2. iddianameden önemli ayrıntılar

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 25 Mart 2009 17:57, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Şener Eruygur, TBMM'yi ortadan kaldırmakla suçlanıyor

Ergenekon soruşturmasının 2. iddianamesinde, eski Jandarma Genel Komutanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) ortadan kaldırmakla suçlanıyor. Eruygur hakkında 23 adet suçlama bulunuyor. Eruygur'un 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede göre Eruygur hakkındaki suçlamalar şöyle;

"2863 Sayılı Kanuna Aykırılık, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Açıklama, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme, Bir Adet Ateşli Silah ve Mutat Sayıdaki Mermileri Bulundurma, Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Tahrip Etme Amacı Dışında Kullanma Hile İle Alma Çalma, Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Belgeleri Temin Etme, Hukuka Aykırı Olarak Kişiler Verileri Kaydetmek, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetmek, Pek Az Sayıda Mermi Bulundurma veya Taşıma, Resmi Belgede Sahtecilik, Ruhsatsız Ateşli Silahlarla, Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma, Sayı ve Nitelik Bakımından Vahim Olan Silah veya Mermileri Satın Alınması Taşınması Bulundurulması, Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme, Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını, Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama, Yargıç üzerinde nüfuz kullanmak, Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek"


2. Ergenekon İddinamesinden: Kanadoğlu şüpheli

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde,

"Şüpheli Turan Çömez'in mevcut deliller, incelemeler ve telefon görüşmeleri göz önüne alındığında, Ergenekon silahlı terör örgütünün yargılanan sanıklarından, Güler Kömürcü, Mehmet Zekeriya Öztürk, Veli Küçük, Doğu Perinçek, Erkut Ersoy, Bekir Öztürk, Sevgi Erenerol, Oktay Yıldırım, Muammer Karabulut ile devam eden soruşturmada ki, şüphelilerden Mehmet Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon, Sinan Aydın Aygün, Ferda Paksüt, Mustafa Özbek, Mustafa Ali Balbay, Emin Şirin, Sabih Kanadoğlu ve Ufuk Mehmet Büyükçelebi ile irtibatlı olduğu belirlenmiştir."

"Tape No:7710 , 19.06.2008 tarihinde Ahmet Tuncay ÖZKAN ile Metin AKPINAR' ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.T. ÖZKAN'ın "Ama partinin tamamı bizim kadrolar tarafından oluşturulacak burda önemli olan şey abi ne kadar çok merkezde insanla yolculuk yapabilirsek ne kadar çok merkeze insan katabilirsek o kadar çok şey olacak ıı kabulü artacak ?.Aptüllatif ŞENER çalışıyor aynı zamanda Turan şeyde çalışıyor ÇÖMEZ" dediği, A.T. ÖZKAN' ın "ÇÖMEZ ŞEYDE BİZİMKİLERLE GÖRÜŞÜYOR" dediği

Görüşme içeriğinden şüpheli Turan ÇÖMEZ in de ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey yapılanmasıyla irtibatlı olduğu ve birlikte hareket ettiği anlaşılmaktadır."


Balbay: Turhan Çömez bakanlık beklentisi gerçekleşmeyince muhalif oldu

2. Ergenekon İddinamesinden: Balbay: Turhan Çömez bakanlık beklentisi gerçekleşmeyince muhalif oldu,

"Şüpheli Mustafa Ali Balbay'ın Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde, dijitalleri arasında bulunan "Lula makale" isimli word dosyasında " Turan Çömez Türkiye-Breziya parlementolar arası dostluk Grubu başkanı" başlıklı belge sorulduğunda, Turhan Çömez'i henüz milletvekli iken gazetenin Ankara bürosana gelip kendisiyle görütüğünü, o sıralarda partinden ayrılma ve ihracı gündemde olmadığını, ancak partinin politikalarını eleştirdiğini, bakanlık beklentisinin gerçekleşmeyince muhalif olduğunu, Başbakana bu kadar yakın olup da sonradan muhalif olmasının samimi gelmediğini, sorulan belgeyi Turan Çömez' in vermediğini, faks veya e-mail yoluyla gelmiş olabileceğini, özel bir isteği olmadığını, yalnız kendilerini anlamaya başladığı yönünde sözler söylediğini." denildi.


Kuvvayı Milliye Derneği'nde 'alternatif ordu' kurulmak istenmiş

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 2. Ergenekon iddianamesinde Kuvvayı Milliye Derneği'nin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne alternatif ikinci bir ordu kurma girişiminde olduğu iddiası yer alıyor. İddianameye göre; örgüt üyesi olduğu iddiasıyla daha önce yakalanan Murat Çağlar'ın ifadesinde, dernek yöneticilerinin birçok kez kendilerine mevcut orduya alternatif ordu kurma yetkileri olduğunu söylediğini belirtiyor.

Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar tarafından hazırlanan 2. iddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Aralarında Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Emekli Orgeneral Sener Eruygur'un da bulunduğu 56 sanıklı iddianamede Kuvvayı Milliye Derneği hakkında da çarpıcı iddialar yer alıyor. İddianameye göre; Türkiye'nin tehlike altında olduğunu iddia eden dernek yöneticileri TSK'ya alternatif ordu kurmak istemiş.

Örgüt üyesi olduğu iddia edilen Murat Çağlar'ın verdiği ifadele iddianamede şu şekilde yer alıyor; "Örgüt üyesi Murat ÇAĞLAR daha önceki tarihlerde yakalandığında, Kuvayı Milliye Derneğinde kaldığı süre içerisinde dernek yöneticilerinin kendilerine, vatanın elden gittiğini, bir an evvel halkın ayaklandırılması gerektiğini, ayrıca Kuvayi Milliye Derneğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunu, mevcut ordunun içinde bölünmeler olduğunu, vatan hainlerinin olduğunu anlattıklarını beyan etmiştir. Daha sonra alınan Cumhuriyet savcılığı ifadesinde de bu beyanlarını teyit etmiştir."


Tolon: O (Perinçek) bizim büyüğümüz, muhterem bir insan

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon'dan, Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'e büyük övgü. Tolon'a göre Perinçek muhterem bir insan... İşte iddianamede geçen o bölüm...

Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON'un ifadesinde, hiçbir siyasi oluşum içinde olmadığını beyan etmesine rağmen birçok siyasi oluşumu doğrudan yönlendirip koordine etmesi de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğunu göstermektedir.

Yine şüpheli Ahmet Hurşit TOLON'un birçok ortamda birlikte olmak istemediğini beyan ettiği sanık Doğu PERİNÇEK için, Tape No:4299 de kayıtlı 15.03.2008 saat:10.46 da, X Şahıs / Başkent Üniv. Rektörü ile yaptığı görüşmede, "...(kapatma davası için) öbür konuda inşallah öbür konuda mutlaka hele bu aşamada çok ciddi şekilde yürümek zorunda artık efendim ama orda da bir sıkıntım var o bitane eski siyasi partinin bişeyi var .... varya birisi" "İŞTE ESKİ SİYASİ PARTİNİN BİLMEM NESİ VAR HER ŞEYE DALAŞIYO BACAĞI SAKAT HANİ" dediği, Rektör'ün "ANLADIM ANLADIM" dediği, A. H. TOLON'un "HIH İŞTE O O. YOKSA BİZİM BÜYÜĞÜMÜZ MUHTEREM İNSAN YANİ. EVET ALLAH VAR" dediği, Rektör'ün "Ha anladım da şimdi tabi şöyle şimdi malum hep söylüyoruz ya ülke bize emanet edilmiş bu köprüden geçmek zorunda işte gele gele nereye geldik" dediği, A. H. TOLON'un "Doğru işte o köprüde köprünün bacağı demesemde tahtalarından biri o doğru yoksa bizim büyüğümüz muhterem insan yani Allah var" diyerek övgüyle bahsetmesi, köprünün bacağı olarak sanık Doğu PERİNÇEK'i göstermesi, özellikle isminden bahsetmemek için telefonda vasıflarını anlatarak gizliliğe riayet etmesi hususlarının, örgütsel irtibatın mahiyetini ve gizliliğe verilen önemi ortaya koymaktadır.


2. iddianameden: Eruygur, Hüseyin Çelik ve Egemen Bağış'ı da fişlemiş

- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, ADD Genel Merkezi Genel Başkan odasında Mehmet Şener Eruygur'dan ele geçirilen bir CD içerisinde üniversite rektörlerinin, belediye başkanlarının, milletvekillerinin ve bakanların bilgilerinin yer aldığı belirtildi.

CD içerisindeki iki excel dosyasında 2 bin 814 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerinin kaydedildiği ve böylelikle fişlendikleri iddia edildi.

İddiaya göre, YÖK ve üniversiteler başlıklı klasörde ise Dicle, Elazığ Fırat, Gaziantep, Malatya, Van Üniversitesi'ndeki öğretim görevlileri fişlendi.

Siyasi partiler klasöründe fişlenen bakan ve milletvekilleri arasında, Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Adana Milletvekili Ömer Çelik, Kültür ve Turizm eski Bakanı Atilla Koç, AKP'nin Genel Başkan Danışmanı Cüneyd Zapsu, 2004 yerel seçimlerinde AKP'den belediye başkanı olan şahıslar, RTÜK üyeliği adayları bulunuyor.


2. Ergenekon İddinamesinden:Büyük Türkiye İçin Gelecek Arayaşı 1. Kongresi notları Turhan Çömez'den çıktı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Büyük Türkiye İçin Gelecek Arayası 1. Kongresi notlarının Turhan Çömez'e ait flash bellekten çıktığı belirtildi. İddinamede, söz konusu toplantı ile ilgili, "Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bugüne hiç bu kadar yoğun, karmaşık, çeşitli ve çok boyutlu risk ve tehdit altında kalmamıştır. Mevcut sorunlar ilerleyen zaman diliminde muhtemelen daha da derinleşme eğilimi gösterecektir." denildi.


Levent Ersöz, TBMM ve Hükümet'i ortadan kaldırmakla suçlanıyor

- İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiğin 2. Ergenekon iddianamesinde, tutuklu sanık Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, TBMM ve Hükümet'i ortadan kaldırmakla suçlanıyor.

İddianamede Levent Ersöz'ün, TCK.'nın 311/1. maddesi "Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" ve TCK.'nın 312/1 maddesi "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs." suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor.

Ersöz hakkında iddianamede yer alan suçlamalar şöyle; "Silahlı Terör Örgütü Yönetme, Hukuka Aykırı Olarak Kişiler Verileri Kaydetmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Resmi Belgede Sahtecilik"


Orhan Pamuk, Ahmet Türk, Osman Baydemir, Fehmi Koru'ya suikast planı

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 2. Ergenekon İddianamesi'nde Kuvvayı Milliye Derneği üyelerinin Orhan Pamuk, Ahmet Türk, Osman Baydemir, Fehmi Koru gibi isimlere suikast düzenleyerek Türkiye'yi çatışma içine sokmaya çalıştığı belirtiliyor.

Kuvvayı Milliye Derneği'nin Ergenekon'un sivil toplum kuruluşlarındaki yapılanması olduğu öne sürülen iddianemede, "Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşlarındaki bir yapılanması olan Kuvayı Milliye derneğinin illegal yapılanmasında yer alan örgüt üyelerinin bir taraftan Gazeteci Yazar Fehmi Koru ve Orhan Pamuk gibi isimlere suikast yapmak için hazırlıklar yaptıkları görülürken, diğer taraftan da DTP'li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir , DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve DTP milletvekili Sebahat Tuncel gibi isimlere suikast hazırlıkları planladıkları da görülmektedir. Bu konuya ilişkin şüpheliler arasında oldukça açık telefon görüşmeleri mevcuttur. Bu konudaki telefon görüşmeleri Ergenekon Terör Örgütünün yapmayı tasarladığı eylemler bölümünde yazıldığından burada tekrar edilmemiştir." ifadeleri yer aldı.

Kuvvayı Milliye Derneği üyelerinin suikastlerle halkı etnik ve siyasi çatışma içine sokmayı planladığı belirtilen iddianamede, "Şüphelilerin görüşmelerinde haklarında suikast planları yapılanların etnik, siyasi, yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu, bu kişilere yapılacak bir suikastın asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet Yüce'nin ifadesinde 'Gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği' şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun bir tehlike oluşturacak nitelikte oldukları anlaşılmaktadır." deniliyor.


2. İDDİANAMEDEN: Neriman Aydın: "Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur"

Karargah evleri soruşturmasında gözaltına alındıktan sonra devam eden Ergenekon Davası kapsamında tutuklanan Neriman Aydın'ın üst düzey komutanlarla yaptığı yazışma ve görüşmeler 2. iddianamede yer alıyor. Aydın'a ait olduğu önü sürülen bir notta, "Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur." cümlesi dikkat çekiyor.

Neriman Aydın adıyla 19.08.2003 tarihli Bilgi notu başlıklı alt kısmında "paşa ile yapılan görüşmeye hatırlatma notu" ifadesi yer alan notta; "Bu, Türk Milleti ile Türk Ordusunun 65 yıl aradan sonra ilk buluşması, Türk Tarihinin bu anlardan hoş bir gülümseme ile bahsedeceği inancındayım. Sanırım daha önce ne Siz Türk Silahlı Kuvvetleri ne de Biz Türk Milleti hazırdık? Benim Ülkemde toplumun hemen her kesiminden kendisine hizmet eden, kendisine mensup olduğu ülkesinden daha bağlı insan yetiştiren ABD'ye ve AB ülkelerine karşı; Siz asli unsur Türk Soyunu ülkemiz için, devletimiz için ayakta ve hayatta tutmayı başaramadınız. Değerli Büyüğüm, Biz 65 yıldır Sizi bekliyoruz. Ama ortada yoksunuz... Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur. Bu tehlikeyi Biz göze aldık, Siz de alıyorsanız başlayalım deriz? Değerli büyüğüm Türk Milleti gerçekleri ve gerçek olmayanları bilmektedir. Farklı düşünüyorsanız bu düşüncenizden vazgeçmenizi tavsiye ederiz. 150'likler listeleri hazırlayan Türk Milleti, 150 binlikler, 15 milyonluklar listeleri de hazırlayabilecek idrak ve şuurdadır." şeklinde iadelere yer veriliyor.

-"KAFALAR KOPARILMASI GEREKİYORSA O DA YAPILMALIDIR"-

Neriman Aydın'ın, 14.10.2003 tarihinde dönemin Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur'a hitaben yazdığı mektup da 2. İddianamede yer alıyor. "Değerli Büyüyüm," hitabıyla başlayan mektubunda Aydın, gidişattan memnun olmadıklarını belirterek, orduyu göreve çağırıyor. Aydın'ın mektubundaki çarpıcı cümleler şöyle: "Türk Milletini ve Türk Devletini temsilen Devletimizin yegane teminatı Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve değerli komutanlarının bu boşluğu doldurmasını beklemek bunca ihanetten sonra hakkımız diye düşünüyoruz. Türk Ulusunun Milli olan her kafasından faydalanmanızı bekliyoruz?.Türk Ulusu olarak amacımız zamansız harekete geçmemek, ama geç de kalmış olmamaktır. Örgütlenmemizde ve uyanmamızda bize katkıları olacak yegane milli güç Siz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin olduğuna inanıyoruz. Türk Milleti bu konuda ısrar etmektedir Paşam. Plan ve program yapma, karşı düşünce üretme ve bu düşünceleri icraata dönüştürme zamanıdır. Tek bir sömürge anlaşmasının imzalanmasını ve yürürlüğe girmesini, hiç edilen tek bir Kamu kurumunun satışını durduramadığınız, durduramayacağınız içindir ki, tam bağımsızlığımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Bu konudaki ihmalkârlıklarınızın devam etmemesi için acilen tedbir almanızı bekliyoruz. Durdurmak için kafalar koparılması gerekiyorsa, o da yapılmalıdır. Türk Ulusunun düşünceleridir. .. Türk yurdunda Türk ulusuna yakışır bir hayat istememizi bize çok görmeyeceğinizi ümit ediyor ve biz Türk Milletine gizli öncülük görevinizi yerine getirmenizi bekliyoruz. İzninizle; Vasiyet gayet açıktır, gereğini yapmak üzere Sizi bekliyoruz."


2. İDDİANAMEDEN: Tuncay Özkan'ın askeri hakimden para ricası: "Efendim bana bir 50 milyar lira Ankara'dan yaratabilir misiniz?"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği 2. Ergenekon iddianamesinin 1256. sayfasında Emekli Askeri Hakim Tanju Güvendiren'in Ergenekon sanıkları ile telefon görüşmeleri yer alıyor.

İddianamenin bu bölümünde, telefon görüşmeleri şöyle yer alıyor;

TUNCAY ÖZKAN: "ÇALIŞANLARIM İSTİFA EDİYOR"

"Tape No:7771, 04.01.2008 tarihinde Ahmet Tuncay Özkan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A. T. Özkan'ın "Efendim bana bir 50 milyar lira Ankara'dan yaratabilir misiniz? ? Ama çok acil çünkü istifa ediyorlar çalışanlarım da o yüzden" dediği, T. Güvendiren'in, "Öyle mi tamam anladım ?. Tamam" dediği,

Tape No:7786, 15.01.2008 tarihinde Ahmet Tuncay Özkan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; T. Güvendiren'in "ne yapıyorsunuz ? bir adam görevlendir de ? TV'yi izlesin ?Zatalinizle ilgili güzel şeyler var orda? Tamam mı?? Yani saati belli değil ama böyle 7-8 defa yayınlanacakmış ? seninle ilgili lehine? bizim organizatör bizim arkadaşımız" dediği,

A. T. Özkan'ın "Tamam? tamam ne zaman geleceksiniz buraya? Peki perşembe günü bir dosya tebliği edicem de size" dediği,

T. Güvendiren'in "Tamam görüşürüz" dediği,

A. T. Özkan'ın " Sağolun efendim" dediği, T. Güvendiren'in "? her şey yolunda mı keyifli miyiz?" dediği, A. T. Özkan'ın "Keyifliyiz keyifliyiz" dediği,

Tape No:7789, 17.01.2008 tarihinde Ahmet Tuncay Özkan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; T. Güvendiren' in "? televizyonu izledin mi?Gördün mü adam şöyle bak diyor söyle diyor ona diyor benim bu kıyağımı unutmasın diyor ? O da diyor benim için yapacak diyor bir tane diyor" dediği,

A. T. Özkan'ın "Yapmaz mıyım hemen hemen" dediği, T. Güvendiren'in "Hemen yapacak bir ara adamı çok mutlu olur" dediği,

A. T. Özkan'ın "Tamam tamam" dediği, görüşmenin devamında A. T. Özkan'ın" Yok yok sana bir şey seninle mutlaka konuşmam lazım?.Tamam dosya vericem ?" dediği..."


2.İDDİANAMEDEN: Ergenekon, bazı siyasilere suikast planlamış

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde örgütün siyasi partileri yönlendirmek için siyasilere suikast dahil her yolu denemeye hazırlandığı iddia edildi.

İddianamede Ergenekon Terör Örgütü'nün kendisi gibi düşünmeyen, ya da örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda çalışmayan siyasilerin ortadan kaldırması gerektiğini düşündüğü, bunun için de suikast ve dez-enformasyon yöntemlerinin kullandığı belirtildi. ETÖ'nün suikast operasyonlarına gerek duyulmadan hedeflerine ulaşmak için ise örgüt için çalışacak siyasilere her türlü desteği vererek parlamentoya girmelerini sağlamaya çalıştığı ifade edildi. Ergenekon savcıları, Türkiye'nin yakın tarihine bakıldığında çok defa siyasilere suikastlar düzenlendiği ya da bazı siyasilere yönelik yıpratma ve karalama kampanyalarının hazırlandığı hatırlatılırken, düzenlenen suikastların bir kısmının trafik kazası gibi gösterildiği, bir kısmının da silahlı ya da bıçaklı saldırı şeklinde gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Ergenekon savcıları, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması sırasında örgütün siyasilere yönelik suikast ya da suikast girişiminin aydınlatılamadığı, fakat "Ergenekon" dökümanındaki ifadelerden ülkemizde bugüne kadar meydana gelen olayların arkasında örgütün olduğu yönünde tereddütler oluşturduğunu iddia etti. İddianamede örnek olarak ise, 29 Mayıs 1977 de dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e Çiğli'de yaptığı seçim gezisinde, kimliği belirsiz kişilerce suikast girişiminde bulunulması ,19 Temmuz 1980 de eski Başbakanlardan Nihat Erim İstanbul'da uğradığı saldırı sonucu öldürülmesi, 18 Haziran 1988 de dönemin Başbakanı Turgut Özal, partisinin olağan genel kongresinde silahlı saldırıya uğramış ve yaralanması gösterildi.


2. İDDİANEME'DEN: Yaşar Büyükanıt'ın koruma planları İşçi Partisi'nden çıktı

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 2. Ergenekon iddianamesinde İşi Partisi Genel Merkezi'nde bulunan CD içerisinde emekli Genelkurmay Başkanı Orgenral Yaşar Büyükanıt'a yönelik suikast içerikli bilgiler ortaya çıktığı belirtiliyor. CD'nin içerisinde Büyükanıt'ın yapacağı ziyaretlerle ilgili koruma planlarının bulunduğu belitilen iddianemede, örgüt üyelerinin belirli tarihlerde amaçlarına aykırı hareket eden dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'a suikast planladıkladıkları iddia ediliyor.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianemede dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı ve emekli Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a suikast planı hazırlandığı belirtiliyor. İşçi Partisi Genel Merkezi'nde yapılan aramalarda ele geçirilen CD'de "Hikmet Çiçek'e ulaşanlar" klasörü içerisindeki "Koruma Planı" isimli 08 Şubat 2005 tarihli ve "Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın koruma planı" başlıklı yazıda Büyükanıt'ın İzmir ve Balıkesir ziyaretlerindeki koruma planı olduğunun anlaşıldığı belirtildi. Büyükanıt'ın, örgütün amacına aykırı davandığını ve bu nedenle hakkında suikast planı hazırlandığı belirtilen iddianemede, "Belirli tarihte ve yine belirli yerlere olan ziyaretlerindeki koruma planının yetkisiz sivil kişilerin elinde bulunması, soruşturma genelinden örgüt amaçlarına aykırı davrandığı düşünüldüğünden dolayı hedef haline getirildiği anlaşılan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'a yönelik bir eylem hazırlığı yapıldığı şüphesini akla getirmekte ise de, bu eylemin hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden suç isnadına konu edilmemiştir." ifadeleri yer aldı.


"CHP işlevini yitirdi. Yeni bir Atatürkçü parti kurulmalı"

2.Ergenekon İddianamesi'nde "Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi, Dinamik Ulusal Güç Birliği & Kuvayı Milliye Cephesi, Araştırma Gözlem Analiz Teori / İstanbul -29 EKİM 2000" başlıklı dosya dikkat çekiyor. 61 sayfadan oluşan bu dokümanın Veli Küçük, Ümit Oğuztan, Doğu Perinçek ve Tuncay Güney'den ele geçirildiği belirtiliyor.

Dokümanın bazı bölümlerinde özetle; "Laikliğin ayaklar altına alındığı ve devlet eliyle 'münevver yobaz' yetiştirildiği?,?totaliterlik merdiveni ile demokrasiye ulaşmaya yeltenenlerin önce faşizmin ardından Nazizmin ve sonuçta emperyalizmin kucağında kendilerini buldukları, bazılarının darağacında can verdiği, bazılarının Zincirbozan günleri yaşadıkları, bazılarının da kalp krizi kuşkuları ile arkalarında 'Ben zengini severim' sloganını bırakarak bu dünyadan göçüp gittikleri" belirtiliyor.

Yine sözkonusu dokümanda, "Türkiye'nin bugünkü durumunun 1919 koşullarından daha vahim olduğu, gençliğin siyaset ve inançla birleşmesi durumunda ise unsurlar ve koşullar gereği Türkiye'nin ve buna bağlı olarak dünyanın mutlak değişime gebe olduğu, Dinamik adı verilen bu çalışmada Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye'nin 'ulusal güvenlik' çıkarlarına uygun doğrultuda değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği..., Aynı düşünceden yola çıkarak 'Kuvayı Milliye Cephesi' adıyla sokaklardaki başı boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullarında rejim düşmanı haline dönüştürülen ve Ülkü Ocakları'nın etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi hedeflendiği?, ayrıca Ulusal Güç Birliği'ne bağlı olarak Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü" vurgulanıyor.

Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilirken "Atatürk'ün kurduğu ve ebedi başkanı olduğu C.H.P.'nin ne yazık ki işlevini yitirdiği, bu nedenle Türk siyasal platformunda yeni bir Atatürkçü partinin yer alma zamanının geldiği" belirtiliyor.

-ÜNİVERSİTELER KÜLTÜR KALESİ OLMALI-

"Milli mücadele örgütleri" başlığı altında ise "Türkiye Cumhuriyeti devrimlerinin gerçekleştirilmesi ve tam bağımsız bir ülke yaratılması için, Kemalist Örgütler'in oluşturulması ve ulusal gençliğin bu Kemalist ideoloji içersinde toplanması gerektiği" vurgulanıyor.

"Üniversite gençliği" başlığı altında; "Üniversite gençliğinin doğrudan 'Ulusal Güç Birliği'ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı, Türkiye'de 1950'lerden itibaren Atatürk devrimlerinden çok önemli ödünler verildiği, emperyalizmin ve gericiliğin birçok alanda güç kazandığı, 28 Şubat 1997 günü yapılan MGK toplantısının Türkiye için bir dönüm noktası olduğu, YÖK'ün kısmen de olsa fundamentalizme karşı tavır alması ve türban genelgesini uygulamaya koymasının olumlu gelişmeler olduğu, bunların yanı sıra hızla açılan taşra üniversitelerinin irticanın kalelerine dönüştüğü, oysaki üniversitelerin cumhuriyet devrim yasalarının uygulandığı kültür ve bilim kaleleri olması gerektiği, üniversitelerde mescit bulunmasının Anayasaya aykırı olduğu?" kaydediliyor.

"Sonuç" başlığı altında ise "Bu çalışmada 'Ulusal Güç Birliği' merkezli Kemalist örgütlerin sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının önemi ve gerekliliğinin dile getirildiği, 21.yüzyılda Cumhuriyet devrimlerinin ulusal gençliğe Milli Mücadele döneminden daha çok gereksinimi olduğu, özetle ulusal çapta Kuvayı Milliye ruhunun canlandırılması, örgütlendirilerek hayata geçirilmesi gerektiği..." belirtiliyor.


İddianame: Çömez, Paksüt'ten aldığı bilgileri iletti

AA - "Ergenekon" soruşturmasının ikinci iddianamesinde, sanık Turan Çömez'in "Ergenekon"un siyasi partileri bölüp, parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi amacı kapsamında, özellikle kapatma davası sürecinde sanık Ferda Paksüt ile irtibata geçtiği, Paksüt'ten aldığı gizli ve stratejik bilgileri örgütün yöneticilerine ulaştırdığı öne sürüldü.

İddianamede, ordu ve kuvvet komutanlığı yapmış şüpheli Şener Eruygur'un emekli olduktan sonra geçmişte önemli suçlar işleyip mahkum olan hükümlü Semih Tufan Gülaltay ile toplantı yapmasının, "Ergenekon" gizli yapılanmasının nasıl yönetildiğini, toplumsal olaylarda infiale neden olan basit gibi görünen fiillerin hangi makamlardaki görevliler tarafından yönlendirildiğini çok açık ortaya koyduğu vurgulandı.

Örgütün ülkede kaos ortamı yaratmak için eylemler düzenlediği ifade edilen iddianamede, Mersin ve diğer illerde meydana gelen "bayrak yakma olayları" sonucu oluşan atmosfer ortamında İşçi Partisi tarafından organize edilen "Bayrak Mitingi" yürüyüşlerinin Diyarbakır'da tertiplenmesinin de örgütün kaos ortamı oluşturmak için her yöntemi denediğini ortaya koyduğu kaydedildi.

Sanık Hurşit Tolon'un ifadesinde, hiçbir siyasi oluşum içinde olmadığını beyan etmesine rağmen birçok siyasi oluşumu doğrudan yönlendirip koordine ettiğinin belirlendiği ileri sürülen iddianamede, aynı konuda bu dosyada mevcut askeri şahısların örgütsel irtibatlarına bakıldığında hem görevli askeri şahısların hem de emekli olan askeri şahısların irtibatlarının hayatın olağan akışına uygun olmadığına dikkat çekildi.

Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi olayı

Sanık Osman Gürbüz'ün, 2002 yılında Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi işini Veli Küçük'ün huzurunda gizli tanık 9'a teklif ettiği, tanığın kabul etmemesi üzerine Küçük'ün Osman Gürbüz'e hitaben "Bu iş yine sana kaldı" dediği anlatılan iddianamede, Hablemitoğlu'nun bir seneye kalmadan öldürüleceğinin, tutuklu sanık Habip Ümit Sayın'ın bilgisayarlarında yapılan dijital incelemelerde bulunan e-mail yazışmalarından anlaşıldığı kaydedildi. İddianamede, söz konusu yazışmalarda "Hablemitoğlu'nun örgüt üyelerince çok sevilmediği, tehlikeli kişilerle ilişkilerde bulunduğu, MİT Müsteşarlığına adının geçtiği ve sakıncalı hareketler yaptığı" yönünde ifadeler yer aldığı belirtildi.

İddianamede "Hablemitoğlu'nun bir seneye kalmadan öldürüleceği belirtilmiş ve öldürmüştür. Ancak failleri bugüne kadar bulunamadığı gibi fail olarak adı geçen İbrahim Çiftçi'nin de bu hususta şüpheli olarak ifadesi alındıktan sonra herhangi bir dava açılmadan 2 Ekim 2006'da iki el bombasıyla öldürülmesi ve bu bombaların tutuklu sanık Oktay Yıldırım'dan elde edilen bombalarla benzerlik göstermesi de örgütsel ilişkilerin boyutlarını göstermektedir" denildi.

"Ergenekon" silahlı terör örgütü üyelerinin görevde iken Ergenekon'la bağlantıda oldukları, emekli olduklarında da örgütte ayrı görevlere getirildikleri öne sürülen iddianamede, örgütün ülkeyi istedikleri gibi yönetmek için ülkede kaos ortamı oluşturmaya çalıştığı, bu amaçla suikast dahil her türlü yasa dışı yola yöneldikleri, bu amaçla darbeye zemin hazırlamak ve yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarının anlaşıldığı bildirildi.

İddianamede, elde edilen resmi içerikli ve gizli belgelerde oluşuma "Cumhuriyet Çalışma Grubu" adı verildiği, bu isimle oluşturulan grubun askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla yaptıkları planlara "Sarı Kız", "Ay Işığı", "Yakamoz" ve "Eldiven" gibi kod isimleri verdiklerinin belirlendiği ifade edildi.

"Aynı merkezden yönetiliyor"

Sanık Şener Eruygur'un, emekli olmadan önce hükümeti devirmeye yönelik eylem ve fiilleri sırasında alınan örgütsel kararlar gereği, emekli olunca da aynı eylem ve fiillerini devam ettirmek için Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), aynı fiilere iştirak eden şüpheli Ahmet Hurşit Tolon'un Anadolu Uyanış Hareketi Platformunun başına geçirildiği anlatılan iddianamede, Ankara Ticaret Odası Başkanı olan sanık Sinan Aygün'ün odanın tüm imkanlarını Ergenekon terör örgütünün faaliyetlerinin kullanımına açtığı belirtildi.

İddianamede, Ergenekon terör örgütünün etkisi altında bulunan sivil ve askeri üyeler ile medya, sivil toplum ve siyasi partilerde bulunan örgüt üyelerinin hepsinin aynı merkezden yönetildiği, alınan kararların aynı anda uygulamaya konulduğu ve tüm birimlerin aynı anda harekete geçirildiği bildirildi.

İddianamede, "Soruşturma aşamasında vefat eden Kuddusi Okkır'ın hazırladığı 'Devletin Yeniden Yapılanması' belgesinde, devlet kurumlarından mafyaya, tarikatlardan orduya ve istihbarata kadar sızılması gerektiği belirtildiği halde, terör örgütlerine sızılması diye bir amacın bulunmaması da aynı merkez tarafından oluşturulan planların uygulanması için oluşturulduğunu ortaya koymaktadır" denildi.

"Örgütün amaçları televizyondan yayınlandı"

Harp okulu öğrencilerine yönelik olarak sanıklar Kemal ve Neriman Aydın'ın Türk Silahlı Kuvvetleri ve harp okullarına sızma, örgütlenme ve elaman kazanma faaliyetlerini yürüttükleri kaydedilen iddianamede, şöyle devam edildi:

"Sanık Tuncay Özkan'ın, bir dönem Kanaltürk adlı televizyon kanalının görünüşte sahibi ve 'Biz Kaç Kişiyiz' isimli platformun kurucusu ve başkanı olduğu, Tanju Güvendiren'in legal olarak televizyon ve platformla alakasının bulunmamasına rağmen Tuncay Özkan ile Ergenekon terör örgütünün üst düzey görevlileri arasında irtibatları ve maddi olarak Tuncay Özkan'a finansman desteği sağladığı, ayrıca Tuncay Özkan'ı yönlendirdiği anlaşılmıştır."

Tuncay Özkan'ın, sanık Adil Serdar Saçan'ın hem emniyet müdürü olduğu dönemde hem de meslekten atıldığı dönemde görevi gereği elde ettiği bilgi ve belgeleri televizyon kanallarında yayınlamak suretiyle örgütün amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğu anlatılan iddianamede, sanıklar Hüseyin Nazlıkul, Murat Ağırel, Selim Utku Gümrükçü, Evrim Baykara, Mahir Akkar, Merdan Yanardağ ve Mesut Özcan'ın, örgütün amaçları doğrultusunda kurulan televizyon kanalı ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerinde görevli oldukları, sanıklar Fatma Sibel Yüksek, Ufuk Mehmet Büyükçelebi'nin de medya yapılanması içinde yer aldıkları ifade edildi.

Sanık Emcet Olcaytu'nun, örgüt üyesi olduğu ve soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları hakkında istihbarı bilgiler topladığı anlatılan iddianamede, eski ülkü ocakları başkanı olan sanık Levent Temiz'in Sedat Peker'in organize ettiği "Kızıl Elma" koalisyonu olarak adlandırılan örgütsel birlikteliğin oluşturulmasında görev aldığı belirtilerek, şöyle denildi:

"Sanık Turan Çömez'in örgütün amacı doğrultusunda, Ergenekon'un siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi amacı kapsamında özellikle kapatma davası sürecinde şüpheli Ferda Paksüt ile irtibata geçerek ondan aldığı gizli ve stratejik bilgileri, örgütün yöneticilerine ulaştırarak kamuoyunu yönlendirmeye çalıştıkları, aynı zamanda örgütün stratejisine uygun olarak partiyi bölüp etkisiz ve yürütme yetkisini kullanamayacak hale getirmeye hedefledikleri belirlenmiştir.

Sanık Emin Şirin'in Ergenekon'un siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi faaliyetlerine, milletvekili olduğu dönemde ve görevi sona erdikten sonrada devam ettiği anlaşılmıştır."

Sinan Aygün

İddianamede, sanık Sinan Aygün'ün evinde yapılan aramada, kendisine ait kasada 2.5 milyon avro bulunduğu, şahsi parası olduğunu beyan etmesi üzerine paraya savcılığın talimatıyla o an için el konulmadığı belirtildi.

Aygün'ün kendisini, bir sivil toplum örgütü lideri olarak vasıflandırdığı dile getirilen iddianamede, MASAK tarafından yapılan incelemede, Aygün'ün vermiş olduğu gelir vergileri mukayese edildiğinde orantısızlık bulunduğunun görüldüğü kaydedildi.

İddianamede, böylesine büyük meblağdaki paranın kasada bulundurulmasının ticaret mantığı açısından karlı bir iş olmadığı, bu sebeple bu paranın terörün finansmanında kullanılma şüphesi taşıdığının belirtilmesi üzerine, nöbetçi mahkemece paraya el konulması kararı verildiği anlatıldı.

Daha sonra şüpheli tarafından verilen gayrimenkul teminatları karşılığında paranın kendisine iade edildiğinin mevcut tutanak ve mahkeme kararlarından anlaşıldığı belirtilen iddianamede, şüphelinin ticaret yaptığını beyan etmesine rağmen parasını bankaya koymayıp evinde kasada saklaması, arama kararından sonra da parayı eşinin üzerine bankaya yatırmasıyla, "parayı, Ergenekon silahlı terör örgütünün faaliyetlerinin finansmanında kullanılmak üzere hazır bulundurduğu" sonucuna ulaşıldığı bildirildi.

İddianamede, el konulmasının ardından yatırıldığı bankaca aylık yaklaşık 10 bin Avro faiz verilmesinden de bu paranın evin kasasında saklanmasının ticaret yapan bir kişinin mantığıyla izahının mümkün bulunmadığının anlaşıldığı kaydedilerek, yapılan aramadan sonra paranın Sinan Aygün'ün eşi adına bankaya yatırılmasının da para hakkındaki şüphelerin artmasına sebep olduğu ifade edildi.

İddianamede, şu bilgilere yer verildi:

"Elde edilen belgelerde, şüphelinin örgütsel faaliyet içindeki derneklere yardım yaptığına ilişkin teşekkür mektupları ve yine yardım için Aygün'e gidileceğine dair mektuplardan, Sinan Aygün'ün Ergenekon silahlı terör örgütünün finansman işlerine yardımcı olduğu, yöneticisi olduğu ATO tesislerini örgütün propagandası için düzenlenen panel ve konuşmalarda kullandırdığı, birçoğunu tanımadığını iddia ettiği yargılaması devam eden örgüt üyelerinden İsmail Yıldız, Ayşe Asuman Özdemir, Hayrettin Ertekin, Muammer Karabulut, Kemal Kerinçsiz, Güler Kömürcü, Hüseyin Görüm, Sevgi Erenerol, Veli Küçük, Hayrullah Mahmut Özgür ve Bekir Öztürk ile örgütsel irtibatlarının tespit edildiği, Kuvvai Milliye Derneği bürosunun tutulmasından, dernek başkanı Bekir Öztürk'ün tayin işinin yapılmasına kadar ilgilenip Abdüllatif Şener ile görüşüp referans olduğu, önceki dosyamızda mevcut e-mail görüşmelerinden anlaşılmıştır.

Yine devam eden soruşturma dosyasından şüpheliler Ahmet Hurşit Tolon, İbrahim Özcan, Durmuş Ali Özoğlu, Hasan Atilla Uğur, Mehmet Şener Eruygur, Levent Ersöz, Vedat Yenerer, Ufuk Büyükçelebi, Erol Mütercimler, Mustafa Ali Balbay, Turan Çömez ve Levent Temiz ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu, bilgisayarında yapılan incelemelerde bu kişilerle MSN yoluyla birbirlerine mesajlar attıkları, e-posta iletileriyle tamamen Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda hazırlanmış yazıları kendi içlerinde birbirlerine gönderdikleri tespit edilmiştir."

Emekli Oramiral Örnek'in günlüğündeki ifadeler

İddianamede, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'in 2003-2005 yılları arasında yazdığı "Anılar" adlı günlüğün incelenmesi sonucu, Aygün hakkında sarf edilen şu cümlelere de yer verildi:

"ATO Başkanı Sinan Aygün'ün Ziyareti: Sinan Aygün, ilginç kişiliği olan bir insan. Bizlere böyle devre devre gelir ve kendi görüşlerini anlatır. Bazen kendisinden iyi bilgiler alırız. Bu kez de biraz ileri giderek konuştu. Ülkenin her yönüyle elden gittiğini, TSK'nın ne zaman bir şeyler yapacağını ve sesini çıkaracağını sordu. 'Bütün halk ümidini size bağlamış, ama sizden bir kıpırdanma gelmeyince herkesin morali bozuluyor' dedi. Kendisine, 'bizden önce kıpırdayacak olan sivil kuruluşlardır. Herkes bileti TSK'ya kesmiş, kimse bir eylem yapmak teşebbüsünde bulunmuyor. Eğer kanaat, ülkenin elden gittiği şeklinde ise önce sivil kuruluşlar kıpırdasınlar. Biz hiçbir şey yapamayız' dedim. Bana, 'bunlar iktidar olurken askerden çok korkuyorlardı, ama artık askerden korkuları kalmadı. İstediklerini yapıyorlar ve çekinmeden yapıyorlar' dedi."

İddianamede, Aygün'ün, "ülkenin her yönüyle elden gittiğini" söyleyerek, açıkça askerin darbe yaparak yönetime el koyması için tahrik ettiğinin anlaşıldığı kaydedildi.

YArarlanılabilecek kuruluşlar arasında

Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Şener Eruygur'da ele geçen Cumhuriyetçi Çalışma Grubu raporlarından "Eldiven" ve "Demir Yumruk" başlıklı darbe çalışma slaytlarında Sinan Aygün'ün ve ATO'nun, yararlanılabilecek kişi ve kurumlar arasında sayıldığı kaydedilen iddianamede, şöyle denildi:

"Yine şüpheli Sinan Aygün'ün hem Kuvvai Milliye Derneği ile irtibatları, hem örgüt içi konuşmalarda örgütün A takımını oluşturan kişilerden olduğunun belirtilmesi, hem de 2004'te Cumhuriyetçi Çalışma Grubu darbe çalışması faaliyetleri içinde önemli yer tutan ve birçok kuvvet komutanı ve ordu komutanının resmi kıyafetlerle katıldığı 3 Mart 2004 tarihli 'darbe öncesi gözdağı verme provası' olarak değerlendirilen toplantıya ev sahipliği yapması, diğer delillerle ve özellikle de mevcut telefon görüşmelerinde ifade edildiği üzere sanığın, kendisinin başkanı bulunduğu kuruluşun üyeleri ile özellikle irtibat halinde bulunduğu kitlelere askeri müdahalenin gerekliliği hususunda telkin ve kışkırtmalarda bulunduğu, bu hususun Özden Örnek'e ait günlüklerde de yer aldığı, ayrıca 'kriz ortamı oluşacak, parti kapatılacak ve yeni bir oluşuma gidilecek' varsayımıyla hareket ederek halkı hükümete karşı isyana tahrik ettiği ve yürütme organı yetkisini kullanan partiyi bölmek için değişik kişilerle kulis faaliyetleri yapması ile birlikte ele alındığında, Sinan Aygün'ün Ergenekon silahlı terör örgütü içinde üst düzey görevlerde faaliyet gösteren örgüt üyesi olduğu, yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği, halkı hükümete karşı isyana tahrik ettiği, terör suçlarının işlenmesinde kullanılmak üzere 2.5 milyon Avro fon sağladığı ve evinde bu amaçla sakladığı, 3713 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince fon kullanılmamış olsa bile cezalandırılması ve gerekçe ile zor alımının gerektiği anlaşılmış olmakla, belirtilen eylemleri gereğince TCK'nın 311/1, 312/1 313/1 314/2, 3713 sayılı Kanunun 8/l (2. cümle), 5, TCK'nın 53, 55/1, 58/9, 63. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber