'4 işlemi yapamayan yüksek okulda'
Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, 21. yüzyılın bilgiyi elinde tutanların yüzyılı olacağını söyledi. Bakan Özak, Bayburt Üniversitesi Dede Korkut Kampüsünün açılışı dolayısıyla Mühendislik Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen törende, Türkiye'nin eğitim alanında çağ atladığını vurguladı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği ''muasır medeniyet'' seviyesinin üstüne çıkmak için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Özak, ''Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizin çok iyi eğitim alması, ilim ve bilimle donatılmış birey olarak yetişmesi için eğitime büyük önem vermekteyiz'' dedi.
Bugün Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin ''en büyük bütçe'' olduğunu ifade eden Bakan Özak, şöyle konuştu:
''Gelecekte de böyle olacaktır. Ben barakada okudum. Ama bugün çocuklarımız çok modern, her türlü teknik donanımlı okullarda okumaktadır. Onların haklarıdır. Çağdaş olmak istiyorsak çağdaş ve bilimsel eğitim almak zorundayız. Gençlerimizi de bilimin ışığında yetiştirmeliyiz.''
Bakan Özak, 21. yüzyılın bilgiyi elinde tutanların yüzyılı olacağını vurgulayarak, ''İki büyük zenginliğimizin biri gençlik, diğeri ise bilimdir. Bunun ikisini elinizde tutamazsanız, dünyanın en zengin ülkesi de olsanız bir şey ifade etmez. Biz bu konuda çok şanslıyız, hem gençliğimiz hem de bilimimiz var. Ama eksikliğimiz de var. Onlar da zaman içinde giderilecektir'' diye konuştu.
Üniversitelerin hem bilimi yönettiğini hem de gençliği eğittiğini belirten Özak, şunları kaydetti:
''Bilimi sadece öğrenme alanında değil, diğer alanlarda da geliştirmemiz, tüm ülke sathına yayarak ülke kalkınmasına katkı sağlamamız gerekiyor. Bilim, insanı hoşgörülü, daha paylaşımcı ve daha demokrat yapıyor. İşte biz de bunu, 81 ilimizde açtığımız üniversitelerle gerçekleştirmeye çalıştık. Biz üniversitelerimizin bilimsel önemi olduğu kadar stratejik öneme de sahip olduğuna inanıyoruz. Açılan yeni üniversitelerimizin bazı sıkıntılarının olacağı doğaldır. Ama zaman içinde aşılacaktır.''
-YÖK BAŞKANI PROF. DR. ÖZCAN'IN KONUŞMASI-
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ise göreve geldiklerinde problemin kontenjan krizi olduğunu, dışarıda bekleyen 1.5 milyon öğrenci bulunduğunu söyledi.
Özcan, şöyle devam etti:
''Üniversitelerimiz maalesef bu rakamı karşılayamıyordu. Üniversitelerin son 20 yıllık kontenjan artışlarına baktığımızda en az yüzde 3, en fazla yüzde 6 artış sağlayabiliyorlardı ve bu yüzde 6'lık artış kontenjan açığını karşılamaya yetmiyordu. Onun için biz ilk yıl kontenjanı yüzde 25, ikinci yıl da yüzde 15 artırarak neredeyse son 13-14 yıldaki toplam artışa eşit artışı gerçekleştirmiş olduk. Bunu yaparken üniversitelerimizi zora soktuğumuz doğrudur. Yeni açılan üniversitelerimizle birlikte bu kontenjanlarımızı kullandık. Toplamda 200 bin öğrenciye üniversitede okuma hakkını vermiş olduk.''
Bununla birlikte başka bir problemin kendini gösterdiğini belirten Özcan, şunları kaydetti:
''O problem de öğretim üyesi bulma ihtiyacı olarak karşımıza çıktı. O sorunu da çözmek için Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak çalışarak her yıl bin öğrencimizi yurt dışına öğrenime göndermeye başladık. Bununla beraber öğretim üyesi açığımızı kapatmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki 3 yılda da yine bin öğrencimizi yurt dışına göndererek öğretim üyesi açığımızı gidermeye çalışacağız. Bu şekilde sistemimiz rahatlayacaktır. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında öğretim üyesi problemimiz olmayacaktır. Diğer bir çözüm yolu olarak öğretim görevlilerinde emeklilik yaşını 65'den 72'ye çıkardık. Buna da yeni kurulan üniversitelerde çalışma kaydını koyduk.''
Bir de kalite sorunu olduğuna işaret eden Özcan, ''Bu sorunu gidermek için YÖK'te aldığımız karar doğrultusunda bütün araştırma görevlerimizden yüksek lisanslı öğrencilerimizi 3 aylığına, doktora öğrencilerimizi 1 yıllığına, doktorasını bitirmiş elemanlarımızı da yine 1 yıllığına yurt dışına gönderme kararı aldık. 186 öğrencimiz bu fırsattan yararlanarak yurt dışına gitmiş durumdadır'' diye konuştu.
En büyük yardımın Hükümetten geldiğini bildiren Özcan, ''Zira 3 yıl öncesinde öğretim üyesi sayımız 3 bin civarındaydı. Biz geldiğimiz yıl Başbakanımız bizi kırmadı ve bu rakamı 2 bin artırdı. Bu yıl da 2 bin öğretim üyesi verilerek bu rakam 7 bine çıkmıştır. Bu çok sevindirici bir husustur. Kendilerine teşekkürü borç biliyoruz'' dedi.
-''EN ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLERDEN BİRİ MESLEKİ TEKNİK EĞİTİMDE''-
YÖK'te yaptıkları en önemli değişikliklerden birinin de mesleki teknik eğitimde olduğunu vurgulayan Özcan, şöyle devam etti:
''Bunu iki eksende yapmaya çalıştık. Bunlardan biri, meslek yüksekokullarımızın yapılarını değiştirerek daha çağdaş hale getirdik. Diğeri ise ülkemizde birçok kez denenmiş ama kurulamamış olan teknoloji üniversitelerini kurmaya karar verdik. Yakın zamanda Bakanlar Kurulu'ndan geçerek teknoloji üniversiteleri de en kısa zamanda kurulmuş olacaktır.''
Yusuf Ziya Özcan, meslek yüksekokullarıyla ilgili yapılanları ise şöyle sıraladı:
''Bu okullar 2 yıl 4 sömestirdi, biz bunu 2 yıl 6 sömestre çıkardık. 3 sömestri okulda teorik derslerle geçecek, diğer 3 sömestriyi ise bütün öğrencilerimiz sanayide çalışarak geçirecek. Sanayide çalışan öğrencilerimiz teknik liselerde olduğu gibi sigortalı olacak ve belirli ücret alacaktır. Bu konuda kanun teklifini Meclise önerdik. Umuyorum en kısa zamanda yasalaşacaktır. Bu okullarımızda, her bir okul için danışma kurulu kurulmuştur. Ülkemizde maalesef üniversitelerimiz sanayiden ayrı bir kulvarda iş yapıyorlar. Organik bir bağdan söz etmek son derece zor. Bu çalışmamızla üniversitelerimizle sanayi sektörü iç içe olmuş olacaktır. Böylece okuldaki müfredatımızı da sanayideki ihtiyaçlara göre yapmış olacağız. Bunu da okullardaki danışma kurulları yapacaktır.''
Bunlardan daha önemlisinin ise sınavsız geçişi kaldırmak olacağını dile getiren Özcan, şöyle devam etti:
''Sınavsız öğrenci aldığınızda kalitenin düşeceğini herkes çok iyi bilmektedir. Katsayı problemiyle de alakalı bir mesele. Katsayı uygulamasına geçince mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin üniversiteye girişleri çok zor hale geldi. O zorlukta öğrencilere bir yol açabilmek için 2 yıllık meslek yüksekokullarına sınavsız giriş getirdiler. Tabi bu 10 senelik tecrübe gösterdi ki sınavsız girilen okullarda kalite nerede ise sıfıra düşüyor. 4 işlemi doğru dürüst yapamayan öğrenciler meslek yüksekokullarına geliyor. Bunun derhal değişmesi gerekiyordu. Zaten katsayının değişmesini istememizin bir nedeni de budur. Mesleki ve teknik eğitim, Türk ekonomisinin en önemli unsurlarıdır. Bunu derhal düzeltmemiz lazım. Onunla uğraşıyoruz. İnşallah yakında o da olacak. Teknoloji üniversitelerimiz de piyasaya uygulama mühendisliği getirecektir.''
Diğer bir değişikliklerinin ise üniversiteler arasında iş birliğini ortaya koymaları olduğunu bildiren Özcan, ''Avrupa'daki üniversitelerde okuyan öğrencilere ülkemize uyumluluk belgesi verilmesidir. Diğer bir husus ise doğudaki üniversitelerimizden büyük bir grup öğrencinin batıya, batıdaki öğrencilerimizin doğuya giderek üniversiteler arasındaki farklılığı görmeleri ve giderilmesi için taleplerini iletmeleri olacaktır'' dedi.
ÖSS'yi değiştirerek 2 basamaklı sınav haline getirdiklerini anımsatan Özcan, şunları kaydetti:
''Üniversitelere öğretim elemanları dışında öğretim üyesi alınması için kullandığımız süreçte değişiklik yaptık. Bu Türkiye'nin 30 yılını garanti altına alacaktır. Maalesef Danıştay 8. Dairesi onun da yürürlüğünü durdurttu. Ama Meclisteki kanun tasarısına bu değişikliği de ekledik. Yakında çıkacağını umut ediyorum.''
Konuşmaların ardından Bayburt Üniversitesi Dede Korkut Kampüsü, Bakan Özak ve beraberindekiler tarafından hizmete açıldı.
Törene, Bayburt Valisi Kerem Al, Gümüşhane Valisi Enver Salihoğlu, AK Parti Bayburt milletvekilleri Ülkü Güney ve Fetani Battal, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu, KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Öte yandan, Bakan Özak ve beraberindekiler, Bayburt Belediyesi ve DSİ tarafından Çoruh Nehri üzerinde yapılan köprüyü de hizmete açtı.