatırlatırım.

Birçok meslek grubunun, yaptıkları işten doğan hakları vardır. Ayrıca bu mesleğin ürettiklerinden yararlananların da. Doktorun hakları olduğu gibi hastanın, avukatın olduğu kadar sanığın da hakları var. Bu haklar, çoğu kez hukuk tarafından da korumaya alınmıştır. Doktor, pekala eğer ameliyat gerektiren bir hastayla karşılaşır ve hastanesinde yeterli araç-gereç yoksa onu ameliyat yapmayabilir ve bir başka hastaneye gönderebilir. Öğretmen, 60 kişilik sınıftaki çocuklara, "burada eğitim olmaz bir başka okula gidin diyemez." Öğretmenlerin, hakları yoktur. Onların sahip olması gereken yeterlilikler ve yapmaları, yerine getirmeleri gereken görevleri vardır. Oysa bunların yanında;

Öğretmenin kalabalık olmayan sınıflarda ders yapmama,

Öğretmenin işiyle ilgili hazırlıkları okulda ve uygun ortamda yapma,

Yeter derecede eğitim materyalleriyle donatılmış bir ortamda ders yapma,

Normal bir yaşam sürdürecek kadar ücret alma,

Ders programlarının ve öğretim yöntemlerinin belirlenmesinde ve okulda eğitimle ilgili alınacak kararlarda söz hakkı ve belirleyici olma hakkı vardır.

Bu hakları uzatmak mümkün. Acı olan bu hakların aşağı yukarı tamamının devlet tarafından ve halk tarafından göz ardı ediliyor ve çiğneniyor olmasıdır. Üstelik bu hakları gasp edenlere karşı öğretmenin hiçbir hukuki dayanağı yoktur.

Veliler içinde aynı durum geçerlidir. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlikle hiçbir ilgisi olmayan kişileri, vekil öğretmen veya sözleşmeli öğretmen olarak öğrencilerin karşısına çıkarırken, veli, "devletin benim çocuğuma böyle bir öğretmenle eğitim vermesi suçtur" diyememektedir. Dese de böyle bir suç yoktur.

ÖĞRETMEN HAKLARI BİLDİRGESİ HAZIRLANMALI

Eğitim-öğretim işinin başarıya ulaşması büyük ölçüde öğretmenlerin haklarının ne olduğunun belirlenip, öğrencinin ve velinin haklarıyla birlikte hukuki güvence altına alınmasıyla olur. Burada yanlış olan, öncelikle öğrencilerin ve velinin haklarının güvence altına alınmaya çalışılmasıdır. Örneğin Milli Eğitim Bakanı bir açıklamasında, önümüzdeki öğretim yılıyla birlikte, öğrenci ve velisiyle, okul arasında bir sözleşme yapılacağını belirtmektedir. Eğitimle ilgilenen birçok kişinin böyle bir uygulamanın olması gerektiğini düşündüğünü biliyorum. Özellikle Batıda uygulanan bu sistemin öğrenci ve veli açısından demokratik bir hak olduğu kuşku götürmez. Bu hakkın istenildiği biçimde uygulanması için okulun değil öğretmenin haklarının hem öğrenci, hem veli, hem de okul yönetimi tarafından (dolayısıyla bakanlık tarafından) tanınması gerekir. Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı'na ve eğitim sendikalarına düşen "öğretmen hakları bildirgesi" hazırlamak olmalıdır. Unutmayalım ki öğretmenin memur olarak sahip olduğu haklar, onun mesleğinden dolayı sahip olduğu haklar değildir.

Muharrem İNCE -Yalova Milletvekili (Fizik Öğretmeni)/BİRGÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber