EMASYA Protokolü iptal ediliyor, 'iç tehdit' kaldırılıyor

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 01 Şubat 2010 08:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Biz bu filmi tekrar tekrar seyretmeye mecbur muyuz

Erdoğan'dan ?Partiler kapatma davasını hisseder' diyen Yargıtay Başsavcısı'na: Allah aşkına biz bu filmi tekrar tekrar seyretmeye mecbur muyuz? Ne hissediyoruz? Ondan sonra da ?sivil vesayet...' Hani nerede sivil vesayet? Bu sivil vesayetin üzerinde başka bir vesayet var. Yargı vesayeti... Sıkıntı burada

İSMAİL KÜÇÜKKAYA YAZDI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ?Siyasi partilere (kapatılma) hissiyatı vermeye gayret ederseniz. Hele hele bunu Yargıtay Başsavcısı ifade ederse, burada düşünmemiz gerekir. Yargıtay Başsavcısı ortada herhangi bir şey yokken nasıl böyle bir ifadeyi kullanır?? dedi.

Erdoğan, TRT-1'de yayınlanan ?Enine Boyuna ? programına katılarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı; şu çarpıcı açıklamalarda bulundu:

MÜZAKERE EDE EDE: Toplum aslında henüz her şeye A'dan Z'ye vakıf değil, olacak. Bu sürecin müzakere edilmesiyle olacak. Yani her şey daha olmuş bitmiş değil. Yavaş yavaş bu mesafeyi almış olacağız.

GENELKURMAY'LA PASLAŞMALAR: Bizim yöneticiler olarak eksiklerimiz olabilir. Bu aynı şekilde Genelkurmay'da da olabilir. Ama şu anda Genelkurmay'da Genelkurmay Başkanımız olsun, kuvvet komutanlarımız olsun, olaylara yaklaşımında bizim paslaşmamız olumlu bir şekilde gelişiyor. Eğer bu olumlu gelişmeler olmamış olsa zaten bu neticeleri almakta da zorlanırız.

ŞAİBELERİ TEMİZLEMELİ: Silahlı Kuvvetlerimiz de işin üstüne ciddi anlamda gidiyor. İş böyle kendi haline bırakılmış değil. Çünkü, bu kurumlarımız öyle pek şaibe kaldıracak kurumlar değil. Bunların üzerinden bu şaibeleri ne yapıp yapıp temizlememiz lazım.

NEREDE KONUŞACAĞIZ PEKİ: Geçenlerde ifade edilen ?Siyasi partiler bunu hisseder' ifadesi (Yargıtay Başsavcısı Abdurahman Yalçınkaya'nın sözlerinden bahsediyor), masaya yatırılması gereken bir konu. Eğer siz hakikaten siyasi partilere böyle bir hissiyatı demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinde vermeye gayret ederseniz. Hele hele bunu Yargıtay Başsavcısı bu şekilde ifade ederse. Burada düşünmemiz gerekir. Yargıtay Başsavcısı ortada herhangi bir şey yokken nasıl böyle bir ifadeyi kullanır? Böyle bir şey olur mu? Bunu kullanacaksınız, ondan sonra bu ülkede siyaset yapacaksınız. Bu olacak iş mi? Bunları şimdi bir siyasi lider konuştuğu zaman, niye konuştu? Kardeşim orada konuşma, burada konuşma, nerede konuşacaksın?

NE HİSSEDİYORUZ: Parlamentonun yüzde 65'ini oluşturacaksın. Bu halkın yüzde 47'si sana oyunu verecek. Ondan sonra acaba biz bu parti üzerinde nasıl bir kapatma davası açar da bununla ilgili böyle bir çalışmanın içerisine gireriz... 7 yıl önce neredeydik? Şimdi nereye geldik. Bunun hesabını yapacaksın. Böyle bir dava açıldığı zaman bu ülkede ne ne olur? Allah aşkına yani biz bu filmi tekrar tekrar seyretmeye mecbur muyuz? Böyle şey olur mu? Yani biz her şeyi bırakacağız, bundan sonra tekrar hissetmeye başlayacağız. Ne hissediyoruz?

YARGI VESAYETİ: Ondan sonra da ?sivil vesayet...' Hani nerede sivil vesayet? Böyle bir sivil vesayet olur mu? Bu sivil vesayetin üzerinde başka bir vesayet var. Ne o? Yargı vesayeti... Sıkıntı burada. Türkiye'yi yargı devleti olmaya gayret gösteren bir zihniyetle karşı karşıya bırakmak istiyorlar. Kararlı bir şekilde yaptığımız tüm açılımlarla, yargıçlar yönetimi noktasında çok açık tavrı hep birlikte almamız gerekiyor. Siyasi partiler olarak, milletçe bu adımı atmamız gerekiyor ki burada yargıçlar yönetimi olmayacak, bu ülkede tamamıyla halkın yönetimi olacak. Yoksa hakikaten yargıçların dudakları arasına iş sıkışıp kalırsa durumumuz çok kötü.

411 paranoyası 14 Mart olayı

SİYASİ kapatma davalarına ilişkin mevzuat değişikliğine gidip gitmeyecekleri konusunda Erdoğan şunları söyledi: ?Böyle bir adımı atabilmek için önümüzde birçok engel var. Sütten ağzımız yandı, şimdi yoğurdu artık üfleyerek yeme durumuna geldik. 411 paranoyası var. 367 olayı var. Bunları hep yaşadık. İstiyoruz ki parlamentoda bir konsensüs oluşsun. Ortada bir 82 var. Bu 82'nin değişmesinin gereğine Türkiye'nin büyük çoğunluğu ?evet' diyor. Tamamını değiştirmeye gerek yok. Bu iddiayı ortaya atanlar da tahrik ediyorlar. Bir adım atmak istedik ve 14 Mart olayı (AKP hakkında kapatma davasının açıldığı tarih) oldu. Asıl iktidar, asıl irade, asıl yargı bana göre halktır. Halk gerektiğinde indirir, gerektiğinde çıkarır. Yoksa yargının vereceği kararlar gelip geçicidir.?

Ne gaz veren ne gaza gelen ne de gaz alan olmak isterim

ERDOĞAN, iktidarları döneminde hep demokratikleşmeden bahsettikleri halde darbe iddialarının gündeme gelmesi konusunda şöyle dedi: ?Bu ifadeleri kullanmak istemem. Bu ifadeler kullanıla kullanıla meşruiyet kazanıyor, bunları gündemimizden çıkarmamız lazım. Bunların işaret fişekleri yok mu? Maalesef olmuş. Bunlar da ortada. Bazı köşe yazarları ne yazık ki köşelerinden gaz vermeye devam ediyorlar. Ben ne gaz veren veya gaza gelen, ne de gaz alan olmak istiyorum bu noktada. Biz gerçekleri konuşalım, bunun üzerinden netice almaya çalışalım. Köşesinde rahat rahat konuşuyor. ?Özal bile uyguladı, Erdoğan nutuk atıyor' diyor. Ortada bazı gerçekler var. Bugün savcı yürütmeden bir şey talep ettiği zaman bunu sümenaltı etmeyen irade, iktidar var. Ergenekon meselesinde bunu görüyoruz.?

İŞARET FİŞEKLERİ

Başbakan, Abdi İpekçi'nin kızının ?Babamın faillerinin bulunmasının tam zamanı? sözlerini anımsatarak, şöyle devam etti: ?Bu bir umut ışığı olduğu anlamına geliyor. Nerelerden neler çıktığı ortada. Bunun ardından daha başka şeylerin gelebileceğini söyledim. Bunlar işaret fişekleri. Bir normalleşmeye gidiyorsunuz, giderken de sancılar olacaktır. Bu sancıları yüksek dozda darbe olarak gösterme gayreti içine girenler var. Biz bunu böyle düşünmek istemiyoruz.?

EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz

ERDOĞAN son günlerin güncel konusu EMASYA (Emniyet-Asayiş Yardımlaşma) Protokolü ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başbakan şunları söyledi: ?Koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor. EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz, olmayacak. Bunun adımını atıyoruz, atacağız. Şu anda arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar ve bu işi bitireceğiz. Zaten bu bir protokol, kanun filan değil. Kanun, Genelkurmay, İçişleri burada müşterek bir çalışma yapar. Yasal düzenleme gerekiyorsa, yasal düzenleme de yapacağız. Kısa zamanda bu işi bitireceğiz.?

SİYASET BELGESİ GEÇERSİZ

Erdoğan, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin kanuni geçerliliği olmadığını, bir genelge olduğunu belirterek, ?Bu yıl siyaset belgesi yeniden ele alınacak. Ele alırken, endişeleri de tamamen ortadan kaldırmaya yönelik adımları atmakta hükümetimiz kararlıdır? dedi.

Erdoğan ?2003 yılında Başbakan olarak göreve başladığınızda Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni gördünüz. Belgede, sizin de mensubu olduğunuz siyaset akımı ve şahsınızı içeren vatandaş kitlesi ?iç düşman, tehdit' olarak yorumlanabileceği şeklinde ifadeler vardı. Bunu görünce ne hissettiniz?? sorusu üzerine belgenin bütününün tüyler ürpertici bir tablo ortaya koyduğunu belirterek şunları söyledi:

MGK KARAR MERCİİ DEĞİLDİR

?Özellikle 12 Eylül sürecinden sonraki yapılanma içerisinde çok farklı yaklaşımlar oldu. Bunlar sivil irade ile uyumlu yaklaşım tarzları değildi. Siyaset belgesinin aslında kanuni geçerliliği yok, bir genelge. Göreve geldiğimiz dönemdeki siyaset belgesi ile şu andaki siyaset belgesi çok farklı. Bu yıl yeniden ele alınacak. MGK'da tekrar müzakeresini yapacağız. MGK, karar mercii değildir, bize tavsiyede bulunur. Bunları ya Bakanlar Kurulu kararına dönüştürürüz ya da yasa çıkarmak gerekirse adımını atarız. Siyaset belgesi ile ilgili eksiklikler üzerinde çalıştık ve 2010 için atacağımız adımda da demokratik sürecin gereği neyse bunu yapacağız.?

Başbakan Erdoğan, ?Bundan sonra iç tehdit olmayacak diyebilir miyiz?? sorusuna da ?Asla. Böyle bir şeyi asla düşünemeyiz ve bu tür yapılanmalara müsaade edecek, bu tür zemini oluşturmaya müsaade edecek imkanlara fırsat vermeyecek şekilde bir düzenleme yapılacak? diye yanıt verdi.

ERDOĞAN'LA ?ENİNE BOYUNA'

TRT1'de Taha Özhan'ın sunduğu ?Enine Boyuna' programına konuk olan Başbakan Erdoğan; AKŞAM Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Star Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Sabah Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın sorularını yanıtladı.

?BEN GÖREVDEN ALIRDIM'A CEVAP

Derdin bağcı dövmek mi dövdürtmek mi

İŞİN ?Madem inanmıyorsun Genelkurmay Başkanı'nı görevden alırsın? noktasına getirildiğini dile getiren Erdoğan, ?Sayın Baykal da söylüyor ? yorumu üzerine, şunları kaydetti: ?Sen bu ülkede koalisyonlara ortak oldun, bu sıkıntılar yok muydu? Yapılması gerekenleri iktidarlarınız döneminde, tek başına iktidar olmak o ayrı bir konu, zaten nasip olur mu olmaz mı bilemem, ama buralarda biraz dürüst olacaksın ve asıl Türk Silahlı Kuvvetleri'ne gölge düşürmek veya Silahlı Kuvvetlerimizin bu kadar hassasiyetle korunması gerektiğini bir taraftan ifade edeceksin, bir taraftan da ?Madem güvenmiyorsun görevden alırsın' diyeceksin. Böyle bir şeyi ne gündeme getiriyorsun, buna ne gerek var? Bir defa çirkin olan, yanlış olan bu. Ama bunların dertleri bağcıyı dövmek mi dövdürtmek mi? O da bakıyorsun aynı şekilde, ?biz hükümeti tahrik eder gaz verir de acaba böyle bir şey beklentimiz olarak gündeme gelir mi?' Bir taraftan, ağzıma dahi almak istemiyorum ama ?biz darbelere karşıyız', ama öbür taraftan ?acaba nasıl biz bu işi tahrik ederiz', kendisine göre kurnazlıklar yapıyor. E kusura bakma. Sen 72 yaşında tecrübelerle dolu birisi olabilirsin ama biz de siyasetin içinde doğduk, içinde büyüdük böyle gaza gelip ülkemizi bir gerilim politikası içerisinde geldiği güzel noktanın gerisine götüremeyiz.?

Seçimler birkaç hafta erkene alınabilir

ERDOĞAN 2011'in seçim yılı olduğunu belirterek, ?Seçimin tarihi de temmuz ayının mevsim koşulları sebebiyle belki biraz öncesine alınabilir. Onun dışında bir şey asla düşünülemez. Yani bu birkaç hafta olur, birkaç gün olur. Türkiye buna alışmalıdır. 16 ayda bir hükümet değiştiren ilkel bir Türkiye olmamalıyız. Bugüne kadar bu böyle geldi...? dedi.

GATA ÖRNEĞİNİ ANLATTI

Kimlere ne tür uygulamalar yapılıyor

BAŞBAKAN, eşi Emine Erdoğan'ın GATA'da tedavi gören Nejat Uygur'u ziyaret etmek istediğinde yaşadıkları olayı şöyle anlattı: ?Nejat Uygur'un hanımı arıyor ve ?Ne olur sizinle dışarıda buluşsak. Yetkililer sıkıntı doğabilir, gelmemesi isabetli olur, diyor'. Bunu en üst düzeyde gündeme getirdim. ?Nedir bu? Ne yaptıklarının farkında mısınız?' diye sordum. Bunun yapılmasına müsaade eden irade özgürlükçü diyebilir miyiz? Bu sıkıntılar hâlâ var. Sizin Cumhurbaşkanı, Başbakan olmanız vesaire... Burada bir gerilim var. Köşe yazarları bunları yazıyor. Yazıyorsun da bazı gerçekleri gör. Kimlere bu ülkede ne tür uygulamaların olduğunu gör. Eğer burada iktidar bazı şeylere sabrediyorsa, bunları afişe etmemişse sadece ülkede bir gerilim olmamasından dolayıdır. Biz bunları istemiyoruz. Bu tür zihniyetler de bir gecede değişmiyor. Sayın Özal'a yapılanlarla, aynı şeyler şimdi de yazılıyor. Beyefendiler rahatsız oluyor. Yeni kuşağa söylemiyorum. Şimdi inkarcı pozisyonuna düşüyorlar. Ama o günün uygulamaları da bugünün uygulamaları da ortada.?

Parlamentonun yüzde 25'İ Kürt

ERDOĞAN, demokratik açılımdan bahsederken şunları söyledi: ?Devletin bütün kademelerinde Kürt kökenli vatandaşlarımız var mı var, önleri açık mı açık. Benim partimde 70'e yakın Kürt kökenli vatandaşım milletvekili. Diğer partilerde yine aynı şekilde. Yani parlamentoda Kürt kökenli vatandaşlarımız neredeyse yüzde 25'i buluyor. Şimdi ajite edildiği gibi bir durum aslında söz konusu değil. Bölgenin ihmaline yönelik sıkıntılar var ama bunu da gideriyoruz.?

Bu yıl referandum olmasını arzu ederiz

ANAYASA değişikliğinin kapsamına ilişkin Başbakan Erdoğan şunları ifade etti: ?Söylendiği şekilde ?çok geniş kapsamlı' hayır. Değiştirilemezleri bir kenara koyup bunun dışında neler yapılabilir, ama bu konuda bir konsensüs olması halinde böyle bir adımı atabiliriz. AB normlarında istiyoruz ki bir anayasayı ülkemize kazandıralım ve bu bir sivil anayasa olsun. İdeal bir yol olarak referandumu da görüyoruz. Referandumda diyoruz zamandan kazanalım, böyle bir 120 günlük bekleme süresi olmasın. (?Bu yıl bir referandum olabilir mi?' sorusu üzerine) Bize kalsa biz arzu ediyoruz. Ama sayısal olarak grubumuz bıçak sırtında. Olayın bir de olumsuz yaklaşanı olabilir. Çünkü gizli oyla oluyor. Dolayısıyla riske etmek de istemiyoruz. Muhalefetin söylediği öyle sözler var ki garip garip...?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber