Sendikalar yeni personel sistemine tepkili

Kaynak : NTV
Haber Giriş : 05 Mayıs 2009 19:38, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Hükümet kamu personel sisteminde değişikliğe hazırlanırken memur sendikaları değişikliğe sıcak bakmıyor.

- Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının 2009 Yılı Performans Programı ile kamu personel sisteminde değişikliğe gidiliyor.

Yapılması düşünülen değişikliklerlere göre "performansa dayalı yönetim anlayışı geliştirilecek, kariyer ve liyakat ilkeleri esas alınarak, yükselme ve ünvan değişiklikleri sağlanacak." Ayrıca personelin farklı kamu kurumlarında görevlendirilmelerine imkan tanıyacak 'esnek çalışma modelleri'nin ygulanabilirliği araştırılacak.

Yeni Kamu personel sistemi tasarısı memur sendikaları temsilcilerinden tapki görüyor. Türkiye Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız, "Hangi siyasi partiye ne kadar yakınsanız o kadar kariyer ve liyâkat sahibisiniz. Burada objektif kriterler ortaya çıkarılması" derken KESK Başkanı Sami Evren de "Tamamen iş güvencesini ortadan kaldıran, performansa dayalı, siyasi iktidarın kendi yandaşlarına mavi boncuk verme ve kadrolaşmayı hızlandırma uygulamalarını görüyoruz" diye konuştu.

Memur sendikalarının başkanları konuyla ilgili ntvmsnbc'ye şunları söyledi:

Bircan Akyıldız (Türkiye Kamu-Sen Başkanı)

Ülkemizde kamu çalışanı tanımı yapılırken ?devletin asli ve sürekli işlerini yapan daimi surette yapan kişidir? şeklinde çok kısa bir tanım yapabiliriz. Bu, devletin vatandaşa sunduğu kamu hizmetini en kaliteli, etkili, verimli şekilde sunan kişi olarak da tanımlanabilir. Yapılacak olan düzenlemenin de verimliliği, etkinliği artırmayı amaç edinmesi gerekir. Çünkü ülkemizde özellikle devlet memurlarının durumlarını ortaya koyan yasal düzenlemeler yamalı bohça gibi ve ihtiyacı karşılamaktan uzak. Bu nedenle ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç var.

EĞİTİME İHTİYAÇ VAR

Düzenleme yapılırken hizmet çeşitliliği çerçevesinde ihtiyaç duyulacak personel ve sayısı çok önemli. Türkiye'de şu anda 2 milyon 460 bin kamu çalışanı var yani her 34 kişiye bir memur düşüyor. Gelişmiş ülkelerde bu sayı 12-16 kişi arasında değişiyor. 5 milyon memurla hizmet verilmesi gerekirken ?fazla memur var, iş yapmıyorlar? gibi gerekçesi sağlam olmayan suçlamalarla karşılaşıyoruz. Burada eğitim çok önemli ve bunu sağlayabilmek için bir takım tedbirler almak lazım. Hizmet içi ve öncesi eğitime mutlak surette ihtiyaç var. Özellikle üniversitelerde ve meslek okullarında kamu hizmetine yönelik eğitim programları hayata geçirilmeli. Teknolojiden uzak ilkel hizmet sunumlarından uzaklaşılmalı.

PERFORMANS SİSTEMİ OBJEKTİF OLMALI

Performansa dayalı ücret sistemi ortaya konurken mutlak surette objektif kriterlere bağlı bir sistem ortaya konmalı, sistem bir kişinin ağzında olmamalıdır. Kamuda 5-10 yıllık planlama orta vadeli planlamalıdır. Bu planlamanın kısa, orta ve uzun vadede şekillendirilmesi ve planlamadaki hedeflerin iyi konulmalı ve asla plan hedeflerinde geri dönülmemeli.

İSTİSNA UYGULAMALAR OLABİLİR

Esnek çalışmayla ilgili araştırma yapılacak deniyor; biz bu araştırmanın yapılmasında bir sakınca görmeyiz. Uzman memur devletin asli unsurlarını yerine getirmek üzere bir memursa, devlet bu memuru her yerde kullanma imkanı için bir zemin oluşturmaya çalışıyorsa bu değerlendirilebilir. Bu gün bir gazetede başlık gördüm ?memuru istediğim saat ve yerde çalıştırırım? diye. Bu anlayışla ortaya çıkıyorsa buna şiddetle karşı çıkıyoruz. Ama burada buna bu kadar olumsuz bakmak istemiyorum. Türkiye'de özellikle kamuda esnek çalışmayla ilgili bir örnek yok. Bunu geçici görevlendirmelerle şimdi de yapması mümkün.

HANGİ PARTİYE YAKINSANIZ O KADAR KARİYER SAHİBİSİNİZ

Diğer taraftan ?kariyer, liyâkat ilkesi dikkate alınacaktır? deniyor. Bugün yok mu kariyer ve liyakat ilkesi? Var ama ne kadar uygulama kabiliyeti var. Hangi siyasi partiye ne kadar yakınsanız o kadar kariyer ve liyâkat sahibisiniz. O kadar layıksınız. Bu anlayışın ortadan kalkmasını nasıl sağlayacaksınız? Bizim burada özellikle vurguladığımız şey objektif kriterlerin ortaya çıkarılması.

Sami Evren (KESK Genel Başkanı)

Bu değişiklikler 2003 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından gündeme getirildi. O günden bu yana özellikle IMF ile anlaşma öncesinde gündeme geliyor. IMF yapısal değişiklikler adıyla siyasal iktidara baskı yapıyor. İktidarın da bu baskılar neticesinde yapısal değişiklikler adına ilk akla gelen kamusal alan üzerinde oynamak oluyor. Dolayısıyla bu mesele sadece istihdam açısından değil toplumun eğitim ve sağlık alanındaki niteliksel kamusal hizmeti almasının önünde de engel oluşturuyor.

İKTİDAR YANDAŞLARINA MAVİ BONCUK VERİYOR

Getirilmek istenen düzenlemeler zaten sözleşmeli personel adıyla Sağlık Bakanlığı'nda, Milli Eğitim Bakanlığı'nda, Ulaştırma Bakanlığı'nda kısmen uygulanıyor. Burada tamamen iş güvencesini ortadan kaldıran, performansa dayalı, siyasi iktidarın kendi yandaşlarına mavi boncuk verme ve kadrolaşmayı hızlandırma uygulamalarını görüyoruz. Aynı zamanda kamudaki özelleştirmeleri hızlandırarak özelleştirilen kamu kuruluşlarındaki personeli başka kurumlara nakletme, eşit işe eşit ücret ilkesini görmezden gelerek de ücretler arasındaki farkı daha da derinleştirmek hedefleniyor. Bunu kabul etmek mümkün değildir.

KAMUYU ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK İSTİYORLAR

Esnek çalışma modeliyle getirilmek istenen sermayenin tüm dünyada uyguladığı ve hükümetlere de baskı yaptığı kuralsız çalışmadır aslında. Burada taşeron firmaların kamudan daha fazla hizmet satın alarak artık kamuyu şirket gibi yönetme isteğinden kaynaklanmaktadır. Özellikle Sağlık Bakanlığı'nda son derece yaygın uygulama hastanelerin, Milli Eğitim'in içine girdi. Öğretmenler 8 ay çalıştırılıyor 4 ay ücret ödenmiyor. Mevsimlik, sezonluk işçiler pozisyonuna dönüştürülüyor.

SAĞLIKTA HASTA, EĞİTİMDE ÖĞRENCİ MÜŞTERİ DEĞİLDİR

Performansa dayalı sistem özel sektörde biraz daha farklıdır ama kamuda performansa dayalı sistem siyasi iktidarın kendi yandaş ilişkileri açısından istismar edilecektir. Kamu kâr esasına göre çalışmaz. Kamu kurumları hizmet verirken kâr açısından meseleye bakmaz, şirket gibi düşünemez. Yani sağlıkta hasta, eğitimde öğrenci müşteri değildir. Dolayısıyla performansa dayalı sistem getirdiğiniz zaman orada kaç tane hastanın muayene edildiğine dair ölçü ortaya koyarsanız ve oradan elde edilcek kârı hesaplarsınız. Bu son derece insanlık dışı bir yaklaşımdır. Kamunun şirketlere dönüştürülmesi, çalışanlar açısından performansın bu boyutuyla ölçülebilmesi mümkün değildir. Hangi hükümet gelirse gelsin kendi yandaşlarının performansını yüksek gösterecektir. Bu da eşitlik ve adalet duygusunu, iş barışını bozacaktır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber