Şener: 926 bin mutlak yoksul, 18 milyon göreli yoksul var

Haber Giriş : 12 Şubat 2005 17:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, vatandaşın mutlu olmadığı yerde politikacıların mutluluğunun söz konusu olamayacağını söyledi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında ele alınan konulara ilişkin yeni Başbakanlık binasında düzenlediği basın toplantısında, kurulun genel ekonomik konuların yanı sıra yoksullukla mücadele üzerinde de çalıştığını kaydetti. Şener, toplantıya Devlet Bakanları Beşir Atalay ve Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, ilgili kamu kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katıldığını bildirdi. Yoksullukla ilgili iki kavramın bulunduğunu hatırlatan Şener, bunlardan birincisinin "mutlak yoksulluk", diğerinin ise "göreli yoksulluk" olduğunu söyledi. Mutlak yoksulluğun, tüketim harcamaları, asgari gıda harcamalarına yetmeyen kesimlerin durumunu anlattığını kaydeden Şener, Türkiye'de nüfusun 1.35'inin bu kavramla ifade edilebilecek düzeyde olduğunun belirlendiğini dile getirdi. Şener, bunun da yaklaşık 926 bin kişiyi ifade ettiğini söyledi.

Göreli yoksulluğun ise bir ülkedeki ortalama refah düzeyinin altında kalan kesimi ifade ettiğini kaydeden Şener, Türkiye'de nüfusun yüzde 26.96'sının, yani yaklaşık 18 milyon kişinin bu kavram içinde ifade edilebileceğini söyledi. Yoksulluğun daha çok mutlak yoksulluk kavramına göre ele alındığını anlatan Şener, DİE'nin araştırmalarına göre yoksulluğun daha fazla çok nüfuslu ailelerde arttığını, kentlerde yoksulluk oranının daha düşük olduğunu, kırsal kesimde ve eğitim durumu azaldıkça arttığını, okur-yazar olmayanlarda yoksulluk oranının yüzde 41, yüksekokul mezunlarında ise yüzde 4 olduğunu söyledi.

GELİR DAĞILIMINDA İYİLEŞME
Gelir dağılımının Türkiye'de bozulan bir süreç izlemediğini dile getiren Şener, bugün gelir dağılımın önemli ölçüde bozuk da olsa bir iyileşme trendi içinde olduğunu kaydetti. En yüksek gelir düzeyine sahip nüfusun yüzde 20'lik kesiminin milli gelirden 1994 yılında yüzde 54.9 oranında pay aldığını hatırlatan Şener, bu oranın 2002 yılında yüzde 50.1'e, 2003 yılında ise yüzde 48.3'e düştüğünü bildirdi. Şener, nüfusun en düşük gelire sahip yüzde 20'lik kesiminin milli gelirden aldığı payın 1994 yılında yüzde 4.5 olduğunu hatırlatırken, bu oranın 2002'de yüzde 5.3'e, 2003'te ise yüzde 6'ya çıktığını dile getirdi. Rakamların, gelir dağılımı konusunda bir iyileşme trendi içine girildiğini gösterdiğini söyleyen Şener, hükümet olarak gelir dağılımını iyileştirmeyi ve ekonomik refah seviyesini yükseltmeyi bir temel politika olarak benimsediklerini vurguladı. Şener, "Bir taraftan pastanın büyütülmesi, bir taraftan da pastanın adil dağıtılması temel politikamızdır" dedi.

Yoksullukla mücadele konusunda üç ayrı kategoride çalışmaların yürütülmesi gerektiğini bildiren Şener, "makro ekonomik politikalar, sektörel politikalar ve sosyal yardımlar"ın, yoksullukla mücadelenin üç ayağını oluşturduğunu belirtti. Şener, bu üç konuda da gerekli politikaları uygulamaya kararlı olduklarını ifade etti. Sosyal yardım hizmeti veren kuruluşların yaptıkları doğrudan yardımlar konusunda rakamlarla bilgi veren Şener, 2000 yılında 8.3 milyon kişiye 600 trilyon lira, 2001 yılında 11.6 milyon kişiye 812 trilyon lira, 2002 yılında 5.1 milyon kişiye 1 katrilyon lira, 2003 yılında 6 milyon kişiye 2 katrilyon lira, 2004 yılında ise 8.5 milyon kişiye 3 katrilyon liranın üzerinde yardım yapıldığını anlattı. Şener, 2004 yılında ayrıca 1.5 milyon kişiye 89 trilyon lira değerinde kömür yardımı yapıldığını ve toplam 165 trilyon lira burs verildiğini hatırlattı. Son yıllarda, önceki yıllara göre yapılan yardımlar ve yardımların ulaştığı kesimler açısından büyük artışlar yaşandığına dikkat çeken Şener, doğrudan yardımlar konusunda hükümetin sosyal bir politika izlediğini vurguladı.

"HER ŞEYİN ÖZÜ GÜVENDİR"
Ekonomide her şeyin özünün 'güven' olduğuna işaret eden Bakan Şener, "Ekonomik aktörler hükümetin uyguladığı politikalara güveniyorlarsa üretim, yatırım ve pazarlama konularında cesur davranabilirler. Bunun sonunda ekonominin performansı artacaktır" diye konuştu. 2004 yılında 15.5 milyar dolar cari açık gerçekleştiğini hatırlatan Şener, bunda ithalat artışı ve ham petrol fiyatlarının uluslararası piyasalarda yaşadığı sıçramanın da payı olduğunu kaydetti. Cari açığın finansmanında hiçbir sorun olmadığını ifade eden Şener, cari açığın finansmanının özel sektörün aldığı krediler ve yabancı yatırımlarla karşılanabileceğini vurguladı.
Şener, açıklamalarının sonunda basın mensuplarının sorularını da cevapladı. Şener, mutlak yoksul sayısındaki azalmaya rağmen son yıllarda daha fazla kişiye sosyal yardım yapılmasının bir çelişki olup olmadığı sorusu üzerine, daha önceki yıllarda yoksulların tespiti ile ilgili çalışmalarda zaaflar yaşandığını dile getirdi. Mevcut yoksullara ulaşılamadığını ifade eden Şener, bunun önüne geçmek için bütün illerde işbirliği içinde yoksulların tespiti için çalışma başlatıldığını ve bir envanter oluşturulduğunu kaydetti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan ayrılan kaynakları artırdıklarını ve yoksulların tamamına ulaşabilmek için çaba harcadıklarını ifade eden Şener, "Daha önce yoksul çok olduğu halde devletin elini uzattığı yoksul sayısı azdı" şeklinde konuştu. Türkiye'de ortalama refah düzeyinin ne olduğu sorusu üzerine Şener, Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 4 bin dolar olduğunu, ortalama refah seviyesinin de milli gelire göre hesaplandığını kaydetti. Şener, 2003 Aralık ayı rakamlarına göre aylık kazancı 669 milyon liranın altında olanların göreli yoksulluk kavramı içine girdiklerini anlattı. Şener, DİE'nin yaptığı mutluluk anketinin hatırlatılması ve 'Siz de mutlu musunuz?' diye sorulması üzerine şunları söyledi:

"Benim algılama biçimim şu. Sizler mutlu olursanız bizler de mutlu oluruz. Vatandaşın mutlu olmadığı yerde politikacının mutluluğu söz konusu olamaz. Siyasetin merkezinde toplumsal sorumluluk vardır. Toplum mutsuzsa politikacının mutlu olması doğru değil."

"ADALETSİZ VERGİLENDİRMEYİ DÜZELTİYORUZ"
Şener, harcamalar üzerinden alınan vergilerin, yoksulluk oranını artırıp artırmayacağı sorusu üzerine, bazı mallar üzerinde vergiler bulunduğunu hatırlatarak bunların yeni dönemde ortaya çıkan vergiler olmadığını kaydetti. Şener, "Biz devraldığımız adaletsiz vergileme düzeyine göre bugüne kadar iyileştirmeleri öngören değişikliklerle geldik. Düşürdüğümüz vergilere bakıldığında bunların düşük gelir gruplarının harcadığı mallar üzerindeki vergiler olduğu görülebilir. ÖTV'de zaman zaman artışlar ortaya çıkmaktadır. Bu da adaleti bozan değil adil bir düzenleme olarak nitelendirilir. Bazı ürünler üzerindeki vergi yükü dünyanın her tarafında görülür. Hatta bazı ülkeler vergiler tüketimi caydırmadığı için yasaklar getirmektedir" diye konuştu.

Şener, Teşvik Yasası'nın uygulanması için ne kadar kaynak ayrılacağı ve bu kaynak için ÖTV'de artış yapılıp yapılmayacağı sorusunu ise cevapsız bıraktı. Yabancı bir haber ajansı için çalıştığını belirten bir muhabirin ısrarlı soruları üzerine sinirlenen Şener, "Bizim orada bir söz vardır. Güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı sıkar. Muhtar gelir milletvekilini sıkıştırır. 'Vatandaş da benden istiyor' der. Ben iç talebe göre çalışıyorum. Dış talebe göre çalışmıyorum. Halkımızın ihtiyaçları doğrultusunda çalışıyorum" diye konuştu. Teşvik Yasası kapsamındaki iller arasında kademelendirme yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine Şener, 36 ille ilgili daha önce bir kanun çıkartıldığını hatırlatarak, bu kanunda sektörel ayrım olmadığını belirtti. Şener, ilave 13 ili kapsayacak yeni düzenlemenin mecliste olduğunu hatırlatarak, bu düzenlemede, ilk yasadaki temel görüşlerin mevcut olduğunu vurguladı.

İHA

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber