Mersin Üniversitesi... Atama, Atamama konusunda tezler

Haber Giriş : 01 Şubat 2005 17:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Tünay Alkan 21 Aralık 2001 tarihinde Mersin Üniversitesince açılan Öğretim Görevlisi sınavını kazanmasına rağmen, görevli olduğu Milli Eğitim Müdürlüğü muvafakat vermedi gerekçesiyle o günlerde göreve başlatılmadı?

 

Alkan kısa zaman sonra, sadece sınavı değil, bazı güçleri de aşması gerektiğini en önemlisi de, ağır işleyen hukuk sürecinden geçerek, mahkemeye taşıdığı konudaki davayı da kazanması gerektiğini anladı?

 

Verdiği yasal mücadele sonunda davayı kazandı. Karar üzerine Milli Eğitim Bakanlığı da, 13 Temmuz 2004 günü personeline Mersin Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olması için gereken onayı verdi?

 

Alkan' ın elindeki yasal karara, ve Bakanlığın verdiği izine rağmen göreve başlatılması gerektiğini düşünüyorsanız, hayır, öyle olmuyor?

 

23 Temmuz günü Rektörlük Bakanlığa hiçbir gerekçe göstermeden atamanın yapılmayacağını bir yazıyla bildiriyor?

 

Halen, Mersin Milli Eğitim Müdür yardımcısı görevinde bulunan Alkan, gelişmeler karşısında şunları söylüyor:

 

"Kurum uygulamasının yasal dayanağı ve mantıksal izahı yok. Yapılan işlem kamu yararı gözetilerek yapılmıyor. Üniversitelere, personel kadrosu, Maliye Bakanlığı'ndan verilir ve muvafakat işlemleri devam ettiği müddetçe de kadro bekletilir. Dolayısıyla Mersin Üniversitesi muvafakat işlemlerinin sonucunu beklemeden yerime başka birini öğretim görevlisi olarak aldı. Bu konuda hukuk mücadelem sonuna kadar devam edecek.?

 

Bu dört yıllık bir atanamama öyküsü?

 

Gelin bir de mutlu sonla birkaç gün içinde sonuçlanan muhteşem atama bir öyküsü anlatalım da Türkiye'de bürokrasi ağır işliyor diyen şom ağızlıların hepsini susturalım.

 

Rektör Uğur Oral' ın deyimiyle gelişmekte olan, hepimizin üstüne titrediği, bu nedenle de eleştirirken bile kılı kırk yardığımız Mersin Üniversitesi, pek çok eksiği gediği yanında, öğretecek insanlara da ihtiyaç duyan bir kurum?

 

Bu amaçla, 2003 Kasım ayında YÖK'e başvurularak, gereksinim duyulan bölümler için kadro talebinde bulunulur.

 

YÖK'ün ?Olur? kararı, Başbakanlık Devlet Personel Daire Başkanlığınca da 20.11.2003 tarihinde uygun bulunarak kadrolarla ilgili ödeneği verecek olan Maliye Bakanlığına gönderilir.

 

Bakanlık kadro kullanım iznini, 15.12.2003 tarihinde bir yazıyla Başbakanlık Personel Genel Müdürlüğüne bildirir. Adı geçen kurum da yasal tüm prosedürlerin yerine getirilmesi üzerine 26.12.2003 tarihinde Mersin Üniversitesine ihtiyaç duyulan bölümlere öğretim üyesi, görevlisi, okutmanların sınavla alınıp, istihdamı konusunda izin verir.

 

Tarihler kafanızı karıştırsa da, kağıt kalem alma pahasına kronolojik sıralamayı not etmenizde yarar var?

 

Anlatacağımız  atama öyküsü yukarıdakilere benzer tarihlerdeki gelişmelerle anlam kazanıyor çünkü?

 

Türkiye'de hiçbir kuruma memur alınmayacağı kararına rağmen, Üniversite gibi bilim kurumlarını bundan ayrı tutuluyor?

 

Amaç devletin tasarruf genelgelerine rağmen, hepimizin geleceği olan öğretim kurumlarına yardımcı olmak, önlerini açmak?

 

YÖK' ün 5.11.2003 tarihli yazısıyla başlayıp 26.12.2003 günü Başbakanlığın onay verdiği kadro izin talepleri sonuçlanırken Mersin Üniversitesi'nde farklı bir telaş yaşanıyordu.

 

Bir yandan sınav hazırlıkları yürütülürken, öte yandan Sabah Gazetesinde 30.11.2003 günü Üniversitenin ihtiyaç duyduğu Akademik Personel alım ilanı yayınlandı.

 

Hangi bölümlere ne özellikte insanların kabul edileceğinin belirtildiği ilanda Başvuruların, "Mersin Üniversitesi Akademik Yükseltme ve Atama Ölçütleri"ne göre değerlendirileceği ve Başvuru ön koşullarını sağlamayan adayların dilekçelerinin değerlendirilmeyeceği  gibi evrensel koşullar yanında, oya gibi işlenmiş ince ayrıntıları o günden kestirmek olası değildi?

 

Üniversiteye bağlı Meslek Yüksek Okuluna alınacak bazı öğretim görevlilerinin, her babayiğitte olmayan bazı özellikler taşıması da isteniyordu?

 

Cam seramik bölümüne alınacak öğretim görevlisinin İlgili herhangi bir Fakültenin Seramik bölümünden mezun olması yeterliydi de, Aydıncık Meslek yüksek Okulunda görevlendirilecek kişinin, Turizm İşletmecilik Yüksek okulundan mezun olma yanında, İngilizce bilmesi, Önbüro konusunda en az 5 yıl, ön büro paket programlarında deneyimli, Üniversitede ders vermiş ve askerliğini yapmış olması gerekiyordu.

 

Mersin Meslek Yüksek Okulu İktisadi ve İdari bölümlerindeki 6. derecedeki bir kadro için Yöneylem Araştırma, İstatistik lisans ve İngilizce bilgisi yanında Bilgisayar/ yazılım konusunda 10 yıl çalışmış olma koşulu da aranıyordu.

 

Oysa aynı okulun iktisat bölümü için aranan iki öğretim görevlisinden birinin, İşletme lisansı ve ingilizce bilmesi yanında yatırım, uluslararası vergi ve muhasebe konularında 3 yıl iş deneyimi isteniyordu da,  diğerinin  iktisat lisans ve yüksek lisans, çok iyi ingilizce yanında AB ve Ar-Ge politikaları konulu tez ile araştırma kurumlarında 5 yıl çalışmış olması gerekiyordu.

 

Aynı sınavda, her şeyiyle birbirinin aynısı kadrolar için bazen üç, bazen beş hatta on yıl deneyimin hangi kıstaslara göre neden arandığını ilk anda kestirmek olanaksızdı.

 

30 Kasım 2003 günlü ilana istinaden 4.12.2003 tarihinde Aslıgül Gök adında bir genç kız başvurdu Üniversiteye.

 

Tüm Ülkede AB ve Ar-Ge politikaları konulu tez ile araştırma kurumlarında 5 yıl çalışmış olma vasıflarını taşıyan ikinci bir insanın bulunma olasılığı yoktu ki, Aslıgül 22.12.2003 günü yapılan sınava tek başına girdi?

 

Elbette Gök'ün bu eşi az bulunur kariyeri dışında çok küçük bir özelliği daha vardı?

 

Üniversitenin personel işlerinden de sorumlu Rektör yardımcısı Tamer Gök'ün kızı olması?

 

Aranan özellikteki tek insan olduğu için sınavı kazanması mukkader Aslıgül, babasının imzasıyla tüm başvuranlara önceden bildirilen sınavın yazılı olacağı duyurusuna rağmen, son anda yapılan değişiklikle üç kişilik jürinin sözlü sınavında ter döktü?

 

Gerçekten bir süre sonra dillere düşen ve Milliyet'ten Meral Tamer'in de köşesine taşıdığı ?vaka? yı değerlendiren Rektör aranan kadro için sadece Aslıgül' ün başvurduğunu söylüyordu da, bunun neden böyle olduğu sorusunun yanıtı yoktu.

 

Ve bakın Tunay Alkan' ın dört yıldır süren mücadelesine karşın bir türlü sonuçlanmayan o kağnı hızındaki takvim Aslıgül için nasıl çalıştı:

 

Tamer Gök'ün kızı 22.12.2003 günü sınava girdi.

 

Aynı gün üç kişilik sınav jürisi bir tutanakla İktisadi ve İdari Programlar Bölümüne 5. derece kadrosu için başvuran Aslıgül Gök'ün sözlüyü kazandığını yönetim kuruluna bildirdi.

 

Mersin Meslek Yüksek Okulu Yönetim Kurulu 24.12.2003 de toplanarak münhasıran Aslıgül Gök'ü ilgilendiren kararı aldı.

 

Buna göre ?Yüksekokul İktisadi ve İdari Programlar Bölümü (İktisat) 5. derece Öğretim Görevlisi kadrosu için 22.12.2003 tarihindeki sınavı başaran Aslıgül Gök'ün 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 31. maddesi gereğince 1 yıl süreyle atanması hususunun Rektörlük makamına sunulması? uygun bulundu.

Gök konusunda Üniversitenin tüm birimleri zamana karşı yarışıyordu adeta.

 

Yüksek Okul müdürü Selim İnan 24.12.2003 tarih 48 sayılı toplantıda alınan 5 sayılı kararı 25.12.2003 tarihinde bir üst yazıyla Rektörlüğe gönderdi.

26.12.2003 tarihinde Rektörlüğe ulaşıp onaylanan karar Personel Daire Başkanlığına intikal ettirildi.

 

Personel Daire Başkanlığı Mersin 1971 doğumlu, ODTÜ İktisat Fakültesi 1998 mezunu Aslıgül Gök' ün işlemlerini derhal tamamladı.

 

Personel dairesinden sorumlu Tamer Gök ve Üniversite Genel Sekreterliğine vekalet eden Yüksel Özdemir'in ?oluruna saygıyla sundukları? işe giriş bildirgesine Rektör Uğur Oral olur verdiğinde tarihler 30.12.2003 ü gösteriyordu.

 

Hafta sonunu saymasak 7 gün içinde sınav ve sonrasındaki tüm bürokratik işlemler tamamlanarak 2004 te saatler kala, Mersin Üniversitesi Meslek Yüksek Okuluna Öğretim Görevlisi olarak atanmıştı Tamer Gök'ün kızı.

 

Aslıgül' ün Zamana karşı yarışın ardından Meslek Yüksek Okulunda branşıyla ilgili kaç ders verdiğine gelince?

30 Aralık günü öğretim görevliliği işlemlerinin tamamlanmasının ardından milyonlarca iş diyen inleyen Üniversite mezununu bilmem ama Gök ailesi yılbaşına mutlu girmiş olmalı?

 

Oysa Rektör Oral' ın mutlu sürprizleri bu kadarla da sınırlı değildi.

 

2 Ocak 2004 günü Yılbaşı rehavetine aldırmadan  yoğun işlerinin arasında Oral, Üniversite genel sekreterliğine bir yazı gönderdi.

 

Yazıda, Meslek Yüksek Okuluna açıktan ataması yapılan üç öğretim görevlisinin Dış İlişkiler Şube Müdürlüğünde görevlendirildikleri, bu bölümde işe başlatılma tarihlerinin Rektörlüğe bildirilmesi emrediliyordu.

 

Maliye Bakanlığından istenen kadroyla uzaktan yakından ilgisi, ders vermenin de söz konusu olmadığı şubeye atanan üç kişiden biri yine Aslıgül idi?

 

Rektörün aynı günlerde konuyla ilgili kendisini arayan milliyet yazarı Meral Tamer'e söyledikleri bugün gibi aklımda:

?Aslıgül Gök ise Bilkent ve yurt dışında çok iyi eğitim görmüştür. Bizim için bir kazançtır. Zaten o bölüme sadece o başvurmuştu.?

Sahi o günlerde Oral ODTÜ ?yü bitiren birine, neden Bilkent  mezunu demişti?.

 

Üniversitelere kaynak ayıran AK parti hükümetinin, bu ve ülke genelindeki yüzlerce benzeri olay karşısında ne yazık ki eli kolu bağlı.

 

Ne yazık ki, Başbakanlık ve Maliye Bakanlığının tüm iyi niyet ve çabalarına rağmen, YÖK yasası değişmediği sürece garibim Anadolu Üniversitelerine akıtılan kaynaklar, objektif kriterlerle hak eden en uygun insanın istihdam edileceği kadrolara dönüşmüyor.

 

368 Milletvekiliyle Anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip AK partinin iktidar olmak kadar muktedir olmasının, rüştünü ispatının mihenk taşlarından biridir YÖK yasasını değiştirmek?

 

Ve bu konuda geçen her günün eğitimde kayıp yıllar anlamına geldiğine artık daha fazla inanıyorum?

Abdullah Ayan
Mersin Gazetesi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber