Tunceli Sarıyayla baskınında cevapsız kalan sorular

Haber Giriş : 04 Mayıs 2010 08:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Tunceli ve ilçelerinde 20-30 yıl önce inşa edilmiş 40'a yakın karakol var. Köylerin yanı başında yapılmış karakollarda en çok 2-3 rütbelinin başında bulunduğu 40-50 kişilik er ve erbaş nöbet tutuyor.

Raporlara ve basına yansıyan bilgilere göre teröristler mayınlı saldırı, pusu atma ve karakol baskını yöntemiyle bölgede kan akıtıyor. Güvenlik uzmanları da karakolların çoğunun yol güzergâhlarının dışında olduğunu belirtiyor. Yani teröristlerin geçiş yapacağı, lojistik sağlanacak bölgelerde değil. Tam tersine hedef olacak şekilde ya tepelerde ya da ovalarda. 4 Haziran 2007'de 7 askerin şehit edildiği Kocatepe Karakolu'nda olduğu gibi teröristler, Sarıyayla Karakolu'na sızmış. Tunceli'de hem Jandarma hem polis özel harekât birlikleri var. Böyle bir baskında profesyonel asker ve polislerin neden görev almadıkları; aldılarsa neden geciktikleri büyük bir soru işareti.

İddialara göre hem saldırıdan önce hem de sonra teröristler karakolu telefonla aramış. Askerler psikolojik baskı altına alınmaya çalışılmış. Böyle bir baskını yapacak terörist grubun en az 20 ile 50 kişi arasında olması gerekiyor. Bu bölgelerde teröristlerin 3-5 kişilik gruplar halinde gezdiği biliniyor. Telefonla arama dışında terörist grubun birleşmesi öncesinde telsiz muhabereleri duyulmadı mı? Konuşmalar tespit edildiyse neden tedbir alınmadı? Teröristlerin karakolun dibine kadar gelip el bombası attıkları, yakın mesafeden saldırı yaptıkları doğru mu? Karakolun içinde çatışma olduğu iddiası gerçekleri yansıtıyor mu?

Karakol komutanı şehit Astsubay Kıdemli Başçavuş İsmail Özüberk'in saldırılara karşı pusu atmak için karakol dışında olduğu, çatışma sesleriyle birlikte döndüğünde askerlerini cesaretlendirdiği söyleniyor. Bu doğru mu? Çatışma sonucu şehit olan erlerin yakın ya da uzak mesafeden vurulduklarına dair tespitler ne? Yaralı erlerin ifadeleri ışığında saldırının nasıl yapıldığı tespit edildi mi? Saldırı gece 22.45 sularında başlıyor. Bir saat sürdüğü iddia edilen saldırıyla ilgili karakoldan yakındaki birliklere ve Tunceli merkeze ihbar yapılmadı mı? Yapıldıysa bu bilgiye sahip olan güvenlik güçleri neden gecikti? İddiaya göre Sağlık Bakanlığı'na ait hem Nazımiye hem Tunceli Devlet Hastanesi'ndeki ambulanslar 01.15 sularında yola çıktı. Sağlık ekipleri gece saat 03.00'te karakola ulaşmasına rağmen takviye kuvvetler neden ancak sabah saatlerinde ulaştı? Elverişsiz hava şartlarını sağlık ekipleri aşabildiğine göre güvenlik güçleri neden gidemedi? Hastaneden çıkmadan önce 'Yol güvenli mi?' diye soran sağlık ekibine hiçbir güvenlik önlemi alınmadığı halde neden 'güvenli' cevabı verildi? Sağlık ekipleri de mi riske edildi? Saldırıya uğrayan Sarıyayla Karakolu, Tunceli'den 70 kilometre uzakta olmasına rağmen merkezden giden ambulanslar karakola ulaşıyor. Nazımiye'den 30 kilometrelik mesafedeki karakola takviye kuvvetlerinin zamanında ulaşmamasının sebebi ne?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber