Mahkeme 76.madde atamasını bu kez durdurmadı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 15 Aralık 2009 07:42, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bilindiği gibi Sayın ÇUBUKÇU'dan önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK görevden alınmadan önce alelacele tamamen adam kayırmacılığa dayalı olarak bine yakın okul müdürünün atamasını 657 sayılı kanunun 76.maddesine dayanarak gerçekleştirmiştir.

Bu atamaların iptal edilmesi gerektiğini her defasında ele almış ve konuya duyarlı eğitim çalışanlarının atamaların iptali için yargıya taşımalarını belirtmiştik.

Bu atamaların hukuki olduğunu hukukçu kimliğe sahip bakan Nimet ÇUBUKÇU 24 Kasım 2009 tarihli TBMM oturumunda Zonguldak Milletvekili Ali KOÇAK'ın sözleri üzerine?Sayın Bakanımız Hüseyin Çelik döneminde yapılan atamalar usulsüz atamalar değil, hukuki atamalar. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76'ncı maddesi bu yetkiyi veriyor millî eğitim bakanlarına ve bu doğrultuda kullanılmış hukuki bir atamadır.?

İfadeleri ile açıklamıştır.

Bu atamaların hukukiliği süreç içerisinde daha iyi anlaşılacaktır. Bugüne kadar açılan davaların bir çoğunda yürütmeyi durdurma ve iptal kararı verilmiştir. Bu kararlarla ilgili soruya sayın bakan ?http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem23/yil4/ham/b02201h.htm linkindeki meclis tutanaklarında da görüldüğü gibi ?... Şu ana kadar 288 iptal kararı verildi 76'ncı madde doğrultusunda ve hepsi uygulandı.? Cümleleri ile cevaplandırmıştır.

Evet 24 kasım 2009 tarihine kadar gerçekleşen İptallerin sayısı 288'dir. Bu da açılan davaların büyük bir çoğunluğunun davacılar lehine sonuçlandığını göstermektedir.

Bu nedenle de haklılığımız bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Bu atamaların kariyer ve liyakat ilkeleri gözetilmeden yapıldığına olan inancımla bende 2 dava açtım. Bir tanesi İstanbul'a atama yapılan 158 okul müdürlüğünün tamamının iptali için diğeri ise Bakırköy Ataköy Lisesine yapılan atama içindi.

Tüm okulların iptali ile ilgili yargı süreci Danıştay nezdinde devam etmektedir. Ataköy Lisesi ile ilgili açtığım davanın ilk kararında ise mahkeme 2577 sayılı İYUK'nun 27.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen şartlar gerçekleşmediğinden yani ?idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin hukuka açıkça aykırı olması şartları birlikte gerçekleşmediğinden? yürütmenin durdurulması isteminin REDDİNE karar vermiştir.

Şimdi bu karardan sonra benim kalkıp bu karar siyasidir, mahkeme heyeti siyasi davranmıştır, hukuk siyasileşmiştir mi? demem gerekmektedir.

Hukuk devleti ilkesine inanan bir kişi olarak aklımın ucundan dahi geçmez böyle bir şey. Hukuku ilgilendiren her şey hukuki zeminde çözümlenmelidir. Mahkeme heyeti eşdeğer bunca karara rağmen bu kararı vermişse konuyu böyle değerlendirmiştir demekten öteye bir tepki vermem mümkün değildir.

Kaldı ki 7 gün içerisinde itiraz hakkı söz konusu olup hukuk devleti ilkesine inananların hukuken hakkını aramaktan öteye sızlanışa girmemesi gerekmektedir.

Yargı lehinize karar verildiğinde sevilecek, aksi durumda yerden yere vurulacak bir merci değildir.

Yargının lehte verdiği kararları yayımlamak aksini yayımlamamak örtbas etmekte doğru bir yaklaşım olarak kabul edilemez.

Bu karara imza atan da bu tür davalarda tam ters kararı veren de Türk yargı sisteminin yargıçları, hakimleridir. İdarenin yaptığı tüm uygulamaların nasıl ki itiraz mercii varsa yargı kararlarının da itiraz mercii vardır. Kimsenin bundan öteye kurallar getirmeye Devletimizin, demokrasimizin yasama, Yürütme ve Yargıdan oluşan erklerine müdahale etmeye, birbirine müdahalesine izin vermeye, yada müdahalesini sağlamaya hakkı yoktur.

Bunu kendinde hak görenlerin de yarın öbür gün Türk yargısının karşısına çıkabilecekleri muhtemeldir.

Erkleri yıpratmak devletimize ve milletimize yarar getirmez aksine erklere olan güveni zedeler. Bu erklerden yıpratılmaması gerekenlerin başında yargı gelmektedir çünkü yürütme organları değişmese de yürütenler birkaç yılda değişebilir, yasamadaki kişiler de aynı şekilde değişebilir fakat yargıdaki süreç çok uzun yılları alan bir maratondur. İnanmak güvenmek ve destek vermek herkesin birincil görevidir.

Özellikle idari yargıda kararlar hukuk kurallarına, belgelere dayalı olarak verilir. Derdinizi doğru anlatamazsanız istemediğiniz kararlarla karşılaşabilirsiniz. Bu en son gündeme gelen Katsayı davasında da aynıdır, 76. Madde kararlarında da, yönetmelik iptallerinde de.

İdari yargının karşısına yasama organı başka bir hukuki zemin hazırlarsa vereceği karar ona göre şekillenecektir. Çünkü idari yargı hukuk kurallarına , yasalara ve anayasaya uygunluğu denetler. Uygun bulur ya da bulmaz.

Yargıyı böyle ele almak ve buna göre davranmak her vatandaşın görevi ve sorumluluğu olmalıdır.

Ayrıca benim davamda verilen bu karar yapılan atamanın hukukiliğini ispatlamaz. Mahkeme yukarıda da belirttiğimiz gibi iki şart bir arada gerçekleşmediği görüşüyle yürütmeyi durdurmayı uygun görmemiştir. Yani kesin kararını henüz vermiş değildir.

Saygılarımla?

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

ÖNEMLİ NOT: Yakın bir zamanda dava açılmayan okulların da yargıya taşınması gerektiği, bunun için sürecin sona ermediğine ilişkin değerlendirmemizi yayımlayacağız. Bu değerlendirme özellikle mevcut yöneticileri daha çok ilgilendirmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber