Mezun fen edebiyatlılar çözüm bekliyor

Bilindiği üzere YÖK ,öğretmen olmak isteyen Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerine,eğitim süresince formasyon hakkı vermiştir.Fen Edebiyat Fakültesinde de Eğitim Fakültesinde olduğu gibi birinci sınıftan itibaren formasyon verilmeye başlanmıştır. Ancak, mezun olnalara yönelik olarak ne yapılacağı halen net değildir. Mezun öğretmen adayları, YÖK Başkanının daha önce yaptığı açıklamaların sonucunu bekliyor.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 09 Kasım 2009 17:48, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

Geçen yıla kadar Fen Edebiyat Fakültesini bitirip, ALES'e girerek yeter puanı aldıkları taktirde, tezsiz yüksek lisan adı altında formasyon almak için fakülte fakülte gezen mezunların, bu kovalamaca karmaşası yarıya inmiştir.

Fakat ortada acı bir gerçek var. 1998-1999'dan bu yıla kadarki Fen Edebiyat mezunlarının bu formasyondan yararlanamaması söz konudur.Hal-i hazırda Fen Edebiyatta öğrenci olanlara tanınan hak, on yıldır formasyon almak için maddi manevi sıkıntılara giren mezunları, yeni formasyon uygulamasından mahrum bırakmaktadır.Ya da daha doğru bir ifadeyle, yararlanıp yararlanamayacakları konusunda bir belirsizlik ve karamsarlık içindedir.Çünkü formasyon uygulaması bu haliyle, Fen Edebiyat mezunlarına üvey evlat muamelesi yapmaktadır.

Edebiyat, Tarih, Coğrafya gibi sosyal bilimler mezunları eskisi gibi ALES'e girip, uçuk puanlar alan Matematik ve Fen mezunlarıyla yarışmak durumuda mı kalacak yoksa yeni formasyon uygulamasından yararlanabilecek mi?

Menfi ya da müsbet bir açıklama yapılması gerekiyor ki mezunlar da bu açıklama doğrultusunda neler yapmaları gerektiğine karar verebilsinler...

->dilŞAD

************************************************

Prof. Dr. Namık Açıkgöz Fen-Edebiyatlılara formasyon

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim.

1)Biri Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, biri de Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'ndan olmak üzere 2 pedagoji sertifikası olan biri olarak söylüyorum: Emekliliği hak etmiş bir akademisyenim ve meslek hayatımda bu pedagojik sertifika derslerinin hiçbir faydasını görmedim. Faydasız bir konuda da ısrar etmenin kime faydası olur bilmiyorum. (Şimdi bütün Eğitimciler başıma üşüşüyormuş ve beni recmediyorlarmış? Olur mu, olur!?)

2) Fen-Edebiyat fakülteleri, öğretmen değil, bilim adamı yetiştiren fakültelerdir. Bu fakültelere gelen öğrenciler, baştan bunu kabul etmelidirler. Yarın öbür gün ?İlle de öğretmen olacağım!?? deyip mızıkçılık yaparlarsa, ortaya aşağıda yazacağım problemler çıkıyor.

Konuya geçelim.

Fen-Edebiyat Fakülteleri, Edebiyat Fakülteleri ve Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi mezunlarının öğrenmen olabilmesi, yıllardan beri YÖK'ün elinde oyuncak olmuştu.

Gürüz'ün YÖK başkanlığı sırasında dönmekte olan tekere çomak sokulmuş, binlerce öğrenci mağdur edilmişti.

Öğrenciler, 2000 yılına kadar, fakültelerde kendi derslerini alırken, 2. sınıftan itibaren, pedagojik formasyon dersleri de alırlarken, durduk yerde ?Tezsiz Yüksek Lisans? saçmalığını çıkardılar ve bununla öğrencilerin bir buçuk yıl daha öğrenim görmeleri mecburiyeti getirildi. İşte, problem yazdığım bu cümleyle düğümlendi. Bu cümle ile her şey kilitlendi. Şimdi kilidi açalım; yani taşları kuyudan çıkaralım ve ortaya saçılan taşlara bir göz atalım.

1) Öğretmenler dışında dört yıl lisans öğrenimi gördükten sonra, yeni bir eğitim-öğretim aşamasına tâbi tutulan, başka bir meslek grubu yoktur. Mühendis, avukat, normal memur olarak çalışacak olanlar, dört yıl tahsil görürler ve mesleklerinin belirlediği şartları sağladıkları takdirde, işe başlarlar. Burada öğretmenler aleyhine işleyen, önceleri bir buçuk yıllık, daha sonra bir yıllık bir süreç vardır. Bu yıllar, hem aile hem de ülke ekonomisi için kayıp yıllardır. Öğretmenler aleyhine işleyen bu süreç düzeltilmeliydi.

2) Ne demek ?Tezsiz Yüksek Lisans??... Bu konu üniversite senatolarında tartışılmaya başladığı anda, senatoda ?Tezsiz Yüksek Lisans? adlandırmasına karşı çıkmışımdır. Zaten karşı olduğum bu uygulamanın adı, ?Öğretmenlik Formasyonu? olabilirdi. Çünkü bu aşamada verilen derslerin lisans üstü öğrenim zihniyetiyle uzaktan yakından alakası yoktu. Daha önce lisans derslerine paralel verilen dersler, ?Yüksek Lisans? adıyla yutturuldu yıllarca.

3) Adı bile saçma olan ?Tezsiz Yüksek Lisans? programı ile yeni bir iş alanı mı oluşturuluyordu? Bazılarına yeni maddi kaynaklar mı sağlanıyordu? Böyle bir proje hayata geçirilirken, binlerce dolara mal olan raporlar mı hazırlanmıştı?

Bu tespitleri ve soruları arttırmak mümkündür. Problem çıkaranlardan hesap sorulmadığı için, biz problemleri değil, çözüm yollarını tartışalım.

Tezsiz Yüksek Lisans saçmalığına hiç gerek yoktu aslında. Millî Eğitim Bakanlığı 4 yıllık lisans mezunlarını alır; 6 ay hizmet içi eğitime tâbi tutar; sonra da derslere sokardı. Hüseyin Çelik'in Millî Eğitim Bakanlığı döneminde böyle bir konu gündeme geldi ama Teziç, ?Yüksek öğrenim YÖK'ün alanıdır.? diyerek çözümün önünü kesti. Ben bu çözümün hâlâ geçerliliğini savunuyorum. Bu uygulama hayata geçirilirse, 4 yıllık fakülte bitirenler arasında, işe başlama adâletsizliği giderilmiş olacaktır.

YÖK, şimdi, öğrencilerin pedagojik formasyon almasını, lisans öğrenimlerine paralel hâle getirdi. Yani öğrenciler, muhtemelen 2. sınıftan itibâren pedagoji derslerini alabilecekler ve fakültelerinden mezun olduklarında, formasyon bilgi ve belgelerine de sahip olabilecekler. İlk bakışta, olması gereken yolun tercih edildiğini görüyoruz. Fakat kazın ayağı öyle değil. Gazeteler haberi doğru yazdıysalar, ilk etapta bu imkân İstanbul, Marmara, Atatürk (Erzurum) ve Uludağ (Bursa) üniversitelerine tanınmış. Genişletilip tüm Fen-Edebiyat, Fen, Edebiyat fakülteleri ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi de uygulamaya dâhil edilmezse, diğer üniversitelere haksızlık edilmiş olacaktır. Öğrenci, formasyon veren üniversiteleri tercih edecek, diğerlerine daha düşük puanlı öğrenciler kalacaktır. Bu haksızlığın giderilmesi için, formasyon uygulamasına tüm üniversitelerde geçilmelidir.

Şu anda lisans öğrenimine paralel formasyon uygulaması, öğrenim görmekte olan 2. sınıf öğrencilerine uygulanabilir; biraz zorlanırsa, 3. ve 4. sınıflara da uygulanabilir fakat geçen yıllarda mezun olan öğrencilerin durumu ne olacak? Çözüm şu: Bu öğrenciler, her hangi bir sınava tâbi tutulmaksızın, yaz aylarında yoğunlaştırılmış formasyon derslerini alabilmeliler. Arada kalan bu gençleri düşünmezsek, büyük bir mağdur kitle yaratmış oluruz. Zaten hepsi patlamaya hazır bomba gibi? Bir de arada kaynamasınlar.

Aslında, ben kesin çözümü yukarıda söyledim: Millî Eğitim Bakanlığı mezunları alıp 6 aylık hizmet içi eğitimle bu meseleyi çözecek. Teziç böyle bir uygulamaya karşı çıkmıştı; şimdiki YÖK başkanı Sayın Özcan'ın karşı çıkmayacağını tahmin ediyorum.

Meselenin hizmet içi eğitimle çözülmesi dışındaki yollar, hem öğrenciye, hem de üniversitelere gereksiz bir yük bindirecektir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber