Yeni sistem memurun denetlenebilirliğini artıracak

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 03 Ağustos 2009 07:34, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Vatandaş devlet için değil devlet vatandaş için olacak

Ömer Dinçer, Başbakanlık Müsteşarı olduğu dönemden beri bürokrasinin sadeleştirilmesi üzerine kafa yormuş. Açıklanan yönetmelik altı ayda hayata geçince artık vatandaş kamu hizmeti alırken memurdan hesap sorabilecek, işlemin ne kadar süreceğini takip edebilecek. Bir süre sonra 'bireysel memur dönemi' başlayacak.

Yani devlet dairelerindeki işlemlerde her kişiye bir memur tahsis edilecek

Hazırladığınız çalışmaya göre 46 yetki merkezden taşraya, 26 yetki valilik ve bölge müdürlüklerinden alt kademelere devrediliyor. 421 değişik belge de işlemden kalkıyor. Medya en fazla işlemden kalkan belgelerin üzerinde durdu. En çarpıcı değişiklik o mu?

Aslında değil ama insanların en fazla mustarip olduğu kısım o. Bürokrasi dediğimizde günlük yaşantımızda hizmet sunarken bu hizmeti sunuşla ilgili alınan tüm kararları ve uygulamaları ifade etmiş oluyoruz. Ancak bürokrasinin bir de kamuoyundaki algısı var.

Nedir o algı?

Bu, kendilerine hizmet sunulurken karşılaştıkları muamele ile ilgili: Hizmet alırken çok sayıda belge ve evrak ile bir işi tamamlamak için çok sayıda işlem ve imza... Bu algı rasyonel bürokrasinin hayatı zorlaştıran bir boyutu ile ilgili.

Siz bu anlamda hayatı kolaylaştırmaya mı giriştiniz?

Evet. Süreçler niye uzar? Çünkü yetkiler aşağıya devredilmemiştir. Niçin çok evrak istenir? Çünkü hizmeti alacak olana güvenilmez. Bu açıdan bakıldığında üç konuda; yetkilerin alt kademelere devrinde yani merkezileşmenin önlenmesinde, istenen bilgi ve belgelerin azaltılmasında ve süreçlerin kısaltılarak verimliliğin artırılmasında önemli bir değişiklik yapılıyor. Böylece halk-devlet ilişkisinde bir zihniyet devrimi gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

Türkiye'de vatandaş devlet için vardır. Siz bunu tersine çevirmeyi mi amaçlıyorsunuz?

Evet, bu, çok ciddi bir zihniyet değişimini beraberinde getirir. Vatandaşı önemseyen, onu işin odağına koyan, devleti de rasyonel bir zeminde hizmet üreten bir yapıya kavuşturmaya çalışıyoruz.

Ama bunu yaparken merkezden çevreye yetki devri yapıyorsunuz. 'Merkezi sistem' bu ülkede çok hassas bir konudur. Genelde 'bölünmezlik' ile birlikte anılır. Sizin bu çalışmanız yerele daha fazla otonomi vereceği için bazı çevreleri rahatsız etmeyecek mi?

Bazıları kasti olarak böyle değerlendirmeler yapabilir ama yetki devrinden bahsettiğimizde sadece siyasi anlamda merkezi idareden mahalli idarelere devrir kastedilmez. Merkezi idarede bir bakanlıkta üst kademeden alt kademeye yetki devri de söz konusu. Aşağıdakilere imza ve karar gücü vermek yani. Öte yandan merkezi idarenin taşra teşkilatları var. Biz yetkiyi valilere, il müdürlüklerine vermek yerine merkezde toplamışız. Bu, otoriter zihniyetle alakalı. Bunu değiştirmek istiyoruz.

Bu değişimleri aynı kadrolarla yapmak zor olmayacak mı?

Hayır, ne kadar kolay olacağını siz de anlayacaksınız.

O kadrolar belli bir eğitimden geçecek mi?

Bazı alanlarda eğitim gerekecek. Mesela modern teknolojinin kullanılması ile ilgili ciddi eğitimlere ihtiyaç olacak. Ama ben diyorum ki 'Bugüne kadar benim imza attığım bu iş için siz imza atın.' Bunun için eğitime gerek yok. Hangi sorumlulukların devredildiğini anlatmak yeter.

Kararların merkezden değil yerinden alınacağını söylüyorsunuz. İyi güzel de, kişisel ilişkilerin bu kadar ön planda olduğu bir ülkede bu kayırmacılığın önünü açmaz mı?

Doğru söylüyorsunuz ama buna tedbir olarak hizmetin kalite standartlarının belirlenmesi ve hizmet vermek ile ilgili şartların açıklıkla ortaya konması şart koşuldu.

Bu ne demek?

O hizmetle ilgili olarak standart ve şartlar belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacak. Sunulan hizmetin ismi, işlemin maksimum kaç günde biteceği, vatandaşın ödemesi gereken vergi, harç gibi mali yükümlülükler belli olacak. Şayet vatandaşın talebine olumsuz cevap veriiliyorsa, niçin yapılmadığı gerekçesi ile yazılı olarak verilecek.

Bazı yayın organlarında bugün sistemle ilgili şikayet mekanizmasının yürümeyeceği ileri sürülüyor. Öyle mi?

Hayır, öyle değil. Bir şikayet birimi planlıyoruz. Memur bir iş olmayacaksa bunun hangi kanun ve yönetmeliğe göre olmayacağını vatandaşa yazılı olarak verecek. Eğer bu cevabı yeterli görmezse, bir üst kademedeki isim ve telefonları yazılı olan mercilere bu durumu bildirecek. Bu aşamadan sonra kişi kendisine verilen belge ile mahkeme yoluyla da hakkını arayabilecek. Böylece devlet memurlarının bu tür durumlarda subjektif veya kişiye göre karar vermelerinin önü kesilmiş olacak.

Büyük bir direnç olacağını tahmin ediyorum.

Muhtemelen olacaktır. Biz benzer zorluğu bilgi edinme kanununda yaşadık. Benim müsteşar olduğum dönemde çıktı kanun. Memur yaptığı işi devlet adına yaptığı için gizli veya mahrem kabul eder. Oysa bu kanun ile vatandaşa bilgi verir hale geldi. İlk zamanlar birçok memur çeşitli gerekçelerle vatandaşa bilgi vermeyi kabul etmedi. Bize gelen her şikayet için soruşturma açtık. Sonunda memurlar bu işi yapmak zorunda olduklarını fark ettiler. Bu, kamu idaresinin saydamlığını da artıran bir sonuç doğurmaya başladı.

Şimdiki çalışmanın hayata geçiş sürecinin ne kadar zaman almasını bekliyorsunuz?

Altı ayda yaparız bu işi.

MEMUR DENETLENECEK

Devlet memurlarının kral gibi davranmasının altında koltuklarını kaybetme korkusunu olmaması yatar. Performans kamuda önemli değildir. Bu noktada bir değişiklik olacak mı?

Performansa dayalı bir sisteme geçmek mevcut kanunlarla zor ama yeni sistem memurun denetlenebilirliğini artıracak. Kimin ne kadar hizmet ürettiğini görebileceğiz. Şu anda yapılmaya çalışılan değişiklikler performans denetimi için zemin hazırlayacak.

Başarının sonucu ne olacak? Fazla hizmet üreten terfi ya da zam alacak mı?

İşin bu tarafı kamu personel rejiminin değişmesi ile alakalı. Kamu personeli performansa dayalı bir denetime tabi tutulmalı. Performansı ölçebilirsek sübjektif atamaların önüne geçebiliriz.

Bireysel bankacılık gibi bireysel memur dönemi

'Tek adımda hizmet büroları' diye bir kavram var çalışmada. Nedir bu?

İşte bu zaman alacak ama çok önemli bir değişim. Siz kamudan bir hizmet almaya gittiğinizde o hizmet ile ilgili olarak önce evrak bölümüne gidiyorsunuz. Sonra başkasına havale ediliyorsunuz.vs. İşlem bitene kadar birçok insanla muhatap oluyorsunuz. İşte bu süreçte değişiklik yapılacak. Siz gittiğiniz bir kamu idaresinde bir tek memurla muhatap olacaksınız. Sizinle ilgili her işlemi sorumlu memur yapacak.

Bunun için ayrı bürolar mı açılacak?

Hayır, sadece süreçleri yeniden tasarlayacağız. Bankacılık sistemini hatırlarsanız, eskiden orada da bir iş için farklı işlemler yapan birçok memura gidilirdi. Bu durum sorumluluğu yaymaktaydı. Şimdi ise bireysel bankacılık olduğu gibi bir kişi tüm süreci yürütüyor. İşte kamu hizmeti de buna benzer süreç değişimine tabi tutulacak. Böylece memur bütünün küçük bir parçası olmayacak. Bir işin sorumlusu belli olacak ve vatandaş da o sorumluyu bilecek. Bu sorumluluk aynı zamanda hesap sorma fırsatını da yaratacak.

Bunları tasarlarken örnek aldığınız bir ülke oldu mu?

Hayır, modern yönetim tekniklerini uyguluyoruz. Süreç mühendisliğinin metodolojisine bakıyoruz.

Gelelim tarihe karışacak belgelere...

Evet, yetki devrinden sonra meselenin ikinci boyutu belgelerin azaltılması. Her işlemde herkesten benzer formaliteler isteniyor. Biz diyoruz ki herhangi bir işlem tamamlanmadan evrak istenmesin. Mesela işe alımı mı yapılacak? Başvuru için sadece müracaat formu ve TC kimlik numarası yeter. Önce kimlerin alınacağını belirle, yalnızca onlardan evrak iste. TC kimlik no'sundan nüfus cüzdan suretine, adrese dayalı kayıt sisteminden de ikametgaha hemen ulaşabiliyoruz zaten. Sabıka kaydını da Adalet Bakanlığı'ndan doğrudan temin edebiliriz.

Ama siz böylece muhtarların varlık sebebi ile oynuyorsunuz?

Öyle ama teknoloji bizim yaşam biçimimizi değiştiriyor. Bu düzenlemeleri yapmasak bile teknolojideki ilerlemeler sayesinde muhtarlardan nüfus cüzdan sureti almak kalkacaktı zaten. Muhtarlık sistemini gözden geçirip, daha fonksiyonel hale getirmek lazım.

Belge tasarrufu müthiş bir para tasarufu da sağlayacak. Bu para ile ne yapılacağı üzerine bir çalışma düşünüldü mü?

Tasarrufu hem vatandaş hem devlet yapıyor. Devlet yılda 1 milyar 13 milyon 45 bin lirayı harcamamış olacak. Ancak bu, elimizde kalacak nakit değil. Genel harcama oranlarında tasarruf etmiş olacağız. Bu parayla 350 km otoban ya da 16 derslikli 350 okul yapılabilir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber