Eğitim Son Yıllarda Nereye Gidiyor?(2)

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 01 Nisan 2009 11:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Birincisini http://www.memurlar.net/haber/135126 linkinde yayımladığımız ?Eğitim Son Yıllarda Nereye Gidiyor?? Başlıklı yazılarımızın 2.sini de son gelişmelere ayıralım.

Sayın Hüseyin Çelik Görevden Alınmamalı

Son mahalli idareler seçimlerinden sonra gündeme gelen kabine değişikliği nedeniyle topun ağzında tabiri ile gösterilen MEB Bakanı sayın Hüseyin ÇELİK görevden alınmamalıdır.

Çünkü 6 yıllık bakanlığı döneminde Milli Eğitim Bakanlığında yaşanan dejenerasyonu devralıp düzeltmek her baba yiğidin harcı değildir. Üstelik bunu yapacak kişi mevcut durumu idare etmeye ve aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı gibi devasa bir bakanlığı idare etmeye çalışacaktır.

Sayın başbakan tam yetki ile seni donatıyorum ne istersen onu yap dese dahi (ki gerek teşkilat gerekse kişisel olarak oluşan kadrolar nedeniyle demesi mümkün değildir?) bunu başarmak adeta imkansızdır.

Gelecek bakanla beraber bir şeyler değişecekmiş beklentisi içerisine girmek eğitimciler açısından çok mantıklı görünmemektedir.

MEB bakanlığına getirilecek kişinin işine asla karışılmamasının (mantık, hukuk, bilim çizgisi dışına çıkılmadığı taktirde) yanı sıra eğitim, yönetim ve devlet bürokrasisi alanında yeterli bilgi, birikim ve donanıma sahip olağanüstü yetenek ve zekaya sahip, kişisel ya da siyasal beklenti ve kaprisleri olmayan tamamen kendini eğitime adayabilecek kariyer, liyakat ilkelerine saygılı bilimsel ve çağdaş bir yönetim anlayışına sahip bir insanın olması gerekir.

Çünkü başarıyı yakalamak bir yana MEB'in raydan çıkan yönlerini rayına oturtmak bile bunları gerektirir.

Bu dönemde

Siyasetin başarı ve rahat çalışma ortamı için kendine yakın, güvendiği insanları tespit etmesi gayet doğaldır. Fakat bu yapılırken sadece benden olsun mantığı değil bu işin üstesinden gerçek anlamda gelebilecek benden olan bir insan olsun felsefesiyle yaklaşılmalıdır.

Bunu yaparken devletin gerçek anlamda kariyer ve liyakat sahibi insanlarını iyi, çalışkan, başarılı ama şu dönemde atanmıştı, şu fikre sahip gibi ülke geleceği için hiç de önemli olmayan kriterlerle bertaraf etmemek onlardan istifade etmek gerekir.

Kadrolaşmada öyle bir dejenerasyon var ki bu bakanlığın en üst kademesinden başlayıp okul müdür yardımcısı kadrolarına varır düzeye gelmiştir.

Bunlar 6 yıldır yaşanan konulardır. Bilindiği gibi bir gecede 13/04/2007 yönetmeliğiyle binlerce yönetici ataması yapılmıştır.

6 yıl boyunca dikiş tutan tek bir yönetici atama yönetmeliği çıkarılamamasının suçlusu muhalefet, sendikalar ya da yargı mıdır?

Acaba bu yönetmeliklerin dikiş tutmamasının sebebi; ısrarla bazı menfaatsal kriterlerin gözetilmesi, garanti iptal nedeniyle yıllarca vekaleten yönetimlerle yola devam edilmeye çalışılması ve bundan menfaat sağlanması olabilir mi?

Bunu ispatlayan en basit söylemle 2004 yılında çıkarılan yönetmelikte yönetici atamada mülakat getirilmiş yargı objektif olmayacağı gerekçesiyle bu hükmü iptal etmiştir. İptalden sonra çıkarılan yönetmelikte bu kez de Sözlü sınav getirilmiştir. Sözlü sınav ile mülakat arasındaki fark ve benzerlikleri lütfen siz koyun ortaya?!

Bir örnekle devam edelim: Bakanlığın en üst 2 makamından birinde yaşanan bir istifayla beraber yaşanan panik ortamında dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet SEZER'e de kabul ettirebilecekleri bir öğretim görevlisi atanmıştır.(2006)

Fakat bakanlığın en üst kademesindeki bu kişinin yanına danışman evet danışman alınmasına dahi müsaade edilmemiştir. Yani düşünün ki değil 600 bin öğretmen 14 milyon öğrencinin geleceği hakkında dahi karar verebilecek makamdasınız fakat 600 bin kişi içinde sıradan bir kişiyi yanınıza danışman olarak bile alamıyorsunuz. Almanıza Personel Genel Müdürü karşı değil, Müsteşar karşı değil, Bakan da karşı değil çünkü üçü de imzayı atmış görevlendirme için fakat bu görevlendirme gerçekleşemiyor. Gerisini siz düşünün. (Bu fantastik değil belgeleriyle elde olan bir konudur. )

Şimdi siz kalkıp ben ekibimle çalışırım diyeceksiniz fakat sizin göreve getirdiğiniz kişi bir kişiyi yanına alamayacak. Ha tabii ki alınmak istenen kişi hırsız,arsız, beceriksiz devlet bilmeyen bir insansa elbet ki itiraz edersiniz ama buna da imza atmazsınız zaten.

MEB'de son yıllarda hukuksuzluk bir çok konuda hakim kılınmıştır bunu kırmak ta çok zordur. Yargı duvarına çarpan mevzuatlar bir yana var olan mevzuatlara (ki altında imza olanlar) dahi uyulmamaktadır. Basit birkaç örnekle;

Yönetici atama yönetmeliği var olduğu halde bazı kurumlar bakan yetkisi kullanıldı gerekçesiyle yönetici atanmıştır.

KPSS nedeniyle yüz binler atanmayı beklerken düşük KPSS ile öğretmen alınmış, kurumlar arası yer değiştirme bahanesi ve bakan yetkisiyle bazı kurumlardan öğretmen alınmıştır. Her ne hikmetse bunların büyük bir çoğunluğunda seçim kaybedilen belki de bakana koltuk kaybettirecek seçim bölgesindeki insanların atanmaları şeklinde olmuştur.

Öğretmenlerin yer değiştirme başvuruları yönetmeliğe göre Mart ayında bitmesi gerekirken halen başlamamıştır bile.

Bu nedenlerle Sayın ÇELİK görevine devam etmelidir. Onun yerine gelecek kişinin MEB'deki gidişatı düzeltmesi çok zor hatta imkansızdır. Benim çok beğendiğim ve kullandığım bir söz vardır ?Zoru başarırız, imkansız zaman alır? evet yukarıda bahsettiğimiz özellik, fikir ve inanca sahip zeki bir insanın zoru başarması mümkündür fakat durum imkansız hale gelmiştir. Bunun için zaman lazımdır ama o zaman da çok kalmamıştır.

Bilindiği gibi kanunda yapılan değişiklikle genel seçimler 4 yılda bir yapılacaktır. Yeni bir seçime 2 yıl 3 ay kadar zaman kalmıştır. Bu süre; mevcut siyasi, ekonomik şartlar altında MEB'de işleri yoluna koymak için çok kısa bir süredir.

Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber