Memur özel bankaya yönetici oldu; lojman tuttu, eşli seyahatler başladı

Haber Giriş : 17 Şubat 2005 01:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İstanbul'daki bankacılar, Ankara'da bürokraside olanları ?ibretle? izlerlerdi. Şimdi kendi içlerinde ?Ankara bürokrasisi tarzı? hakim olmaya başlayınca, biraz şaşırıyorlar. Aslında her şey bazı bankaların TMSF'ye geçmesiyle başladı. Fon'a alınmaların başladığı ilk sıralarda güvenilir bulunan özel bankacılar kamuya alınan bankaların başlarına getirildiler. Daha sonra bu bankalar tasfiye edildikçe, bu etki azaldı. Ancak gün geçtikçe daha karmaşık modeller ortaya çıkmaya başladı. Örneğin bir bölüm hissesi Fon'a geçen, bir bölümü rehinli hale gelen bir bankanın en üst yönetimlerine eski memurlar atandı. Aslında bu memurlar aynı bankada çalışmışlardı ama etkili yerlerde değil, tabii ki...

İşte bu memurlar, ?kardeşleri? iktidar olunca, birdenbire çalıştıkları bu bankanın en üst koltuğunu kapabildiler. Gelir gelmez, belki de kendisine daha önce değer vermediğini belli eden, eski amirlerini işten atma yolunu seçtiler. Ancak bununla da yetinmediler, memurluk zamanından kazandıkları alışkanlıkları, özel bankaya taşımaya başladılar. Belki de özel bankalarda daha önce böyle şeyler yapılsa idi, kendi yazdıkları raporlarda bunların ne kadar yanlış olduğunu da yazarlardı... Neyse.. Bu memurların ilk yaptığı işlerden biri ne oldu biliyor musunuz? Lojman tutmak... Evet, özel sektör bankacılığı terminolojisine ?lojman? da bu memurların işbaşına gelmesiyle girmiş oldu. Tabii ki pahalı yerlerden, koltuğa yakışan lojmanlar...

Daha neler olmadı ki... Bankayı yöneten kişilere bile, birkaç bin dolarlık harcama yetkisini çok görüp, icranın başı gibi bu harcamaların kendilerinden geçmesini bile istediler.

Sonunda bankanın satışı gündeme geldi. Daha doğrusu zaten gündemdeydi, ama artık somutlaşmaya başladı. Bunun üzerine yönetim kurulu üyelerine, son kıyaklardan biri çekildi ve geçen ay hep birlikte yurtdışına seyahate gittiler. Belki de bankanın bir iştiraki olduğu gerekçesiyle, güzelliği ile bilinen ?Moskova geceleri?ne gidilmiştir, kimbilir. Hem de eşlerini de yanlarına alarak gittiler ki; kıyak tam olsun. Bütün bunlar özellikle KİT'lerden alışık olduğumuz icraatlardı ve bu seyahatler, lojmanlar bu kuruluşlarda bile sonradan soruşturma, araştırma konusu olabildi...
Özel bankaların korkulu rüyası bankalar yeminli murakıplarıdır. Yapılan harcamalar için bile didik didik soruşturulabilirler, bu nedenle, belki de korkup bu tür şeyler yapamazlar. Peki, bu eski memur özel bankacı, hiç mi murakıplardan korkmuyor? Herhalde korkmuyor çünkü o kadar rahat davranıyor ki... Belki de murakıplar tanıdıklarıdır, kimbilir... Sadece harcamalar değil, alınan kararlar da akıl alacak cinsten değil. Örneğin bankanın icraat koltuğuna vekaletle atanan, bu bankanın eski bir çalışanı vardı. Herkesin saygı duyduğu bir kişiydi. Ama bankanın satılacağı belli olunca, bir karar alındı ve vekaleten atanan bu yönetici yeni sahipler geleceği belli olmasına rağmen, bu kez asaleten atandı. Bu eski banka mensubuna yeni sahipler gelmeden önce şimdi kıyak mı çekilmiş oldu, yazık mı edildi? Bu kişi niye böyle bir şeyi kabul etti, bilemiyoruz. Belki de bankayı alanlar bir bakacak ki; yüksek tazminatlar öngören sözleşmeler yapılıvermiş, kimbilir... Bununla da yetinilmedi, satış belli olduktan sonra yeni elemanlar işe alındığı gibi, hala eki çalışanlardan işten atılanlar oluyor... Bütün bunların da inceleme konusu yapılması gerekiyor ama kimse dönüp, bakmıyor... Bunları yapanlar, bankanın satılmaması için ellerinden geleni yapmazlar mı? Bankacılık bitmiş, ekonomi kötü olmuş, ne gam. Bunları seyredenlere ne demeli?

Önder Piyade 'şeffaflık şampiyonluğu' yapmıştı

Elektrik Üretim A.Ş (EÜAŞ) Genel Müdürü Vekilliği görevini yürütürken yolsuzluk suçlamasıyla şu anda cezaevinde yatan Önder Piyade, 8 Ekim 2004 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in de katıldığı bir basın toplantısında 'şeffaflık' tanıtımı yapmıştı. Piyade, EÜAŞ'ın 2004 yılı faaliyetlerinin anlatıldığı basın toplantısında Güler'in ve basın mensuplarının karşısında, şirketin yeni internet sitesinin tanıtımını da yapmıştı. Piyade, EÜAŞ'ın açacağı bütün ihalelerin şartnamelerinin internet sitesinden on-line olarak görülebileceğini ve böylece ihalelerde 'şeffaflık' ilkesine ne kadar önem verdiklerini özellikle vurgulamıştı. Ne gariptir ki, yürütülen soruşturmada özellikle ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddiaları bulunuyor. İlginç olan bir başka nokta ise, 8 Temmuz 2004 tarihinde EÜAŞ hakkındaki soruşturmanın başlatılmış olması ve bu basın toplantısının yapıldığı tarihte Piyade ile ilgili iddiaların Bakanlık Teftiş Kurulu ve Bakan Güler tarafından biliniyor ve araştırılıyor olmasıydı. Piyade'nin suçlu olup olmadığına mahkemeler karar verecek ama olan devlette yerleştirilmeye çalışılan 'şeffaflık' ilkesine olacak. Bu gidişle anlaşılan, şeffaflığın alet edildiği birkaç oyuna daha şahit olabileceğiz.

http://www.referansgazetesi.com/archiv/1602/1602is.html

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber