Ankara Adliyesi'nin içler acısı hali

Kaynak : Takvim
Haber Giriş : 19 Ekim 2009 09:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Olay, Ankara Adliyesi'nde geçti. Aynı odada iki savcı ifade alıyor, katipleri de yazıyorlardı. Şüphelilerden biri, ağır cezalık bir suçtan savcı karşısındaydı. Diğeri ise "hakaret" suçlaması ile karşı karşıyaydı.

İki kişinin ifadesi aynı odada alınırken, bazen konuşmalar anlaşılmıyor, zapta yanlış ifadeler geçiyordu. Durum bu olunca, ağır cezalık bir suçla karşı karşıya olan şüpheli, dayanamayıp, hakaretle suçlanan vatandaşa döndü. "Sus ulan" diye bağırmaya başladı:

- Buraya kıytırık b....n bir hakaret suçundan gelmişsin. Vıdı vıdı edip duruyorsun. Ben, hayat memat meselesi ile karşı karşıyayım. Sus da adam gibi bir ifade verelim.

Ankara Adliyesi'nin durumu bu. Hakimler ve savcılar balık istifi!

Bazı odalarda 4-5 savcı yan yana oturuyor. Özellikle de Sulh Hukuk ve Aile Mahkemelerinde iki hakime bir oda düşüyor. "Oda" dediysek, lafın gelişi. Bunların bazılarına "oda" diyebilmek için bin şahit lazım. Kafeteryadan bozmuşlar, "oda" adını vermişler. İçine de masaları tıkıştırıp savcıları doldurmuşlar.

Zaman zaman duruşma salonu sıkıntısı yüzünden hakimlerin oturduğu küçücük mekanlarda duruşmalar yapılıyor. Hakimle sanık burun buruna, birbirlerinin soluğunu hissediyorlar.

Hakim ve savcılar böylesine sağlıksız bir ortamda doğruyu bulup, adalet dağıtmaya çalışıyorlar.

***

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu, 2003 yılından bu yana sorunu çözmek için uğraşıyor.

Aradan geçen 5 yılda bir arpa boyu yol kat edilebilmiş de değil.

Ankara Adliyesi'nin hemen yanı başında bir arazi var. "Para" derseniz, o da cepte. Üstelik, yeni yapılacak ek binanın projesi de çoktan hazır.

Ama olmuyor!

Mevzuat Hazretleri ve bürokratik mekanizmalar Ankara Adliyesi' ne ek bina yapılmasına izin vermiyor. Zaman zaman olumlu adımlar atılıyor. "Bu iş tamam" deniliyor. Sonra tekrar başa dönülüyor.

Cumhurbaşkanı'nın devreye girmesi de sorunu çözemiyor.

Çünkü, ek bina yapılması planlanan arsa Kültür Bakanlığı' na ait. Kültür Bakanı "olmaz" deyip, direniyor. Yargı, 5 yıldır Kültür Bakanı engelini aşamıyor.

***

Sorunun çözülmesi için kimler uğraşmadı ki...

Olay, tam bir yılan hikayesi:

Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Kültür Bakanlığı'nı ve Bakan'ı ikna etmek için ter döktü. Ardından, koltuğu Mehmet Ali Şahin'e bıraktı. Adalet Bakanı Şahin, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ı yanına alıp, araziye götürdü. Arazide hem incelemelerde bulunuldu, hem de Günay'a yargının sıkıntıları anlatıldı.

İncelemenin sonunda Mehmet Ali Şahin, çevresindekilere dönerek "Hayırlı olsun" dedi:

- Bu iş bitmiştir.

Ama bitmedi. Ankara Adliyesi' nin ek bina sorunu Bakan Şahin'i de eskitti. Yerine Sadullah Ergin geldi. Sorun, yeni bakana devredildi.

Böyle giderse olacaklar belli. İhtiyaca, projeye ve cepteki paraya rağmen, ek bina için kazma vurulamayacak. Sorun, birkaç bakan daha eskitecek!

***

Kelimenin tam anlamı ile tirajı komik bir olayla karşı karşıyayız...

Hakim ve savcılar, yer darlığı yüzünden görevlerini layıkıyla yapamaz durumdalar. Vatandaş derseniz dertli. Adalet Bakanlığı vatandaşın ve yargının sıkıntısını çözmek için çırpınıyor. Bunun için en önemli engel aşılmış, para bulunmuş ve gerekli projeler hazırlanmış durumda.

Devletin tepesindeki Cumhurbaşkanı da yargıya destek veriyor.

Bütün bunlara rağmen, Kültür Bakanı engeli aşılamıyor.

Kültür Bakanlığı, Nuh deyip, Peygamber dememekle kalmıyor. Kendince arsayı değerlendiriyor.

Ne yapıyor biliyor musunuz? 25 yıllığına TÜRSAB'a otopark olarak kiralıyor.

Hakim ve savcılar da kendi aralarında tartışıyor:

- Acaba, Klütür Bakanlığı'nın önüne gidip, siyah çelenk mi bıraksak?

Yılan hikayesi, devam edip gidiyor...

Emin Pazarcı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber